AnT!HaYaT
Bayan Üye
Hafıza Testi
Üç yaşlı adam doktorda hafıza testindedirler. Doktor ilk yaşlı adama sorar:
-üç kere üç kaç eder?
-274..?
Yanıtını alınca doktor üzgün bir şekilde
İkinci yaşlı adama döner:
-Şimdi sizin sıranız. 3 kere 3 kaç eder?
-Salı..?
Doktor artık iyice ümitsiz şekilde üçüncü yaşlı adama döner:
-Evet, şimdi de sizin sıranız 3 kere 3 kaç eder?
-Dokuz..?
Cevabını sevinçle karşılayan doktor
-Bu harika, nasıl buldunuz? Der.
Üçüncü yaşlı adam sakince:
-Oh, çok kolaydı. Sadece 274 den salıyı çıkardım.?
Telefon faturasıEV telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış; Baba; 'Yahu bu
korkunç bir fatura... Ben bu telefonu asla kullanmı-yorum, çalıştığım şirketteki telefonu
kullanı-yorum.'Anne; 'Aynen ben de...'Oğlan; 'Vallahi ben de öyle... Şirketimin cep
telefonu ile bütün görüşme- lerimi yapıyorum.'Hizmetçi; 'Eee... Problem ne o zaman?
sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanı-yoruz
Tanrı canlılara yaşam süresi verirken sırasıyla tüm canlıları çağırarak soruyormuş:
"- Sana 20 sene, 30 sene, 40 sene ömür veriyorum yeter mi?". Pek çoğu kendilerine verilen yaşam süresini kabul etmişler. Sıra eşeğe geldiğinde:
"-Sana 40 sene ömür veriyorum, yeter mi?" diye sormuş. Eşek düşünmüş taşınmış: "-Tanrım ben o kadar yük taşıyacağım, insanlara hizmet edeceğim, bu kadar süre bana fazla 20 sene bana yeter demiş." Yine birçok hayvan kendilerine verilen yaşam süresini olduğu gibi kabul etmişler ve sıra maymuna geldiğinde gene sormuş:
" Sana 40 sene yaşam süresi veriyorum yeter mi?."maymun da düşünmüş taşınmış ve:
"- Tanrım ben yaradılışım gereği insanları eğlendireceğim şaklabanlıklar yapacağım o kadar uzun süre nasıl dayanırım? 20 sene bana yeter."demiş. Yine birçok canlının yaşam süresi belirlendikten sonra en sonunda sıra insana gelmiş.
İnsana da ;
"- Sana 40 sene ömür veriyorum yeter mi? " diye sorduğunda Tanrı, insan hemen itiraz etmiş:
"- Olur mu ya rabbi! Bana akıl veriyorsun, halifen olarak dünyaya gönderiyorsun, bu kadar sürede ne yapabilirim ki ? "demiş. Peki, o zaman demiş Tanrı:
"-20 sene eşekten kaldı onu da sana vereyim yeter mi?" İnsan gene düşünmüş ve:
"-Ben bu kadar icadı buluşu 60 seneye mi sığdıracağım o da yetmez bana " diye cevaplamış. Bunun üzerine Tanrı;
"- Son olarak maymundan da 20 sene kaldı ama başka yok." demiş ve böylece tüm canlıların yaşam süreleri belirlenmiş olmuş.
Bu noktada en son söz de bizim 70 yaşlarındaki büyüğümüzden gelmişti. Dedi ki: "-İnsanların 40 yaşına kadarki süreleri insanlık çağlarıdır. 40 tan 60 a kadar dünyayı sırtlarında taşırlar ki o da eşeklik çağlarıdır. 60 tan sonra da benim gibi, çoluk çocuğun maskarası olurlar, o da maymunluk çağlarıdır." O zamandan beri hep düşünmüşümdür en fazla 10 SENE EŞEKLİK YETER diye. ..
