SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Yeni Bir Tarih Başlar
Ebu Talib vefat ettikten sonra,düşmanlık ve öfke doruk noktasına ulaşır. Kureyşin giderek artan işkenceleri altında bir grup yalnızlık ve fakirlikten acı çekerken,diğer bir grup sahabe Habeşistana göç eder.O sıralarda elli yaşlarında olan ve hayatı herhangi bir güvenlik olmadan zorluklar altında geçen Hz.Muhammed,genç kızı Fatıma ile birlikte yaşar.
Ama Hayır.Kaderin eli bu eve bir çocuk getirir ve hiç kimse onun oynayacağı rolü bilmemektedir.
Evet.Ali babasının evinde kalmaz ve orda büyür.Çocukluğundan itibaren Fatımanın yanında yaşar.Fatımanın yanında yaşar.Fatımanın babasının evinde büyür.Bu genç çocuğun kaderi,garip bir şekilde bu babanın ve bu kızın kaderine bağlıdır.
Tarih akışını sürdürmektedir.Muğlaklıkla dolu gizemli sessizlik içinde,yakın gelecekte inananlar için engel teşkil eden ve ayrılık meydana getiren taş putların kırılmsı için,fırtınalı bir düşünce tarzı gelişiyordu.Kraliyet mahkemesinin hilekar papazlarından ilki,Perslerin ateş tapınaklarında ölür. Medyenin büyük,korkutucu saraylar yerle bir olur.Şehvet düşkünü,kana susamış Roma İmparatoru denize atılır.
Ama bütün bu düşüşlerin en büyüğü,kalplerden ve zihinlerden silinmiş olan,paslanmış gelenekler ve alışkanlıklar zincirleri,hurafeler ve çürümüş efsaneler,insanlığa karşı olan önyargılar,inançlar ve ayrılıkçı fikirlerin yıkılmasıdır.
Bunlar ayıklanmış ve temizlenmiştir.Daha önceki değerler ve şeref kaynakları tepetaklak olmuş ve değişmiştir.Irkçılık ve gururun,aristokrasi ve gücün çürümüş perili masallarıyla, saçma destanlarıyla dolu bir çevrede,kana ve putlara tapmak bütün bunların,büyük ya da küçük,özgürlük eşitlik,adalet,ruhi mücadele ve kişiliği önlediğinden daima dünyanın tanrılara karşı isyan etmelerine neden olmuştur.Tarihi,kılıç kullananların çürümüş kemiklerinde ve kaybolan mezarlarında değil de,insanların kanlarında,hayatlarında ve hareketlerinde aramak gerekir.
Seçilmiş Son Peygamberin varisleriyle başlayan çizgiyi aramak!Her biri daha öncekinden daha şerefli bir şehitlik mertebesine ulaşacaklardır.Her biri hayatını savaş alanlarında ya da insanları eğitmekle ya da müstekbirlerin hapishanelerinde geçirecektir.Tarihte bu önemli muhasara Fatıma ile başlar ve sürecin devamı için tarih Aliye ihtiyaç duyar.
Vahiy geldiğinde ailenin cehaleti ile ruhunun kirlenmemesi için Ebu Talibin oğlu,amcası oğlunun evine yerleşir.İlk vahiy zamanında oradadır.Bisetin başladığı ilk andan itibaren oradadır.Hicrette oynayacağı zor role hazırlanmak; Bedir,Uhud,Hayber,Feth ve Huneyn savaşlarına katılmak ve İslamın zaferini kolaylaştırmak;Fatımaya yakın büyümek ve Fatıma ile örnek aileyi oluşturmak;Hz.İbrahimin çabalarının sürecinde yeni bir tarih başlatabilmek için zorluklar,problemler ve düşünceler içerisinde yaşar.
Hicret
Mekkedeki on üç yıl süren zorluklar,direniş,muhasara ve işkence biter.İlk çocukluğundan itibaren Fatıma şehirde,evlerinde ve hapishanede sabır içinde babasının yanındadır.Zayıf vücut yapısıyla,düşmanların saldırılarına karşı ve vahşi cehalet ortamında direniş zorluklarına karşı koyar.Nazik elleriyle, babasına bir anne gibi bakar.
Hicret başlar.Müslümanlar Medineye gider.Hz.Peygamber ve Ebu Bekir gizlice Mekkeyi terk eder.Fatıma ve kardeşi Ümmü Gülsüm de Mekkeden ayrılırlar. Aniden,Hz.Peygambere en çok sıkıntı veren Kureyşli bir müşrik onları yakalar ve yıkar.
Zayıf bir vücut yapısına sahip olan ve hapisteki üç yılın zorluklarından acı çeken Fatıma bu olaydan çok etkilenir.Medineye giden yol boyunca çok acı çeker. Huyrat bin Nakızın bu beklenmeyen hareketi bütün Müslümanları,özellikle Hz.Peygamber ve Aliyi o kadar etkiler ki,sekiz yıl sonra Mekkeyi fethettiklerinde bile bu hareketi unutmazlar.Adı bağışlanmayacaklar lsitesinde yer alır.Kabenin örtüsüne tutunsa bile,öldürülmesi gerektiği söylenir.Nihayet Alinin bu emri yerine getirmesi tesadüf değildir.
Medinede
Şimdi Medinededirler.Hz.Peygamber camisini ve onun hemen yanında çamurdan ve hurma yapraklarından evini yapmıştır.Daha sonra Kardeşlik muahedesi ilan eder.Her iki kişi Allah yolunda kardeş olmalıdır.Cafer İbn Ebu Talib,Muaz İbn Cebelin kardeşi oldu.Ebu Bekir,Harice bin Zahirin kardeşi oldu.Ömer ibn Hattab,Utbe bin Malikin kardeşi oldu ve Osman bin Sabitin kardeşi oldu.
Muhammed ise Alinin kardeşidir der Peygamber.
Bir kez daha,herkes arasında Ali Hz.Muhammedin yanında yer alır. Ali, Hz.Muhammedin yanına bir adım daha yaklaşır.Alinin annesi olan Fatıma binti Esed,Hz.Muhammede bakmıştır.Alinin babası Ebu Talib,Hz.Muhammedi korumuştur.Hz.Muhammed Alinin evinde büyümüştür.Ali,Fatımanın yanında, Hz.Muhammedin evinde büyümüştür.Ali, Fatımanın annesi Haticenin kucağında büyümüştür.Hz.Muhammedin amcasının oğlu şimdi onun kardeşi olmuştur.
Kardeşlik Bağının Onaylanması
Hz.Muhammedin kaderinde ve İslamın onuru konusunda Ali için öngörüle son safhaya bir adım kalmıştır.
Fatıma sözünü tutmuştur.Babasının evinde sakin bir şekilde yalnız başına yaşar.Ömer ve Ebu Bekirin evlilik tekliflerini reddeder.Bütün sahabeler Fatımanın özel bir kadere sahip olduğunu ve Peygamberiin ona danışmadan evliliğine karar vermeyeceğini bilmektedirler.
Fatıma Ali ile birlikte büyür,onu bir sevgili,bir abi ve babasının etrafında dönen bir kelebek olarak görür.Kader onları çok özel nedenler için bir araya getirmiştir.Hiçbirisi cahiliye dönemine bağlı değildir.Bisetin başlangıcından beri beraberdirler.Vahyin ışığı altında büyürler.
