Farklı İklim Koşullarına Uygun Yaratılmış Canlılar

meridyen2

Kayıtlı Üye
Farklı İklim Koşullarına Uygun Yaratılmış Canlılar

Allah sıcak ve soğuk ortamlarda yaşayan canlıları bu ortamlara dayanmalarını sağlayan donanımlara sahip olarak yaratmıştır. Bir canlının, bulunduğu çevrede daha iyi yaşamasını ve üremesini sağlayan bu özellikler, Allah’ın canlılarda yarattığı muhteşem sanatın bir sonucudur:


“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen olur.” (Bakara Suresi, 117)


Lemminglerin Isı Dengeleri

Hava sıcaklığı donma derecesinin altına düştüğünde yaşamlarını sürdürebilmeleri için bütün memelilerin kendi vücut ısılarını yükseltmeleri gerekir. Memeliler içinde bir istisna olarak lemmingler sıcaklık -120C’ye ulaşana kadar bu işleme başlamazlar. Çünkü lemminglerin kış mevsiminde ortaya çıkan uzun kürkleri ısı kaybını azaltacak şekilde yaratılmıştır. Tüm alemlerin Rabbi olan Allah lemmingleri yaşadıkları ortamın koşullarına uygun özelliklerle birlikte yaratmıştır. Örneğin lemmingler karın altında tüneller kazarak yuva yaparlar. Bu yuvalar kar seviyesinin 60 cm. kadar altındadır. Lemminglerin yuvaları üstlerini kaplayan kar sayesinde çok sıcak olur. Öyle ki, yuvaların bulunduğu yerde dışarıdaki sıcaklık donma derecesinin altında olsa bile yuvadaki sıcaklık 100C’ye ulaşabilir. Bundan başka ortalama üç ya da dört yılda bir lemming nüfusu çok yüksek bir yoğunluğa ulaştığı için, binlerce hayvan yeni yerleşim bölgelerine göç eder.




Denizaslanlarının Koruyucu Yağı ve Derileri


canlilar3.jpg


Denizaslanları dondurucu soğukluktaki kutupsal alanlarda yaşarlar. Memeliler sınıfına dahil olan bu canlılar yaşamlarını buzlu suların içinde sürdürmelerine rağmen soğuktan hiç etkilenmezler. Bunun nedeni vücutlarında bulunan koruyucu yağ tabakasıdır. Derilerinin altındaki bu yağ sayesinde vücutları sürekli sıcak kalmaktadır. Kutupsal alanlarda yaşayan denizaslanlarının bir diğer ilginç özelliği ise ağızlarındaki uzun dişleridir. Bu dişler sayesinde kendilerini en önemli düşmanlarından biri olan kutup ayılarına karşı korumakta ve midye, yengeç, salyangoz gibi sert kabuklara sahip olan avlarını sindirebilmektedirler. Sahip oldukları kalın, kaba derileri de bu canlıları düşmanlarının keskin dişlerinden ve çevrede bulunan sivri kaya parçalarından korunmalarını sağlar. Denizaslanları vücutlarındaki fazla kiloları nedeniyle karada çok hızlı hareket edemezler, ancak bu durum denizaslanları suyun içindeyken geçerli değildir. Bu canlılar suda oldukça hareketlidirler ve uzun mesafeleri hiç durmadan yüzebilmektedirler. Avları için 105 metre gibi oldukça derin bir mesafeye hiç zorlanmadan dalabilirler.


Denizaslanları kutup alanlarında yaşayan insanlar için de doğal bir kaynak oluşturmaktadırlar. Kutuplarda yaşayan insanlar ısınmak ve aydınlanmak için bu canlıların vücutlarındaki yağı yakmakta, etlerini yiyecek olarak kullanmakta ve bu canlıların derilerinden su geçirmez elbiseler yapmaktadırlar.