Geri getir
Temel İngiliz ve Fransız bir adaya düşmüşler. Uzun bir süre bu adada kaldıktan sonra adada bulunan bir cin bunlara acıyarak yanlarına gelmiş ve kendilerinden birer dilek istemelerini istemiş İngiliz "ben ülkeme gitmek istiyorum demiş. " cin isteğini yerine getirmiş ve İngiliz’i ülkesine göndermiş. Fransız da aynı dileği istemiş ve o da ülkesine gitmiş. Son olarak temelden isteğini soran cinden temel şu dileği dilemiş
Ben burada yalnız kaldım. Canım sıkıldı onları geri getir
Kırmızı ışık
Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş adamdan
ehliyet ruhsat istemiş. Adam da "Yanımda yok arkadaşın evinde
içiyorduk sanırım fazla kaçırdım biraz sarhoşum orada unutmuş olmam
lazım" demiş.. Polis dumur olmuş tabii..Kırmızı ışık alkol ehliyet ruhsat yok...Gitmiş komiserine durumu anlatmış...
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş adam çıkartıp uzatmış hemen. Komiser şaşırmış tabiii...
Alkol metreyi çıkarıp üfletmiş adamda zerre alkol yok...
Şaşırmış tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollü olduğunuzu ve ehliyetinizin yanınızda
olmadığını söyledi" demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere..
"Siz ona aldırmayın pek iyi değil galiba.. Birazdan size kırmızı ışıkta
geçtiğimi filan da söyleyebilir"
Burada Balık Yok
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Canada'ya da düşer.
Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde buzu kırıp balık tutmaya özenir. Oltasını ve takımlarını alarak işe koyulur.
Tam buzu kıracakken insanın içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler
- Burada balık yok dedim sana...
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur
- Hayır oğlum ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
__________________
Utangaç Temel
Temel Fadime ile nişanlanmış.
Fadime'yi arabasına almış gezmeye çıkarmış.
Arabayla biryerlerde durmuşlar.
Kalkarken Temel vitesi bire almak istemiş eli Fadime'nin eline değimiş.
Fadime kızarmış.
Temel de utanmış.
Günler geçmiş.
Nihayet evlenmişler.
Balayına arabayla Bodrum'a yola çıkmışlar.
Bodrum'da otele vardıklarında Temel el frenini çekmiş.
O sırada yine eli Fadime'nin eline değmiş.
Fadime yine kıpkırmızı olmuş.
Ama laf etmekten de geri durmamış:
"Ula Temel artuk evlüyüz daaa daha ilerü cidebilürsün."
Temel bunu duyunca hemen el frenini indirmiş.
Marmaris'e doğru yola çıkmışlar...
Üç yaşlı adam doktorda hafıza testindedirler. Doktor ilk yaşlı adama sorar:
-üç kere üç kaç eder?
-274..?
Yanıtını alınca doktor üzgün bir şekilde
İkinci yaşlı adama döner:
-Şimdi sizin sıranız. 3 kere 3 kaç eder?
-Salı..?
Doktor artık iyice ümitsiz şekilde üçüncü yaşlı adama döner:
-Evet, şimdi de sizin sıranız 3 kere 3 kaç eder?
-Dokuz..?
Cevabını sevinçle karşılayan doktor
-Bu harika, nasıl buldunuz? Der.
Üçüncü yaşlı adam sakince:
-Oh, çok kolaydı. Sadece 274 den salıyı çıkardım.?
Telefon faturasıEV telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış; Baba; 'Yahu bu
korkunç bir fatura... Ben bu telefonu asla kullanmı-yorum, çalıştığım şirketteki telefonu
kullanı-yorum.'Anne; 'Aynen ben de...'Oğlan; 'Vallahi ben de öyle... Şirketimin cep
telefonu ile bütün görüşme- lerimi yapıyorum.'Hizmetçi; 'Eee... Problem ne o zaman?
sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanı-yoruz
Tanrı canlılara yaşam süresi verirken sırasıyla tüm canlıları çağırarak soruyormuş:
"- Sana 20 sene, 30 sene, 40 sene ömür veriyorum yeter mi?". Pek çoğu kendilerine verilen yaşam süresini kabul etmişler. Sıra eşeğe geldiğinde:
"-Sana 40 sene ömür veriyorum, yeter mi?" diye sormuş. Eşek düşünmüş taşınmış: "-Tanrım ben o kadar yük taşıyacağım, insanlara hizmet edeceğim, bu kadar süre bana fazla 20 sene bana yeter demiş." Yine birçok hayvan kendilerine verilen yaşam süresini olduğu gibi kabul etmişler ve sıra maymuna geldiğinde gene sormuş:
" Sana 40 sene yaşam süresi veriyorum yeter mi?."maymun da düşünmüş taşınmış ve:
"- Tanrım ben yaradılışım gereği insanları eğlendireceğim şaklabanlıklar yapacağım o kadar uzun süre nasıl dayanırım? 20 sene bana yeter."demiş. Yine birçok canlının yaşam süresi belirlendikten sonra en sonunda sıra insana gelmiş.
İnsana da ;
"- Sana 40 sene ömür veriyorum yeter mi? " diye sorduğunda Tanrı, insan hemen itiraz etmiş:
"- Olur mu ya rabbi! Bana akıl veriyorsun, halifen olarak dünyaya gönderiyorsun, bu kadar sürede ne yapabilirim ki ? "demiş. Peki, o zaman demiş Tanrı:
"-20 sene eşekten kaldı onu da sana vereyim yeter mi?" İnsan gene düşünmüş ve:
"-Ben bu kadar icadı buluşu 60 seneye mi sığdıracağım o da yetmez bana " diye cevaplamış. Bunun üzerine Tanrı;
"- Son olarak maymundan da 20 sene kaldı ama başka yok." demiş ve böylece tüm canlıların yaşam süreleri belirlenmiş olmuş.
Bu noktada en son söz de bizim 70 yaşlarındaki büyüğümüzden gelmişti. Dedi ki: "-İnsanların 40 yaşına kadarki süreleri insanlık çağlarıdır. 40 tan 60 a kadar dünyayı sırtlarında taşırlar ki o da eşeklik çağlarıdır. 60 tan sonra da benim gibi, çoluk çocuğun maskarası olurlar, o da maymunluk çağlarıdır." O zamandan beri hep düşünmüşümdür en fazla 10 SENE EŞEKLİK YETER diye. ..
Geri getir
Temel İngiliz ve Fransız bir adaya düşmüşler. Uzun bir süre bu adada kaldıktan sonra adada bulunan bir cin bunlara acıyarak yanlarına gelmiş ve kendilerinden birer dilek istemelerini istemiş İngiliz "ben ülkeme gitmek istiyorum demiş. " cin isteğini yerine getirmiş ve İngiliz’i ülkesine göndermiş. Fransız da aynı dileği istemiş ve o da ülkesine gitmiş. Son olarak temelden isteğini soran cinden temel şu dileği dilemiş
Ben burada yalnız kaldım. Canım sıkıldı onları geri getir
Kırmızı ışık
Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş adamdan
ehliyet ruhsat istemiş. Adam da "Yanımda yok arkadaşın evinde
içiyorduk sanırım fazla kaçırdım biraz sarhoşum orada unutmuş olmam
lazım" demiş.. Polis dumur olmuş tabii..Kırmızı ışık alkol ehliyet ruhsat yok...Gitmiş komiserine durumu anlatmış...
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş adam çıkartıp uzatmış hemen. Komiser şaşırmış tabiii...
Alkol metreyi çıkarıp üfletmiş adamda zerre alkol yok...
Şaşırmış tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollü olduğunuzu ve ehliyetinizin yanınızda
olmadığını söyledi" demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere..
"Siz ona aldırmayın pek iyi değil galiba.. Birazdan size kırmızı ışıkta
geçtiğimi filan da söyleyebilir"
Burada Balık Yok
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Canada'ya da düşer.
Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde buzu kırıp balık tutmaya özenir. Oltasını ve takımlarını alarak işe koyulur.
Tam buzu kıracakken insanın içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler
- Burada balık yok dedim sana...
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur
- Hayır oğlum ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
__________________
Utangaç Temel
Temel Fadime ile nişanlanmış.
Fadime'yi arabasına almış gezmeye çıkarmış.
Arabayla biryerlerde durmuşlar.
Kalkarken Temel vitesi bire almak istemiş eli Fadime'nin eline değimiş.
Fadime kızarmış.
Temel de utanmış.
Günler geçmiş.
Nihayet evlenmişler.
Balayına arabayla Bodrum'a yola çıkmışlar.
Bodrum'da otele vardıklarında Temel el frenini çekmiş.
O sırada yine eli Fadime'nin eline değmiş.
Fadime yine kıpkırmızı olmuş.
Ama laf etmekten de geri durmamış:
"Ula Temel artuk evlüyüz daaa daha ilerü cidebilürsün."
Temel bunu duyunca hemen el frenini indirmiş.
Marmaris'e doğru yola çıkmışlar...