ashli
Bayan Üye
FERT HAKLARI VE KOLLEKTİVİZM
Fert haklarının ezeli düşmanı kollektivizmdir. İnsanlar arası gönüllü işbirliğinden farklı olarak kollektivizm, birey haklarını çok sayan, bireyin hayatını ve emeğinin sonuçlarını vücutsuz bir mistik bütünlüğe (kollektif) ait sayan, gurubun bireyi her an feda edebileceğini kabul eden bir doktrindir.
Bu mistik bütünlük, dün "Din, Ümmet, Gaza, Cihat, Müminler" idi; bugün "Devlet, Millet, Sınıf Mücadelesi, Devrim, Sınıf, Toplum" oldu. Kollektivizmde, kollektif bütünlüğe verilen ad ne kadar sempatik görünürse görünsün ("Toplum" gibi), daima o kollektif adına iş gören bir gurup azınlık, çoğunluk üzerinde tahakküm kurar. Böyle bir doktrinin hayata geçirilebilmesinin tek yolu, kaba kuvvettir; ve bu doktrinin politik uygulaması daima Devletçilik yoluyla olmuştur.
Devrim "yeni" demektir; oysa her türlü kollektivizmde yeni olan -kollektif ünitenin adından başka- hiç bir şey yoktur. Kollektivizmi savunan her türlü hareket onun için gericidir.
Fransız ve Sovyet İhtilallerinde egemenlik kazanan kollektivist eğilim, onların başarısızlığının temel sebebidir. Fransız İhtilali ardından önce Napoleon despotu, arkadan Bourbon hanedanının kendisi geri geldi.
1917 Şubat Sovyet Devrimiyle yıkılan Romanov'lar, Rusya'ya geri dönemedi. Ne var ki Sovyet İhtilalinin 1917 Ekim Bolşevik Darbesiyle birlikte yozlaşması, Romanov tahakkümü yerine muhaliflerine karşı Romanov despotlarından daha acımasız olan Bolşevik azınlığın tahakkümünü getirdi (Bolşevikler 1917 Ekiminden sonraki ilk seçimde, öteki devrimci partilerin yüzde 75 oyuna karşılık ancak yüzde 25 oy alabilmişti). Bolşevik yönetimiyle birlikte; Sovyet halkı, eskiden hiç değilse Dostoyevski'lerin, Gogol'leri, Puşkin'leri, Turgenev'leri çıkmasını mümkün kılacak ölçüde var olan, yüzlerce değişik görüşlü politik gurubun çıkmasına imkan verecek ölçüde varolan sınırlı hürriyetlere de veda etti.
Bu iki ihtilaldeki kollektivist eğilim, onların ‘Devrimci Devlet’ kurma çabalarında kristalleşir. ‘Devrimci Devlet’ terimlerde çelişkidir. Devletin doğal eğilimi, bütün sosyal faaliyetleri merkezileştirmek, daraltmak, tekelleştirmektir; Devrim ise, tersine, onları yayan, genişleten bir süreçtir. Yani, Devlet kuramsal ve statiktir; Devrim canlıdır, dinamiktir. Bu iki eğilim uyuşmaz, birbirini tahrip eder. Çarlık polisi Okhrana'nın adını Çeka (veya GPU veya KGB) diye değiştirmek, halk üzerinde yaratığı terör açısından bir şey farkettirmek şöyle dursun, Okhrana'nın yerini alanlar, ondan farklı olarak -Lenin zamanında bile- devrimcilerin ailelerini de hapse atmak türünden daha zalimce bir çok yeni usul geliştirmişti.
Devrim bütün sanayi ve ticaretin, kültürel faaliyetlerin Devlet elinde toplandığı, dolayısıyla bir grup bürokrat diktatörün eline verildiği bir politik sistemin (otoriter sosyalizm) insanların başına musallat edildiği bir hadise değil, insani her işin fertler veya onların gönüllü mukaveleli birlikleri tarafından görüldüğü; siyasi yönetimin görevlerinin, sadece fertleri fiziki cebre karşı korumakla sınırlı olduğu bir politik sisteme doğru yapılmış bir hamledir.
Jefferson'un dediği gibi "en iyi hükümet, en az hükmedendir."
Fert haklarının ezeli düşmanı kollektivizmdir. İnsanlar arası gönüllü işbirliğinden farklı olarak kollektivizm, birey haklarını çok sayan, bireyin hayatını ve emeğinin sonuçlarını vücutsuz bir mistik bütünlüğe (kollektif) ait sayan, gurubun bireyi her an feda edebileceğini kabul eden bir doktrindir.
Bu mistik bütünlük, dün "Din, Ümmet, Gaza, Cihat, Müminler" idi; bugün "Devlet, Millet, Sınıf Mücadelesi, Devrim, Sınıf, Toplum" oldu. Kollektivizmde, kollektif bütünlüğe verilen ad ne kadar sempatik görünürse görünsün ("Toplum" gibi), daima o kollektif adına iş gören bir gurup azınlık, çoğunluk üzerinde tahakküm kurar. Böyle bir doktrinin hayata geçirilebilmesinin tek yolu, kaba kuvvettir; ve bu doktrinin politik uygulaması daima Devletçilik yoluyla olmuştur.
Devrim "yeni" demektir; oysa her türlü kollektivizmde yeni olan -kollektif ünitenin adından başka- hiç bir şey yoktur. Kollektivizmi savunan her türlü hareket onun için gericidir.
Fransız ve Sovyet İhtilallerinde egemenlik kazanan kollektivist eğilim, onların başarısızlığının temel sebebidir. Fransız İhtilali ardından önce Napoleon despotu, arkadan Bourbon hanedanının kendisi geri geldi.
1917 Şubat Sovyet Devrimiyle yıkılan Romanov'lar, Rusya'ya geri dönemedi. Ne var ki Sovyet İhtilalinin 1917 Ekim Bolşevik Darbesiyle birlikte yozlaşması, Romanov tahakkümü yerine muhaliflerine karşı Romanov despotlarından daha acımasız olan Bolşevik azınlığın tahakkümünü getirdi (Bolşevikler 1917 Ekiminden sonraki ilk seçimde, öteki devrimci partilerin yüzde 75 oyuna karşılık ancak yüzde 25 oy alabilmişti). Bolşevik yönetimiyle birlikte; Sovyet halkı, eskiden hiç değilse Dostoyevski'lerin, Gogol'leri, Puşkin'leri, Turgenev'leri çıkmasını mümkün kılacak ölçüde var olan, yüzlerce değişik görüşlü politik gurubun çıkmasına imkan verecek ölçüde varolan sınırlı hürriyetlere de veda etti.
Bu iki ihtilaldeki kollektivist eğilim, onların ‘Devrimci Devlet’ kurma çabalarında kristalleşir. ‘Devrimci Devlet’ terimlerde çelişkidir. Devletin doğal eğilimi, bütün sosyal faaliyetleri merkezileştirmek, daraltmak, tekelleştirmektir; Devrim ise, tersine, onları yayan, genişleten bir süreçtir. Yani, Devlet kuramsal ve statiktir; Devrim canlıdır, dinamiktir. Bu iki eğilim uyuşmaz, birbirini tahrip eder. Çarlık polisi Okhrana'nın adını Çeka (veya GPU veya KGB) diye değiştirmek, halk üzerinde yaratığı terör açısından bir şey farkettirmek şöyle dursun, Okhrana'nın yerini alanlar, ondan farklı olarak -Lenin zamanında bile- devrimcilerin ailelerini de hapse atmak türünden daha zalimce bir çok yeni usul geliştirmişti.
Devrim bütün sanayi ve ticaretin, kültürel faaliyetlerin Devlet elinde toplandığı, dolayısıyla bir grup bürokrat diktatörün eline verildiği bir politik sistemin (otoriter sosyalizm) insanların başına musallat edildiği bir hadise değil, insani her işin fertler veya onların gönüllü mukaveleli birlikleri tarafından görüldüğü; siyasi yönetimin görevlerinin, sadece fertleri fiziki cebre karşı korumakla sınırlı olduğu bir politik sisteme doğru yapılmış bir hamledir.
Jefferson'un dediği gibi "en iyi hükümet, en az hükmedendir."