Geleneksel Gaziantep El Sanatları

'hayaL

Bayan Üye
Geleneksel Gaziantep El Sanatları

El Sanatları insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmış olup, insanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek "geleneksel" vasfı kazanmıştır.
El sanatları, hemen hemen her insanda az yada çok var olan, kendi kültüründen aldığı yaşam tarzını, ecdadının deneyimlerini ve birikimlerini bir potada eritip günümüzde insanlara bir mesaj verme becerisidir. Geleneksel el sanatlarımız geçmişi günümüze taşıma ve günümüzde yaşatma sanatıdır.

El sanatları, üretildikleri çağa tanıklık eden belgeler olarak geleceğimize ışık tutan ve geçmişimizle bağlantı kurmamızı sağlayan değerler olmaları bakımından önemlidir. Toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri, kimliklerine sahip çıkmalarına ve muhafaza etmelerine bağlıdır. Geleceğimizi hatırlayıp varlığımızı sürdürmemizi sağlayan el sanatları ürünlerini üreten sanatkarlar geçmişten günümüze Gaziantep’in il,ilçe ve köylerinde hep olmuş ve olmaya da devam edecektir.

Geleneksel Gaziantep El Sanatları, Anadolu'nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur.
Geleneksel Gaziantep El Sanatlarını; Sedefçilik, Bakırcılık, Kutnuculuk,Aba Dokumacılığı, Yemenicilik, Antep İşi El İşlemeciliği, Gümüş İşlemeciliği, Antep kilim ve halı dokumacılığı, Küpçülük, Kuyumculuk, semercilik, Zurnacılık ve müzik aletleri yapımcılığı, vb. olarak sıralayabiliriz.

Sedef Kakma İşlemeciliği


Bazı deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert, beyaz ve gökkuşağı pırıltılı, fosforik özelliği olan maddeye sedef, bu maddeyi işleyen kişiye de sedefkar denilir.
Asırlardan beri bilinen sedef, zamanının tekniği ve milletlerin sanat anlayışına göre şekil almıştır. XV.yy’dan sonra Osmanlılar döneminde Türk-İslam sanatının tamamen emrine giren sedef, geometrik desenlerin bitmek tükenmek bilmeyen dizilişleri ile gelişimini sürdürmüştür. Daha sonraları kıvrılma, dallanma, ana veya yardımcı bağlarla bağlanma, birbirini kesme ve düğümlenme gibi yollarla, çeşitli kompozisyon imkânı veren Rumiler, geometrik desenlerle birlikte kullanılmaya başlanmış ve doğadan stilize edilerek alınan çiçek motifleri de kullanılmaya başlanmıştır.
Hammaddesi, midye kabuğu, çeşitli teller ve ceviz ağacı olan Sedef ve Sedefkârlık sanatı asırlarca değişik motif ve desenlerle zenginleştirilerek mimari yapılarda (mescit, saray) süsleme olarak, kullanım eşyalarında( koltuk takım, ayna, resim çerçevesi, sehpa, yazı masası, rahle, kavukluk veya çıralık, sandalye, mücevher sandığı, baston, etejer, kül tablaları) ve silah kabza süslemelerinde kullanılmıştır. Türkiye’de sadece ilimizde yaygın bir şekilde sedef işlemeciliği yapılmakta ve üretilen sedef işlemeler Turistik bölgelere ve yurtdışına ihraç edilmektedir.

Bakırcılık


Anadolu’da en çok kullanılan maden bakırdır. Gaziantep’te bakır işleme el sanatının hangi tarihten beri devam edip geldiği ise bilinmemekle birlikte bakır ve bakır işlemeciliğinin tarihi insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Ancak bu sanatla uğraşan büyüklerden ve bu işle iştigal edip bugün hayatta olmayan ustalardan edinilen bilgilere göre, bakır işlemeciliği tarihinin, insanlık tarihi kadar eski olduğudur. Bakır eşya, bakırdan ve pirinç diye tabir edilen bakır ve çinkonun karışımından elde edilen maddeden işlenerek yapılır. Antep bakır işlemesinin özelliği, yekpare olarak imal edilmesi, yani lehim ya da benzeri bir yolla birleştirme yapılmamasıdır. Günümüzde en çok kullanılan maden işleme olan bakır kalaylanarak Ev, mutfak ve süs eşyası olarak ilimizde yaygın bir şekilde sürdürülmektedir. Bakır mamullerinin işlenmesinde çakma ve çizme diye bilinen basit işleme yönteminin dışında, sadece ilimizde yapılan bir çekiç ve bir çelik kalemle yapılan işlemedir. Bu işleme yönteminde bir tek parçanın işlenmesi bazen haftalarca hatta aylarca sürmektedir. İlimizde üretilen bakır mamulleri yurt içinde ve yurt dışında oldukça beğenilmekte ve talep edilmektedir. Gaziantep’te üretilen bakır işlemeler mutfak eşyaları ve turistik süs eşyaları olarak iki grupta toplanır.

