ashli
Bayan Üye
Felsefenin çok Çeşitli fonksiyonlarının bir sonucu olarak önem kazanıp değerli olması durumu.
Felsefe sözcüğünü işitir işitmez birçok insanın ilk tepkisi, biraz da alaycı bir dille felsefenin hiçbir işe yaramadığını söylemek olur. Felsefeden maddi değerlerin ve zenxginliklerin meydana getirilmesine, maddi anlamda refahın oluşturulması na doğrudan doğruya katkıda bulunması, elbette beklenexmez. Fakat, maddi zenginlik ve refahın insan tarafından bir değer cetvelinin en texpesine yerleştirilen bir şey olmadığı unutulxmamalıdır. Zira, insanlar maddi bakımdan refahı ve maddi değerleri bizatihi kendileri için değil de, mutluluğa götüren yolda birer araç oldukları için isterler.
Bu bağlamda, felsefe de, mutluluk amacı için bir araç olabilir. Nitekim, her insan maddi zenginliklere sahip olmaktan haz duymaz, bazıları da düşünmekten, insan yaxşamının anlamını araştırmaktan, gerçekliği temaşa etmekten haz alır. Bu hazza yabancı olan insanlar bile, onun nitelik yönünden birçok hazdan çok daha üstün olduğunu tesxlim etmekten geri kalmamışlardır. Demek ki, felsefe her şeyden önce insana haz verir. İnsan varlığının bir beden kadar bir ruha da sahip olduğunu, insanın gerçek amacına yalnızca bedensel isteklerini karşılamakla kalmayıp, ruhsal ihtiyaçlarını da giderdiği zaman ulaşabileceğini unutmazsak, bu durum daha açık hale gelir. İnsanın ruhsal ihtiyaçlarının en başında ise, merakını gixderme, öğrenme, evreni ve kendisini anlaxma, şu dünyada geçen yaşamını anlamlanxdırma isteği vardır. Bu isteği ise, yalnızca felsefe karşılayabilir.
Felsefe, şu halde, bireysel düzlemde, bixreyin yaşamında önemli birtakım işlevler gerçekleştirir. Çünkü, felsefe her şeyden önce insan olarak varoluşumuzun anlamıyla ilgili bazı temel soruları ele alır. İnsanlar, yaşamlarında zaman zaman ‘Niçin bu dünxyadayım? ‘Yaşamımızın bir amacı var mı?’, ‘Bir şeyi doğru ya da yanlış kılan nedir?’, ‘Zihin bedenden farklı mıdır?’, ‘Ölümden sonra insana ne olur?’ türünden felsefi sorular sorarlar. İçimizden her birixnin bu felsefi sorular üzerinde düşünmesinxde, varoluşumuzu anlamlandırmak açısından büyük yarar vardır. Nitekim Sokrates incexlenmemiş, sorguya çekilmemiş bir yaşamın yaşanmaya değer olmadığını söylemiştir.
İnsan, vahşilerden farklı olarak akıllı bir varlıktır ve bu özelliği dolayısıyla yaşamını birtakım ilkelere, temel kabullere dayandıxrır. Yaşamın kendisine dayandığı ilkeleri, temel kabulleri hiç sorgulamadan gerçekleşxtirilen bir varoluş sıradan ve temelsiz bir vaxroluştur ve böyle bir yaşam sürmek, hiç serxvisten geçirilmemiş bir arabayı kullanmaya benzer. Arabanın şimdiye kadar freni hiç bozulmamış, tekeri patlamamış, yağı bitmexmiş ve de motoru sağlam olabilir. Fakat bu, onun gelecekte de her bakımdan iyi ve sağxlam olacağı anlamına gelmez. Benzer şekilxde, insanın yaşamını kendilerine dayandırdıxğı ilke ve kabuller gerçekten de sağlam ve doğru olabilir, bununla birlikte, bu ilke ve kabullerin sağlam ve doğru oldukları, ancak ve ancak bu kabuller felsefe yardımıyla bir eleştiri süzgecinden geçirildikten, enine boyuna irdelendikten sonra bilinebilir.
