veintiseis
Kayıtlı Üye
Yazabildiğim kadar güzel, anlatabildiğim kadar tatlı,
her kaldırdığımda düşen bir çocuk,
her söndürdüğünde yanan bir alev var.
Göründüğü kadar uzak, duyulduğu kadar sesli,
bakışlarımı titretip ellerimi terleten,
bana sevmeyi öğreten biri var.
Sarılabildiğim kadar yakın, dokunabildiğim kadar sıcak,
takılınca geçilmeyen bir girdap,
emekleyince çıkılmayan bir merdiven var.
Cezası yalnızlık olsa da sevgim tutuklu,
beni kendine hapseden biri var.
Bak yine sadede geldik.
Senin sevilmeye hoşnut gözlerin,
Benimse kanatları kırık bir bedenim var.
Kimliği belirsiz bir hayat, bedeni boş bir dünya,
filmin sonunda yine ölüm var. . .
her kaldırdığımda düşen bir çocuk,
her söndürdüğünde yanan bir alev var.
Göründüğü kadar uzak, duyulduğu kadar sesli,
bakışlarımı titretip ellerimi terleten,
bana sevmeyi öğreten biri var.
Sarılabildiğim kadar yakın, dokunabildiğim kadar sıcak,
takılınca geçilmeyen bir girdap,
emekleyince çıkılmayan bir merdiven var.
Cezası yalnızlık olsa da sevgim tutuklu,
beni kendine hapseden biri var.
Bak yine sadede geldik.
Senin sevilmeye hoşnut gözlerin,
Benimse kanatları kırık bir bedenim var.
Kimliği belirsiz bir hayat, bedeni boş bir dünya,
filmin sonunda yine ölüm var. . .