Görüldüğü gibi, Allah denizaslanlarını soğuk iklimlerde yaşayabilecekleri şekilde yaratmış ve birçok özelliğiyle insanların faydasına sunmuştur. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:


“Ve hayvanları da yarattı; sizin için onlarda ısınma ve yararlar vardır ve onlardan yemektesiniz.” (Nahl Suresi, 5)



Antifriz Üreten Kuzey Kutup Böceği



Karada yaşayan tüm böcek türleri soğukkanlı canlılardır. Bu, canlının yaşadığı ortamın ısısına göre vücut ısısının da değişebilmesi anlamına gelir. Eğer hava sıcaklığı -20 dereceye düşecek olursa karada yaşayan böceklerin vücutları bu soğukluğa dayanamaz. İşte bu yüzden çoğu böcek türü sıfırın altındaki soğuklarda yaşamlarını yitirmektedir. Bunun istisnalarından biri kuzey kutup böceğidir. Bu böcek türü vücudunda ürettiği, soğuğa karşı bir nevi antifiriz görevi yapan ve direnç gösteren bir alkol çeşidi sayesinde kendisini kutbun dondurucu soğuğundan koruyabilir.


Böceğin ürettiği “gliserol” vücudundaki kanın ve diğer sıvı moleküllerin donmasına; buz kristallerinin hücreleri öldürmesine ve hücre bağlarını parçalamasına engel olmaktadır. Bununla birlikte kuzey kutup böceklerinin vücut sistemleri hava soğudukça ve günler kısaldıkça daha dirençli bir hale gelmektedir. Isı düştükçe vücutlarındaki su hacmi otomatik olarak azalmakta, bünyeleri gliserol, trihasoli ve sorbitol gibi antifrizleri daha çok üretmektedir. Öyle ki bu canlılar üzerinde yapılan deneyler gliserol sayesinde kuzey kutup böceğinin -87 derecelik bir soğuğa karşı bile hayatta kalmayı başardığını göstermiştir.



Kırmızı Yarasaların Dayanıklılığı


Kırmızı yarasalar, ağır bir kürke sahiptirler. Ayrıca diğer yarasalar arasında en fazla kırmızı kan hücresine sahip olan tür de kırmızı yarasalardır. Kış uykusuna yattığında soğuğa maruz kalan vücut bölgelerini minimuma indirmek için bir top gibi kıvrılarak uyur. Kış uykusuna yattıkları zaman dokuları –26 dereceye kadar düşük ısılara bile rahatlıkla dayanabilir.



Wedel Ayı Balığı


Antartika bölgesinde yaşayan Wedel türü ayı balığı, hava sıcaklığının –560C, su sıcaklığınınsa –26 dereceye kadar düştüğü sert kış koşullarına bile dayanabilir. Ayı balıkları, çok derinlere daldıklarında yoğun basınç ve ani basınç değişimi yüzünden oluşan vurgundan etkilenmezler. Çünkü uzun süreli dalışlarında su altına girmeden önce birkaç küçük dalış yaparlar. Kaburga kemiklerini ve diyaframlarını açıp kapayarak ciğerlerindeki havayı dışarı atarlar ve ciğerlerini de kapatırlar. Bir süre sonra ciğerlerinde hiç hava kalmadığı için azot eriyerek kana karışmaz ve yaşamsal sorunlar da böylece önlenmiş olur. Ayı balıklarının solunum borusu çoğu memelininkinin tersine yuvarlak değil, düz-oval biçimlidir ve yüksek basınç altında hemen kapanabilmektedir. Aynı şekilde kulaklardaki hava boşlukları da dış basınç belli bir noktaya eriştiğinde şişip burayı tıkayan kan damarlarıyla örülmüştür.



Baykuşların Soğuktan Koruyan Tüyleri



Baykuşlar gece yaşayan kuşlardır. Bu nedenle gece olup da sıcaklık düştüğü zamanlarda avlanmak için harekete geçerler. Vücut yapılarını incelediğimizde diğer yırtıcı kuşlar içinde en kalın tüylere sahip olanların baykuşlar olduklarını görürüz. Örneğin karlı bölgelerde yaşayan bir baykuş türünün özellikle bacaklarının ve ayaklarının üzerinde son derece kalın tüyler vardır. Allah tarafından onlar için yaratılmış olan bu özellik sayesinde baykuşlar soğuktan etkili bir şekilde korunmuş olur.

canlilar1.jpg

Canlıları da onların sahip oldukları mükemmel sistemleri de yaratan, aynı zamanda tüm evreni canlılık için en elverişli şartlarda var eden alemlerin Rabbi olan Allah’tır. “İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek-korkar’...” (Fatır Suresi, 28)