Felsefe, bundan dolayı bu dünyadaki yaxşamımızda, yolumuzu kaybetmememizi sağlayan, bizi gereği gibi yönlendiren en önemli araçtır. Ünlü çağdaş filozof Ludwig Wittgenstein insanın bu dünyadaki duruxmunu bir şişe içindeki sineğin durumuna benzetmiştir. Wittgenstein ‘a göre, şişenin içine sıkışmış olan sinek şişeden dışarı çıkxmak ister, fakat bunu nasıl başarabileceğini bilmez. İşte, felsefenin işlevi ve amacı sinexğe şişeden nasıl çıkacağını göstermektir. Wittgensteun’in yapmış olduğu benzetmeye göre, biz insan varlıkları bu dünyadaki yaşaxmımız sırasında, zaman zaman kendimizi kapana kıstırılmış hisseder ve yolumuzu bulmakta güçlük çekeriz. İşte felsefe, biz insan varlıklarının kapana kıstırılmışlık duyxgusundan kurtulmamızı sağlamak suretiyle, yönümüzü bulmamıza yardım eder.
Felsefe, bundan başka, insana birçok koxnuda doğru ve açık seçik düşünebilmeyi öğxretir. Felsefi düşüncenin yöntemleri, insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri hazırlar. Böyle bir düşünce türü, insanın bir probleme birçok yönden bakabilmesini, sorunlara önyargısız yaklaşaxbilmesini, hiçbir şeyi mutlaklaştırmayıp, her şeyi eleştiri süzgecinden geçirebilmesini sağlar.
Felsefe, genel bir düzlemde veya topxlumsal platformda da çok önemli hizmetler sağlar. Günümüzde, kimi eksiklerine karşın, demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğu hemen herkesçe kabul edilmektedir. Felsexfe, bu bağlamda bir yönetim biçimi olarak demokrasinin gelişmesine ve işleyişine önemli katkılar yapar. Zira, demokrasi en iyi bir biçimde, insanlar eleştirel bir bakış açısına sahip oldukları, iyiyle kötüyü, gerxçek ve sağlam akıl yürütmeyle demagojiyi birbirinden ayırabildikleri zaman, tüm iddixalar için delil ve dayanaklar aramayı, olan biteni farklı yönlerden görebilmeyi, daha iyi ve doğru olmak için kendilerini ve başxkalarını sorgulayabilmeyi öğrendiklerinde; ve bağnaz olmayıp, önyargısız ve hoşgörülü olabildikleri zaman, yürür. İnsanlara bu temel alışkanlıkları ve erdemleri kazandıracak ve onları geliştirecek olan da yalnızca felsefedir, felsefi bir bakış açısıdır.
Yine toplumsal düzlemde, felsefenin onun adını hiç işitmemiş olanların yaşamlaxrı üzerinde bile doğrudan bir etki yaptığı unutulmamalıdır. Felsefe, dolaylı yoldan yazılı eserler, medya ve sözlü gelenek aracıxlığıyla dünyaya ilişkin bakış açımızı etkiler. Örneğin, Hıristiyanlığın ve İslâmiyetin bir din olarak biçimlenmesinde felsefenin çok büyük bir rolü olmuştur. Aynı şekilde, siyaxset alanında felsefi kavram ve fikirlerin etxkisinin büyük olduğunu söylemek gerekir. Örneğin, Amerikan Anayasası çok büyük ölçüde İngiliz filozofu John Lock”un siyaset konusundaki fikirlerinin sonucudur ve Jean Jacques Rousseau’nun düşünceleri de Fransız Devriminin doğuşunda küçümsenxmeyecek bir rol oynamıştır. Yine, Karl Marx ve Friedrich Engels’in düşünceleri dünyada son elli altmış yıl içinde kurulmuş olan sosyalist yönetim biçimlerinin gerekli fikri temellerini sağlamıştır.
Felsefe sözcüğünü işitir işitmez birçok insanın ilk tepkisi, biraz da alaycı bir dille felsefenin hiçbir işe yaramadığını söylemek olur. Felsefeden maddi değerlerin ve zenxginliklerin meydana getirilmesine, maddi anlamda refahın oluşturulması na doğrudan doğruya katkıda bulunması, elbette beklenexmez. Fakat, maddi zenginlik ve refahın insan tarafından bir değer cetvelinin en texpesine yerleştirilen bir şey olmadığı unutulxmamalıdır. Zira, insanlar maddi bakımdan refahı ve maddi değerleri bizatihi kendileri için değil de, mutluluğa götüren yolda birer araç oldukları için isterler.
Bu bağlamda, felsefe de, mutluluk amacı için bir araç olabilir. Nitekim, her insan maddi zenginliklere sahip olmaktan haz duymaz, bazıları da düşünmekten, insan yaxşamının anlamını araştırmaktan, gerçekliği temaşa etmekten haz alır. Bu hazza yabancı olan insanlar bile, onun nitelik yönünden birçok hazdan çok daha üstün olduğunu tesxlim etmekten geri kalmamışlardır. Demek ki, felsefe her şeyden önce insana haz verir. İnsan varlığının bir beden kadar bir ruha da sahip olduğunu, insanın gerçek amacına yalnızca bedensel isteklerini karşılamakla kalmayıp, ruhsal ihtiyaçlarını da giderdiği zaman ulaşabileceğini unutmazsak, bu durum daha açık hale gelir. İnsanın ruhsal ihtiyaçlarının en başında ise, merakını gixderme, öğrenme, evreni ve kendisini anlaxma, şu dünyada geçen yaşamını anlamlanxdırma isteği vardır. Bu isteği ise, yalnızca felsefe karşılayabilir.
Felsefe, şu halde, bireysel düzlemde, bixreyin yaşamında önemli birtakım işlevler gerçekleştirir. Çünkü, felsefe her şeyden önce insan olarak varoluşumuzun anlamıyla ilgili bazı temel soruları ele alır. İnsanlar, yaşamlarında zaman zaman ‘Niçin bu dünxyadayım? ‘Yaşamımızın bir amacı var mı?’, ‘Bir şeyi doğru ya da yanlış kılan nedir?’, ‘Zihin bedenden farklı mıdır?’, ‘Ölümden sonra insana ne olur?’ türünden felsefi sorular sorarlar. İçimizden her birixnin bu felsefi sorular üzerinde düşünmesinxde, varoluşumuzu anlamlandırmak açısından büyük yarar vardır. Nitekim Sokrates incexlenmemiş, sorguya çekilmemiş bir yaşamın yaşanmaya değer olmadığını söylemiştir.
İnsan, vahşilerden farklı olarak akıllı bir varlıktır ve bu özelliği dolayısıyla yaşamını birtakım ilkelere, temel kabullere dayandıxrır. Yaşamın kendisine dayandığı ilkeleri, temel kabulleri hiç sorgulamadan gerçekleşxtirilen bir varoluş sıradan ve temelsiz bir vaxroluştur ve böyle bir yaşam sürmek, hiç serxvisten geçirilmemiş bir arabayı kullanmaya benzer. Arabanın şimdiye kadar freni hiç bozulmamış, tekeri patlamamış, yağı bitmexmiş ve de motoru sağlam olabilir. Fakat bu, onun gelecekte de her bakımdan iyi ve sağxlam olacağı anlamına gelmez. Benzer şekilxde, insanın yaşamını kendilerine dayandırdıxğı ilke ve kabuller gerçekten de sağlam ve doğru olabilir, bununla birlikte, bu ilke ve kabullerin sağlam ve doğru oldukları, ancak ve ancak bu kabuller felsefe yardımıyla bir eleştiri süzgecinden geçirildikten, enine boyuna irdelendikten sonra bilinebilir.
