Fanus / Safranski

ashli

Bayan Üye
Fanus

Safranski, insanin icinde yasamak istedigi bir gercege duydugu ozlemin tehlikelerinin bilincinde olmasinin yanisira, insanin herseyiyle uyum icinde oldugu bir fanusta yasayamayacagini, tahammul edemeyecegini soyluyor.

Insan ne kadar globallesme kaldirabilir adli yazisinda, Safranski, modern insandan tum dunyayi anlamasinin istenmesine karsi cikiyor.

Safranski: ?Bu mumkun degildir, cunku sen globalin tumunde birden oturamazsin ki, yasadigin yer zaten cok kucuk ozel bir cevre. Kitabimda, globallesmeye bakarak, insanin yasadigi mekani tumuyle anlama ve kavramaya duydugu ihtiyaci yeniden vurgulamak, hatirlatmak istedim. Beni ilgilendiren, globallesmenin yarattigi teknik, ekonomik sosyal sureclerin nasil isledigi aciklamak degil. Bu konuda bir suru kitap yazildi, cizildi. Beni ilgilendiren su: bu hizli globallesmede kendini nasil hissediyorsun, seni nasil etkiliyor? Bu butunu kafanda nasil algiliyorsun, bu bilgileri ne yapiyorsun. Bakin, biz bu masada Gurcistani tartisabiliriz sonra Afganistani, sonra Iraki ele alabiliriz. Sonra Afrikadaki Aids sorununu, Colombiyadaki uyusturucu kacakciligini ele alabilir, sonra da Hollanda?daki sosyal devletin yeniden duzenlenmesi hakkinda konusabiliriz. tartisabiliriz. Bu mumkun. Ama bir anlami var midir bu tartismalarin? Bu konularda ekstrem bilgi eksikligimiz olmasina ragmen, bu konularda guclu gorusler gelistiriyoruz.

Abazalarimi Gurculerimi desteklemeliyiz, Schroder?in aldigi karar saglikli mi? Surekli fikir ileri surup seyler hakkinda yargilara variyoruz. Soyle diyebilirsin: ne yapabiliriz ki, bizi icki masalarina mahkum ettiler. Demokraside gorus sahibi olmak onemlidir, bu konulardaki bilgimiz yuzeysel de olsa, alinan kararlari etkilemeliyiz?.

Simdiye kadar tarihte hic karsilasmadigimiz bir problemle karsi karsiyayiz. Dunya capinda gelisen bu surecler, giderek daha bir ic ice geciyor, hersey daha bir karmasik oluyor, oyle kompleks bir hale geliyor ki, artik aklimiz olan bitenin derinligini kavrayamaz hale geliyor. Ozlu bir bilgimiz olmadigi halde, durus ve tutum belirtmeye zorlaniyoruz. Goloballesmenin yarattigi sorun budur: tum dunyayi goruyorsun, ustelik her gun, ama olan biteni anlamiyor, bilmiyorsun. Bir dusun, 19. yuzyilin sonlarindaki iletisim teknigiyle herseyi ayni anda tek bir mekandan izleme olanagin yoktu. Fransiz ihtilalinin oldugu Almanya?da bir hafta sonra duyuldu. Dunyada herhangi bir yerde olan olaylari duydugunuzda uzerin epey bir vakit gecmis oluyordu. Ustelik direk goruntulerde yoktu. (...). Dolayisiyla haberle senin aranda hep bir bir mesafe olusuyordu. Sanki gizemli bir seydi ve sen onu yasayip hissedemiyordun. Simdi ise bu mesafe ortadan kalkti. Dunyanin bizden cok uzaklarda gelisen olaylara artik direk sahit olabiliyoruz, ve de gercek goruntulerle. Gercek olmayan bir ?yakinlik? hissediyorsunuz. Gercekte olayin gectigi yer cok uzak, gelismeleri anlamiyoruz ama ayni zamanda vicdanlarimiza sesleniyor ve politik sonuclari bizi de etkiliyor?.

Safranskiye gore artik bu gidis durdurulamaz. Gercek yasamimiz, gercek yasadiklarimiz goruntu sansasyonlariyla bulaniklastiriliyor. ?Ama kendimizi bilinclendirebiliriz. Bir teror saldirisiyla olme sansimiz, lotodan birinci ikramiyeyi kazanma sansi kadarir. Goruntuler bu olaylar, sanki her yerde varmis ve olabilecekmis gibi bir duygu uyandiriyor. Bu duygular ve korkular yuzunden, insanlar, aslinda gercek olmayan bir tehlike icin politik maceralara atilabiliyor, canini ortaya koyabiliyor. Iste esas tehlikeye bu tutum yol aciyor?.

Bu kafa karistirici bir paradoks. Klasik humanizm insani burnunun otesini gormeye, olan bitene duyarli olmaya cagiriyor. Safranski?ye gore kisi once kendi kisisel dunyasini tehlikelerden temizlemeli.

Bireyi temel alan humanizm iki taraftan tehdit ediliyor. Birincisi, sizi o koca dunyayi anlamaya, kavramaya zorlayan globallesme, ki onu anlamakla ugrasmaktan kendi BEN?inize vakit kalmiyor. Digeri ise, insanin yuzde 99,8 nin genetik oldugunu ileri surerek, bireyi biyolojik anlamda makul olmaktan cikaran biyoloji. Boylece sosyolojik ve biyolojik olarak guclu bir sekilde bagintilaniyor. Ne tesaduf ki, su anda Almanya da her iki konuda da siddetli bir tartisma suruyor. Fakat bu tartisma disarda degil, kendi kafamizda oluyor. Genel olmaktan nasil kurtulabilirim, kendi kordinatlarimi nasil bulabilirim? Tabii ki bir kismimiz bu isi uzun bir sureden beri yapiyor, biz zaten kendi yolumuzda gidiyoruz. Ama burada onemli olan sey, bizim kotu vicdanli bireyler haline donusmemiz, cunku hala bireyiz! Benim tutumum varolusculuktan cok etkilendi, felsefi bakisimi yonlendirdi. Her seyde su soruyu sormak: gercekte ne yapiyorsun, senin icin esas olarak ne onemli? Irak?a cikarma yapilmali mi, yapilmamali mi sorusu yuzunden bir suru yakin iliskiler, arkadasliklar bozulmadi mi? Esas olan icsel sorular ve cevaplar: bana uzak olan ne, gercekte ne oluyor, neyi gercekten hissedip gercekten yasiyorum, ne hakkinda goruslerim olabilir? Hangi sorular benim varolusumla ilgili onemli olabilir ve hangi sorular sadece akilli gorunmek istedigimiz icin onemli? Savundugum bu tutumun sonunun ne olacagini soylemek zor, ama sadece suphecilige yol acmasi bile beni memnun edebilir, kendi yargilarina soru isaretleri koyabilecek siddetli bir suphecilik, oyle ki, senin hayali bir tiyatro hakkinda yargilar yaptigini farkettirecek, bir cesit fikir, gorus oyunu. Terapi etkisi yapiyor..


NRC Handelsblad'in aylik dergisi, ocak 2004
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst