Fatıma Fatıma'dır --- 4.Bölüm

SuskunDervis

Kayıtlı Üye
Yeni Bir Tarih Başlar

Ebu Talib vefat ettikten sonra,düşmanlık ve öfke doruk noktasına ulaşır. Kureyş’in giderek artan işkenceleri altında bir grup yalnızlık ve fakirlikten acı çekerken,diğer bir grup sahabe Habeşistan’a göç eder.O sıralarda elli yaşlarında olan ve hayatı herhangi bir güvenlik olmadan zorluklar altında geçen Hz.Muhammed,genç kızı Fatıma ile birlikte yaşar.

Ama…Hayır.Kaderin eli bu eve bir çocuk getirir ve hiç kimse onun oynayacağı rolü bilmemektedir.

Evet.Ali babasının evinde kalmaz ve orda büyür.Çocukluğundan itibaren Fatıma’nın yanında yaşar.Fatıma’nın yanında yaşar.Fatıma’nın babasının evinde büyür.Bu genç çocuğun kaderi,garip bir şekilde bu babanın ve bu kızın kaderine bağlıdır.

Tarih akışını sürdürmektedir.Muğlaklıkla dolu gizemli sessizlik içinde,yakın gelecekte inananlar için engel teşkil eden ve ayrılık meydana getiren taş putların kırılmsı için,fırtınalı bir düşünce tarzı gelişiyordu.Kraliyet mahkemesinin hilekar papazlarından ilki,Perslerin ateş tapınaklarında ölür. Medyen’in büyük,korkutucu saraylar yerle bir olur.Şehvet düşkünü,kana susamış Roma İmparatoru denize atılır.

Ama bütün bu düşüşlerin en büyüğü,kalplerden ve zihinlerden silinmiş olan,paslanmış gelenekler ve alışkanlıklar zincirleri,hurafeler ve çürümüş efsaneler,insanlığa karşı olan önyargılar,inançlar ve ayrılıkçı fikirlerin yıkılmasıdır.
Bunlar ayıklanmış ve temizlenmiştir.Daha önceki değerler ve şeref kaynakları tepetaklak olmuş ve değişmiştir.Irkçılık ve gururun,aristokrasi ve gücün çürümüş perili masallarıyla, saçma destanlarıyla dolu bir çevrede,kana ve putlara tapmak bütün bunların,büyük ya da küçük,özgürlük eşitlik,adalet,ruhi mücadele ve kişiliği önlediğinden daima dünyanın tanrılara karşı isyan etmelerine neden olmuştur.Tarihi,kılıç kullananların çürümüş kemiklerinde ve kaybolan mezarlarında değil de,insanların kanlarında,hayatlarında ve hareketlerinde aramak gerekir.

Seçilmiş Son Peygamber’in varisleriyle başlayan çizgiyi aramak!Her biri daha öncekinden daha şerefli bir şehitlik mertebesine ulaşacaklardır.Her biri hayatını savaş alanlarında ya da insanları eğitmekle ya da müstekbirlerin hapishanelerinde geçirecektir.Tarihte bu önemli muhasara Fatıma ile başlar ve sürecin devamı için tarih Ali’ye ihtiyaç duyar.

Vahiy geldiğinde ailenin cehaleti ile ruhunun kirlenmemesi için Ebu Talib’in oğlu,amcası oğlunun evine yerleşir.İlk vahiy zamanında oradadır.Bi’setin başladığı ilk andan itibaren oradadır.Hicrette oynayacağı zor role hazırlanmak; Bedir,Uhud,Hayber,Feth ve Huneyn savaşlarına katılmak ve İslam’ın zaferini kolaylaştırmak;Fatıma’ya yakın büyümek ve Fatıma ile “örnek aile”yi oluşturmak;Hz.İbrahim’in çabalarının sürecinde yeni bir tarih başlatabilmek için zorluklar,problemler ve düşünceler içerisinde yaşar.

Hicret

Mekke’deki on üç yıl süren zorluklar,direniş,muhasara ve işkence biter.İlk çocukluğundan itibaren Fatıma şehirde,evlerinde ve hapishanede sabır içinde babasının yanındadır.Zayıf vücut yapısıyla,düşmanların saldırılarına karşı ve vahşi cehalet ortamında direniş zorluklarına karşı koyar.Nazik elleriyle, babasına bir anne gibi bakar.

Hicret başlar.Müslümanlar Medine’ye gider.Hz.Peygamber ve Ebu Bekir gizlice Mekke’yi terk eder.Fatıma ve kardeşi Ümmü Gülsüm de Mekke’den ayrılırlar. Aniden,Hz.Peygamber’e en çok sıkıntı veren Kureyşli bir müşrik onları yakalar ve yıkar.

Zayıf bir vücut yapısına sahip olan ve hapisteki üç yılın zorluklarından acı çeken Fatıma bu olaydan çok etkilenir.Medine’ye giden yol boyunca çok acı çeker. Huyrat bin Nakız’ın bu beklenmeyen hareketi bütün Müslümanları,özellikle Hz.Peygamber ve Ali’yi o kadar etkiler ki,sekiz yıl sonra Mekke’yi fethettiklerinde bile bu hareketi unutmazlar.Adı bağışlanmayacaklar lsitesinde yer alır.Kabe’nin örtüsüne tutunsa bile,öldürülmesi gerektiği söylenir.Nihayet Ali’nin bu emri yerine getirmesi tesadüf değildir.

Medine’de

Şimdi Medine’dedirler.Hz.Peygamber camisini ve onun hemen yanında çamurdan ve hurma yapraklarından evini yapmıştır.Daha sonra “Kardeşlik muahedesi” ilan eder.”Her iki kişi Allah yolunda kardeş olmalıdır.”Cafer İbn Ebu Talib,Muaz İbn Cebel’in kardeşi oldu.Ebu Bekir,Harice bin Zahir’in kardeşi oldu.Ömer ibn Hattab,Utbe bin Malik’in kardeşi oldu ve Osman bin Sabit’in kardeşi oldu.

“Muhammed ise Ali’nin kardeşidir” der Peygamber.

Bir kez daha,herkes arasında Ali Hz.Muhammed’in yanında yer alır. Ali, Hz.Muhammed’in yanına bir adım daha yaklaşır.Ali’nin annesi olan Fatıma binti Esed,Hz.Muhammed’e bakmıştır.Ali’nin babası Ebu Talib,Hz.Muhammed’i korumuştur.Hz.Muhammed Ali’nin evinde büyümüştür.Ali,Fatıma’nın yanında, Hz.Muhammed’in evinde büyümüştür.Ali, Fatıma’nın annesi Hatice’nin kucağında büyümüştür.Hz.Muhammed’in amcasının oğlu şimdi onun kardeşi olmuştur.

Kardeşlik Bağının Onaylanması

Hz.Muhammed’in kaderinde ve İslam’ın onuru konusunda Ali için öngörüle son safhaya bir adım kalmıştır.

Fatıma sözünü tutmuştur.Babasının evinde sakin bir şekilde yalnız başına yaşar.Ömer ve Ebu Bekir’in evlilik tekliflerini reddeder.Bütün sahabeler Fatıma’nın özel bir kadere sahip olduğunu ve Peygamberi’in ona danışmadan evliliğine karar vermeyeceğini bilmektedirler.

Fatıma Ali ile birlikte büyür,onu bir sevgili,bir abi ve babasının etrafında dönen bir kelebek olarak görür.Kader onları çok özel nedenler için bir araya getirmiştir.Hiçbirisi cahiliye dönemine bağlı değildir.Bi’setin başlangıcından beri beraberdirler.Vahyin ışığı altında büyürler.

Fatıma’nın Ali’ye karşı hisleri nelerdir?Ali’nin Fatıma’ya karşı büyük,cesur duygularından neler çıkmaktadır?Bunları anlamamız mümkündür ama açıklayabilecek kelimelerden yoksunuz.Aynı imanı ve iki ruhun benzerliğini paylaşan iki kardeşin imanı,sevgisi,ruhi metaneti,ibadeti ev nezaketinden ortaya çıkan karmaşık duyguları nasıl ortaya koyabiliriz!? Kaderin zorluklarını ve güçlüklerini beraberce paylaşırlar.Aynı yolun yolcusu olarak,hayatları boyunca adım adım,an an imanla karışan nezaketle karşılaşırlar.

Ali niçin sessizdir?Yirmi beş yaşındadır.Fatıma ondokuz yaşındadır.Bana göre,Ali’nin önündeki engeller açıktır.Fatıma kendisini babasına adamıştır. Kendisini babasının annesi ve evi çekip çeviren kişi olarak görmektedir.Ali babasından ayrılamayacak şekilde bağlı olan Fatıma’yı,bu evden nasıl alacaktır?Hz.Muhammed’e evlilik konusundan nasıl bahsedecektir? Ali Fatıma ile aynı duyguları paylaşmaktadır.

Aniden tablo değişir.Ayşe,Hz.Peygamber’in evine gelir.Hz.Peygamber,hayatında ilk ve son kez olarak,genç,canlı ve arzu dolu bir kadını hanım olarak alır.
Fatıma yavaş yavaş babasının genç hanımının,Hatice’nin ve kendisinin-kalbinde değil ama şüphesiz evinde-yerini alacağını anlar.Ali’de kaderin onlar için hazırladığı anın geldiğini anlar.Ama onun hiçbir şeyi yoktur.Hz.Muhammed’in evinde büyümüş,gençliğini orada geçirmiş,inançlarının yolunda mücadele etmiş bir kişidir Ali.Bir şeyler toplama ya da biriktirme fırsatına sahip olmamıştır. Dünyada sahip olduğu tek şey,Hz.Muhammed’e olan imanıyla onun yoluna adadığı fedakarlıklardır.Birikim?Ne bir ev,ne de bir parça eşya.Hiçbir şey.
Aynı zamanda Hz.Peygamber’e yaklaştığını görüyoruz.Hz.Peygamber’in yanına oturur. Başını öne eğer ve zarif utangaçlığıyla konuşur.

“Ne istiyorsun Ebu Talib’in oğlu?”

Utangaçlıkla dolu cevapla,”Fatıma’yı,Peygamberin kızını istiyorum.”

Hz.Peygamber cevap verir,”Çok güzel!Tebrikler!”

Ertesi gün camide Hz.Peygamber sorar,”Sahip olduğun bir şeyler var mı?”

-Hiçbir şeyim yok.

-Sana Bedir muharebesinde verdiğim kalkan nerede?

-Bende Ya Muhammed!

-Getir onu.”

Ali hemen döner,kalkanı alır getirir ve onu Hz.Peygamber’e verir.

Hz.Peygamber onun pazarda satılmasını emreder.Elde edilen parayla hayatına başlayacaktır. Osman kalkanı kırk yedi dirheme satın alır.Hz.Peygamber sahabeleri çağırır ve kendisi düğünü yapar.

Fatıma,peygamberin kızı geleneklere göre Ali’ye verilir.

Çocukları ve torunlarının hayırlı evlat olması için dua ettiler ve davetlilere hurma sundular. Ve bu,düğün töreniydi.Ya Fatıma’nın çeyizleri?Bir el tezgahı,bir tahta kase ve bir kilim.

Hicretin ikinci yılının başında,Ali,Kuba Mescidi’nin yanında bir ev bulur ve Fatıma’yı oraya götürür.İlk şehitlerden olan sahabeler arasında gücüyle ün yapan ve Hz.Muhammed ve Ali’nin amcası olan Hamza iki deve kesti ve sahabeleri düğün töreni için evine davet etti.

Hz.Peygamber Ali’nin evine giderken geline refakat etmesi için Ümmü Seleme’yi görevlendirdi.Daha sonra Bilal sahabeleri ikindi namazına çağırdı.Namazdan sonra, Hz.Peygamber Ali’nin evine gitti.Bir kase su istedi ve Kur’an’dan ayetler okurken gelin ve damadın o sudan içmelerini sitedi.Daha sonra abdest aldı ve onların kafalarının üzerine serpti. Fatıma ağlamaya başladığında oradan ayrılmak istedi.Bu,babasından ayrı kalacağı ilk zamandı.
Hz.Peygamber onu şu sözlerle rahatlattı:”Seni en güçlü imana sahip,en bilgili,en ahlaklı ve yüksek maneviyata sahip bir kişiyle baş başa bırakıyorum.”

Ruhu Yenileme Mücadeleleri Devam Eder

Hz.Muhammed’den bu ayrılış,hayatının ikinci safhasını başlatır.Kader,insanlığın en sevgili ve değerli varlıklarına yeni zorluklar,acılar getirmektedir.Fakirlik içinde ve babasının evindeki zorluklarla büyüyen Fatıma,şimdi tek dekorasyonu ve mobilya sevgisi ve fakirlik olan Ali’nin evine gelmiştir.Ali’nin evinde hayatın zorlukları başlar.Ama tüm zorlukların en büyüğü;Fatıma’nın daha önceki sorumluluklarına sahip olması,ama şimdi bunların Ali’yle ilgili olmasıdır.Daha düne kadar bir kardeş olarak gördüğü insan,bugün artık kocasıdır.Fatıma Ali’nin hayatının böyle devam edeceğini bilmektedir.Onun sadece cihadı,Allah’ı ve insanları düşündüğünü bilmektedir.Eve sadece boş ellerle dönecektir.Fatıma burada kendisini babasının evinde olduğundan daha fazla sorumlu hisseder.Çok ciddi ve üstün bir adamın karısı olma sorumluluğuna sahiptir.

Fatıma buğdayı öğütür ve ekmeği pişirir.Ev işleriyle uğraşır ve günde belki de yüzlerce kez dışarından eve su taşır.Fatıma’nın cömertliğini ve şefkatini bilen ve büyük sevgi duyan Ali, büyürken onu zayıf zorlukları bilmektedir ve böylece Fatıma’nın yapması gereken işlerden büyük acı duymaktadır.

Bir gün sevgiyle dolu olarak şöyle dedi:”Fatıma tüz Zehra,bu kadar zorluk içinde olmandan dolayı kalbim hüzün içinde.Allah Müslümanlar için bir çok hizmetçi yaratmıştır. Hz.Peygamber’den bir tane istemelisin.”

Fatıma hemen babasını arar.

“Ne istiyorsun kızım?”

“Nasıl olduğunu görmeye geldim?”

Fatıma evine döner ve çok utandığı için babasından bir şey isteyemediğini söyler.Ali, Fatıma’yı çağırır.Hz.Muhammed’e giderler ve kendisi durumu anlatır.
Hz.Peygamber tereddüt etmeden cevaplar:”Hayır.”

“Size bir savaş esiri bile veremem.Sahabeler yiyecek bir şey bulamıyor.Onlara verecek bir şey bulamazsam,esirleri değişeceğim ve sahabeleri doyuracağım.”
Ali ve Fatıma ona teşekkür eder ve boş ellerle evlerine dönerler.

Hz.Peyagmber’e ne sorduklarını düşünerek sessizlik içinde kalırlar. Hz.Peygamber bütün gün sevdiği insanlara verdiği cevabı düşünür.Aniden kapı açılır ve Hz.Peygamber görünür.Sadece gecenin karanlığı değil,aynı zamanda soğukluğu da Ali ve Fatıma’yı titretir.Hz.Peygamber çok ince bir örtünün altında olduklarını görür.Örtü o kadar kısadır ki,kafalarının üzerine çekseler ayakta açıkları kalmakta,ayaklarını örtseler başları açıkta kalmakta.

Yavaşça onlara seslenir:”Yerinizden hareket etmeyin.”

Ve sonra ekler:”Benden istediğinizden daha iyi bir şey duymak istemez misiniz?”

“Şüphesiz isteriz,ey Allah’ın Peygamberi.”

“Bu benim için Cebrail’in getirdiği ve sizinle paylaşmak istediğim bir şeydir.Her namaz vaktinden sonra on kez Allahu Ekber deyin.On kez Elhamdülillah ve on kez Subhanallah deyin.Yavaşça yatağa girdiğinizde,otuz beş kez Allahu Ekber, otuz üç kere Elhamdülillah ve otuz üç kere Subhanallah deyin.”

Bir kez daha,Fatıma bundan ders alır.Bir kez daha derinliklerine kadar işleyen bir şey öğrenir;o Fatıma’dır.

Bu bildiği bir derstir.Çocukluğunda öğrenmiş olmasına rağmen böylesi dersler sürekli devam edecektir.Bu bir bilgi dersi değil,daha ziyade bir oluş dersidir.” Fatıma olmak” kolay değildir.O kutsal bir emanettir.Bu,Ali ile beraber adım adım,kol kola bir çok mesafeyi aşmayı ve yükseklere erişmeyi gerektirir.Ali’nin karşılaştığı acıları ve zorlukları paylaşmak zorundadır.Özgürlük,cihad ve insanlık tarihinde en büyük sorumluluğa sahiptir. Hz.İbrahim’den Hz.Muhammed’e,Hüseyin’e,insanlardan tarihin sonuna uzanan zincirin bir halkasıdır.

Fatıma,peygamberlik ve imamlık arasında bir halka olmak zorumluluğundadır. Ona göre “Fatıma olmak”,Hz.Peygamber’i bu özel ve istisnai sahabeye(Fatıma) karşı titiz olmaya zorlar.Onun bu daimi oluştan alıkoyacağı tek sakin anı bile yoktur.Acı ve yalnızlık;vahyin ışığı altında büyümesi ve özgürlük ve adaletin ağır yükünü taşıması gereken bu kızın,suyu ve toprağıdır.Büyüyen her dalının Promete gibi,cennetten “Tanrı ateşini” alıp yeryüzündeki insanlara vermeye tayin edildiği,”saf köklerin” başlangıcıdır.Atlas gibi,ağır yeryüzünü omuzlarında taşımaları ve ona tahammül etmeleri gerekmektedir.

Fatıma bunun için daima öğrenmek zorundadır.Bu,bir ağaç için ışık,hava ve besin gibi asla bitmeyen ama daha ziyade devamlılık gösteren bir öğrenmedir.
Bir hizmetçi yerine bir Harf!Sadece bu mükemmel gelin ev damat,bir insanın bir harfle yaşayabileceğini anlayabilir.Onlar mutluydular,onu yediler ve içtiler ve kendilerini onunla doldurdular.

Bu harfler,yağmur gibi devam etmek zorundadır ve insanlığın en üstünleri arasında yer alan sadece bu iki susamış varlık,onu içmek ve onunla büyümek zorundadır.Karanlık gecede Hz.Muhammed’in ani seslenişi ve anlamlı sessizliği bu yağmur suyunu çağırır.

Dini mücadeleyle meşgul,sırf adet yerini bulsun diye ibadet etmeyen ve sadece dilini ve çenesini oynatmakla meşgul olmayan bir adam olan Ali’nin,o geceden yirmi beş sene sonra şunları söylemesi boşuna değildir:”Allah şahidim olsun ki,Hz.Peygamber’den o dersi aldığım geceden bu yana,bir gece bile olsun unutmadım.”

Şaşkınlık ve hayret içinde sorarlar:”Sıffın gecesinde bile mi?”Ali,iyice vurgulayarak tekrar konuşur:”Sııfın gecesinde bile!”

Fatıma da ölünceye kadar aldığı bu dersle yaşar.Bu dualar onun adıyla anılır.Bir hizmetçi yerine ona evinde yardıma gelenler,bu ilahi kelimelerdi. Bunlar, Hz.Peygamber’in kızına verdiği düğün hediyesiydi.Hz.Peygamber sevgili kızı Fatıma’ya karşı çok titizdir.Bu metodu Allah’tan öğrenmişti. Kur’an’ın atamamı boyunca,Hz.Muhammed kadar cezalandırılan ve eleştirilen başka bir peygamber yoktur.Niçin?Çünkü diğer peygamberlerin hiçbiri Allah katında onun kadar sevgili değildir ve hiçbiri insanlara karşı onun kadar sorumlu değildir.

Her zaman olduğu gibi,Hz.Peygamber Fatıma’nın evine girer.Gözleri,üzerinde suret olan bir perdeye takıldı.Gözlerini kaçırır ve hiçbir şey demeden evi terk eder.Fatıma durumu anlar. Günahının ne olduğunu bilir.Pişmanlık duyar.Perdeyi hemen duvardan söker ve satıp parasını Medine’de ihtiyacı olanlara vermesi için babasına gönderir.Niçin bu kadar katı ve titizdir?Kız kardeşi Zeynep,Ebul As’ın evinde zenginlik ve ihtişam içinde yaşamaktadır.Diğer kızkardeşleri Rukiye ve Ümmü Gülsüm ,zengin ve rahat bir evde yaşamaktadır.Fatıma,kız kardeşlerinin zenginlik ve ihtiş******* dolayı kınandıklarını asla duymamıştı.
Hz.Peygamber’in onun üzerindeki disiplininden,Fatıma’nın farklı olduğu,kız kardeşlerinden başka olduğu açıktır,böylece Hz.Peygamber ona seslenir: Fatıma,şimdi çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.”Bu İslam ile,”Hüseyin için bir göz yaşı cehennemin ateşini söndürecektir” ya da,”Bir kişinin günahları okyanuslardan,kum tanelerinden ve gökyüzündeki yıldızlardan daha büyük olsa da,affedileceklerdir.”,ya da,”Ali’yle arkadaşlık edenler Ahiret Günü’nde günahları sevaplara çevrilecektir” diyen İslam arasındaki uzaklığı görebilirsiniz.

Bu esasen bu dünyada hiçbir günahı olmayan,ya da çok az olan bir kişinin aptal olduğu anlamına gelir.Çünkü öteki dünyada sevaba çevrilebilecek hiçbir şeye sahip değillerdir. Bundan daha korkuncu,Allah’ın söylediği belirtilen sözleridir:”Ali’nin arkadaşları bana itaat etmeseler bile cennettedir.”

Şefaat

İki kurum ,iki kitap ve iki inanç varolmaz.Sistem çok kesindir.Hz.Peygamber bile öteki dünyada Yaratıcı’nın huzurunda yergılanma esnasında,Fatıma’yı savunamaz.Sapmaktan onu alıkoyamaz.Fatıma kendisi için kendisi Fatıma olmalıdır.Peygamber’in kızı olmak,orada hiçbir şey ifade etmez.Fatıma olması için,burada faydalı olabilir ve Fatıma olmazsa, kaybetmiştir.

Şefaat bu anlama gelir.Bir sınavda kopya çekmek;doğru insanı bilmek;birisinin ailesine lütufta bulunmkak;gergin bir ip üzerinde yürümek;Allah’ın adaleti için hesap vermede aile ilişkileriyle,bu dünyadaki insanın doğasına göre kitaptaki sayıları değiştirmek ve akrabaları duvarın üzerinden ya da gizli kapılardan cennete götürmek değildir.Kur’an’a göre,Allah’ın izni ile Peygamber ve ehil imamlar şefaat edebileceklerdir.

Fatıma bunu bilir.Hz.Peygamber ona öğretmiştir.Diğerlerine de öğretmiştir. Dinin getirdiği kitaplarda yer alan şefaat budur.Cahiliyye döneminde insanların putlarına şefaat için başvurmasından oldukça farklıdır.Onlar cinayet işleyip birçok günah işledikten sonra,Lat, Uzza ve diğer küçük ve büyük putlara bir inek ya da deve adayıp,pişmanlık gözyaşları ya da yalvarıp yakararak şefaat aramışlardı.

Sadece Hz.Peygamber’in şefaatini değil aynı zamanda İmamların,Fatıma’nın ve hatta büyük şehitlerin şefaatini de kabul ediyorum.Biz neden bahsediyoruz?Ayrıca İmam Hüseyin’in kabrini ziyaret etmenin günahlardan arıttığına ve aynı şekilde insanlığın bu büyük örnekleri düşünenlerin ruhlarını ve düşüncelerini etkilediğine ve imanlarının devrimci bir değişmeye uğradığına da inanırım.
Bu insanları değiştirir.Zayıflığı,korkuları,ürpertileri,puta tapmayı,bir karaktere tapmayı ve kişinin kendisine tapmasını yok eder.Bu ilkbahardan ademoğlunun irfanı,inançları ve erdemi için ilham gelir.Cihad,sebat ve samimiyet ruhunun kurumlaşmasına ve manevi anlamların gelişmesine ilham kaynağı olur.Yeni değer kavramları getirir.İnsani değerleri kuvvetlendirir. İradenin ve alışkanlıkların zayıf yönlerini uzaklaştırır ve kişinin şuur altında yer eden günahkarlığı ve kötü davranışları öldürür.Kişiliği geliştirir.Geçmişteki hataların geçmişe ait olduğu ve bir daha asla olmayacağı doğal ve mantıklıdır.
Kerbela’nın büyük kahramanı Hürr,Hüseyin’in şefaati sayeseinde,köleliğin cehenneminden korundu.Bir günahkar ve katil olmaktan kurtuldu.Sadece birkaç adımla özgürlüğün, doğruluğun ve insanlığın en yüksek zirvesine ulaştı.
Ve Fatıma,Hz.Muhammed’in şefaatiyle Fatıma oldu.İslam’da şefaat;”değersiz olanı koruma” aracı değil,”erdemlerin en değerlisine” ulaşma aracıdır.Şefaat edenin şefaatini alacak olan,bireydir ve bu yolla kaderini değiştirecektir.Başka bir deyişle,karakterlerini ve davranışlarını değiştirip kaderlerini değiştirmeye hak kazanacaklardır.Evet,bir birey bunu şefaat edenden alır.Ama şefaat eden,bunu bir bireye veremez.Bu dünyada hayatın, mücadelenin,çalışmanın ve hizmetin tekniklerini kullanarak öteki dünyaya nasıl geçileceğini öğrenmeden hiçbir kimse Kıyamet Günü’nde sınavı geçemez.

Şefaat eden bir kişi,kanunsuz olanın destekleyicisi değil bu öğretmenlerden biridir.İmam Hüseyin,onu sevenlere,ona inananlara,onu ve başına gelenleri hatırlayanlara,şehit bir mücahid olarak bilenlere şefaat eder.Cehalet yollarında dolaşanlara rehberlik eder.

“Fatıma,bugün çalış,çünkü yarın senin için hiçbir şey yapamayabilirim.”Fatıma, Hz.Muhammed gibiydi.Allah’ın adalet sisteminde ve İslam’ın kanunlarında,onun için hiçbir istisnaya yer yoktu.Fatıma kendi durumundan sorumludur.Attığı her adımın hesabını vermek zorundadır.Bir gün Müslüman olmuş Kureyş’li bir kadın hırsızlık yapar.Hz.Peygamber bunu duyar.”Parmakları kesilmelidir” der.Bir çok insan onun için üzülür.Arap kabilelerinin en zenginleri olan Kureyş’in büyük aileleri bunu bir hakaret,kabileleri üzerinde kalacak bir leke olarak görürler.Daha sonra şefaat edecek birini ararlar.

Fatıma’dan bu kadına Allah’ın şefaati için aracılık etmesini isterler.Fatıma ise bunu kabul etmedi.Daha sonra Usame İbn Zeyd’e gittiler.Usame,Peygamber’in evlatlığı Zeyd’in oğluydu. Hz.Peygamber Zeyd’i ve Usame’yi çok severdi.Usame tüm kişisel birikimi,samimiyeti ve Hz.Peygamber’e özel yakınlığı,Hatice’nin hizmetçisi olan babasının ve kendisinin soyluluk, fedakarlık konusundaki ünüyle,Kureyş’ten geldi ve bu zavallı kadının günahının yeniden gözden geçirilmesini istedi.Hz.Peyagmber’den onu affetmesini istedi.

Hz.Peygamber açık bir dille cevapladı:”Benden bunu isteme Usame.Hüküm benim ellerimde olduğu sürece,kaçış yolu yoktur.Hatta bu,Peygamber’in kızı Fatıma olsa bile, parmakları kesilecektir.

Niçin tüm sevdikleri arasından en yakınını,Hz.Muhammed kendi kızını seçmiştir?Ve niçin Fatıma’nın adını?Bu sorunuın cevabı açıktır.Cevabı verirken, en yakın aile çevresinden içinden en küçük kızı Fatıma’yı seçer.Bu da O’nun İslam adına konuşmuş olmasındandır.

Hz.Muhammed’in bu açık hitabıyla,Fatıma insanlık tarihindeki en büyük dört kadın imajından biri olacaktır:Meryem,Asiye,Hatice ve nihayet Fatıma.Niçin sonuncu?Çünkü O, tüm zaman boyunca ve tarihin tüm dönemlerinde evrim zincirini tamamlayan son halkadır. Tüm mübarek zatlar arasında Kıyamet Günü’nün ideal imajıdır.

Meryem’in değeri,doğurduğu ve beslediği Hz.İsa’da yatar.Firavun’un karısı olan Asiye’nin değeri,beslediği ve yardım ettiği Hz.Musa iledir.Hatice’nin değeri, yardım ettiği Hz.Muhammed ve doğurduğu ve beslediği Fatıma iledir.

Ve Fatıma’nın değeri?Ne diyebilirim?Onun değeri kiminledir?Hatice ile mi?Hz.Muhammed ile mi?Ali ile mi?Hüseyin ile mi?Zeynep ile mi?Kendisi ile mi?!

Ali Şeriati
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst