Silencio
Kayıtlı Üye
Söze nereden gireceğimi bilemiyorum desem yalan olmaz. Türkiye de vizyona girmesi Değerlendirme Sınıflandırma Üst Kurulunun tercihiyle yasaklanan LarsvonTrierin filmi Nymphomaniac, İstanbul Film Festivali bünyesinde seyircisiyle buluşmasını gerçekleştirdi. Aslında buna son buluşma dersek doğru olur. Vizyona girmesi engellenerek bir nevi reklam patlaması yaşayan film, gerçek çekilen seks sahneleri haricinde kötü senaryosuyla inanılmaz bir iticilik oluşturuyor. Konuya derinlemesine dalmadan önce şu sinemadaki seks olgusunun neden bu kadar dikkat çektiğine bir değinelim. Sinema tarihini burada anlatacak değilim, ama inceden inceye bazı kavramlara dokunup filmle ilgili değerlendirmelere beraberce bakalım.
1960 yılında Alfred Hitchcock un çektiği Sapık adlı filmde bir banyo sahnesi vardır ki, renksiz çekilen gerilim filminin tüm konusunu bir anda unutturur. Kırk bin Doları alıp sevgilisiyle rahat bir hayat yaşamak için yola çıkan kadın, dinlenmek için bir otele sığınır. Otelin sahibi annesine takıntılı sapık ruha sahip adam, filmin anlattığı konuyu sil baştan değiştirir. 1962 yılında StanleyKubrick in Lolita filmi ise yaşlı bir adamın 14 yaşındaki kıza olan cinsel/duygusal yakınlaşmasını konu edinir. İngiliz Profesör James Mason ıngösterildiği konuda, Sue Lyon adlı genç kıza yakınlaşmak isteyen Mason, kızın annesiyle evlilik yapmaktan çekinmez. George Kuchar ın 1965 yılında gösterilen Hold Me While Im Naked filminde ise, aşkın içinde yaşanılan bazı orgy sahneleri sinema seyircisini şaşırtmıştır. Tarihsel kronoloji yapmaya kalksak, sinemada cinselliğin cesurca kullanımı ile ilgili sayfalar dolusu bilgi çıkar. Modern sinema olgusunun başladığı 1960lı yılları baz alarak örnekler vermeyi tercih ettim. Çünkü o güne kadar denenmemişi denemek için yola çıkan yönetmenler, hem kült eserler ortaya doydu hem de sinema tarihine ilkleri altın harflerle yazdırdı. Ayrıca sadece o döneme değil, günümüze kadar gelen süreçte, İtalyan yönetmen BernardoBertolucci nin Pariste Son Tango, DarrenAronofskynin Bir Rüya İçin Ağıt, Paul Verhoeven imzalı Temel İçgüdü, yine bir başka StanleyKubrick filmi olan Gözleri Tamamen Kapalı, Vincent Gallonun The Brown Bunny filmleri sinemadaki cinsel konulu filmlerde birer milattır! Bahsettiğim filmlerin konusu, çekim kalitesi, felsefesi o kadar muhteşemdir ki, sinema seyircisi gösterilen/anlatılan seks sahnelerinden rahatsız olmamıştır. Ki filmleri izlerken bir eleştirmen olarak büyük keyif aldığımı belirtmeliyim. Ama bu söylediklerim Nymphomaniac için asla geçerli değil.
Danimarkalı Yönetmen Lars Von Trierin Deccal (Antichrist) filminden sonraçektiği Nymphomaniac *****grafik görüntüleriyle bir anda Türkiyenin gündemine otururken, Filme uygulanan sansüre karşı oluşturulan direnç, konunun ön plana çıkmasını sağladı. Filmi 33. İstanbul Film Festivalinde izleyen seyirciler, karşılaştıkları kötü konu ile büyük hayal kırıklığı yaşadı. Nemfomanyak bir kadın olan Joeyu anlatan film, ayrı ayrı bölümlerden oluşmuş. Tek konuyu, geçmişe dönük anlatı tekniğiyle ele alan yönetmen Trier, orta yaşta bir adamın sokak ortasında kendisinden geçmiş halde yatan bir kadını evine almasıyla konuya giriş yapıyor. Kadın çocukluk yıllarından başlayıp aile yaşantısını, bakireliğini kaybettiği anı, gençlik yıllarında ilk cinsel deneyimlerini, erkeklerle hissiz ve doyumsuz cinsel birlikteliğini anlatıyor da anlatıyor. Adamın balık avlama tutkusu, doğadaki hayvanların avlarını nasıl yakaladıklarına dair söylemler konudaki cinsel saplantıyla birleştirilmiş. Yönetmen kadının babayla yaşadığı nedense hiç anlaşılmıyor- psikolojik çatışmayı da filmine eklemeye çalışmış. Yani kadının hayatı o kadar karışık sunulmuş ki, bir tren sahnesi var evlere şenlik. Sadece oral seks sahnesinin dikkat çektiği bölüm haricinde trendeki cinsel birliktelik sahneleri konuyu derinleştirme adına yanlışlarla dolu. Freud un cinsel saplantılar üzerine kurgulu psikolojik felsefesini hiçe sayan olayları izlenir kılan sadece ama sadece erkek egemen topluma meydan okuyan Joe! İstediği her adamla yatmayı başaran karakter, erkeğin kadını cinsel obje olarak görme arzusunu yerden yere vurmuş. Kısa zaman dilimi içinde tanımadığı bir adama tüm seks hayatını anlatan kadın, filmin sonunda ne olduğu belirsiz biçimde anlatısını noktalıyor. CharlotteGainsbourg, bütün yükü omuzlarını taşıyamadan, kadının ruhsuz yapısını aktarmakta çaresiz kalmış.
Cinsel içerikli filmlerin başladığı ve de geliştiği noktaları detaylandıran yapıtlara bir bakın. Yönetmenlerin anlattıkları konuhiçbir şekilde hafızalardan silinmemiş. Nymphomaniac, nemfomanyak bir kadını cesurca göstermesi açısından ilklerden olabilir; fakat bu durum kötü çekimleriyle, anlamsız senaryosuyla kalitesiz bir film olduğu gerçeğini bizlere unutturmayacak. Derinlemesine analizlerle ilerleyen yıllarda bu tarz filmlerin kaliteli örneklerini umarım görürüz.
- Yaşam Kaya -