SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Kurani Bir Kavram
Hz.Muhammed(saa) ailesinin tüm şerefinin varisidir;ne kan bağına,ne yaşanılan bölgeye,ne de paraya dayalı bir varis fakat vahye dayalı bir verasetin varisidir. İmanın,cihadın,devrimin, düşüncenin ve insanlığın doğuşunu simgeleyen harika bir örgüdür.Yüce değerlerin zirvesine sahiptir O.Hz.Muhammed(saa) insanlık tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır,sadece Abdul Muttalib,Abdul Menaf,Kureyş veya Arapların değil.O,İbrahimin,Nuhun,Musanın ve İsanın varisidir ve Fatıma Onun tek varisidir.
Ey Muhammed!Biz sana Kevseri verdik.Rabbin için namaz kıl,kurban kes.Sana buğzedendir nesli kesik olan.(Kevser,1-3)
O,senin düşmanın,on erkek çocuğu ile beraber yine de nesli kesiktir.O,beş para etmez,asil varislerden yoksundur.Biz sana Kevseri (Fatımayı) verdik.Böylece devrim,zamanın vicdanının derinliklerinde gözüküyor.
Şimdi,bir kız çocuğu babasının değerinin sahibi,ailesinin tüm şerefinin varisi oluyor.O, muhteşem asalet zincirinin devamıdır,Hz.Adem ile başlayan ve insanlık tarihi boyunca özgürlük ve bilincin tüm liderleri ile süregelen bir sürecin devamı.Hz.İbrahime ulaşan ve Hz.Musa ile Hz.İsayı kendisine katan bir süreçtir bu.Sonuçta Hz.Muhammed(saa)e ulaşan bir süreç.İlahi adalet zincirinin,gerçeğin güçlü zincirinin en son halkası Fatımadır.Bir erkek çocuk beklentisinde olan bir ailenin en son kızı Fatıma.Şüphesiz Hz.Muhammed(saa) kaderinin kendisine ne getireceğini biliyordu.Tabii,Fatıma(sa) da kendisinin kim olduğunu biliyordu.Evet!İşte düşüncenin bu okulu böyle bir devrimin temellerini attı.Bu dinde bir kadın böylesine özgür bırakılmıştır.İbrahimin ve atalarının dini bu değil miydi?
Bir Cariyeye Bahşedilen Şeref
Bir mescide gömülmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.Dünyanın en büyük mescidi Mekkede ki Mescidul-Haramdır.Kabe!Allaha aittir bu ev.Allaha adanmıştır bu ev.Beş vakit namaz kılanların yöneldikleri merkezdir O.Allah tarafından emredilir ve Hz.İbrahim inşa eder.İslam Peygamberi(saa)nin azad etme fermanıyla onure edildiği evdir bu.O,bu Özgürlük Evini kurtarır,onu tavaf eder ve ona yönelerek secde eder.Tarihte en büyük peygamberlerin tümü bu evin hizmetçileri olmuşlardır.Ancak hiçbir peygamberin buraya gömülmeye hakkı yoktur. Hz.İbrahim(as) onu inşa etti fakat oraya gömülmedi. Hz.Peygamber (saa) onu özgürlüğüne kavuşturdu ama oraya gömülmedi.Bütün insanlık tarihi boyunca bir kişi yalnız bir kişi var, kendisine bu ayrıcalık verilen.İslamın sahibi(Allah) sadece bir kişiyi kendisine özel evine, Kabeye gömülme şerefini vererek onurlandırdı.Kimi?
Bir kadını.Bir cariyeyi.Haceri(Hz.İbrahimin ikinci eşi Hz.İsmailin annesi.)Allah, Hz.İbrahime insanlığa bir mabed olarak en muhteşem evi,yanına da bu şerefli kadının kabrini inşa etmesini emretti.Beşeriyet ebede kadar Hacerin kabrinin etrafında toplanacak ve orayı tavaf edecektir.
İbrahimin Rabbi,koca insan toplumu arasından İbrahimin bilinmeyen koruması olarak bir anne,üstelik cariyeyi seçti.Başka bir ifade ile Allah bütün beşeri sistemlerde asalet ve şerefi olmayan bir varlığı seçti.
Hz.Peygamberin Kızına İhsan Edilen Onur
Evet!Bu düşünce okulunda bu tür bir devrim gerçekleşti.Bu dinde kadın böyle serbest bırakılmıştır.Bu,İslamın kadın sorununu nasıl ele aldığını ve kadını nasıl yücelttiğini gösterir. Ayrıca İbrahimin Rabbi,Fatımayı seçti.Fatıma,atalarının kutsal değerlerini devam ettirerek, ailesinin soy ağacını ve güvenirliliğini sürdürerek,ailesinin şerefine varis olarak,erkek çocuğun yerine kaim olan kız.
Kız çocuğunun doğumunun,kara toprağa gömerek yaşamını sona erdirmenin ancak temizleyebileceği yüz karası olarak algılandığı bir toplumda,babasının kızına layık gördüğü en iyi damadın mezar olduğu bir yerde, Hz.Muhammed (saa),kaderin ona neler yaptığını, Fatıma(sa) da kim olduğunu çok iyi biliyordu.
Bunun için tarih,Hz.Muhammed(saa)in genç kızına davranma tarzına,Fatıma(sa) ile konuşma tarzına,Fatıma(sa)yı yüceltme tarzına hayranlık duymuştur.
Fatıma(sa)nın evinin Hz.Muhammed(saa)in eviyle komşu olduğunu görüyoruz. Fatıma(sa) ve eşi Ali(as),Hz.Peygamber(saa)in mescidine komşu olan tek kişilerdir.Bunlar aynı evin insanlarıdır.İki evi birbirinden ayıran sadece iki metrelik bir avlu vardır.Birbirlerine bakan pencereler Muhammed(saa)in evini Fatıma(sa)nın evine açar.Her sabah Hz.Peygamber(saa) penceresini açar ve genç kızını selamlar.
Görüyoruz ki,Hz.Peygamber(saa) her enreye sefere çıksa,önce Fatıma(sa)nın evinin kapısını çalar ve onunla vedalaşır.Fatıma,Hz.Peygamber(saa)in kendisiyle vedalaacağı ilk ve son kişidir.Seferden her döndüğünde ilk aradığı Fatıma(sa)dır.
Bazı tarih belgelerde Peygamber(saa)in,Fatıma(sa)nın yüzünü ve elini öptüğünü kaydeder. Bu tür bir davranış nazik bir baba ve kızının ilişkisinden çok daha fazla derin bir davranıştır. Bir baba kızının ellerini öpüyor,hem de en genç kızının.Böylesine bir davranış böyle bir çevrede,o çevrenin zulme dayalı ilişkilerine ve ailelerine devrim ışıkları saçacaktır.İslam Peygamberi(saa) Fatıma(sa)nın ellerini öpüyor.Böyle bir ilişki,eşrafın,siyasetçilerin ve Peygamber(saa)in çevresinde halkalanan Müslüman çoğunluğunun, Fatıma (sa)nın büyüklüğü noktasında hayrete düşmelerine sebep olur.
İslam Peygamberinin ortaya koyduğu böyle bir davranış,insanlığın alışkanlıklarından,tarih fantezilerinden ve geleneklerden kurtulmaları gerektiği öğretmiştir.Ayrıca erkeklerin Firavun tipi tahttan vazgeçmesini,kibiri bir tarafa bırakarak zulme başkaldırmasını ve bir kadınla karşılaştığında başını eğerek selamlamasını öngörmüştür.Kadına da güzelliğine ve ihtişamına ulaşmasını,eski ve yeni alçaklık,yumuşak başlılık ve saflığını bir tarafa itmesini öğretmiştir.
Bunun için Peygamber(saa)in sözleri sadece bir babanın şefkatini ortaya koymuyor,fakat aynı zamanda sorumlulukları ve kesin görevleri zorunlu kılıyor.
Aşağıdaki ifadelerle Peygamber(saa),Fatıma(sa)ya sevgisini ve onunla ilgili düşüncelerini sergiliyor:Yeryüzünün en üstün kadınları şu dördüdür:Meryem, Asiye,Hatice ve Fatıma.Fatımanın sevinci benim sevincim,onun sıkıntısı benim sıkıntımdır.Kızım Fatımayı seven beni sevmiştir.Kim Fatımayı gücendirirse beni gücendirmiş olur.Fatıma bedenimden bir parçadır.Onu inciten beni incitmiş olur,beni inciten de Allahı incitmiş olur.
Büyün bu tekrarlamalar neden?Neden Hz.Peygamber genç kızını bu kadar ısrarla övüyor?Bu ısrarlı övgüyü diğer insanların huzurunda neden yapıyor?İnsanların,Fatımaya olan özel duygularının farkında olmalarını neden istiyor?Son olarak neden Fatımanın memnuniyetini ve kızgınlığını ısrarla belirtiyor?Fatıma ile ilişkilerde neden incitme terimi bu kadar sık tekrarlıyor?Bunun cevabı son derece hassas,önemli ve açıktır.Tarih bunu bütünüyle cevaplandırdı. Bu olağanüstü eylemlerin sırrı yakın zamanda çözülecekti, babasının vefatından sonra,birkaç ay gibi kısa sürede.
Babasının Annesi Fatıma(sa)
Tarih her zaman sadece büyüklerden söz etmez,onlara katılır da.Çocuklar her zaman unutulur.Fatıma,ailenin en küçük çocuğudur.Onun çocukluğu şiddetli heyecan içinde geçmiştir.Doğum tarihi tartışmalıdır.Taberi,İbn-i İshak ve İbn Hisaşm sireti peygamberlik misyonundan beş yıl önce doğduğunu kaydederler. Mesudi ise tam tersine beş yıl sonra olduğunu belirtir.Yakubi,kesin olmamakla birlikte ortasını bulur ve vahyden sonra ifadesini kullanır.Bundan dolayı hadisleri kaydedenler arasında görüş farklılığı vardır.Sünniler, Peygamberlik görevinden beş yıl önce doğduğunu,Şiiler ise Peygamberliktenb beş yıl sonra doğduğunu söylerler.
Biz bu tartışmayı ilim adamlarına bırakalım,onlar Fatımanın kesin doğumu konusunda bizi aydınlatsınlar.Biz bizzat Fatımanın kendisiyle,onun gerçeği ile ilgiliyiz.Peygamberlikten önce doğmuş,sonra doğmuş,burada bizi ilgilendirmiyor.
Açık olan şudur ki,Fatıma Mekkede yalnız kalmıştı.İki kardeşi çocukken ölmüştü.Bu sevgili çocuğun annesi gibi onunla ilgilenen en büyük kız kardeşi Zeynep ise Ebul Asın evine gelin gider.Fatıma onun yokluğunu acıyla kalbine gömer.Derken sıra Rukiye ve Umm-ü Gülsüme gelir.Onlar da Ebu Lehebin oğullarıyla evlenirler ve Fatıma daha bir yalnız kalır.Bu,eğer Fatımanın doğumunun peygamberlik msiyonundan önce olduğunu kabul edersek böyledir. Eğer ikincisini kabul edersek,o zaman kaçınılmaz olarak gözlerini açar açmaz yalnızdı. Herhalükarda yaşamının başlangıcı Hz.Peygamberin misyonunun çok yoğun olduğu bir zamana rastlar.Büyük mücadelelerle,zorluklarla ve Hz.Peygamberin evini gölgeleyen eziyetlerle dolu bir hayat.
Babası,insanlık için bilincin temsilciliğini omuzlarında taşıyor,insanların düşmanlıklarından ızdırap duyuyordu.Diğer taraftan annesi de sevgili eşinin hizmetiyle meşgul oluyordu. Çocukluğunun ilk tecrübeleriyle beraber Fatıma, ızdırabı,hüznü ve hayatın acısını tatmıştı.Çok genç olduğu için özgürce davranabilirdi.Ancak O,bu özgürlüğünü babasına eşlik etmeye feda ediyordu. O,çok iyi biliyordu ki babasının,çocuğunun elinden tutarak özgürce ve serbestçe sokaklarda ve pazarlarda yürüyebilecek kendine has özel hayatı yoktu.O hep yalnızdı.Şehrin düşmanlarının ve düşmanlığın dalgaları arasında her taraftan gelebilecek tehlikelere karşı yüzme sınavı veriyordu.Ancak babasının kaderini bilen bu küçücük kız çocuğu,hiçbir zaman babasının yalnız kalmasına izin vermedi.
Babasının kalabalık insan toplulukları arasında durduğunu defalarca görmüştü Fatıma.O, insanlarla son derece nazik konuşuyor,fakat onlar tam tersine,kaba bir şekilde Onu kovuyorlardı.Onların cevapları ise sadece Onunla alay etmek ve düşmanlık beslemekti.O,bir kez daha yalnızlığı ve kimsesizliği yüreğinde hissediyordu.Fakat O,yavaşça ve sabırla başka bir grupla beraber oluyordu. Tekrar mesajını anlatmaya başlıyordu.Sonuçta yorgun ve o ana kadar elde edilmiş hiçbir sonuç almaksızın diğer çocukların işlerinden eve dönen babaları gibi azıcık olsun istirahat edebilmek için evine dönüyor ve sonra tekrar işine yöneliyordu.Tarihin bize hatırlattığına göre,bir defasında Mescid-i Harama girdiğinde kötü isimlerle kendisine seslenilir ve hakarete uğrar.Küçük bir çocuk olan Fatıma da manzaraya yakın bir mesafede duruyor,olayı izliyor ve babasıyla beraber eve dönüyordu.
Hz.Peygamber,mescide secdede iken,düşmanlarının koyun bağırsaklarını üzerine attıkları gün küçücük Fatıma anında babasına yetişir,bağırsakları kaldırır ve uzaklaştırır.Arkasından küçcük,müşfik elleriyle babasının başını ve yüzünü temizler,onu teselli ederek eve götürür.
Bu narin,zayıf ve yalnız kız çocuğunu tanıyanlar babasına eşlik etmesinin yanı sıra onu ne kadar teselli ettiğini de bilirler.Dertleri ve ızdırabları süresince babasına destek verdi.Saf ve çocuksu hareketleriyle beraber babasının halinden anlıyordu.Bundan dolayı Fatımaya ümmü ebiha(babasının annesi) denmiştir.
Ali Şeriati
Hz.Muhammed(saa) ailesinin tüm şerefinin varisidir;ne kan bağına,ne yaşanılan bölgeye,ne de paraya dayalı bir varis fakat vahye dayalı bir verasetin varisidir. İmanın,cihadın,devrimin, düşüncenin ve insanlığın doğuşunu simgeleyen harika bir örgüdür.Yüce değerlerin zirvesine sahiptir O.Hz.Muhammed(saa) insanlık tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır,sadece Abdul Muttalib,Abdul Menaf,Kureyş veya Arapların değil.O,İbrahimin,Nuhun,Musanın ve İsanın varisidir ve Fatıma Onun tek varisidir.
Ey Muhammed!Biz sana Kevseri verdik.Rabbin için namaz kıl,kurban kes.Sana buğzedendir nesli kesik olan.(Kevser,1-3)
O,senin düşmanın,on erkek çocuğu ile beraber yine de nesli kesiktir.O,beş para etmez,asil varislerden yoksundur.Biz sana Kevseri (Fatımayı) verdik.Böylece devrim,zamanın vicdanının derinliklerinde gözüküyor.
Şimdi,bir kız çocuğu babasının değerinin sahibi,ailesinin tüm şerefinin varisi oluyor.O, muhteşem asalet zincirinin devamıdır,Hz.Adem ile başlayan ve insanlık tarihi boyunca özgürlük ve bilincin tüm liderleri ile süregelen bir sürecin devamı.Hz.İbrahime ulaşan ve Hz.Musa ile Hz.İsayı kendisine katan bir süreçtir bu.Sonuçta Hz.Muhammed(saa)e ulaşan bir süreç.İlahi adalet zincirinin,gerçeğin güçlü zincirinin en son halkası Fatımadır.Bir erkek çocuk beklentisinde olan bir ailenin en son kızı Fatıma.Şüphesiz Hz.Muhammed(saa) kaderinin kendisine ne getireceğini biliyordu.Tabii,Fatıma(sa) da kendisinin kim olduğunu biliyordu.Evet!İşte düşüncenin bu okulu böyle bir devrimin temellerini attı.Bu dinde bir kadın böylesine özgür bırakılmıştır.İbrahimin ve atalarının dini bu değil miydi?
Bir Cariyeye Bahşedilen Şeref
Bir mescide gömülmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.Dünyanın en büyük mescidi Mekkede ki Mescidul-Haramdır.Kabe!Allaha aittir bu ev.Allaha adanmıştır bu ev.Beş vakit namaz kılanların yöneldikleri merkezdir O.Allah tarafından emredilir ve Hz.İbrahim inşa eder.İslam Peygamberi(saa)nin azad etme fermanıyla onure edildiği evdir bu.O,bu Özgürlük Evini kurtarır,onu tavaf eder ve ona yönelerek secde eder.Tarihte en büyük peygamberlerin tümü bu evin hizmetçileri olmuşlardır.Ancak hiçbir peygamberin buraya gömülmeye hakkı yoktur. Hz.İbrahim(as) onu inşa etti fakat oraya gömülmedi. Hz.Peygamber (saa) onu özgürlüğüne kavuşturdu ama oraya gömülmedi.Bütün insanlık tarihi boyunca bir kişi yalnız bir kişi var, kendisine bu ayrıcalık verilen.İslamın sahibi(Allah) sadece bir kişiyi kendisine özel evine, Kabeye gömülme şerefini vererek onurlandırdı.Kimi?
Bir kadını.Bir cariyeyi.Haceri(Hz.İbrahimin ikinci eşi Hz.İsmailin annesi.)Allah, Hz.İbrahime insanlığa bir mabed olarak en muhteşem evi,yanına da bu şerefli kadının kabrini inşa etmesini emretti.Beşeriyet ebede kadar Hacerin kabrinin etrafında toplanacak ve orayı tavaf edecektir.
İbrahimin Rabbi,koca insan toplumu arasından İbrahimin bilinmeyen koruması olarak bir anne,üstelik cariyeyi seçti.Başka bir ifade ile Allah bütün beşeri sistemlerde asalet ve şerefi olmayan bir varlığı seçti.
Hz.Peygamberin Kızına İhsan Edilen Onur
Evet!Bu düşünce okulunda bu tür bir devrim gerçekleşti.Bu dinde kadın böyle serbest bırakılmıştır.Bu,İslamın kadın sorununu nasıl ele aldığını ve kadını nasıl yücelttiğini gösterir. Ayrıca İbrahimin Rabbi,Fatımayı seçti.Fatıma,atalarının kutsal değerlerini devam ettirerek, ailesinin soy ağacını ve güvenirliliğini sürdürerek,ailesinin şerefine varis olarak,erkek çocuğun yerine kaim olan kız.
Kız çocuğunun doğumunun,kara toprağa gömerek yaşamını sona erdirmenin ancak temizleyebileceği yüz karası olarak algılandığı bir toplumda,babasının kızına layık gördüğü en iyi damadın mezar olduğu bir yerde, Hz.Muhammed (saa),kaderin ona neler yaptığını, Fatıma(sa) da kim olduğunu çok iyi biliyordu.
Bunun için tarih,Hz.Muhammed(saa)in genç kızına davranma tarzına,Fatıma(sa) ile konuşma tarzına,Fatıma(sa)yı yüceltme tarzına hayranlık duymuştur.
Fatıma(sa)nın evinin Hz.Muhammed(saa)in eviyle komşu olduğunu görüyoruz. Fatıma(sa) ve eşi Ali(as),Hz.Peygamber(saa)in mescidine komşu olan tek kişilerdir.Bunlar aynı evin insanlarıdır.İki evi birbirinden ayıran sadece iki metrelik bir avlu vardır.Birbirlerine bakan pencereler Muhammed(saa)in evini Fatıma(sa)nın evine açar.Her sabah Hz.Peygamber(saa) penceresini açar ve genç kızını selamlar.
Görüyoruz ki,Hz.Peygamber(saa) her enreye sefere çıksa,önce Fatıma(sa)nın evinin kapısını çalar ve onunla vedalaşır.Fatıma,Hz.Peygamber(saa)in kendisiyle vedalaacağı ilk ve son kişidir.Seferden her döndüğünde ilk aradığı Fatıma(sa)dır.
Bazı tarih belgelerde Peygamber(saa)in,Fatıma(sa)nın yüzünü ve elini öptüğünü kaydeder. Bu tür bir davranış nazik bir baba ve kızının ilişkisinden çok daha fazla derin bir davranıştır. Bir baba kızının ellerini öpüyor,hem de en genç kızının.Böylesine bir davranış böyle bir çevrede,o çevrenin zulme dayalı ilişkilerine ve ailelerine devrim ışıkları saçacaktır.İslam Peygamberi(saa) Fatıma(sa)nın ellerini öpüyor.Böyle bir ilişki,eşrafın,siyasetçilerin ve Peygamber(saa)in çevresinde halkalanan Müslüman çoğunluğunun, Fatıma (sa)nın büyüklüğü noktasında hayrete düşmelerine sebep olur.
İslam Peygamberinin ortaya koyduğu böyle bir davranış,insanlığın alışkanlıklarından,tarih fantezilerinden ve geleneklerden kurtulmaları gerektiği öğretmiştir.Ayrıca erkeklerin Firavun tipi tahttan vazgeçmesini,kibiri bir tarafa bırakarak zulme başkaldırmasını ve bir kadınla karşılaştığında başını eğerek selamlamasını öngörmüştür.Kadına da güzelliğine ve ihtişamına ulaşmasını,eski ve yeni alçaklık,yumuşak başlılık ve saflığını bir tarafa itmesini öğretmiştir.
Bunun için Peygamber(saa)in sözleri sadece bir babanın şefkatini ortaya koymuyor,fakat aynı zamanda sorumlulukları ve kesin görevleri zorunlu kılıyor.
Aşağıdaki ifadelerle Peygamber(saa),Fatıma(sa)ya sevgisini ve onunla ilgili düşüncelerini sergiliyor:Yeryüzünün en üstün kadınları şu dördüdür:Meryem, Asiye,Hatice ve Fatıma.Fatımanın sevinci benim sevincim,onun sıkıntısı benim sıkıntımdır.Kızım Fatımayı seven beni sevmiştir.Kim Fatımayı gücendirirse beni gücendirmiş olur.Fatıma bedenimden bir parçadır.Onu inciten beni incitmiş olur,beni inciten de Allahı incitmiş olur.
Büyün bu tekrarlamalar neden?Neden Hz.Peygamber genç kızını bu kadar ısrarla övüyor?Bu ısrarlı övgüyü diğer insanların huzurunda neden yapıyor?İnsanların,Fatımaya olan özel duygularının farkında olmalarını neden istiyor?Son olarak neden Fatımanın memnuniyetini ve kızgınlığını ısrarla belirtiyor?Fatıma ile ilişkilerde neden incitme terimi bu kadar sık tekrarlıyor?Bunun cevabı son derece hassas,önemli ve açıktır.Tarih bunu bütünüyle cevaplandırdı. Bu olağanüstü eylemlerin sırrı yakın zamanda çözülecekti, babasının vefatından sonra,birkaç ay gibi kısa sürede.
Babasının Annesi Fatıma(sa)
Tarih her zaman sadece büyüklerden söz etmez,onlara katılır da.Çocuklar her zaman unutulur.Fatıma,ailenin en küçük çocuğudur.Onun çocukluğu şiddetli heyecan içinde geçmiştir.Doğum tarihi tartışmalıdır.Taberi,İbn-i İshak ve İbn Hisaşm sireti peygamberlik misyonundan beş yıl önce doğduğunu kaydederler. Mesudi ise tam tersine beş yıl sonra olduğunu belirtir.Yakubi,kesin olmamakla birlikte ortasını bulur ve vahyden sonra ifadesini kullanır.Bundan dolayı hadisleri kaydedenler arasında görüş farklılığı vardır.Sünniler, Peygamberlik görevinden beş yıl önce doğduğunu,Şiiler ise Peygamberliktenb beş yıl sonra doğduğunu söylerler.
Biz bu tartışmayı ilim adamlarına bırakalım,onlar Fatımanın kesin doğumu konusunda bizi aydınlatsınlar.Biz bizzat Fatımanın kendisiyle,onun gerçeği ile ilgiliyiz.Peygamberlikten önce doğmuş,sonra doğmuş,burada bizi ilgilendirmiyor.
Açık olan şudur ki,Fatıma Mekkede yalnız kalmıştı.İki kardeşi çocukken ölmüştü.Bu sevgili çocuğun annesi gibi onunla ilgilenen en büyük kız kardeşi Zeynep ise Ebul Asın evine gelin gider.Fatıma onun yokluğunu acıyla kalbine gömer.Derken sıra Rukiye ve Umm-ü Gülsüme gelir.Onlar da Ebu Lehebin oğullarıyla evlenirler ve Fatıma daha bir yalnız kalır.Bu,eğer Fatımanın doğumunun peygamberlik msiyonundan önce olduğunu kabul edersek böyledir. Eğer ikincisini kabul edersek,o zaman kaçınılmaz olarak gözlerini açar açmaz yalnızdı. Herhalükarda yaşamının başlangıcı Hz.Peygamberin misyonunun çok yoğun olduğu bir zamana rastlar.Büyük mücadelelerle,zorluklarla ve Hz.Peygamberin evini gölgeleyen eziyetlerle dolu bir hayat.
Babası,insanlık için bilincin temsilciliğini omuzlarında taşıyor,insanların düşmanlıklarından ızdırap duyuyordu.Diğer taraftan annesi de sevgili eşinin hizmetiyle meşgul oluyordu. Çocukluğunun ilk tecrübeleriyle beraber Fatıma, ızdırabı,hüznü ve hayatın acısını tatmıştı.Çok genç olduğu için özgürce davranabilirdi.Ancak O,bu özgürlüğünü babasına eşlik etmeye feda ediyordu. O,çok iyi biliyordu ki babasının,çocuğunun elinden tutarak özgürce ve serbestçe sokaklarda ve pazarlarda yürüyebilecek kendine has özel hayatı yoktu.O hep yalnızdı.Şehrin düşmanlarının ve düşmanlığın dalgaları arasında her taraftan gelebilecek tehlikelere karşı yüzme sınavı veriyordu.Ancak babasının kaderini bilen bu küçücük kız çocuğu,hiçbir zaman babasının yalnız kalmasına izin vermedi.
Babasının kalabalık insan toplulukları arasında durduğunu defalarca görmüştü Fatıma.O, insanlarla son derece nazik konuşuyor,fakat onlar tam tersine,kaba bir şekilde Onu kovuyorlardı.Onların cevapları ise sadece Onunla alay etmek ve düşmanlık beslemekti.O,bir kez daha yalnızlığı ve kimsesizliği yüreğinde hissediyordu.Fakat O,yavaşça ve sabırla başka bir grupla beraber oluyordu. Tekrar mesajını anlatmaya başlıyordu.Sonuçta yorgun ve o ana kadar elde edilmiş hiçbir sonuç almaksızın diğer çocukların işlerinden eve dönen babaları gibi azıcık olsun istirahat edebilmek için evine dönüyor ve sonra tekrar işine yöneliyordu.Tarihin bize hatırlattığına göre,bir defasında Mescid-i Harama girdiğinde kötü isimlerle kendisine seslenilir ve hakarete uğrar.Küçük bir çocuk olan Fatıma da manzaraya yakın bir mesafede duruyor,olayı izliyor ve babasıyla beraber eve dönüyordu.
Hz.Peygamber,mescide secdede iken,düşmanlarının koyun bağırsaklarını üzerine attıkları gün küçücük Fatıma anında babasına yetişir,bağırsakları kaldırır ve uzaklaştırır.Arkasından küçcük,müşfik elleriyle babasının başını ve yüzünü temizler,onu teselli ederek eve götürür.
Bu narin,zayıf ve yalnız kız çocuğunu tanıyanlar babasına eşlik etmesinin yanı sıra onu ne kadar teselli ettiğini de bilirler.Dertleri ve ızdırabları süresince babasına destek verdi.Saf ve çocuksu hareketleriyle beraber babasının halinden anlıyordu.Bundan dolayı Fatımaya ümmü ebiha(babasının annesi) denmiştir.
Ali Şeriati