Mutfak Eşyaları:
Sahan(Yemek Tabağı), Tas (Ayran veya su içmek için kullanılan kap), Kazan (Yemek pişirmeye yarayan kap), Don Kazanı(Çamaşır yıkamada ve çamaşırları kaynatmada kullanılan kap), Masere Kazanı(Şire yani pekmez pişirmede kullanılan büyük kap), Seferiye Tası (İçerisine yemek koymada ve yemek taşımada kullanılan kap), Maşrapa(İçerisine su, ayran vb. şeyler konulan kap), Satıl( Su taşımada kullanılan kap), vd.

Turistik Amaçlı Süs Eşyaları:
İbrik(El yüz yıkamak ve abdest almak için içine su konulan kap), Cezve(Kahve pişirmede kullanılan kap), Vazo(İçerisine çiçek koymaya yarayan büyük ve küçük ebatları olan kap), Semaver ve Çaydanlık(Çay pişirmede kullanılan kap), Sini(Tepsi-Üzerinde yemek yemek için, içine kazan,tas ve benzeri şeylerin konulduğu kaptır)

Kutnuculuk


Kutnu kumaşı dokumacılığı Anadolu'da ve Gaziantep’te çok eskiden beri yapıla gelen ve yöremizde bir zamanlar çok önemli bir geçim kaynağı olmuş ve olmaya da devam eden bir el sanatıdır. Ancak kutnu kumaşının tekstilde ayrı bir yeri var. Kerem’in Aslı’ya söylediği rivayet edilen bir dize var: “Hint’ten gelirdi kutnu kumaşı...” Tarihi bir değeri olan kutnu bezi dokumacılığı, Türkiye’de yalnızca Gaziantep’te tamamen el tezgahlarında, değişik şekillerde dokunan ipekli bir dokuma türüdür. 16. yüzyıldan itibaren Gaziantep’te dokunan kutnu kumaşı, eskiden Anadolu’da özellikle alımlı giyinmek isteyen insanların hayallerini süslerdi. Anadolu Selçukluları’ndan bu yana dokunan kutnu kumaşları Osmanlı padişahları tarafından da elbise olarak diktirilirdi. Görkem, zarafet ve estetik ifade eden kutnu kumaşların hammaddesi filoş olan suni ipek ve pamuk ipliğidir. İçinde sentetik hiçbir madde bulunmadığından sıhhi bir kumaş türüdür.

Geçmişi çok eskilere dayanan kutnuculuk; dünyada basma sanatı yok iken, ipeğin çeşitli boyalara defalarca batırılarak, kendisine has renk ve motifler verilerek yapılan bir dokumadır. Kutnu kumaşı yapılırken şu aşamalardan geçer: Önce bobin halinde olan ip, söküm işlemine tabi tutularak çile haline getirilir. Söküm işlemi için yörede ‘devre’ adı verilen dört köşeli dolaplar kullanılır. Çözgü iplikleri çile haline geldikten sonra boyama işine geçilir. Yüz derecelik boya kazanlarında ipler boyayı emene kadar bekletilir. Kazandan çıkartılarak sıkılan iplikler kurutulduktan sonra dokuma sırasında kopmaması için mezekçilere gönderilerek düzeltilmesi ve kopukların ayrılması sağlanır. Daha sonra ‘taharlanan’ yani taraktan geçirilen ipler dokumaya hazır demektir.

Daha çok el tezgâhlarında, kimi yerlerde ise motorlu atölyelerde dokunan kutnu kumaşı ‘kutnu ve alaca’ olmak üzere ikiye ayrılır. ‘Mecidiye, hindiye, zencirli, kemha, darcı, sedefli, mekkavi, kürdiye, cütari, rehvancıoğlu, kırkalem, sultan, Osmaniye, mehtap mercan, sedyeli, çiçekli olmak üzere 60’tan fazla çeşidi olan kutnunun hakim rengi sarıdır. Altın rengindeki sarı, kumaşa renk vermekle kalmaz, doğal bir parlaklık sağlar. Kırmızı, mor, yeşil, bordo, pembe, mavi ve siyah renklerin de tercih edildiği kumaş, eskisi kadar olmasa da kimi yörelerde halen giysi olarak kullanılıyor.
Kutnu kumaşı imalatı önceleri Halep, Hama ve Humus’ta üretilip Anadolu pazarına sunulurdu. Daha sonraları bu ipekli dokumalar Gaziantep merkezinde, ilçelerinde ve köylerinde de üretilmeye başlandı.
Şimdilerde kutnu kumaşı, yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi, dekoratif amaçlı, çeşitli aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik kumaş ve folklor kıyafeti olarak ta kullanılmaktadır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst