SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Gece susmasını bilseydi, ben hiç konuşur muydum? Yaralarım azmasaydı, hatıralarım canlanmasaydı ve senin bir selamın gelseydi ben hiç çıldırır mıydım?
Duvarlar üstüme üstüme geliyor, yazdığım her sözcük kalbimden hesap soruyor. Hiçbir savunma biçimi gecenin görkemli saltanatını mum kadar aydınlatamıyor. Ve ben siyaha koşuyorum ama siyah konuşmuyor
Unutulmuş bir sokağın gece lambası bile değilim. Sokak köpeklerinin ulumaları iliklerime geçiyor. Korkmak? Yok hayır! Değil korkmak bu, bu sadece yangının siyaha geçmesi, siyahın yangına sönmesi. İçinde hiçbir umut barındırmayan bir adamın, üzgün bestesi
Sahibi olamadığım yıllarımın boynunda tasmalar ki tutsak eder sen gittikten sonrada beni. Bir adım dahi kıpırdayamam ve camlar kırılır faili kaçak, kalanı kör ışıklarda masum ben ama o işte masum ben şimdi parmaklıklar ardında. Haksızlık sonuna kadar ömrümü demliyor. Ömrüm ki sana mahkûm, sana tutsak, bir sana, bir iki sözüne muhtaç
Aşıklar düşüyor bu şehirde birer ikişer ve her akşam ve her sabah aşıklar ölüyor bu şehirde. Elimden bir şey gelmiyor. Tutunamıyorum ne kendime, ne kendimi geçen gölgeme yaslanamıyorum. Ölümler bir sabah, bir akşam beklemiyor bu şehirde
Umutlar sen gittiğinden beri küs kalmışlar öyle ki yalvarsan, yakarsan boş, öyle ki umutlar düş olmuşlar uyurgezer bedenime. Ve her defasında bir uçurumun kenarındayım, düşmekteyim her defasında. Tutarsınlara kurduğum beklemelerim, umutlarımı küs saymışlar
Dedim ya gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum? ...
Duvarlar üstüme üstüme geliyor, yazdığım her sözcük kalbimden hesap soruyor. Hiçbir savunma biçimi gecenin görkemli saltanatını mum kadar aydınlatamıyor. Ve ben siyaha koşuyorum ama siyah konuşmuyor
Unutulmuş bir sokağın gece lambası bile değilim. Sokak köpeklerinin ulumaları iliklerime geçiyor. Korkmak? Yok hayır! Değil korkmak bu, bu sadece yangının siyaha geçmesi, siyahın yangına sönmesi. İçinde hiçbir umut barındırmayan bir adamın, üzgün bestesi
Sahibi olamadığım yıllarımın boynunda tasmalar ki tutsak eder sen gittikten sonrada beni. Bir adım dahi kıpırdayamam ve camlar kırılır faili kaçak, kalanı kör ışıklarda masum ben ama o işte masum ben şimdi parmaklıklar ardında. Haksızlık sonuna kadar ömrümü demliyor. Ömrüm ki sana mahkûm, sana tutsak, bir sana, bir iki sözüne muhtaç
Aşıklar düşüyor bu şehirde birer ikişer ve her akşam ve her sabah aşıklar ölüyor bu şehirde. Elimden bir şey gelmiyor. Tutunamıyorum ne kendime, ne kendimi geçen gölgeme yaslanamıyorum. Ölümler bir sabah, bir akşam beklemiyor bu şehirde
Umutlar sen gittiğinden beri küs kalmışlar öyle ki yalvarsan, yakarsan boş, öyle ki umutlar düş olmuşlar uyurgezer bedenime. Ve her defasında bir uçurumun kenarındayım, düşmekteyim her defasında. Tutarsınlara kurduğum beklemelerim, umutlarımı küs saymışlar
Dedim ya gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum? ...