Maça Ayaklı Karakurbağası


Maça ayaklı karakurbağası yılın en kurak dokuz ayı boyunca kendi ürettiği jelatin içinde saklı bir çukurda uyur. Çöl kaplumbağaları kendi üst kabuklarının altındaki iki kesede yaz için su depolarlar. Salyangozlar ve karidesler ise çöllerdeki nadir yağışlardan sonra su birikintilerinde harekete geçerler ve bu sular kurumadan önce onlarca yıl bekleyebilecek yumurtalarını bırakırlar. Böylece yavrular güneşin kavurduğu tuzlu toprakta bir sonraki yağmur gelene kadar yumurtadan çıkmak için beklerler.


Yarasa Kulaklı Tilkiler


Tilkiler değişik iklim koşullarında yaşayabilen canlılardır. Allah tüm canlılar gibi onları da bulundukları ortama uygun özelliklerle donatmıştır. Örneğin Afrika’nın yarasa kulaklı tilkisinin son derece büyük kulakları vardır. Bu tilkiyi ilginç kılan özelliği; termitler, gübre böcekleri ve onların larvalarıyla beslenmesidir. Yarasa kulaklı tilkilerin kulakları, larvaların kemirme sesini bile hemen tespit edebilecekleri kadar hassastır. Tilkilerin en küçüğü olan krem renkli fennec tilkisi de çok büyük kulaklara sahiptir. Bu tilkiler Afrika ve Arabistan’ın kumlu çöllerinde yaşarlar. Geniş kulakları sadece avlarının yerini tespit etmekle kalmaz. Aynı zamanda fazla ısınmayı önleyen bir “radyatör” gibi işlev görerek hayvanın serin kalmasını da sağlar. Kutup tilkilerinin kulakları ise tersine küçük ve yuvarlaktır. Hayvanın burnu da tipik tilkilerde olduğundan daha kısadır. Kışlık bir manto gibi olan, kalın kürkleri kısa burunlu kutup tilkilerini soğuğa karşı korur. Bu kürk sıcaklık çok fazla düşene kadar hayvanın vücut sıcaklığını muhafaza eder.


Gazellerdeki Kusursuz Soğutma Sistemi


Soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Sıcakkanlı her canlı, ısı kontrolü için birçok mekanizmaya sahiptir. Afrika’nın hızlı koşan gazeli, sık sık düşmanlarından kaçmak için koşmak zorunda kalır. Bu sürat koşusu gazelin vücut ısısını yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir.


Gazel beynini serin tutmak için, başının sağ tarafında, kendine has bir soğutma sistemine sahiptir. Gazellerin ve benzer hayvanların, soluk alma kanallarının ardında uzanan, büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur, bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur. Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarı içerisinde biraraya gelirler. Şayet beynin soğutulması için bu sistem olmasaydı gazel de hayatını devam ettiremezdi.


Dayanıklı Tatarcık Larvaları


Nijerya’da yaşayan bazı tatarcıkların larvaları kayalıklarda bulunan derin olmayan gölcüklerde yaşar. Kayalık gölcüklerinin suyu çekildiğinde larvalar da vücutlarındaki suyun %92’sini kaybederek kurur ama ölmezler. Bu özellikleri sayesinde larvalar 100 dereceden daha yüksek ısılara bile dayanabilir. Öyle ki, kurumuş larvalar 10 yıl sonra bile suyun içerisine konulduklarında birkaç saat içinde normal hayatlarına geri dönebilir.


Tatarcıkların vücutlarının %92’si kurumuşken tekrar yaşama dönebilecek bir yapıya sahip olmaları, Allah’ın varlığının ve üstün kudretinin delillerinden biridir.


Allah canlıları düşünmemiz ve bunun sonucunda da Kendisi’ni tanımamız, O’nun yüceliğini ve üstün gücünü kavramamız için yaratmıştır. Oysa bazı insanlar daha farklı konuları önemli görerek bu hayati konular üzerinde düşünmezler. Allah ayetlerinde bu insanların Allah’ın varlığının delilleri üzerinde düşünmediklerinden, yaratılış mucizelerini görmezden geldiklerinden şöyle haber verir:


“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah’a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar.” (Yusuf Suresi, 105-106)
(makale harun yahya)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst