Efsunkar
Bayan Üye
İnsanların bir rüyada yaşadıkları fakat rüya gördüklerinin bilincinde olmadıkları konusu birçok kişi tarafından incelenmiş bir konudur. Bu konu hem bir rüyadan uyanmayı , hem de rüyanın içindeyken rüyanın içinde olduğunu bilerek aktif davranabilmeyi de kapsar.
İnsanlar kendilerinin kim olduğu ile ilgili verdikleri yargılarla ve oluşturdukları kişilik imgesi ile büyük bir rüyanın içinde yaşamaktadırlar.
Bu rüyadan bilinçli bir şekilde uyanmaya ise felsefe diyebiliriz.
Bu bağlamda felsefe hep bir ötekinin, uyandırıcının konumudur, uyuyanın değil.
"Farkında olduğumun yani yokluktan seyredenin farkındayım , o halde varım !
"Kavramsal bir nesne olarak Farkındalık nasıl mümkündür?
Üstünde çalışacağımız temel kavram bilinç kavramı olacak.
Saffet Murat Turaya göre bugünkü Psikolojinin ve Psikiyatrinin bilinç kavramının öyküsü Descartes ile başlar.
" Lacanın "bir karabasan gibi okuyalım" dediği Descartesla " (Tura 1996 : 81 ).
Descartesa göre şüphe etmek , düşünmektir !
Yani bir bilinçedimi yapmaktır.
" O halde düşündüğü kesindir. Düşündüğüne göre kesinlikle vardır.
Cogito ergo sum (Düşünüyorum , o halde varım).
Her şeyden şüphe edebilirim ama düşünüyorum ya da bilinç edimi yapıyorumdan şüphe edemem.
O halde varımdan şüphe edemem " ( Tura 1996 : 81 ).
Saffet Murat Tura , yazısının devamında balık avlıyorum ile düşünüyorum önermesini ayıran şeyin ne olduğunu sorgular.
Mantıken ikisi de varım önermesini içerdiği halde arada önemli bir fark vardır.
" Balık avlıyorumda bir dolayım söz konusudur. Oysa düşünüyorumda bilinç kendi kendini algılamakta , kendi üzerine katlanmaktadır. Düşündüğümü doğrudan sezgisel olarak algılıyorum.
İşte bilincin temel özelliği budur :
Kendi kendini algılaması , özne nesne ikiliğini ortadan kaldırması.
Kesinliği apaçık , açık seçik veren budur.
" Zihin edimi yapıyorum"dan şüphe edemem.
Bu dolayımsızdır , sezgiye doğrudan bir kesin doğru olarak verilmiştir " (Tura 1996 : 82 ).
Saffet Murat Tura , Psikoloji ve Psikiyatrinin sözkonusu ettiği bilinçin de buraya dayandığını söyler :
Farkında olmak ve farkında olduğunun farkında olmak .
Nisargadatta Maharaja soruyor (muhtemelen uykuda olan ) birisi :
_"Bana baktığınızda ne görüyorsunuz ?
"Bilge cevap veriyor ;
"Sizin kendi hakkınızdaki imgeleminizi görüyorum ".
Konuşmanın devamında tekrar soruyor aynı kişi :
"Sizin doğruyu söylediğinizi nasıl bilebiliriz ?
Cevap şöyle oluyor :
" Gerçeğin ( Hakikatin olmalı C.E.) kanıtı , onun dinleyen üzerindeki etkisindedir.
Farkındalık için Ben Oyum isimli kitabında şu tanımı getiriyor Maharaj :
" Farkındalık , kendi başına , devinimsiz ve zamansız , burada ve şimdidir "
( Çeviren : Jale Gizer Gürsoy )( Maharaj I993 : 277 ).
Sonra devam ediyor " Farkındalık , bir nesnesi ve hedefi olduğunda bilinç olur. Nesne ve hedef durmadan değişir.
*
İnsan, doğası gereği yargılayan, sorgulayan, tartışan bir varlıktır. Bu sebeple de insanın öğrenmek istediğin birçok konu vardır. İşte filozoflar da bu türden şeyler düşünmektedirler.
Peki bu "Filozof" diye adlandırılan kişilerin normal insandan farkları var mıdır, varsa da bunlar nelerdir?
Filozofların normal düşünce sürecindeki insandan tabî ki farkları vardır ve bu farklar; onların derinlemesine, tutarlı, belirli tabanlara oturtulmuş ve sistematize edilmiş düşünmelerinden kaynaklanmaktadır.
*
Alıntı
İnsanlar kendilerinin kim olduğu ile ilgili verdikleri yargılarla ve oluşturdukları kişilik imgesi ile büyük bir rüyanın içinde yaşamaktadırlar.
Bu rüyadan bilinçli bir şekilde uyanmaya ise felsefe diyebiliriz.
Bu bağlamda felsefe hep bir ötekinin, uyandırıcının konumudur, uyuyanın değil.
"Farkında olduğumun yani yokluktan seyredenin farkındayım , o halde varım !
"Kavramsal bir nesne olarak Farkındalık nasıl mümkündür?
Üstünde çalışacağımız temel kavram bilinç kavramı olacak.
Saffet Murat Turaya göre bugünkü Psikolojinin ve Psikiyatrinin bilinç kavramının öyküsü Descartes ile başlar.
" Lacanın "bir karabasan gibi okuyalım" dediği Descartesla " (Tura 1996 : 81 ).
Descartesa göre şüphe etmek , düşünmektir !
Yani bir bilinçedimi yapmaktır.
" O halde düşündüğü kesindir. Düşündüğüne göre kesinlikle vardır.
Cogito ergo sum (Düşünüyorum , o halde varım).
Her şeyden şüphe edebilirim ama düşünüyorum ya da bilinç edimi yapıyorumdan şüphe edemem.
O halde varımdan şüphe edemem " ( Tura 1996 : 81 ).
Saffet Murat Tura , yazısının devamında balık avlıyorum ile düşünüyorum önermesini ayıran şeyin ne olduğunu sorgular.
Mantıken ikisi de varım önermesini içerdiği halde arada önemli bir fark vardır.
" Balık avlıyorumda bir dolayım söz konusudur. Oysa düşünüyorumda bilinç kendi kendini algılamakta , kendi üzerine katlanmaktadır. Düşündüğümü doğrudan sezgisel olarak algılıyorum.
İşte bilincin temel özelliği budur :
Kendi kendini algılaması , özne nesne ikiliğini ortadan kaldırması.
Kesinliği apaçık , açık seçik veren budur.
" Zihin edimi yapıyorum"dan şüphe edemem.
Bu dolayımsızdır , sezgiye doğrudan bir kesin doğru olarak verilmiştir " (Tura 1996 : 82 ).
Saffet Murat Tura , Psikoloji ve Psikiyatrinin sözkonusu ettiği bilinçin de buraya dayandığını söyler :
Farkında olmak ve farkında olduğunun farkında olmak .
Nisargadatta Maharaja soruyor (muhtemelen uykuda olan ) birisi :
_"Bana baktığınızda ne görüyorsunuz ?
"Bilge cevap veriyor ;
"Sizin kendi hakkınızdaki imgeleminizi görüyorum ".
Konuşmanın devamında tekrar soruyor aynı kişi :
"Sizin doğruyu söylediğinizi nasıl bilebiliriz ?
Cevap şöyle oluyor :
" Gerçeğin ( Hakikatin olmalı C.E.) kanıtı , onun dinleyen üzerindeki etkisindedir.
Farkındalık için Ben Oyum isimli kitabında şu tanımı getiriyor Maharaj :
" Farkındalık , kendi başına , devinimsiz ve zamansız , burada ve şimdidir "
( Çeviren : Jale Gizer Gürsoy )( Maharaj I993 : 277 ).
Sonra devam ediyor " Farkındalık , bir nesnesi ve hedefi olduğunda bilinç olur. Nesne ve hedef durmadan değişir.
*
İnsan, doğası gereği yargılayan, sorgulayan, tartışan bir varlıktır. Bu sebeple de insanın öğrenmek istediğin birçok konu vardır. İşte filozoflar da bu türden şeyler düşünmektedirler.
Peki bu "Filozof" diye adlandırılan kişilerin normal insandan farkları var mıdır, varsa da bunlar nelerdir?
Filozofların normal düşünce sürecindeki insandan tabî ki farkları vardır ve bu farklar; onların derinlemesine, tutarlı, belirli tabanlara oturtulmuş ve sistematize edilmiş düşünmelerinden kaynaklanmaktadır.
*
Alıntı
p