Felsefe, bundan dolayı bu dünyadaki yaxşamımızda, yolumuzu kaybetmememizi sağlayan, bizi gereği gibi yönlendiren en önemli araçtır. Ünlü çağdaş filozof Ludwig Wittgenstein insanın bu dünyadaki duruxmunu bir şişe içindeki sineğin durumuna benzetmiştir. Wittgenstein ‘a göre, şişenin içine sıkışmış olan sinek şişeden dışarı çıkxmak ister, fakat bunu nasıl başarabileceğini bilmez. İşte, felsefenin işlevi ve amacı sinexğe şişeden nasıl çıkacağını göstermektir. Wittgensteun’in yapmış olduğu benzetmeye göre, biz insan varlıkları bu dünyadaki yaşaxmımız sırasında, zaman zaman kendimizi kapana kıstırılmış hisseder ve yolumuzu bulmakta güçlük çekeriz. İşte felsefe, biz insan varlıklarının kapana kıstırılmışlık duyxgusundan kurtulmamızı sağlamak suretiyle, yönümüzü bulmamıza yardım eder.
Felsefe, bundan başka, insana birçok koxnuda doğru ve açık seçik düşünebilmeyi öğxretir. Felsefi düşüncenin yöntemleri, insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri hazırlar. Böyle bir düşünce türü, insanın bir probleme birçok yönden bakabilmesini, sorunlara önyargısız yaklaşaxbilmesini, hiçbir şeyi mutlaklaştırmayıp, her şeyi eleştiri süzgecinden geçirebilmesini sağlar.
Felsefe, genel bir düzlemde veya topxlumsal platformda da çok önemli hizmetler sağlar. Günümüzde, kimi eksiklerine karşın, demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğu hemen herkesçe kabul edilmektedir. Felsexfe, bu bağlamda bir yönetim biçimi olarak demokrasinin gelişmesine ve işleyişine önemli katkılar yapar. Zira, demokrasi en iyi bir biçimde, insanlar eleştirel bir bakış açısına sahip oldukları, iyiyle kötüyü, gerxçek ve sağlam akıl yürütmeyle demagojiyi birbirinden ayırabildikleri zaman, tüm iddixalar için delil ve dayanaklar aramayı, olan biteni farklı yönlerden görebilmeyi, daha iyi ve doğru olmak için kendilerini ve başxkalarını sorgulayabilmeyi öğrendiklerinde; ve bağnaz olmayıp, önyargısız ve hoşgörülü olabildikleri zaman, yürür. İnsanlara bu temel alışkanlıkları ve erdemleri kazandıracak ve onları geliştirecek olan da yalnızca felsefedir, felsefi bir bakış açısıdır.
Yine toplumsal düzlemde, felsefenin onun adını hiç işitmemiş olanların yaşamlaxrı üzerinde bile doğrudan bir etki yaptığı unutulmamalıdır. Felsefe, dolaylı yoldan yazılı eserler, medya ve sözlü gelenek aracıxlığıyla dünyaya ilişkin bakış açımızı etkiler. Örneğin, Hıristiyanlığın ve İslâmiyetin bir din olarak biçimlenmesinde felsefenin çok büyük bir rolü olmuştur. Aynı şekilde, siyaxset alanında felsefi kavram ve fikirlerin etxkisinin büyük olduğunu söylemek gerekir. Örneğin, Amerikan Anayasası çok büyük ölçüde İngiliz filozofu John Lock”un siyaset konusundaki fikirlerinin sonucudur ve Jean Jacques Rousseau’nun düşünceleri de Fransız Devriminin doğuşunda küçümsenxmeyecek bir rol oynamıştır. Yine, Karl Marx ve Friedrich Engels’in düşünceleri dünyada son elli altmış yıl içinde kurulmuş olan sosyalist yönetim biçimlerinin gerekli fikri temellerini sağlamıştır.