Fatımanın Aliye karşı hisleri nelerdir?Alinin Fatımaya karşı büyük,cesur duygularından neler çıkmaktadır?Bunları anlamamız mümkündür ama açıklayabilecek kelimelerden yoksunuz.Aynı imanı ve iki ruhun benzerliğini paylaşan iki kardeşin imanı,sevgisi,ruhi metaneti,ibadeti ev nezaketinden ortaya çıkan karmaşık duyguları nasıl ortaya koyabiliriz!? Kaderin zorluklarını ve güçlüklerini beraberce paylaşırlar.Aynı yolun yolcusu olarak,hayatları boyunca adım adım,an an imanla karışan nezaketle karşılaşırlar.
Ali niçin sessizdir?Yirmi beş yaşındadır.Fatıma ondokuz yaşındadır.Bana göre,Alinin önündeki engeller açıktır.Fatıma kendisini babasına adamıştır. Kendisini babasının annesi ve evi çekip çeviren kişi olarak görmektedir.Ali babasından ayrılamayacak şekilde bağlı olan Fatımayı,bu evden nasıl alacaktır?Hz.Muhammede evlilik konusundan nasıl bahsedecektir? Ali Fatıma ile aynı duyguları paylaşmaktadır.
Aniden tablo değişir.Ayşe,Hz.Peygamberin evine gelir.Hz.Peygamber,hayatında ilk ve son kez olarak,genç,canlı ve arzu dolu bir kadını hanım olarak alır.
Fatıma yavaş yavaş babasının genç hanımının,Haticenin ve kendisinin-kalbinde değil ama şüphesiz evinde-yerini alacağını anlar.Alide kaderin onlar için hazırladığı anın geldiğini anlar.Ama onun hiçbir şeyi yoktur.Hz.Muhammedin evinde büyümüş,gençliğini orada geçirmiş,inançlarının yolunda mücadele etmiş bir kişidir Ali.Bir şeyler toplama ya da biriktirme fırsatına sahip olmamıştır. Dünyada sahip olduğu tek şey,Hz.Muhammede olan imanıyla onun yoluna adadığı fedakarlıklardır.Birikim?Ne bir ev,ne de bir parça eşya.Hiçbir şey.
Aynı zamanda Hz.Peygambere yaklaştığını görüyoruz.Hz.Peygamberin yanına oturur. Başını öne eğer ve zarif utangaçlığıyla konuşur.
Ne istiyorsun Ebu Talibin oğlu?
Utangaçlıkla dolu cevapla,Fatımayı,Peygamberin kızını istiyorum.
Hz.Peygamber cevap verir,Çok güzel!Tebrikler!
Ertesi gün camide Hz.Peygamber sorar,Sahip olduğun bir şeyler var mı?
-Hiçbir şeyim yok.
-Sana Bedir muharebesinde verdiğim kalkan nerede?
-Bende Ya Muhammed!
-Getir onu.
Ali hemen döner,kalkanı alır getirir ve onu Hz.Peygambere verir.
Hz.Peygamber onun pazarda satılmasını emreder.Elde edilen parayla hayatına başlayacaktır. Osman kalkanı kırk yedi dirheme satın alır.Hz.Peygamber sahabeleri çağırır ve kendisi düğünü yapar.
Fatıma,peygamberin kızı geleneklere göre Aliye verilir.
Çocukları ve torunlarının hayırlı evlat olması için dua ettiler ve davetlilere hurma sundular. Ve bu,düğün töreniydi.Ya Fatımanın çeyizleri?Bir el tezgahı,bir tahta kase ve bir kilim.
Hicretin ikinci yılının başında,Ali,Kuba Mescidinin yanında bir ev bulur ve Fatımayı oraya götürür.İlk şehitlerden olan sahabeler arasında gücüyle ün yapan ve Hz.Muhammed ve Alinin amcası olan Hamza iki deve kesti ve sahabeleri düğün töreni için evine davet etti.
Hz.Peygamber Alinin evine giderken geline refakat etmesi için Ümmü Selemeyi görevlendirdi.Daha sonra Bilal sahabeleri ikindi namazına çağırdı.Namazdan sonra, Hz.Peygamber Alinin evine gitti.Bir kase su istedi ve Kurandan ayetler okurken gelin ve damadın o sudan içmelerini sitedi.Daha sonra abdest aldı ve onların kafalarının üzerine serpti. Fatıma ağlamaya başladığında oradan ayrılmak istedi.Bu,babasından ayrı kalacağı ilk zamandı.
Hz.Peygamber onu şu sözlerle rahatlattı:Seni en güçlü imana sahip,en bilgili,en ahlaklı ve yüksek maneviyata sahip bir kişiyle baş başa bırakıyorum.
Ruhu Yenileme Mücadeleleri Devam Eder
Hz.Muhammedden bu ayrılış,hayatının ikinci safhasını başlatır.Kader,insanlığın en sevgili ve değerli varlıklarına yeni zorluklar,acılar getirmektedir.Fakirlik içinde ve babasının evindeki zorluklarla büyüyen Fatıma,şimdi tek dekorasyonu ve mobilya sevgisi ve fakirlik olan Alinin evine gelmiştir.Alinin evinde hayatın zorlukları başlar.Ama tüm zorlukların en büyüğü;Fatımanın daha önceki sorumluluklarına sahip olması,ama şimdi bunların Aliyle ilgili olmasıdır.Daha düne kadar bir kardeş olarak gördüğü insan,bugün artık kocasıdır.Fatıma Alinin hayatının böyle devam edeceğini bilmektedir.Onun sadece cihadı,Allahı ve insanları düşündüğünü bilmektedir.Eve sadece boş ellerle dönecektir.Fatıma burada kendisini babasının evinde olduğundan daha fazla sorumlu hisseder.Çok ciddi ve üstün bir adamın karısı olma sorumluluğuna sahiptir.
Fatıma buğdayı öğütür ve ekmeği pişirir.Ev işleriyle uğraşır ve günde belki de yüzlerce kez dışarından eve su taşır.Fatımanın cömertliğini ve şefkatini bilen ve büyük sevgi duyan Ali, büyürken onu zayıf zorlukları bilmektedir ve böylece Fatımanın yapması gereken işlerden büyük acı duymaktadır.
Bir gün sevgiyle dolu olarak şöyle dedi:Fatıma tüz Zehra,bu kadar zorluk içinde olmandan dolayı kalbim hüzün içinde.Allah Müslümanlar için bir çok hizmetçi yaratmıştır. Hz.Peygamberden bir tane istemelisin.
Fatıma hemen babasını arar.
Ne istiyorsun kızım?
Nasıl olduğunu görmeye geldim?
Fatıma evine döner ve çok utandığı için babasından bir şey isteyemediğini söyler.Ali, Fatımayı çağırır.Hz.Muhammede giderler ve kendisi durumu anlatır.
Hz.Peygamber tereddüt etmeden cevaplar:Hayır.
Size bir savaş esiri bile veremem.Sahabeler yiyecek bir şey bulamıyor.Onlara verecek bir şey bulamazsam,esirleri değişeceğim ve sahabeleri doyuracağım.
Ali ve Fatıma ona teşekkür eder ve boş ellerle evlerine dönerler.
Hz.Peyagmbere ne sorduklarını düşünerek sessizlik içinde kalırlar. Hz.Peygamber bütün gün sevdiği insanlara verdiği cevabı düşünür.Aniden kapı açılır ve Hz.Peygamber görünür.Sadece gecenin karanlığı değil,aynı zamanda soğukluğu da Ali ve Fatımayı titretir.Hz.Peygamber çok ince bir örtünün altında olduklarını görür.Örtü o kadar kısadır ki,kafalarının üzerine çekseler ayakta açıkları kalmakta,ayaklarını örtseler başları açıkta kalmakta.
Yavaşça onlara seslenir:Yerinizden hareket etmeyin.
Ve sonra ekler:Benden istediğinizden daha iyi bir şey duymak istemez misiniz?
Şüphesiz isteriz,ey Allahın Peygamberi.
Bu benim için Cebrailin getirdiği ve sizinle paylaşmak istediğim bir şeydir.Her namaz vaktinden sonra on kez Allahu Ekber deyin.On kez Elhamdülillah ve on kez Subhanallah deyin.Yavaşça yatağa girdiğinizde,otuz beş kez Allahu Ekber, otuz üç kere Elhamdülillah ve otuz üç kere Subhanallah deyin.
Bir kez daha,Fatıma bundan ders alır.Bir kez daha derinliklerine kadar işleyen bir şey öğrenir;o Fatımadır.
Bu bildiği bir derstir.Çocukluğunda öğrenmiş olmasına rağmen böylesi dersler sürekli devam edecektir.Bu bir bilgi dersi değil,daha ziyade bir oluş dersidir. Fatıma olmak kolay değildir.O kutsal bir emanettir.Bu,Ali ile beraber adım adım,kol kola bir çok mesafeyi aşmayı ve yükseklere erişmeyi gerektirir.Alinin karşılaştığı acıları ve zorlukları paylaşmak zorundadır.Özgürlük,cihad ve insanlık tarihinde en büyük sorumluluğa sahiptir. Hz.İbrahimden Hz.Muhammede,Hüseyine,insanlardan tarihin sonuna uzanan zincirin bir halkasıdır.
Fatıma,peygamberlik ve imamlık arasında bir halka olmak zorumluluğundadır. Ona göre Fatıma olmak,Hz.Peygamberi bu özel ve istisnai sahabeye(Fatıma) karşı titiz olmaya zorlar.Onun bu daimi oluştan alıkoyacağı tek sakin anı bile yoktur.Acı ve yalnızlık;vahyin ışığı altında büyümesi ve özgürlük ve adaletin ağır yükünü taşıması gereken bu kızın,suyu ve toprağıdır.Büyüyen her dalının Promete gibi,cennetten Tanrı ateşini alıp yeryüzündeki insanlara vermeye tayin edildiği,saf köklerin başlangıcıdır.Atlas gibi,ağır yeryüzünü omuzlarında taşımaları ve ona tahammül etmeleri gerekmektedir.
Fatıma bunun için daima öğrenmek zorundadır.Bu,bir ağaç için ışık,hava ve besin gibi asla bitmeyen ama daha ziyade devamlılık gösteren bir öğrenmedir.
Bir hizmetçi yerine bir Harf!Sadece bu mükemmel gelin ev damat,bir insanın bir harfle yaşayabileceğini anlayabilir.Onlar mutluydular,onu yediler ve içtiler ve kendilerini onunla doldurdular.
Bu harfler,yağmur gibi devam etmek zorundadır ve insanlığın en üstünleri arasında yer alan sadece bu iki susamış varlık,onu içmek ve onunla büyümek zorundadır.Karanlık gecede Hz.Muhammedin ani seslenişi ve anlamlı sessizliği bu yağmur suyunu çağırır.
Dini mücadeleyle meşgul,sırf adet yerini bulsun diye ibadet etmeyen ve sadece dilini ve çenesini oynatmakla meşgul olmayan bir adam olan Alinin,o geceden yirmi beş sene sonra şunları söylemesi boşuna değildir:Allah şahidim olsun ki,Hz.Peygamberden o dersi aldığım geceden bu yana,bir gece bile olsun unutmadım.
Şaşkınlık ve hayret içinde sorarlar:Sıffın gecesinde bile mi?Ali,iyice vurgulayarak tekrar konuşur:Sııfın gecesinde bile!
Fatıma da ölünceye kadar aldığı bu dersle yaşar.Bu dualar onun adıyla anılır.Bir hizmetçi yerine ona evinde yardıma gelenler,bu ilahi kelimelerdi. Bunlar, Hz.Peygamberin kızına verdiği düğün hediyesiydi.Hz.Peygamber sevgili kızı Fatımaya karşı çok titizdir.Bu metodu Allahtan öğrenmişti. Kuranın atamamı boyunca,Hz.Muhammed kadar cezalandırılan ve eleştirilen başka bir peygamber yoktur.Niçin?Çünkü diğer peygamberlerin hiçbiri Allah katında onun kadar sevgili değildir ve hiçbiri insanlara karşı onun kadar sorumlu değildir.
Her zaman olduğu gibi,Hz.Peygamber Fatımanın evine girer.Gözleri,üzerinde suret olan bir perdeye takıldı.Gözlerini kaçırır ve hiçbir şey demeden evi terk eder.Fatıma durumu anlar. Günahının ne olduğunu bilir.Pişmanlık duyar.Perdeyi hemen duvardan söker ve satıp parasını Medinede ihtiyacı olanlara vermesi için babasına gönderir.Niçin bu kadar katı ve titizdir?Kız kardeşi Zeynep,Ebul Asın evinde zenginlik ve ihtişam içinde yaşamaktadır.Diğer kızkardeşleri Rukiye ve Ümmü Gülsüm ,zengin ve rahat bir evde yaşamaktadır.Fatıma,kız kardeşlerinin zenginlik ve ihtiş******* dolayı kınandıklarını asla duymamıştı.
Hz.Peygamberin onun üzerindeki disiplininden,Fatımanın farklı olduğu,kız kardeşlerinden başka olduğu açıktır,böylece Hz.Peygamber ona seslenir: Fatıma,şimdi çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.Bu İslam ile,Hüseyin için bir göz yaşı cehennemin ateşini söndürecektir ya da,Bir kişinin günahları okyanuslardan,kum tanelerinden ve gökyüzündeki yıldızlardan daha büyük olsa da,affedileceklerdir.,ya da,Aliyle arkadaşlık edenler Ahiret Gününde günahları sevaplara çevrilecektir diyen İslam arasındaki uzaklığı görebilirsiniz.
Bu esasen bu dünyada hiçbir günahı olmayan,ya da çok az olan bir kişinin aptal olduğu anlamına gelir.Çünkü öteki dünyada sevaba çevrilebilecek hiçbir şeye sahip değillerdir. Bundan daha korkuncu,Allahın söylediği belirtilen sözleridir:Alinin arkadaşları bana itaat etmeseler bile cennettedir.
Şefaat
İki kurum ,iki kitap ve iki inanç varolmaz.Sistem çok kesindir.Hz.Peygamber bile öteki dünyada Yaratıcının huzurunda yergılanma esnasında,Fatımayı savunamaz.Sapmaktan onu alıkoyamaz.Fatıma kendisi için kendisi Fatıma olmalıdır.Peygamberin kızı olmak,orada hiçbir şey ifade etmez.Fatıma olması için,burada faydalı olabilir ve Fatıma olmazsa, kaybetmiştir.
Şefaat bu anlama gelir.Bir sınavda kopya çekmek;doğru insanı bilmek;birisinin ailesine lütufta bulunmkak;gergin bir ip üzerinde yürümek;Allahın adaleti için hesap vermede aile ilişkileriyle,bu dünyadaki insanın doğasına göre kitaptaki sayıları değiştirmek ve akrabaları duvarın üzerinden ya da gizli kapılardan cennete götürmek değildir.Kurana göre,Allahın izni ile Peygamber ve ehil imamlar şefaat edebileceklerdir.
Fatıma bunu bilir.Hz.Peygamber ona öğretmiştir.Diğerlerine de öğretmiştir. Dinin getirdiği kitaplarda yer alan şefaat budur.Cahiliyye döneminde insanların putlarına şefaat için başvurmasından oldukça farklıdır.Onlar cinayet işleyip birçok günah işledikten sonra,Lat, Uzza ve diğer küçük ve büyük putlara bir inek ya da deve adayıp,pişmanlık gözyaşları ya da yalvarıp yakararak şefaat aramışlardı.
Sadece Hz.Peygamberin şefaatini değil aynı zamanda İmamların,Fatımanın ve hatta büyük şehitlerin şefaatini de kabul ediyorum.Biz neden bahsediyoruz?Ayrıca İmam Hüseyinin kabrini ziyaret etmenin günahlardan arıttığına ve aynı şekilde insanlığın bu büyük örnekleri düşünenlerin ruhlarını ve düşüncelerini etkilediğine ve imanlarının devrimci bir değişmeye uğradığına da inanırım.
Bu insanları değiştirir.Zayıflığı,korkuları,ürpertileri,puta tapmayı,bir karaktere tapmayı ve kişinin kendisine tapmasını yok eder.Bu ilkbahardan ademoğlunun irfanı,inançları ve erdemi için ilham gelir.Cihad,sebat ve samimiyet ruhunun kurumlaşmasına ve manevi anlamların gelişmesine ilham kaynağı olur.Yeni değer kavramları getirir.İnsani değerleri kuvvetlendirir. İradenin ve alışkanlıkların zayıf yönlerini uzaklaştırır ve kişinin şuur altında yer eden günahkarlığı ve kötü davranışları öldürür.Kişiliği geliştirir.Geçmişteki hataların geçmişe ait olduğu ve bir daha asla olmayacağı doğal ve mantıklıdır.
Kerbelanın büyük kahramanı Hürr,Hüseyinin şefaati sayeseinde,köleliğin cehenneminden korundu.Bir günahkar ve katil olmaktan kurtuldu.Sadece birkaç adımla özgürlüğün, doğruluğun ve insanlığın en yüksek zirvesine ulaştı.
Ve Fatıma,Hz.Muhammedin şefaatiyle Fatıma oldu.İslamda şefaat;değersiz olanı koruma aracı değil,erdemlerin en değerlisine ulaşma aracıdır.Şefaat edenin şefaatini alacak olan,bireydir ve bu yolla kaderini değiştirecektir.Başka bir deyişle,karakterlerini ve davranışlarını değiştirip kaderlerini değiştirmeye hak kazanacaklardır.Evet,bir birey bunu şefaat edenden alır.Ama şefaat eden,bunu bir bireye veremez.Bu dünyada hayatın, mücadelenin,çalışmanın ve hizmetin tekniklerini kullanarak öteki dünyaya nasıl geçileceğini öğrenmeden hiçbir kimse Kıyamet Gününde sınavı geçemez.
Şefaat eden bir kişi,kanunsuz olanın destekleyicisi değil bu öğretmenlerden biridir.İmam Hüseyin,onu sevenlere,ona inananlara,onu ve başına gelenleri hatırlayanlara,şehit bir mücahid olarak bilenlere şefaat eder.Cehalet yollarında dolaşanlara rehberlik eder.
Fatıma,bugün çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.Fatıma, Hz.Muhammed gibiydi.Allahın adalet sisteminde ve İslamın kanunlarında,onun için hiçbir istisnaya yer yoktu.Fatıma kendi durumundan sorumludur.Attığı her adımın hesabını vermek zorundadır.Bir gün Müslüman olmuş Kureyşli bir kadın hırsızlık yapar.Hz.Peygamber bunu duyar.Parmakları kesilmelidir der.Bir çok insan onun için üzülür.Arap kabilelerinin en zenginleri olan Kureyşin büyük aileleri bunu bir hakaret,kabileleri üzerinde kalacak bir leke olarak görürler.Daha sonra şefaat edecek birini ararlar.
Fatımadan bu kadına Allahın şefaati için aracılık etmesini isterler.Fatıma ise bunu kabul etmedi.Daha sonra Usame İbn Zeyde gittiler.Usame,Peygamberin evlatlığı Zeydin oğluydu. Hz.Peygamber Zeydi ve Usameyi çok severdi.Usame tüm kişisel birikimi,samimiyeti ve Hz.Peygambere özel yakınlığı,Haticenin hizmetçisi olan babasının ve kendisinin soyluluk, fedakarlık konusundaki ünüyle,Kureyşten geldi ve bu zavallı kadının günahının yeniden gözden geçirilmesini istedi.Hz.Peyagmberden onu affetmesini istedi.
Hz.Peygamber açık bir dille cevapladı:Benden bunu isteme Usame.Hüküm benim ellerimde olduğu sürece,kaçış yolu yoktur.Hatta bu,Peygamberin kızı Fatıma olsa bile, parmakları kesilecektir.
Niçin tüm sevdikleri arasından en yakınını,Hz.Muhammed kendi kızını seçmiştir?Ve niçin Fatımanın adını?Bu sorunuın cevabı açıktır.Cevabı verirken, en yakın aile çevresinden içinden en küçük kızı Fatımayı seçer.Bu da Onun İslam adına konuşmuş olmasındandır.
Hz.Muhammedin bu açık hitabıyla,Fatıma insanlık tarihindeki en büyük dört kadın imajından biri olacaktır:Meryem,Asiye,Hatice ve nihayet Fatıma.Niçin sonuncu?Çünkü O, tüm zaman boyunca ve tarihin tüm dönemlerinde evrim zincirini tamamlayan son halkadır. Tüm mübarek zatlar arasında Kıyamet Gününün ideal imajıdır.
Meryemin değeri,doğurduğu ve beslediği Hz.İsada yatar.Firavunun karısı olan Asiyenin değeri,beslediği ve yardım ettiği Hz.Musa iledir.Haticenin değeri, yardım ettiği Hz.Muhammed ve doğurduğu ve beslediği Fatıma iledir.
Ve Fatımanın değeri?Ne diyebilirim?Onun değeri kiminledir?Hatice ile mi?Hz.Muhammed ile mi?Ali ile mi?Hüseyin ile mi?Zeynep ile mi?Kendisi ile mi?!
Ali Şeriati
Ebu Talib vefat ettikten sonra,düşmanlık ve öfke doruk noktasına ulaşır. Kureyşin giderek artan işkenceleri altında bir grup yalnızlık ve fakirlikten acı çekerken,diğer bir grup sahabe Habeşistana göç eder.O sıralarda elli yaşlarında olan ve hayatı herhangi bir güvenlik olmadan zorluklar altında geçen Hz.Muhammed,genç kızı Fatıma ile birlikte yaşar.
Ama Hayır.Kaderin eli bu eve bir çocuk getirir ve hiç kimse onun oynayacağı rolü bilmemektedir.
Evet.Ali babasının evinde kalmaz ve orda büyür.Çocukluğundan itibaren Fatımanın yanında yaşar.Fatımanın yanında yaşar.Fatımanın babasının evinde büyür.Bu genç çocuğun kaderi,garip bir şekilde bu babanın ve bu kızın kaderine bağlıdır.
Tarih akışını sürdürmektedir.Muğlaklıkla dolu gizemli sessizlik içinde,yakın gelecekte inananlar için engel teşkil eden ve ayrılık meydana getiren taş putların kırılmsı için,fırtınalı bir düşünce tarzı gelişiyordu.Kraliyet mahkemesinin hilekar papazlarından ilki,Perslerin ateş tapınaklarında ölür. Medyenin büyük,korkutucu saraylar yerle bir olur.Şehvet düşkünü,kana susamış Roma İmparatoru denize atılır.
Ama bütün bu düşüşlerin en büyüğü,kalplerden ve zihinlerden silinmiş olan,paslanmış gelenekler ve alışkanlıklar zincirleri,hurafeler ve çürümüş efsaneler,insanlığa karşı olan önyargılar,inançlar ve ayrılıkçı fikirlerin yıkılmasıdır.
Bunlar ayıklanmış ve temizlenmiştir.Daha önceki değerler ve şeref kaynakları tepetaklak olmuş ve değişmiştir.Irkçılık ve gururun,aristokrasi ve gücün çürümüş perili masallarıyla, saçma destanlarıyla dolu bir çevrede,kana ve putlara tapmak bütün bunların,büyük ya da küçük,özgürlük eşitlik,adalet,ruhi mücadele ve kişiliği önlediğinden daima dünyanın tanrılara karşı isyan etmelerine neden olmuştur.Tarihi,kılıç kullananların çürümüş kemiklerinde ve kaybolan mezarlarında değil de,insanların kanlarında,hayatlarında ve hareketlerinde aramak gerekir.
Seçilmiş Son Peygamberin varisleriyle başlayan çizgiyi aramak!Her biri daha öncekinden daha şerefli bir şehitlik mertebesine ulaşacaklardır.Her biri hayatını savaş alanlarında ya da insanları eğitmekle ya da müstekbirlerin hapishanelerinde geçirecektir.Tarihte bu önemli muhasara Fatıma ile başlar ve sürecin devamı için tarih Aliye ihtiyaç duyar.
Vahiy geldiğinde ailenin cehaleti ile ruhunun kirlenmemesi için Ebu Talibin oğlu,amcası oğlunun evine yerleşir.İlk vahiy zamanında oradadır.Bisetin başladığı ilk andan itibaren oradadır.Hicrette oynayacağı zor role hazırlanmak; Bedir,Uhud,Hayber,Feth ve Huneyn savaşlarına katılmak ve İslamın zaferini kolaylaştırmak;Fatımaya yakın büyümek ve Fatıma ile örnek aileyi oluşturmak;Hz.İbrahimin çabalarının sürecinde yeni bir tarih başlatabilmek için zorluklar,problemler ve düşünceler içerisinde yaşar.
Hicret
Mekkedeki on üç yıl süren zorluklar,direniş,muhasara ve işkence biter.İlk çocukluğundan itibaren Fatıma şehirde,evlerinde ve hapishanede sabır içinde babasının yanındadır.Zayıf vücut yapısıyla,düşmanların saldırılarına karşı ve vahşi cehalet ortamında direniş zorluklarına karşı koyar.Nazik elleriyle, babasına bir anne gibi bakar.
Hicret başlar.Müslümanlar Medineye gider.Hz.Peygamber ve Ebu Bekir gizlice Mekkeyi terk eder.Fatıma ve kardeşi Ümmü Gülsüm de Mekkeden ayrılırlar. Aniden,Hz.Peygambere en çok sıkıntı veren Kureyşli bir müşrik onları yakalar ve yıkar.
Zayıf bir vücut yapısına sahip olan ve hapisteki üç yılın zorluklarından acı çeken Fatıma bu olaydan çok etkilenir.Medineye giden yol boyunca çok acı çeker. Huyrat bin Nakızın bu beklenmeyen hareketi bütün Müslümanları,özellikle Hz.Peygamber ve Aliyi o kadar etkiler ki,sekiz yıl sonra Mekkeyi fethettiklerinde bile bu hareketi unutmazlar.Adı bağışlanmayacaklar lsitesinde yer alır.Kabenin örtüsüne tutunsa bile,öldürülmesi gerektiği söylenir.Nihayet Alinin bu emri yerine getirmesi tesadüf değildir.
Medinede
Şimdi Medinededirler.Hz.Peygamber camisini ve onun hemen yanında çamurdan ve hurma yapraklarından evini yapmıştır.Daha sonra Kardeşlik muahedesi ilan eder.Her iki kişi Allah yolunda kardeş olmalıdır.Cafer İbn Ebu Talib,Muaz İbn Cebelin kardeşi oldu.Ebu Bekir,Harice bin Zahirin kardeşi oldu.Ömer ibn Hattab,Utbe bin Malikin kardeşi oldu ve Osman bin Sabitin kardeşi oldu.
Muhammed ise Alinin kardeşidir der Peygamber.
Bir kez daha,herkes arasında Ali Hz.Muhammedin yanında yer alır. Ali, Hz.Muhammedin yanına bir adım daha yaklaşır.Alinin annesi olan Fatıma binti Esed,Hz.Muhammede bakmıştır.Alinin babası Ebu Talib,Hz.Muhammedi korumuştur.Hz.Muhammed Alinin evinde büyümüştür.Ali,Fatımanın yanında, Hz.Muhammedin evinde büyümüştür.Ali, Fatımanın annesi Haticenin kucağında büyümüştür.Hz.Muhammedin amcasının oğlu şimdi onun kardeşi olmuştur.
Kardeşlik Bağının Onaylanması
Hz.Muhammedin kaderinde ve İslamın onuru konusunda Ali için öngörüle son safhaya bir adım kalmıştır.
Fatıma sözünü tutmuştur.Babasının evinde sakin bir şekilde yalnız başına yaşar.Ömer ve Ebu Bekirin evlilik tekliflerini reddeder.Bütün sahabeler Fatımanın özel bir kadere sahip olduğunu ve Peygamberiin ona danışmadan evliliğine karar vermeyeceğini bilmektedirler.
Fatıma Ali ile birlikte büyür,onu bir sevgili,bir abi ve babasının etrafında dönen bir kelebek olarak görür.Kader onları çok özel nedenler için bir araya getirmiştir.Hiçbirisi cahiliye dönemine bağlı değildir.Bisetin başlangıcından beri beraberdirler.Vahyin ışığı altında büyürler.
Fatımanın Aliye karşı hisleri nelerdir?Alinin Fatımaya karşı büyük,cesur duygularından neler çıkmaktadır?Bunları anlamamız mümkündür ama açıklayabilecek kelimelerden yoksunuz.Aynı imanı ve iki ruhun benzerliğini paylaşan iki kardeşin imanı,sevgisi,ruhi metaneti,ibadeti ev nezaketinden ortaya çıkan karmaşık duyguları nasıl ortaya koyabiliriz!? Kaderin zorluklarını ve güçlüklerini beraberce paylaşırlar.Aynı yolun yolcusu olarak,hayatları boyunca adım adım,an an imanla karışan nezaketle karşılaşırlar.
Ali niçin sessizdir?Yirmi beş yaşındadır.Fatıma ondokuz yaşındadır.Bana göre,Alinin önündeki engeller açıktır.Fatıma kendisini babasına adamıştır. Kendisini babasının annesi ve evi çekip çeviren kişi olarak görmektedir.Ali babasından ayrılamayacak şekilde bağlı olan Fatımayı,bu evden nasıl alacaktır?Hz.Muhammede evlilik konusundan nasıl bahsedecektir? Ali Fatıma ile aynı duyguları paylaşmaktadır.
Aniden tablo değişir.Ayşe,Hz.Peygamberin evine gelir.Hz.Peygamber,hayatında ilk ve son kez olarak,genç,canlı ve arzu dolu bir kadını hanım olarak alır.
Fatıma yavaş yavaş babasının genç hanımının,Haticenin ve kendisinin-kalbinde değil ama şüphesiz evinde-yerini alacağını anlar.Alide kaderin onlar için hazırladığı anın geldiğini anlar.Ama onun hiçbir şeyi yoktur.Hz.Muhammedin evinde büyümüş,gençliğini orada geçirmiş,inançlarının yolunda mücadele etmiş bir kişidir Ali.Bir şeyler toplama ya da biriktirme fırsatına sahip olmamıştır. Dünyada sahip olduğu tek şey,Hz.Muhammede olan imanıyla onun yoluna adadığı fedakarlıklardır.Birikim?Ne bir ev,ne de bir parça eşya.Hiçbir şey.
Aynı zamanda Hz.Peygambere yaklaştığını görüyoruz.Hz.Peygamberin yanına oturur. Başını öne eğer ve zarif utangaçlığıyla konuşur.
Ne istiyorsun Ebu Talibin oğlu?
Utangaçlıkla dolu cevapla,Fatımayı,Peygamberin kızını istiyorum.
Hz.Peygamber cevap verir,Çok güzel!Tebrikler!
Ertesi gün camide Hz.Peygamber sorar,Sahip olduğun bir şeyler var mı?
-Hiçbir şeyim yok.
-Sana Bedir muharebesinde verdiğim kalkan nerede?
-Bende Ya Muhammed!
-Getir onu.
Ali hemen döner,kalkanı alır getirir ve onu Hz.Peygambere verir.
Hz.Peygamber onun pazarda satılmasını emreder.Elde edilen parayla hayatına başlayacaktır. Osman kalkanı kırk yedi dirheme satın alır.Hz.Peygamber sahabeleri çağırır ve kendisi düğünü yapar.
Fatıma,peygamberin kızı geleneklere göre Aliye verilir.
Çocukları ve torunlarının hayırlı evlat olması için dua ettiler ve davetlilere hurma sundular. Ve bu,düğün töreniydi.Ya Fatımanın çeyizleri?Bir el tezgahı,bir tahta kase ve bir kilim.
Hicretin ikinci yılının başında,Ali,Kuba Mescidinin yanında bir ev bulur ve Fatımayı oraya götürür.İlk şehitlerden olan sahabeler arasında gücüyle ün yapan ve Hz.Muhammed ve Alinin amcası olan Hamza iki deve kesti ve sahabeleri düğün töreni için evine davet etti.
Hz.Peygamber Alinin evine giderken geline refakat etmesi için Ümmü Selemeyi görevlendirdi.Daha sonra Bilal sahabeleri ikindi namazına çağırdı.Namazdan sonra, Hz.Peygamber Alinin evine gitti.Bir kase su istedi ve Kurandan ayetler okurken gelin ve damadın o sudan içmelerini sitedi.Daha sonra abdest aldı ve onların kafalarının üzerine serpti. Fatıma ağlamaya başladığında oradan ayrılmak istedi.Bu,babasından ayrı kalacağı ilk zamandı.
Hz.Peygamber onu şu sözlerle rahatlattı:Seni en güçlü imana sahip,en bilgili,en ahlaklı ve yüksek maneviyata sahip bir kişiyle baş başa bırakıyorum.
Ruhu Yenileme Mücadeleleri Devam Eder
Hz.Muhammedden bu ayrılış,hayatının ikinci safhasını başlatır.Kader,insanlığın en sevgili ve değerli varlıklarına yeni zorluklar,acılar getirmektedir.Fakirlik içinde ve babasının evindeki zorluklarla büyüyen Fatıma,şimdi tek dekorasyonu ve mobilya sevgisi ve fakirlik olan Alinin evine gelmiştir.Alinin evinde hayatın zorlukları başlar.Ama tüm zorlukların en büyüğü;Fatımanın daha önceki sorumluluklarına sahip olması,ama şimdi bunların Aliyle ilgili olmasıdır.Daha düne kadar bir kardeş olarak gördüğü insan,bugün artık kocasıdır.Fatıma Alinin hayatının böyle devam edeceğini bilmektedir.Onun sadece cihadı,Allahı ve insanları düşündüğünü bilmektedir.Eve sadece boş ellerle dönecektir.Fatıma burada kendisini babasının evinde olduğundan daha fazla sorumlu hisseder.Çok ciddi ve üstün bir adamın karısı olma sorumluluğuna sahiptir.
Fatıma buğdayı öğütür ve ekmeği pişirir.Ev işleriyle uğraşır ve günde belki de yüzlerce kez dışarından eve su taşır.Fatımanın cömertliğini ve şefkatini bilen ve büyük sevgi duyan Ali, büyürken onu zayıf zorlukları bilmektedir ve böylece Fatımanın yapması gereken işlerden büyük acı duymaktadır.
Bir gün sevgiyle dolu olarak şöyle dedi:Fatıma tüz Zehra,bu kadar zorluk içinde olmandan dolayı kalbim hüzün içinde.Allah Müslümanlar için bir çok hizmetçi yaratmıştır. Hz.Peygamberden bir tane istemelisin.
Fatıma hemen babasını arar.
Ne istiyorsun kızım?
Nasıl olduğunu görmeye geldim?
Fatıma evine döner ve çok utandığı için babasından bir şey isteyemediğini söyler.Ali, Fatımayı çağırır.Hz.Muhammede giderler ve kendisi durumu anlatır.
Hz.Peygamber tereddüt etmeden cevaplar:Hayır.
Size bir savaş esiri bile veremem.Sahabeler yiyecek bir şey bulamıyor.Onlara verecek bir şey bulamazsam,esirleri değişeceğim ve sahabeleri doyuracağım.
Ali ve Fatıma ona teşekkür eder ve boş ellerle evlerine dönerler.
Hz.Peyagmbere ne sorduklarını düşünerek sessizlik içinde kalırlar. Hz.Peygamber bütün gün sevdiği insanlara verdiği cevabı düşünür.Aniden kapı açılır ve Hz.Peygamber görünür.Sadece gecenin karanlığı değil,aynı zamanda soğukluğu da Ali ve Fatımayı titretir.Hz.Peygamber çok ince bir örtünün altında olduklarını görür.Örtü o kadar kısadır ki,kafalarının üzerine çekseler ayakta açıkları kalmakta,ayaklarını örtseler başları açıkta kalmakta.
Yavaşça onlara seslenir:Yerinizden hareket etmeyin.
Ve sonra ekler:Benden istediğinizden daha iyi bir şey duymak istemez misiniz?
Şüphesiz isteriz,ey Allahın Peygamberi.
Bu benim için Cebrailin getirdiği ve sizinle paylaşmak istediğim bir şeydir.Her namaz vaktinden sonra on kez Allahu Ekber deyin.On kez Elhamdülillah ve on kez Subhanallah deyin.Yavaşça yatağa girdiğinizde,otuz beş kez Allahu Ekber, otuz üç kere Elhamdülillah ve otuz üç kere Subhanallah deyin.
Bir kez daha,Fatıma bundan ders alır.Bir kez daha derinliklerine kadar işleyen bir şey öğrenir;o Fatımadır.
Bu bildiği bir derstir.Çocukluğunda öğrenmiş olmasına rağmen böylesi dersler sürekli devam edecektir.Bu bir bilgi dersi değil,daha ziyade bir oluş dersidir. Fatıma olmak kolay değildir.O kutsal bir emanettir.Bu,Ali ile beraber adım adım,kol kola bir çok mesafeyi aşmayı ve yükseklere erişmeyi gerektirir.Alinin karşılaştığı acıları ve zorlukları paylaşmak zorundadır.Özgürlük,cihad ve insanlık tarihinde en büyük sorumluluğa sahiptir. Hz.İbrahimden Hz.Muhammede,Hüseyine,insanlardan tarihin sonuna uzanan zincirin bir halkasıdır.
Fatıma,peygamberlik ve imamlık arasında bir halka olmak zorumluluğundadır. Ona göre Fatıma olmak,Hz.Peygamberi bu özel ve istisnai sahabeye(Fatıma) karşı titiz olmaya zorlar.Onun bu daimi oluştan alıkoyacağı tek sakin anı bile yoktur.Acı ve yalnızlık;vahyin ışığı altında büyümesi ve özgürlük ve adaletin ağır yükünü taşıması gereken bu kızın,suyu ve toprağıdır.Büyüyen her dalının Promete gibi,cennetten Tanrı ateşini alıp yeryüzündeki insanlara vermeye tayin edildiği,saf köklerin başlangıcıdır.Atlas gibi,ağır yeryüzünü omuzlarında taşımaları ve ona tahammül etmeleri gerekmektedir.
Fatıma bunun için daima öğrenmek zorundadır.Bu,bir ağaç için ışık,hava ve besin gibi asla bitmeyen ama daha ziyade devamlılık gösteren bir öğrenmedir.
Bir hizmetçi yerine bir Harf!Sadece bu mükemmel gelin ev damat,bir insanın bir harfle yaşayabileceğini anlayabilir.Onlar mutluydular,onu yediler ve içtiler ve kendilerini onunla doldurdular.
Bu harfler,yağmur gibi devam etmek zorundadır ve insanlığın en üstünleri arasında yer alan sadece bu iki susamış varlık,onu içmek ve onunla büyümek zorundadır.Karanlık gecede Hz.Muhammedin ani seslenişi ve anlamlı sessizliği bu yağmur suyunu çağırır.
Dini mücadeleyle meşgul,sırf adet yerini bulsun diye ibadet etmeyen ve sadece dilini ve çenesini oynatmakla meşgul olmayan bir adam olan Alinin,o geceden yirmi beş sene sonra şunları söylemesi boşuna değildir:Allah şahidim olsun ki,Hz.Peygamberden o dersi aldığım geceden bu yana,bir gece bile olsun unutmadım.
Şaşkınlık ve hayret içinde sorarlar:Sıffın gecesinde bile mi?Ali,iyice vurgulayarak tekrar konuşur:Sııfın gecesinde bile!
Fatıma da ölünceye kadar aldığı bu dersle yaşar.Bu dualar onun adıyla anılır.Bir hizmetçi yerine ona evinde yardıma gelenler,bu ilahi kelimelerdi. Bunlar, Hz.Peygamberin kızına verdiği düğün hediyesiydi.Hz.Peygamber sevgili kızı Fatımaya karşı çok titizdir.Bu metodu Allahtan öğrenmişti. Kuranın atamamı boyunca,Hz.Muhammed kadar cezalandırılan ve eleştirilen başka bir peygamber yoktur.Niçin?Çünkü diğer peygamberlerin hiçbiri Allah katında onun kadar sevgili değildir ve hiçbiri insanlara karşı onun kadar sorumlu değildir.
Her zaman olduğu gibi,Hz.Peygamber Fatımanın evine girer.Gözleri,üzerinde suret olan bir perdeye takıldı.Gözlerini kaçırır ve hiçbir şey demeden evi terk eder.Fatıma durumu anlar. Günahının ne olduğunu bilir.Pişmanlık duyar.Perdeyi hemen duvardan söker ve satıp parasını Medinede ihtiyacı olanlara vermesi için babasına gönderir.Niçin bu kadar katı ve titizdir?Kız kardeşi Zeynep,Ebul Asın evinde zenginlik ve ihtişam içinde yaşamaktadır.Diğer kızkardeşleri Rukiye ve Ümmü Gülsüm ,zengin ve rahat bir evde yaşamaktadır.Fatıma,kız kardeşlerinin zenginlik ve ihtiş******* dolayı kınandıklarını asla duymamıştı.
Hz.Peygamberin onun üzerindeki disiplininden,Fatımanın farklı olduğu,kız kardeşlerinden başka olduğu açıktır,böylece Hz.Peygamber ona seslenir: Fatıma,şimdi çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.Bu İslam ile,Hüseyin için bir göz yaşı cehennemin ateşini söndürecektir ya da,Bir kişinin günahları okyanuslardan,kum tanelerinden ve gökyüzündeki yıldızlardan daha büyük olsa da,affedileceklerdir.,ya da,Aliyle arkadaşlık edenler Ahiret Gününde günahları sevaplara çevrilecektir diyen İslam arasındaki uzaklığı görebilirsiniz.
Bu esasen bu dünyada hiçbir günahı olmayan,ya da çok az olan bir kişinin aptal olduğu anlamına gelir.Çünkü öteki dünyada sevaba çevrilebilecek hiçbir şeye sahip değillerdir. Bundan daha korkuncu,Allahın söylediği belirtilen sözleridir:Alinin arkadaşları bana itaat etmeseler bile cennettedir.
Şefaat
İki kurum ,iki kitap ve iki inanç varolmaz.Sistem çok kesindir.Hz.Peygamber bile öteki dünyada Yaratıcının huzurunda yergılanma esnasında,Fatımayı savunamaz.Sapmaktan onu alıkoyamaz.Fatıma kendisi için kendisi Fatıma olmalıdır.Peygamberin kızı olmak,orada hiçbir şey ifade etmez.Fatıma olması için,burada faydalı olabilir ve Fatıma olmazsa, kaybetmiştir.
Şefaat bu anlama gelir.Bir sınavda kopya çekmek;doğru insanı bilmek;birisinin ailesine lütufta bulunmkak;gergin bir ip üzerinde yürümek;Allahın adaleti için hesap vermede aile ilişkileriyle,bu dünyadaki insanın doğasına göre kitaptaki sayıları değiştirmek ve akrabaları duvarın üzerinden ya da gizli kapılardan cennete götürmek değildir.Kurana göre,Allahın izni ile Peygamber ve ehil imamlar şefaat edebileceklerdir.
Fatıma bunu bilir.Hz.Peygamber ona öğretmiştir.Diğerlerine de öğretmiştir. Dinin getirdiği kitaplarda yer alan şefaat budur.Cahiliyye döneminde insanların putlarına şefaat için başvurmasından oldukça farklıdır.Onlar cinayet işleyip birçok günah işledikten sonra,Lat, Uzza ve diğer küçük ve büyük putlara bir inek ya da deve adayıp,pişmanlık gözyaşları ya da yalvarıp yakararak şefaat aramışlardı.
Sadece Hz.Peygamberin şefaatini değil aynı zamanda İmamların,Fatımanın ve hatta büyük şehitlerin şefaatini de kabul ediyorum.Biz neden bahsediyoruz?Ayrıca İmam Hüseyinin kabrini ziyaret etmenin günahlardan arıttığına ve aynı şekilde insanlığın bu büyük örnekleri düşünenlerin ruhlarını ve düşüncelerini etkilediğine ve imanlarının devrimci bir değişmeye uğradığına da inanırım.
Bu insanları değiştirir.Zayıflığı,korkuları,ürpertileri,puta tapmayı,bir karaktere tapmayı ve kişinin kendisine tapmasını yok eder.Bu ilkbahardan ademoğlunun irfanı,inançları ve erdemi için ilham gelir.Cihad,sebat ve samimiyet ruhunun kurumlaşmasına ve manevi anlamların gelişmesine ilham kaynağı olur.Yeni değer kavramları getirir.İnsani değerleri kuvvetlendirir. İradenin ve alışkanlıkların zayıf yönlerini uzaklaştırır ve kişinin şuur altında yer eden günahkarlığı ve kötü davranışları öldürür.Kişiliği geliştirir.Geçmişteki hataların geçmişe ait olduğu ve bir daha asla olmayacağı doğal ve mantıklıdır.
Kerbelanın büyük kahramanı Hürr,Hüseyinin şefaati sayeseinde,köleliğin cehenneminden korundu.Bir günahkar ve katil olmaktan kurtuldu.Sadece birkaç adımla özgürlüğün, doğruluğun ve insanlığın en yüksek zirvesine ulaştı.
Ve Fatıma,Hz.Muhammedin şefaatiyle Fatıma oldu.İslamda şefaat;değersiz olanı koruma aracı değil,erdemlerin en değerlisine ulaşma aracıdır.Şefaat edenin şefaatini alacak olan,bireydir ve bu yolla kaderini değiştirecektir.Başka bir deyişle,karakterlerini ve davranışlarını değiştirip kaderlerini değiştirmeye hak kazanacaklardır.Evet,bir birey bunu şefaat edenden alır.Ama şefaat eden,bunu bir bireye veremez.Bu dünyada hayatın, mücadelenin,çalışmanın ve hizmetin tekniklerini kullanarak öteki dünyaya nasıl geçileceğini öğrenmeden hiçbir kimse Kıyamet Gününde sınavı geçemez.
Şefaat eden bir kişi,kanunsuz olanın destekleyicisi değil bu öğretmenlerden biridir.İmam Hüseyin,onu sevenlere,ona inananlara,onu ve başına gelenleri hatırlayanlara,şehit bir mücahid olarak bilenlere şefaat eder.Cehalet yollarında dolaşanlara rehberlik eder.
Fatıma,bugün çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.Fatıma, Hz.Muhammed gibiydi.Allahın adalet sisteminde ve İslamın kanunlarında,onun için hiçbir istisnaya yer yoktu.Fatıma kendi durumundan sorumludur.Attığı her adımın hesabını vermek zorundadır.Bir gün Müslüman olmuş Kureyşli bir kadın hırsızlık yapar.Hz.Peygamber bunu duyar.Parmakları kesilmelidir der.Bir çok insan onun için üzülür.Arap kabilelerinin en zenginleri olan Kureyşin büyük aileleri bunu bir hakaret,kabileleri üzerinde kalacak bir leke olarak görürler.Daha sonra şefaat edecek birini ararlar.
Fatımadan bu kadına Allahın şefaati için aracılık etmesini isterler.Fatıma ise bunu kabul etmedi.Daha sonra Usame İbn Zeyde gittiler.Usame,Peygamberin evlatlığı Zeydin oğluydu. Hz.Peygamber Zeydi ve Usameyi çok severdi.Usame tüm kişisel birikimi,samimiyeti ve Hz.Peygambere özel yakınlığı,Haticenin hizmetçisi olan babasının ve kendisinin soyluluk, fedakarlık konusundaki ünüyle,Kureyşten geldi ve bu zavallı kadının günahının yeniden gözden geçirilmesini istedi.Hz.Peyagmberden onu affetmesini istedi.
Hz.Peygamber açık bir dille cevapladı:Benden bunu isteme Usame.Hüküm benim ellerimde olduğu sürece,kaçış yolu yoktur.Hatta bu,Peygamberin kızı Fatıma olsa bile, parmakları kesilecektir.
Niçin tüm sevdikleri arasından en yakınını,Hz.Muhammed kendi kızını seçmiştir?Ve niçin Fatımanın adını?Bu sorunuın cevabı açıktır.Cevabı verirken, en yakın aile çevresinden içinden en küçük kızı Fatımayı seçer.Bu da Onun İslam adına konuşmuş olmasındandır.
Hz.Muhammedin bu açık hitabıyla,Fatıma insanlık tarihindeki en büyük dört kadın imajından biri olacaktır:Meryem,Asiye,Hatice ve nihayet Fatıma.Niçin sonuncu?Çünkü O, tüm zaman boyunca ve tarihin tüm dönemlerinde evrim zincirini tamamlayan son halkadır. Tüm mübarek zatlar arasında Kıyamet Gününün ideal imajıdır.
Meryemin değeri,doğurduğu ve beslediği Hz.İsada yatar.Firavunun karısı olan Asiyenin değeri,beslediği ve yardım ettiği Hz.Musa iledir.Haticenin değeri, yardım ettiği Hz.Muhammed ve doğurduğu ve beslediği Fatıma iledir.
Ve Fatımanın değeri?Ne diyebilirim?Onun değeri kiminledir?Hatice ile mi?Hz.Muhammed ile mi?Ali ile mi?Hüseyin ile mi?Zeynep ile mi?Kendisi ile mi?!
Ali Şeriati