GALATASARAY Kulübü yönetimi, 1998 yılında aralarında Prof. Mehmet Helvacının da bulunduğu önde gelen ticaret hukuku öğretim üyelerinden bir komisyon kurdu:
- Halka açılmak istiyoruz. En doğru yöntem nedir, bize bir rapor hazırlayın.
Komisyon raporunu sundu, genel kurulda tartışıldı. Raporda, Galatasarayın gelirini-giderini, kârını-zararını tümüyle yansıtan yapıdaki şirketin halka açılması öneriliyordu.
Ancak, Faruk Süren başkanlığındaki yönetim, şu yöntemi benimsedi:
? Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş. halka açılacak. Şirketin içinde bilet gelirleri hariç, tüm gelirler olacak. Bu yapı sayesinde şirket hiç zarar etmeyecek.
? Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret A.Ş.nin içinde bilet gelirleri olacak. Tüm yük bu şirketin içinde kalacak.
Galatasaray Lisesi mezunu ve sıkı bir taraftar olan Prof. Mehmet Helvacı, hiç zarar etmeyen, sürekli kâr eden şirketin halka açılmasına, diğer tarafta sürekli zarar edecek bir yapı bırakılmasına takıldı:
- Acaba bizim önerimiz yanlış mıydı? Hata mı yaptık?
Bir yandan da şöyle düşündü:
- Sadece geliri olan, hep kâr eden, zarar riski bulunmayan bir şirketi halka açmak çok kolay. Yatırılan paraya sürekli faiz geliri sağlamak gibi birşey bu.
Prof. Helvacı, halka açıldığı ilk günden itibaren Galatasaray Sportif ile Galatasaray Spor ve Futbolu yakın izlemeye aldı. İlk bir-iki yılda onun açısından durum belliydi:
- Bu yapı sonunda patlayacak. Galatasarayın başına dert açacak. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerek.
Prof. Helvacı, bu görüşünü sıklıkla dillendirse de etkili olamadı. 2004 yılında Özhan Canaydın yönetime alınca, hemen kolları sıvadı. İki şirketin yapısını, sorunun nasıl giderileceğini saptaması bir yıl kadar sürdü. 2005 yılında kolları sıvadı, önce Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yolunu tuttu:
- Galatasaray Sportif A.Ş. bir şirket olarak karşımızda dursa da, evrensel anlamda şirket yapısına sahip değil. Hiç zarar etmeyen, hep kâr eden, hep kazanan bir şirket olur mu?
SPK yetkilileri, Prof. Helvacıyı anlamaya çalıştı:
- Ne yapmak istiyorsunuz?
- Galatasaray, bir taraftan her yıl Sportif A.Ş. üzerinden ortaklarına kâr payı (temettü) dağıtıyor. Diğer taraftan Futbol A.Ş.de sürekli zarar ediyor, kulübün yükü yıldan yıla artıyor.
- Planınız nedir?
- Bakın Galatasaray Sportif, halka açılınca 20 milyon dolar elde edildi. Karşılığında ödediği temettü 150 milyon doları buldu. Bir yandan da Futbol A.Ş. sürekli zarar ediyor. En doğrusu bu iki şirketi birleştirip, gerçek şirket yapısına oturtmak.
Prof. Helvacının SPK yönetimini ikna etmesi epey zaman aldı. Bu yönde izin çıkması Vedat Akgirayın SPK Başkanlığı dönemine sarktı.
Prof. Helvacıya sordum:
- Bu birleşme Galatasarayın belini doğrultacak mı?
- Önümüzdeki 5 yıllık dönemde, birleşen şirket 1 milyar dolarlık değere ulaşabilir...
Birleşmenin Galatasaraya yarayacağı ortada...
Ya hisse almış küçük hissedarlar?
İstesek QVT yasaklıyken çağrıyı yapabilirdik
PROF. Mehmet Helvacıya Galatasaray Sportifin ve birleşme operasyonunun karşısına son dönemlerde de QVT adlı fonun dikildiğini anımsattım:
- Birleşme nedeniyle çağrı yaptık. O sırada QVT elindeki hisselerden satmış görünüyor. Şu anda kayıtlarda yüzde 7.5 paya düşmüş durumda.
- Sürekli size davalar açıyorlar...
- Öyle ama birleşmeyi artık kimse engelleyemez. Çünkü, herşey SPK kararları doğrultusunda yapıldı.
Prof. Helvacı, duraksayıp, bir ayrıntıya dikkat çekti:
- QVT, birara SPKnın işlem yasağı listesine girmişti. Biz istesek çağrıyı o günlerde yapar, QVTnin elini kolunu bağlardık. Ancak, böyle bir tavır bize yakışmazdı.
Anladığım kadarıyla QVT davaları sürdürecek, Galatasarayı epey uğraştıracak...
İşin içinde bir üçkâğıt var mı
GALATASARAYda işin uzmanı olarak şirket birleşmesi işini yürüten İkinci Başkan Prof. Mehmet Helvacıyla buluştuğumuzda yanında iletişimden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Eşkinat da vardı.
Prof. Helvacıya ilk sorum şu oldu:
- Galatasarayın iki şirketini birleştirme işinde bir üçkağıt var mı? Bu yönde şüphe çok yaygın.
- Eğer konuya bilimsel bakmazsanız, üçkağıt varmış gibi görünür. Birçok insan kulak dolgunluğuyla konuşuyor. Konuyu tam araştırmıyor.
Prof. Helvacı, şu noktaya dikkat çekti:
- Bütün organizmalarda önemli olan sürekliliktir. Galatasarayın ilk halka açılma modelinin sürekliliği yoktu.
- Küçük hissedarlar genelde bu tür şirket birleşmelerinde kuşkuya kapılır.
- Şu anda öyle değil ama yine de kısa vadede belki değer erimesi gündeme gelebilir. Ancak, önümüzdeki birkaç yılda şirket bambaşka noktalara ulaşır...
- Ama artık eskisi gibi temettü garantisi olmayacak...
- Normali de budur... Önceki gibi kalsa, Galatasaray Sportif önümüzdeki 20 yılda 500-600 milyon dolar temettü dağıtır, Galatasaray Futbol A.Ş. ise batar gider. Buna izin vermemek gerekiyordu.
Piyasa değeri 500 milyon liraya yaklaştı
PROF. Mehmet Helvacı ve Vedat Eşkinatla 31 Ağustos 2010da gerçekleşen birleşme genel kurulundan birkaç gün sonra buluşmuştuk. Prof. Helvacıdan bazı teknik ayrıntıları istedim:
- Birleşme öncesi halka açıklık oranı neydi, şimdi ne durumda?
- Çağrı öncesi yüzde 37.05ti. Çağrı sonrası halka açıklık oranımız yüzde 22.75e indi. Birleşmeyle oran yüzde 16.62 oldu.
- Birleşmenin piyasa değerine etkisi ne oldu?
- 4-5 yıl önce şirketin piyasa değeri 120 milyon liraydı. Çağrı öncesi 317 milyon liraya çıkmıştı. 4 Eylülde 480 milyon lirayı buldu.
- Çağrı fiyatınız ne kadardı?
- Hisse başına 155.88 liraydı. 4 Eylülde bir hisse 236 liraya çıktı.
Arefe günü yarım günlük işlem sonrasında baktım, Galatasarayın değeri 488.4 milyon liraya çıkmıştı...
AIGyle kelepçeleme sözleşmesi yaptılar eli kolu bağladılar
PROF. Mehmet Helvacı, Galatasaray Sportifin halka açılması sırasında ortaya çıkan yanlışlıkları anlatırken, sözü AIGye getirdi:
- Galatasaray Sportifin yüzde 20si AIGye kelepçeleme sözleşmesiyle satılmış. Bu anlaşma eli, kolu bağlamış. Belirli bir süre hisselerin halka satışı gelmiş.
- Halka açıklık oranı da yükselmişti değil mi?
- Yüzde 37ye kadar çıkmış.
- Sonra Ünal Aysal devreye girip, AIGden hisseleri almıştı.
- Evet, o alıp, sonra borsada satmıştı.
Vahap MUNYAR
- Halka açılmak istiyoruz. En doğru yöntem nedir, bize bir rapor hazırlayın.
Komisyon raporunu sundu, genel kurulda tartışıldı. Raporda, Galatasarayın gelirini-giderini, kârını-zararını tümüyle yansıtan yapıdaki şirketin halka açılması öneriliyordu.
Ancak, Faruk Süren başkanlığındaki yönetim, şu yöntemi benimsedi:
? Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş. halka açılacak. Şirketin içinde bilet gelirleri hariç, tüm gelirler olacak. Bu yapı sayesinde şirket hiç zarar etmeyecek.
? Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret A.Ş.nin içinde bilet gelirleri olacak. Tüm yük bu şirketin içinde kalacak.
Galatasaray Lisesi mezunu ve sıkı bir taraftar olan Prof. Mehmet Helvacı, hiç zarar etmeyen, sürekli kâr eden şirketin halka açılmasına, diğer tarafta sürekli zarar edecek bir yapı bırakılmasına takıldı:
- Acaba bizim önerimiz yanlış mıydı? Hata mı yaptık?
Bir yandan da şöyle düşündü:
- Sadece geliri olan, hep kâr eden, zarar riski bulunmayan bir şirketi halka açmak çok kolay. Yatırılan paraya sürekli faiz geliri sağlamak gibi birşey bu.
Prof. Helvacı, halka açıldığı ilk günden itibaren Galatasaray Sportif ile Galatasaray Spor ve Futbolu yakın izlemeye aldı. İlk bir-iki yılda onun açısından durum belliydi:
- Bu yapı sonunda patlayacak. Galatasarayın başına dert açacak. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerek.
Prof. Helvacı, bu görüşünü sıklıkla dillendirse de etkili olamadı. 2004 yılında Özhan Canaydın yönetime alınca, hemen kolları sıvadı. İki şirketin yapısını, sorunun nasıl giderileceğini saptaması bir yıl kadar sürdü. 2005 yılında kolları sıvadı, önce Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yolunu tuttu:
- Galatasaray Sportif A.Ş. bir şirket olarak karşımızda dursa da, evrensel anlamda şirket yapısına sahip değil. Hiç zarar etmeyen, hep kâr eden, hep kazanan bir şirket olur mu?
SPK yetkilileri, Prof. Helvacıyı anlamaya çalıştı:
- Ne yapmak istiyorsunuz?
- Galatasaray, bir taraftan her yıl Sportif A.Ş. üzerinden ortaklarına kâr payı (temettü) dağıtıyor. Diğer taraftan Futbol A.Ş.de sürekli zarar ediyor, kulübün yükü yıldan yıla artıyor.
- Planınız nedir?
- Bakın Galatasaray Sportif, halka açılınca 20 milyon dolar elde edildi. Karşılığında ödediği temettü 150 milyon doları buldu. Bir yandan da Futbol A.Ş. sürekli zarar ediyor. En doğrusu bu iki şirketi birleştirip, gerçek şirket yapısına oturtmak.
Prof. Helvacının SPK yönetimini ikna etmesi epey zaman aldı. Bu yönde izin çıkması Vedat Akgirayın SPK Başkanlığı dönemine sarktı.
Prof. Helvacıya sordum:
- Bu birleşme Galatasarayın belini doğrultacak mı?
- Önümüzdeki 5 yıllık dönemde, birleşen şirket 1 milyar dolarlık değere ulaşabilir...
Birleşmenin Galatasaraya yarayacağı ortada...
Ya hisse almış küçük hissedarlar?
İstesek QVT yasaklıyken çağrıyı yapabilirdik
PROF. Mehmet Helvacıya Galatasaray Sportifin ve birleşme operasyonunun karşısına son dönemlerde de QVT adlı fonun dikildiğini anımsattım:
- Birleşme nedeniyle çağrı yaptık. O sırada QVT elindeki hisselerden satmış görünüyor. Şu anda kayıtlarda yüzde 7.5 paya düşmüş durumda.
- Sürekli size davalar açıyorlar...
- Öyle ama birleşmeyi artık kimse engelleyemez. Çünkü, herşey SPK kararları doğrultusunda yapıldı.
Prof. Helvacı, duraksayıp, bir ayrıntıya dikkat çekti:
- QVT, birara SPKnın işlem yasağı listesine girmişti. Biz istesek çağrıyı o günlerde yapar, QVTnin elini kolunu bağlardık. Ancak, böyle bir tavır bize yakışmazdı.
Anladığım kadarıyla QVT davaları sürdürecek, Galatasarayı epey uğraştıracak...
İşin içinde bir üçkâğıt var mı
GALATASARAYda işin uzmanı olarak şirket birleşmesi işini yürüten İkinci Başkan Prof. Mehmet Helvacıyla buluştuğumuzda yanında iletişimden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Eşkinat da vardı.
Prof. Helvacıya ilk sorum şu oldu:
- Galatasarayın iki şirketini birleştirme işinde bir üçkağıt var mı? Bu yönde şüphe çok yaygın.
- Eğer konuya bilimsel bakmazsanız, üçkağıt varmış gibi görünür. Birçok insan kulak dolgunluğuyla konuşuyor. Konuyu tam araştırmıyor.
Prof. Helvacı, şu noktaya dikkat çekti:
- Bütün organizmalarda önemli olan sürekliliktir. Galatasarayın ilk halka açılma modelinin sürekliliği yoktu.
- Küçük hissedarlar genelde bu tür şirket birleşmelerinde kuşkuya kapılır.
- Şu anda öyle değil ama yine de kısa vadede belki değer erimesi gündeme gelebilir. Ancak, önümüzdeki birkaç yılda şirket bambaşka noktalara ulaşır...
- Ama artık eskisi gibi temettü garantisi olmayacak...
- Normali de budur... Önceki gibi kalsa, Galatasaray Sportif önümüzdeki 20 yılda 500-600 milyon dolar temettü dağıtır, Galatasaray Futbol A.Ş. ise batar gider. Buna izin vermemek gerekiyordu.
Piyasa değeri 500 milyon liraya yaklaştı
PROF. Mehmet Helvacı ve Vedat Eşkinatla 31 Ağustos 2010da gerçekleşen birleşme genel kurulundan birkaç gün sonra buluşmuştuk. Prof. Helvacıdan bazı teknik ayrıntıları istedim:
- Birleşme öncesi halka açıklık oranı neydi, şimdi ne durumda?
- Çağrı öncesi yüzde 37.05ti. Çağrı sonrası halka açıklık oranımız yüzde 22.75e indi. Birleşmeyle oran yüzde 16.62 oldu.
- Birleşmenin piyasa değerine etkisi ne oldu?
- 4-5 yıl önce şirketin piyasa değeri 120 milyon liraydı. Çağrı öncesi 317 milyon liraya çıkmıştı. 4 Eylülde 480 milyon lirayı buldu.
- Çağrı fiyatınız ne kadardı?
- Hisse başına 155.88 liraydı. 4 Eylülde bir hisse 236 liraya çıktı.
Arefe günü yarım günlük işlem sonrasında baktım, Galatasarayın değeri 488.4 milyon liraya çıkmıştı...
AIGyle kelepçeleme sözleşmesi yaptılar eli kolu bağladılar
PROF. Mehmet Helvacı, Galatasaray Sportifin halka açılması sırasında ortaya çıkan yanlışlıkları anlatırken, sözü AIGye getirdi:
- Galatasaray Sportifin yüzde 20si AIGye kelepçeleme sözleşmesiyle satılmış. Bu anlaşma eli, kolu bağlamış. Belirli bir süre hisselerin halka satışı gelmiş.
- Halka açıklık oranı da yükselmişti değil mi?
- Yüzde 37ye kadar çıkmış.
- Sonra Ünal Aysal devreye girip, AIGden hisseleri almıştı.
- Evet, o alıp, sonra borsada satmıştı.
Vahap MUNYAR