Soğuk bir taburenin üzerinde
Şuursuz atan kalbimin
Düşüncelerimi linç etmesini g/izliyorum
Merak etme anneciğim! Kalbimin kızıl odalarında s/aklıyorum yüzünü
Kılcallar içinde
Soğuk sıcak bir yerde...
Sana ellerimin titrekliğiyle
Üşüyen yüreğimin zoraki tebessümünü k/aralıyorum
Alçak basınçlar altında...
Hasta bedenin emaresidir epikriz
Üstüme başıma yapışan tümörlerle
Ay tutkunu gözlerim utkusuz yine anne...
Büyüttü beni yalnızlığın
Eski şafaklara takılıyor gözlerim
Anlam taşırdı sen y/anımda olunca
Öylesi ağlamaklı s/özlerim...
Kaf d/ağının ardında ağlarım şimdi
Üşüyor dileklerimin kar kesiği bileği
Kınsız bir acı çöreklenmiş soluma
Damarl/arı yırtılmış özgürlüğümün
Al sıçramış tenimin ak ellerine...
Suskun ışık s/açanlarım
Saçlarımda yıldızlar da yok anne,
Vakitsiz zamanlardan mı bilmiyorum
Büyüdükçe hüznün derinliği sardı çehremi
Eylüllerle buluştum anne!
Hazanlarından k/açamadan bahçe kapılarının
Bütün sıralı şarkılar ağlamayı öğretti
Başıma saplandıkça üryan ağrılar
Ne gidebildim
Ne dönebildim maviye
Tuzsuzum işte anne...
Bütün yasakları sineye çektim diye
Vurdumduymazım sanma anne
Bir yokuşta devrildi sesim
Kalmadan hayata dairim
Sepya fotoğraflar döşendi yollarıma
Masum mu talanlar anne güller solarken
Dinmez mi hiç yağmur
Adımlarım yanlış mı anne
Çamurlar bulanırken...
Öykü son buldu anne
Yıldızlar gibi söndü gözbebeklerim
Kekremsi telaşların izdüşümünde
Sarı şifa odalarında
Tabib dilinden kesikler duyuyorum
Ağrısını dindirmiyor tabletler yoksunluğunun
Bitiremediğim şiirlere, öyküsünü yazıyorum nasipsizliğin
Ağladıkça yeşeriyor sen yanım
Şimdilik bu selamım, yorgunum anne
Uyumalı s/usum
Sen yine rüyamda elini başımda gezdir anne...
/ sızımın kıyısından seslenircesine delirircesine-
Sahi! Duydun mu beni anne!/
Özlem Karadağ