Game of Thrones RPG - İnceleme

Wu-Tang

Kayıtlı Üye
George R. R. Martin “Ateş ve Buz’un Şarkısı” serisine 1991 yılında başladığında sanırım kitaplarının bu kadar sükse yaratacağını düşünmemiştir. Kendisinin daha başka pek çok sevilen romanı olsa da bir ürünün bu kadar öne çıkması elbette farklı bir olay.

Tabi ki bunda HBO’nun da payı oldukça büyük. Nitekim bir kitap artık günümüzde bir TV dizisi ya da bir sinema filmi kadar etki edemiyor. Dolayısı ile görsel açıdan geliştirilmiş bir ürün insanlara daha çabuk etki ediyor ve kalplerini daha çabuk kazanıyor.

Ancak görsel olması illa ki başarılı olacağı manasına da gelmiyor maalesef ve ikinci Game of Thrones oyunu da bunu bizlere kanıtlıyor.

8.jpg

Güzel hikaye gereklidir ancak herşey değildir
Cyanide ikinci Game of Thrones oyunu ile karşımıza çıktığında ilk oyun olan Genesis’ten yola çıkarak GoT evreninin temelini oluşturan entrika, aldatma, güç savaşı ilkelerini bir strateji oyununa olabildiğince güzel yansıtmasından dolayı onu kutlamıştık.

Game of Thrones RPG’sinde de yine bizi mest eden güzel bir hikaye söz konusu. Zaten oyunun hikayesinde Martin’in de katkısı bulunduğunu biliyoruz. Lakin ne yazık ki iş RPG’ye gelince güzel bir hikaye yeterli olamıyor maalesef.

Oyunun konusu iki karakter üzerinde geçiyor. Bunlardan bir tanesi Mors Westfor. Kendisi bir Gece Gözcüsü ve oldukça da tecrübeli bir kardeş. İkincisi ise Alester Sarwyck adında R'hllorlu bir kızıl rahip.

Alester babasının ölümünden sonra 15 yıldır uzak kaldığı evine geri dönüyor ve kendisini bir anda çetrefilli kraliyet politikasının içinde buluyor. İki hikaye birbirinden bağlantısız ilerlese de gelişen olaylar her ikisinde de bizleri içine çekiyor açıkçası. Eğer içinizde serinin kitaplarını okuyan varsa oradaki bölümlerin karakterlerin isimlerine göre belirlendiğini bilir. Kitapta, misal Jon’un başından geçen bir olayın en can alıcı noktasında o bölüm biter ve örneğin Tyrion’a geçiverir. İşe oyundaki anlatım da bu şekilde bizlere aktarılmış durumda.




Hikaye genel hatları ile çok iyi olsa da belli başlı sahneler dışında maalesef genel bir sağlam yapı yokmuş hissi veriyor sizlere. Teknik kısımda da değineceğim ancak özellikle yüz animasyonları ve ses dudak senkronu diyaloglar sırasında sizi oyunda soğutan bir faktör. Özellikle diyaloglardaki seçenekler ve diyalog yapısı da vasatın üstüne çıkamamış.

Diyalog sistemi Mass Effect ve Dragıon Age 2’deki gibi ağaç sistemine dayalı. Karşınıza çıkan seçenekler karakterinizin söyleyeceği şeyler değil sadece nasıl düşündüğünü anlatan ufak cümleler. Bir nevi ruh halini gösteriyor.

Öte yandan romandaki karakterleri dizideki oyuncuların canlandırıp seslendirmesi oyunda hikaye tarafının büyük bir artısı. Oyunda Varys, Jeor Mormont gibi karakterleri dizide onları canlandıran Conleth Hill veya James Cosmo’nun görüntüsü ve sesleri ile duymak oldukça hoş.

Eksilerim ve artılarımla Westeros’tayım
Bir RPG oyunu olan Game of Thrones’un önemli bir noktası da elbette karakter yaratma ekranı. Temelde karakter yaratma ekranı diğer RPG oyunlarıyla aynı mantıkta. Öncelikle karakterinize göre karşınıza çıkan üç sınıftan bir tanesini seçiyor, ardından statlarınızı veriyor daha sonra da silha ve dövüş yeteneklerinizi seçiyorsunuz. GoT’taki karakter ekranının farklı yanı ise trait dediğimiz daha çok kişiliksel özellikler. Bu noktada oyun size iki kategori sunuyor. İyi trait’ler ve kötü traitler ya da “güçler” ve “zayıflıklar”.

7.jpg

En fazla 3 güç seçebiliyorsunuz ancak illa ki 3 tane seçmenize de gerek yok. Önemli olan kaç tane güç seçtiğiniz değil o günün size kaç slot artı puan vereceği. Her gücün ve zayıflığın yanında belli sayıda yuvarlaklar göreceksiniz. Burada hedefiniz güç ile zayıflıklara karşılık gelen yuvarlakların aynı sayıda olması. Yani diyelim ki sadece tek bir güç seçmek istediniz ve Acrobat’ı seçtiniz. Bunun sonucunda zayıflıktan da toplamda 3 slotluk bir şeyler seçmeniz gerekiyor. Bunu dilerseniz 3 slotlu tek bir zayıflıkla dilerseniz de 3 tane birlik veya 2 tane birlik bir tane ikilik zayıflıkla eşitleyebilirsiniz. Kısacası başında da dediğim gibi iki tarafın da slot sayısı aynı olmalı. Öte yandan bu ekranı boş geçip oyundaki gidişata göre daha sonra da doldurabilirsiniz.

Oyunda ise ana ve yan görevlerden aldığınız tecrübe puanları ile karakterinize seviye atlatıyor ve yeni yeteneklerle donatıyorsunuz.


Savaşçı mı, dövüşçü mü?
Game of Thrones’un maalesef çok güzel bir dövüş sistemi olduğu söylenemez. Sistemin mantığı aslında KOTOR oyunlarına çok benziyor. Zaten diyalog sistemini de göze alırsanız Cyanide’ın BioWare’den pek çok şeyi esinlendiğini fark edeceksiniz. Tıpkı KOTOR’da olduğu gibi GoT’da da bir nevi sıra tabanla gerçek zamanlı savaş karışımı bir sistem var. Sizin tek yapmanız gereken karakterinizi seçerek düşmanın üzerine tıklamak ardından karakteriniz hamlelerini otomatik olarak yapmaya başlayacak. Bu sırada space tuşuna basarak zamanı yavaşlatarak özel vuruşlarınızdan seçiyorsunuz.

Karakter portrenizin altında enerji çubuğunuz üstünde ise sağlık çubuğunuz gözüküyor. Özel vuruşlarınızı var olan enerjiniz ile yapabiliyorsunuz.

Oyundaki savaş sistemi tamamen bundan ibaret. Özellikle sizden zayıf bir düşman ile kapışırken sizin neredeyse hiçbir şey yapmanıza gerek kalmıyor. Zorlu düşmanlarda ise sadece bir iki yetenek seçerek onlarla savaşıyorsunuz. Dolayısı ile çok taktik gerektiren bir sistem olduğunu söyleyemem bu da savaşların kısa zaman içinde monotonlaşıp oyuna eksi bir yön katmasına neden oluyor.

9.jpg

Gözüm, kaşım derken ikisinden de oldum
Oyunun teknik yönüne bakacak olursak bir darbe de buradan yediğimizi söylemek zorundayım. Grafiklere genel anlamda kötü demek belki haksızlık olur ancak iyi de denemez. Benim açımdan oyundaki görselliğin en iyi yanı çevre tasarımlarıydı. Gerek kuzeyin soğuk atmosferini gerek diğer bölgelerin kendisine has özelliklerini olabildiğince yansıtmaya çalışmış yapımcılar. Fakat karakterler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim maalesef. Dizide oynayan karakterler oldukça iyi tasarlanıp detaylandırılmış ve onları canlandıran kişilere benzetilmişken diğer NPC’ler genelde tek düze kalmış.

Demin de bahsettiğim gibi diyaloglar esnasındaki mimikler ve dudak senkronları maalesef başarısız. Belki mimik kısmı belli karakterlerde biraz çalışılmış ancak dudak hareketlerine hiç özen gösterilmediği belli.

Müzikler ve sesler geri kalan teknik konulara nazar çok daha iyi bir konumda. Müziklerden bazıları dizide duyduğunuz ezgiler olduğundan kulağınız hemen alışacaktır. Seslerde de neyse ki grafiksel vasatlığı görmüyoruz. Gerek diyalog olsun gerek savaş sesleri oldukça güzel hazırlanmış.

Bunların yanına savaş sistemindeki basitlik ve tekdüzeliği de eklediğimizde maalesef elimizde vasat bir oyun bulunduğunu görüyoruz.

Demir Taht’ın boş insanı
Kısacası Game of Thrones RPG’si genel olarak RPG hayranları çok tatmin edecek bir oyun değil. Açıkçası hikaye ve konuşmaları anlayacak kadar İngilizceniz yoksa büyük olasılıkla uzun süreli zevk alacağınızı söyleyemem. Nitekim oyunun hikayesi gerçek artı olarak görülebilecek tek noktası. Bunun haricinde ses ve müzikler belki oyunun biraz yükselmesine yardımcı oluyor ancak yeteri kadar değil.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst