Fatıma Fatıma'dır --- Giriş

SuskunDervis

Kayıtlı Üye
Hicaz Toplumunun Adetleri

Fatıma,İslam Peygamberinin dördüncü ve en küçük kızıdır.O,erkek çocukları çocuk yaşta ölüp hayatta kalamayan bir hanenin en küçük kızıdır.Hem babanın,hem aile ocağının kendine has değerlerinin erkek çocuk üzerine kurulduğu toplumda doğan kızdır Fatıma.

Arapların toplumsal düzeni İslam'dan asırlar öncesine,ataerkil döneme dayanmaktaydı.Cahiliyet döneminde,Hz.Peygamber'in görevinin öncesinde Araplar,ataerkil aile yapısını kurmuşlardı.Halbuki putları ve melekleri dişiydi. Kabileler yaşlılar tarafından yönetilirdi.Aile,dedeler tarafından idare edilirdi. Esasen,onların dini,bir nevi "atalara tapmaktı".Babalarının sahip oldukları inançları ve uygulamaları aynen benimsediler.

Kur'an'da zikredilen büyük peygambelerin karşı çıktıkları,isyan ettikleri,ataların diniydi.Peygam- berlerin karşı çıkışı,atalarının ibadetleriyle ve atalarının çizdiği yolu takip eden efsanelerle yüz yüze geldiğinde,atalara dayalı gelenekleri korumak için direndiler.Bu,atalar dininin esaslarına dayalı bir nevi kalıtımsal ve taklidi bir ibadet türüydü.

Peygamberler,devrimci mesaj getirdiler.Onlar,Allah'a ibadeti amaçlayan prensiplere dayalı düşünceyi uyandırmaya çalışırlar.Bunun ötesinde kızgın çölün kabilelerin zor hayat tarzı;kabileler arasında "savunma,saldırı ve verdiğin sözde dur" gibi temel esaslar sebebiyle bir kabile ile diğeri arsındaki ilişkiler düşmanlıkla örülmüştür.Bu toplumda erkek çocuklar,toplumun askeri ve sosyal esasların "yararları" ve "ihtiyaçları"na dayalı olarak önemli rol oynarlar.

Sosyolojinin evrensel kurallarına göre bir değer için kar idame edildiğinde,erkek çocuk olmak başlıbaşına en sütün cevherdir.Bu,faziletlere anlamlı,sosyal,ahlaki değerlere ve insanlık onuruna hayatiyet vermek anlamına gelir.Bu sebeple kız olmak veya kız çocuğa sahip olmak hakirliktir. Kızın başarısızlığı onun "zayıf oluşuna" hamledilir.Onun "zayıf oluşu",onu köleliğe iter.Kölelik de insani değerlerin yok olmasına sebep olur.

Bir erkeğin cariyesi,babasının yüz karası,erkeğin cinsel arzularının eğlencesi veya kocasının evinin kölesi olan bir yaratık haline gelir kadın.Son olarak,bu yaratık her zaman erkeğin şerefine gölge düşürür,çünkü o,utanç ve yüzkaralığın sembolüdür.Toplumun ıslahı,insanların gönüllerinin huzuru için daha bebek iken öldürmek ne kadar iyi olurdu!Böylece babaların,erkek kardeşlerin,ataların ve ilgili herkesin şerefi lekelenmemiş olur.Firdevsi Şehname'de şöyle anlatır:
Yeryüzündeki kadınları ve ejderhaları gömmek ne kadar güzel.Onların varlığından kurtulunca dünya ne kadar hoş.

Bir Arap şairi de şöyle der:"Kızı olan baba eğer onun yaşamasını isterse behemehal aklına kızın geleceği gelir.Hemen üç farklı damat tipi aklında canlanır.Birisi;kızı saklayacak olan ev;ikincisi,onu koruyacak bir koca;üçüncüsü ise onu örtecek olan bir mezardır.Sonuncusu olan mezar en iyisidir." Ailelerine bağlı ve titiz bütün yerli ve şeref sahibi babalar ve kardeşler,nam ve şeref ideallerine sahip tüm baba ve erkek atalar,ölüme hazır olup ölüm beklentisi içinde yaşarlar.Böylece onlar,kız kardeşlerini ve ya kız çocuklarını evlendirme yoluan giderler.Gelin ile korkunç güvey,ya kendi istekleriyle,ya da gelin için seçilen muhtemel en iyi damat tarafından nikahlanırlar.Bir şairin damatların en hayırlısını anlatırken,"En sevgili damadı mezardır" der.

Bu şudur:Aynı şiire göre kaınlar ve cadılar toprağa gömülmekten daha çok tercihe şayandır.Çünkü bu bir mübadele şansıdır.Kız çocuklarını toprağa gömmek şerefi kurtarmanın bir yoludur.Bunun için Kur'an özellikle bu korkunç "üstün şeref" tehlikesiyle uyarıyor.Kur'an şöyle der:

"Müjdelendiği kötü şey yüzünden, kavminden gizlenir; onu horlukla yaşatacak mı, yoksa toprağa mı gömecek, buna dalar. Bilin ki hükmettikleri şey, ne de kötüdür."(Nahl,59)

Çağdaş Müslüman bir yazarın Kur'an'da tesbit ettiği hassas nokta şudur ki,Cahiliyye çağında toplumda egemen yoksulluk korkusu sebebiyle,trajedinin temel olarak ekonomik boyutları ön plana çıkıyor.

Bugün sosyologların çoğunun kabul ettikleri ve onayladıkları temel inanç;erkek çocuğa sahip olmanın asalet getirici olması ve kız çocuğa sahip olmanın yüzkarası ve alçaklık verici olmasıdır.Bu ahlaki ve manevi karakterli inanç,bu duygu ve duyarlılık,şeref,dürüstlük,vakar;saygının manevi değerleri ve erkek ile kadının veya kız ile erkek çocuğunun faziletleri hakkındaki kaynaklanıyor.Kız çocukları ilerde uygunsuz biriyle evlenmeleri durumunda kendilerine ********lik getirebileceği korkusuyla veya savaş sırasında düşmanın eline geçip yabancı yerlerde köle olması endişesiyle diri diri toprağa gömüyorlardı. Bütün bunlar ikincil fenomenlerdir veya söyledikleri gibi yeni bir biçime dönüştürülen gerçeklerden kaynaklanan apaçık olgulardır.Fakat temel sebep ekonomiktir.

Daha önce işaret ettiğimiz gibi kabile sisteminde insanlar hayatın ve üretimin zorlukları ve kabileler arası sürekli müşkül ilişkilerde yüzyüzedirler.Böyle bir hayat güçlü ve kuvvetli destek ister.Doğal olarak erkek çocuk,ailesini ve kabilesini savunmada olduğu gibi ekonomik ve sosyal hayatta en önemli belirleyici konumuna gelir.Erkek çocuk,ailenin veya kabilenin olmazsa olmaz sosyal unsurudur.Erkek nafakayı kazanır,fakat bayan onu yer.Cinsi farklılıkların sınıf farklılıklarına sahip olması doğaldır.Erkekler yönetici ve sahip sınıfına girerler,kadınlar yönetilen ve sahip olunan sınıfına girerler.

Erkekle kadın arasındaki ilişki,toprak ağası ile toprağa bağlı köylü arasındaki ilişkiye benzer.Erkek ve kadın,ekonomik varlıklar olarak üstlendikleri farklı insani ve manevi değerlere sahiptir.Ekonomik açıdan toprak ağasının ailesi için,ahlaki ve asli değerlere faziletlere ve muazzam cömertliğe paralel olarak,kan bağı ve kalıtımsal asaleti beraberinde getirmesinin tersi doğrudur.Toprağa bağlı çalışan köylü veya kadın için kadının yetersizliği erkeğin bütün kazançlarını veya kazanacağını dört bir tarafa dağıtır.

Bunun için kadın ailenin saygınlığını yitiren sebep olarak görülebiliyor.Kadının kendi ailesine denk olmayan biri ile evlenmesinden dolayı,ailenin itibarsız duruma düşmesi ihtimali her zaman vardır.Ka- naatimce,ahlaki bir fenomen olan bu korku,çok açık bir ekonomik nedenle,toprak mülkiyetini korumak ve ailenin gelecek nesli için yerleşmiş refahın devamını temin etmekle ilgilidir.

Ata-erkil toplumlarda baba öldüğünde en yaşlı erkek çocuk,her şeye varis olur;sadece toprağa değil, fakat aynı zamanda kendi annesi de dahil olmak üzere babasının hanımlarına da varis olur!Bu temel sebepten dolayı kız evlatlar miras alamazlar.Böylece babanın mal varlığı bölünemez ve kız evlatlar kanalıyla diğer ailelere dağıtılamazdı.Tecrübe sahibi varlıklı ailelerimizin,hala kızlarını aynı aile çevresi ile evlenmelerine titizlikle önem vermelerinin sebebi budur.Karşılıklı olarak amca kızını diğer amca çocuğu ile evlendirirler.Böylece amca kızı yabancı biriyle evlenmemiş ve mirasını aile çevresinin dışına çıkarmamış olur.

Dinin tarihini yazan eski tarihçilerle çağdaş alimlerin cahiliye cağında kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmeleri konusunda,neden farklı izahlara sahip olduklarının nedeni budur.Utanç duyma,yüzkarası, tahkir,ön yargı korkusu,uygunsuz biriyle evlilik korkusu veya bazı alimlerin söylediği gibi ilkel dinlerde kız çocuklarının tanrılara kurban edilmeleri…Fakat Kur’an çok kesin ve açık bir ifadeyle bu korkunun fakirlik korkusu olduğunu belirtir.Başka bir ifadeyle ekonomik etkenden kaynaklanıyordu bunlar.Başka izah tarzları laf-u güzaftır.

Bu açık tanım ve yorum kanaatimce sadece bu cinayetlerin gerçek nedeninin ilmi olarak açıklamakla kalmamakta,aynı zamanda kız çocuklarının diri diri toprağa gömen bir kabilenin ahlakı,iffeti ve soyluluk sorumluluğundan söz eden insanları şiddetle kınamaktadır.Onların kaba ve gaddarca eylemleri alçaklıklarından,adiliklerinden,fakirlik korkusundan ve refaha düşkünlüklerinden kaynaklanıyordu.

Bu, onların korku ve zayıflıklarından,yaptıklarını gizlemek için durumlarını asalet,şeref,bütünlük,iffet ve saygı terimleriyle açıklamaya çalışarak döndürdükleri dolaplardan kaynaklanıyordu.

Kur’an ısrarla “De ki: Gelin de Rabbiniz, size neleri harâm etti, ben okuyup anlatayım: Sakın ona hiçbir şeyi eş ve ortak saymayın, ananıza, babanıza karşı iyilikte bulunun ve yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizi de ancak biz rızıklandırırız, onları da ve açığa çıkan kötülüklere de yaklaşmayın, gizli kalan kötülüklere de ve hiçbir cana kıymayın, çünkü Allah, haklı olmadıkça harâm etmiştir bunu. İşte aklınızı başınıza alasınız diye size bunları emretmiştir o.”(En’am,151) der.Kur’an trajedinin esas sebebini açıklar.İkinci olarak,sahte ahlaki ve insani açıklamaları reddeder.Kur’an,direkt ve kesin olarak bu uygulamanın ne ahlakla ne de asaletle ilgili olduğunu fakat yüzde yüz ekonomik olduğunu vurgular.Hırs ve refahtan,zayıflık ve korkudan kaynaklanır bu korkunç cinayet.

Kur’ani açıklamadan önce halk,onların gerçek duygularının farkında değildi.Mahrum bırakılan sınıfın dışındaki insanların çoğunluğu bunun toplumun tepkisinden kaynaklandığına inanıyordu.Onlar,bunun cesur bir girişimi sergilediğine ve ailenin şerefini koruduğuna inanıyorlardı.Arap kabile toplumu,bütün insani değerleri erkek çocuğuna vermesine karşılık kız çocuğunu tüm faziletlerden ve insani güvenirlilikten yoksun telakki ediyordu.

Erkek çocuğu sadece yaşamını kazanmakla kalmaz fakat,aynı zamanda babasının yardımcısı, ailesinin koruyucusu,ceddinin övünç kaynağı olması gibi kabilenin kahramanı,kalıtımsal değerlerin geleceğe taşıyıcısı,toplumunun devamını sağlayan,ailesinin ruhu,unvanın sahibi, kurumların koruyucusu ve babasının ölümünden sonra ailenin yanan ışığıdır.

Kız çocuğu ise ailenin bir unsuru ve mobilyanın yaşayan bir parçasıdır.Evlendikten sonra yabancı bir evde kişiliği yok oluyor.Kendi ailesinin adını bile sürdürmediği başka bir evde mobilyanın bir parçası oluyor.Onun çocukları yabancı birine ait oluyor.Çocuklar yabancının adını taşıyor ve birine ait oluyor.

Erkek çocuk,ekonomik sermayenin materyal gücüne sahiptir;topluma katkıda bulunur,ata-erkil sisteme destek verir.Hayatı o düzenler,prestiji,ünü,değeri ve manevi saygınlığı vardır. Ailenin güvenirliliğini,nafakasını ve gelecek otoritesini elinde bulundurur.Fakat kız çocuğu hiçbir şeydir.O,evin bütün mahremiyetini temsil eder ve ailenin hamalıdır.O kadar zayıftır ki, her zaman korunmak durumundadır.

Ayakları,özgürce uçmasını engelleyen bir taşa bağlı olan kuşa benzer kadın,hatta bir savaşçının düşmanlarının çadırlarına ve kalelerine saldırmasını engelleyen bir kayaya benzer. Kabilesini savunurken savaşçı,karısının esir edilmesi endişesini hep taşır.Onun en küçük ihmali,karısının düşman eline düşmesine sebep olabilir.Sonra bütün kabile o kadının esir düşmesinin utancıyla ızdırap çeker.

Sulh süresince kadının utanç verici bir eylemde bulunmasına karşı mutayakkız olmalıdır.Bütün bu tehlikeler,gayretler,ızdıraplar,harcamalar ve endişelerden sonra bir yabancı gelir ve alır götürür onu.Başka birinin ekip biçeceği ve ürün elde edebileceği bir tarla gibidir kadın.Bunun için doğallıkla annesinin kucağında bulunduğu zaman dışında iyi çözüm yoktur onun için.Sonra ya ölüme terk edilir veya erken yaşta evlendirilerek soğuk mezar denecek “damat”a teslim edilir.

Erkek çocuğu olmayana “nesli kesik” denir.Soyu,devamı yoktur,kısırdı o.Anacak Kur’andaki “Kevser” kelimesi,nesilleri ve çok çocuğu olmak anlamının yanı sıra bolluk,avantaj ve yücelik anlamına gelir.Sevgili peygamberine “nesli kesik” diyen kafirlere cevap olarak Allah, neslinin sonsuz olacağını bildirmekle onu müjdeliyor.
Böyle bir ortamda zamanı gizleyen kötülüğü ortadan kaldıracak akıbet için vakit müsaittir. Eşyanın konumu8nu yönlendirmeye katkıda bulunmanın tam zamanıdır.Hayat sessiz,kokuşmuş bir koy olmuştur.Ciddi ve yaratıcı bir devrimin zamandır şimdi.Kuvvetli bir rüzgarın esmesinin zamanıdır şimdi. Ansızın eğlendirici bir plan eylem aşamasına konur,tatlı fakat zor.Bir baba bir kız,iki kişi bu planı uygulamak için seçilmiştir.Ağır yükü taşıması gereken Hz.Peygamber(baba) ve kendi içinde yeni oluşturulmuş devrimci değerleri yansıtması gereken Hz.Fatıma(kızı).

Hz.Fatıma(sa)’nın Doğumu

Kureyş’tir en büyük Arap kabilesi.Doğal olarak kendilerine asalet bahşeden Kabe onların elindedir.Kureyş,Beni Umeyye ve Beni Haşim olarak ikiye ayrılır.Beni Umeyye en varlıklı olanlardır,fakat Kabe’nin işleriyle sorumlu olmaları sebebiyle en şerefli olanlar Beni Haşim’dir.

Abdul Muttalib bu aileden,Beni Haşim’dendir,fakat söz konusu zamanda vefat etmiştir.Beni Haşim’in lideri Ebu Talib,babasının sahip olduğu otoriteyi elinde bulundurmuyor.Ticaretinde iflas etmiştir.Yoksulluk içinde yaşamaktadır ve bakmak için çocuklarını aile çevresine dağıtmıştır.

Çok güçlü bir rekabet baş göstermiştir iki kabile arasında.Emeviler,Kureyş’in bütün şeref ve mülkiyetinin kontrolünü elinde bulundurmaya çalışıyorlar.Aynı zamanda onlar,Haşimilerin manevi değerlerini kırmaya çalışıyorlar.Haşimi kabilesi arasında Muhammed(saa)’în ailesi yeni bir saygınlık kazandı. Abdulmuuatlib’in torunu,Mekke’nin varlıklı ve saygın bir dul kadınıyla,Hz.Hatice ile evlenmiştir.Bu ona daha güçlü bir sosyal statü kazandırmıştır.

Muhammed(saa)’in ortaya koyduğu nitelikli şahsiyet halk arasında,özellikle tüm Haşimiler ve Kureyş liderleri arasında sahip olduğu güven ve emniyet,O’nun Abdul Menaf’ın şerefini yansıttığı ve O’nun Haşimilerin asaletinin koruyucusu olduğu noktasında herkesi ikna etmeye yeterlidir.Özellikle onlar Muhammed(saa)’in Abdılmuttalib’in daha önce sahip olduğu şeref ve asaleteişlerlik kazandıracağından emindirler.Ebu Leheb,inançsız bir insandır. Hamza,genç ve pehlivandır.Abbas,varlıklı ama karaktersizdir.Ebu Talib şerefli ancak parasızdır.Sadece Muhammed(saa)’dir hanımıyla beraber şahsiyet sahibi olan.O gençtir de.Önemli ölçüde varlıklı ve Beni Haşim sülalesinin bir koludur onlar.Büyük gelişmeler bu aileden neşet edecektir.Onların gölgesi Mekke’yi kaplayacaktır.Herkes bu aileden doğması gereken ve Abdul Muttalib ailesine güç,inanç,asalet getirecek oaln erkek çocuklarını beklemekte.

Doğan ilk çocuk kızıdr,Zeyneb.

Fakat aile bir erkek çocuk beklemekte.

İkinci doğan çocuk kız çocuğu,Rukiye.

Beklenti giderek büyümekte ve ihtiyaç şiddetlenmektedir.

Üçüncüsü yine kız,Ümmü Gülsüm.

İki erkek çocuk,Kasım ve Abdullah doğarlar.Büyük bir vaade namzetler.Fakat hayatlarının baharını yaşayamazlar,çocukken ölürler.Şimdi bu evde üç çocuk vardır,üçü de kız.

Anneleri yaşlanmıştır.Altmışın üzerindedir.Babası kızlarını sevmekle beraber kabilesinin duygularını ve beklentilerini paylaşır.

Neredeyse hayatının sonunda olan Hatice,dördüncü bir çocuğu dünyaya getirebilir mi?Ümit bayağı müphemleşmiştir.

Evet!Bir defa daha mutluluk ve ümit eve doldu.Heyecan dorukta.Abdulmuttalib ailesi için son şans,son ümit bu.Fakat bir kez daha kız çocuğu.

Ona Fatıma ismini verdiler.

Beni Haşim kabilesinin mutluluğu ve ümidi Beni Ümeyye’ye geçer.Düşmanların mutluluğu! “Muhammed’in soyu tükenmiş”,aile zincirinin en son halkası,dört kızı olan,başka bir şeyi olmayan kimse,türünden fısıldaşmalar…

Ne kadar üzücü!Ne kadar güzel ve ne garip oyun sergileniyor!Hayat akıyor.Hz.Muhammed, Allah’ın peygamberi olarak görevlendirilmiş ve sorumluluğunun ezici baskısı altında.Mekke’yi fetheder ve bütün Kureyş’li esirleri hürriyete kavuşturur.Bütün kabileler O’nun liderliği altındadır ve O’nun gölgesi tüm Arabistan yarımadasına yayılmıştır.Hz. Peygamber(saa)’in kılıcı dünya imparatorlarıyla karşı karşıya.O’nun mesajı yeri ve gökleri çınlatıyor.Bir taraftan güç ve öbür taraftan peygamberlik.Şeref örneği bu faziletler asla ne Haşimi kabilesinin Umeyye kolunun reislerine nasib olmuştur,ne de Araplara veya Arap olmayanlara nasip olmuştur.

Fakat şimdi Hz.Muhammed(saa) peygamberdir.Mutluluk dalgalarıyla çağlayan şehirde, insanoğlunun tasavvur edemeyeceği güç ve azamete sahip olmuştu.

Hz.Peygamber(saa) ne Abdul Menaf’tan,ne Haşim’den ne de Abdul Muttalib’den kaynaklanan ve büyüyen bir ağaç değil,fakat Hira dağının eteklerinde bir nurdan çıkan ve gelişen bir ağaç.Çölün bir ucundan ötekine,yeryüzünün bir ufkundan diğer ufkuna uzanan bir ağaç.Zaman kavramının sonuna kadar,tarihin sonuna kadar şimdi ve gelecekte her tarafı kuşatan bir ağaç.Ve bu insanın dört kızı var.

Fakat üçü kendisinden önce vefat etti.Şimdi ise tek çocuğu,en küçük kızı var;Fatıma.

Ali Şeriati


 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst