doostum_
Kayıtlı Üye
Liderin maestrosu Selçuk İnan, FANATİK'e konuştu... Milli yıldız özetle, İşi yarım bırakmayız, kimse heveslenmesin mesajı verdi
Evet, rakiplerimiz ikinci yarıya daha iddialı girecek ama çok dert değil. Sonuçta ipler elimizde. Kazandığımız sürece onların stresi katlanır.
Biz rakipler kötü diye iyi değiliz. Bu yorum haksızlık. Bugünler istikrarın, aile olmanın eseri. Ayrıca gündemimde sözleşme değil, şampiyonluk var.
Şüphesiz son dönemde Türk futbolunun en çok dikkat çeken, kendini geliştiren, mevkisindeki yabancı egemenliğine kafa tutan isimlerden biri o... Bunun karşılığında lider Trabzonun organizatörü olan, Hiddinkin de aklını çelip Ay Yıldızlı formayı daha sık giymeye başlayan Selçuk İnandan bahsediyoruz. FANATİKin sorularını yanıtlamayı kabul eden ve çok önemli noktaların altını çizen genç yıldız, hem kendi taraftarlarının hem de onu takımlarında görmek isteyen futbolseverlerin aksine sözleşme meselesinin değil, şampiyonluk işinin asıl gündemi olduğunu gün gibi ortaya koydu. Neredeyse her sorumuzun yanıtı bir şekilde o büyük günün hayallerine çıkarken, ne yıldızlar topluluğu Beşiktaş ne de Fenerbahçenin iddiasını pek kafasına takmadığı da belliydi. Şimdi sizi Selçuk İnan ile yaptığımız tele-röportajla başbaşa bırakıyoruz.
Soru: Genç yaşında 3 yıllık kariyer sonrası Trabzonun deneyimlisi oldun. Nedir bu sezonki bambaşka görüntünün sırrı?
Cevap: Doğrusu bizim takım ben buraya geldiğimden beri bu oyunu oynamaya çalışıyor. Hep bunu geliştirmeye uğraştık, bu sezon ise tavan yaptık. Genele bakacak olursanız neredeyse ideal kadromuzun yüzde 70i 3 sezondur beraber oynmayan, aynı havayı soluyan, bir takımdan çok bir aile gibi yaşayan futbolculardan kurulu. O nedenle de bu istikrarın korunmasının gelişen, sadece kendine bağımlı oyun stilimizi direkt etkilediği inancındayım.
Soru: Yani Trabzonsporun iyi olması, rakiplerinin kötü olmasından kaynaklanmıyor öyle mi?
Cevap: Böyle düşünceler gerçekten de bizim emeğimize karşılık ayıp düşünceler. Ben böyle bir fikre katılmıyorum. Ne olurdu rakiplerimiz de iyi bir sezon geçirseydi, fark açılmazdı ama en fazla aynı puanda olurduk diğer adaylarla. Yani bizim topladığımız puanlara bir etkisi olmazdı bence diğerlerinin performansı.
Soru: Birlikte oynama durumu büyük bir artı, katılıyorum. Kadrosu en kolay sayılabilecek takımsınız. Bunda tek faktör oyuncular mı?
Cevap: Sistemden bahsediyorsak öncelik hocalarımızda. Diğer yandan işin görünen yüzünde ise sadece biz futbolcular ön planda bulunuyoruz. Ancak bizim arkamızda sakatlık problemlerinin en az olmasını sağlayan, bizi hazırlayan, sorunlara çözümler üreten önemli bir ekip de söz konusu. Onların da hakkını buradan sizin aracılığınız ile vermek istiyorum. İstikrarlı kadroda çok insanın emeği söz konusu.
Soru: Peki hepsi olmasa da bu sorunlu yabancıların derdi ne?
Cevap: Çok samimi konuşacağım. Teonun bildiğimiz kadarıyla ne kulüple ne de şehirle ilgili bir sıkıntısı vardı. Onun ailevi problemleri olduğunu duymuştuk. Gitmesi ve kafasının karışıklığı bundan olsa gerek. Yoksa Teo oynamaya başlamıştı, goller atıyordu, piyasası artıyordu. Niye rahatsız olsun ki! Jaja içinse yorumlar biraz yanlış sanki. Çünkü benim takım içinde yakından tanıdığım birlikte vakit geçirdiğim, İstanbula geldiğimde bile görüştüğüm arkadaşlarımdan. Öyle abartılacak bir derdi yok. Sadece ülkesinden uzakta ve çocuğunun sıkıntısına takıldı. Mutlaka dönecektir, ilk yarıdan da iyi oynayacaktır.
Soru: Siz aslında bir algıyı da yıktınız... Handikaplı, sosyal şartları sıkıntılı şehir olarak görülen Trabzonda sen, Burak, Umut, Onur, Giray vs. gibi genç isimler gayet başarılı işler yapıyorsunuz. Sıkıntı başka o zaman değil mi?
Cevap: Bu durum biraz da önceliklerinizle alakalı bence. Asıl sıkıntı kafalarda. Biz hepimiz Trabzonsporda bu yolun sonunda o ışığı görerek, ona ulaşmak isteyerek çalışan insanlarız. Ayrıca bizim takımımızın bir başka özelliği de aramızda öyle çok büyük başarılar yakalamış oyuncu sayısı fazla değil. Özellikle bir de Trabzonsporda şampiyonluk hayali gerekirse sosyal hayattan ödün vermenizi kolaylaştırıyor. Bu bilince sahip oyuncu sayısının fazlalığı da o karamsar görüşlerin aşılmasını sağlayacak kadar fazla.
Soru: Bu şampiyonluk hissi gerçekten o kadar etkili bir duygu mu?
Cevap: Trabzonun avantajı var burada biraz da. Yani size bu şehirde futbolun ne kadar önemli, değerli ve sosyal hayatın en büyük parçası olduğunu gösteriyorlar.
O nedenle kendimizi daha fazla sorumlu hissediyoruz, kafa olarak daha iyi hazırlanıyoruz. Olumsuz şeyleri öteleyip o şampiyonluk anında yaşanacakları düşünüyoruz.
Soru: Beşiktaş kadrosuna önemli takviyeler yaptı, Fenerbahçe de işin peşini bırakacak gibi değil? Onların bu hali nasıl etkiler yarışı?
Cevap: Bizim için bir sıkıntı olmaz. Tam tersine belki işimize daha da fazla konsantre oluruz. Ancak rakiplerimizin kimleri aldığı, ne kadar iddialı olacağı Trabzonsporun gündemi olmayacak. Çünkü biz zaten hocamızın da defalarca altını çizdiği gibi, işi bitirdik, şampiyonuz havasında değiliz. Maç maç düşünüyoruz, her rakibi ciddiye alıyoruz. Biz kazanmaya devam ettiğimiz sürece de rakiplerimiz tedirgin olacaktır.
Soru: Milli takıma yükselmek nasıl etkiledi seni? Sonuçta artık daha revaçtasın o kadroda?
Cevap: Ben uzun zamandır milli takımlara seçiliyorum aslında. Ancak son zamanlarda durum biraz daha benim lehime gelişti ama yine de kendimi takımın ası olarak görmüyorum. Çünkü bu fikir insanı geriye götürebilir. Trabzonspor benim A Milli Takım kariyerimde, A Milli Takım forması da Trabzonspordaki
yüksek performansımda etkili oldu. Umarım bu denge içinde de sürer.
Soru: Duran top kullanma işinde bize güzel örnekler veriyorsun. Hatta kendi aramızda toplara fısıldayan adam ismi taktık sana. Ne şekilde geliştirdin kendini?
Cevap: (Toplara fısıldayan adam bölümü hayli güldürdükten sonra yanıtlıyor) Altyapıdan beri bu özelliğimi geliştirmek için çalışıyorum. Biraz fark ediliyorsak ne mutlu, teşekkür ederim. Ancak zaman zaman kasık sakatlığı sebebiyle bu konuda ekstra çalışamadığım anlar oldu. Normalde hep özel olarak idman bitimi çalışıyoruz. Zaten takımımız da buna müsait. Hava topu etkinliği fazla arkadaşlarım işimi kolaylaştırıyor. Son 6-7 maçta biraz sorunlu oynadım. O nedenle ikinci yarıda bu özelliğimi daha da öne çıkaracağım.
Ancak dediğim gibi bu artılar özel çalışma olmadan gelişmez.
Soru: Klasiktir ama bir de 2011 için yeni yıl mesajı versen?
Cevap: Yeni yıl mesajı da bundan öncekiler ve sonrakilerle aynı olacaktır; bizi taraftarımız yalnız bırakmasın. Ne olursa olsun... Ne olursa olsun diyorum, çünkü her zaman kazanamayabiliriz. O anlarda açığımızı kapatsınlar. Eleştireceklerse, kötü bir tepki vereceklerse vermesinler, sezon sonuna ötelesinler lütfen.
Soru: Sıkılıyosun bu sorudan ama sormamak olmaz. Ne oldu sözleşme işi?
Cevap: İnan ki gündemim değil, kafamı takmıyorum. Başkanımızla Antalyada bu konuyu görüşeceğiz, ondan sonra konuşmak lazım.
Evet, rakiplerimiz ikinci yarıya daha iddialı girecek ama çok dert değil. Sonuçta ipler elimizde. Kazandığımız sürece onların stresi katlanır.
Biz rakipler kötü diye iyi değiliz. Bu yorum haksızlık. Bugünler istikrarın, aile olmanın eseri. Ayrıca gündemimde sözleşme değil, şampiyonluk var.
Şüphesiz son dönemde Türk futbolunun en çok dikkat çeken, kendini geliştiren, mevkisindeki yabancı egemenliğine kafa tutan isimlerden biri o... Bunun karşılığında lider Trabzonun organizatörü olan, Hiddinkin de aklını çelip Ay Yıldızlı formayı daha sık giymeye başlayan Selçuk İnandan bahsediyoruz. FANATİKin sorularını yanıtlamayı kabul eden ve çok önemli noktaların altını çizen genç yıldız, hem kendi taraftarlarının hem de onu takımlarında görmek isteyen futbolseverlerin aksine sözleşme meselesinin değil, şampiyonluk işinin asıl gündemi olduğunu gün gibi ortaya koydu. Neredeyse her sorumuzun yanıtı bir şekilde o büyük günün hayallerine çıkarken, ne yıldızlar topluluğu Beşiktaş ne de Fenerbahçenin iddiasını pek kafasına takmadığı da belliydi. Şimdi sizi Selçuk İnan ile yaptığımız tele-röportajla başbaşa bırakıyoruz.
Soru: Genç yaşında 3 yıllık kariyer sonrası Trabzonun deneyimlisi oldun. Nedir bu sezonki bambaşka görüntünün sırrı?
Cevap: Doğrusu bizim takım ben buraya geldiğimden beri bu oyunu oynamaya çalışıyor. Hep bunu geliştirmeye uğraştık, bu sezon ise tavan yaptık. Genele bakacak olursanız neredeyse ideal kadromuzun yüzde 70i 3 sezondur beraber oynmayan, aynı havayı soluyan, bir takımdan çok bir aile gibi yaşayan futbolculardan kurulu. O nedenle de bu istikrarın korunmasının gelişen, sadece kendine bağımlı oyun stilimizi direkt etkilediği inancındayım.
Soru: Yani Trabzonsporun iyi olması, rakiplerinin kötü olmasından kaynaklanmıyor öyle mi?
Cevap: Böyle düşünceler gerçekten de bizim emeğimize karşılık ayıp düşünceler. Ben böyle bir fikre katılmıyorum. Ne olurdu rakiplerimiz de iyi bir sezon geçirseydi, fark açılmazdı ama en fazla aynı puanda olurduk diğer adaylarla. Yani bizim topladığımız puanlara bir etkisi olmazdı bence diğerlerinin performansı.
Soru: Birlikte oynama durumu büyük bir artı, katılıyorum. Kadrosu en kolay sayılabilecek takımsınız. Bunda tek faktör oyuncular mı?
Cevap: Sistemden bahsediyorsak öncelik hocalarımızda. Diğer yandan işin görünen yüzünde ise sadece biz futbolcular ön planda bulunuyoruz. Ancak bizim arkamızda sakatlık problemlerinin en az olmasını sağlayan, bizi hazırlayan, sorunlara çözümler üreten önemli bir ekip de söz konusu. Onların da hakkını buradan sizin aracılığınız ile vermek istiyorum. İstikrarlı kadroda çok insanın emeği söz konusu.
Soru: Peki hepsi olmasa da bu sorunlu yabancıların derdi ne?
Cevap: Çok samimi konuşacağım. Teonun bildiğimiz kadarıyla ne kulüple ne de şehirle ilgili bir sıkıntısı vardı. Onun ailevi problemleri olduğunu duymuştuk. Gitmesi ve kafasının karışıklığı bundan olsa gerek. Yoksa Teo oynamaya başlamıştı, goller atıyordu, piyasası artıyordu. Niye rahatsız olsun ki! Jaja içinse yorumlar biraz yanlış sanki. Çünkü benim takım içinde yakından tanıdığım birlikte vakit geçirdiğim, İstanbula geldiğimde bile görüştüğüm arkadaşlarımdan. Öyle abartılacak bir derdi yok. Sadece ülkesinden uzakta ve çocuğunun sıkıntısına takıldı. Mutlaka dönecektir, ilk yarıdan da iyi oynayacaktır.
Soru: Siz aslında bir algıyı da yıktınız... Handikaplı, sosyal şartları sıkıntılı şehir olarak görülen Trabzonda sen, Burak, Umut, Onur, Giray vs. gibi genç isimler gayet başarılı işler yapıyorsunuz. Sıkıntı başka o zaman değil mi?
Cevap: Bu durum biraz da önceliklerinizle alakalı bence. Asıl sıkıntı kafalarda. Biz hepimiz Trabzonsporda bu yolun sonunda o ışığı görerek, ona ulaşmak isteyerek çalışan insanlarız. Ayrıca bizim takımımızın bir başka özelliği de aramızda öyle çok büyük başarılar yakalamış oyuncu sayısı fazla değil. Özellikle bir de Trabzonsporda şampiyonluk hayali gerekirse sosyal hayattan ödün vermenizi kolaylaştırıyor. Bu bilince sahip oyuncu sayısının fazlalığı da o karamsar görüşlerin aşılmasını sağlayacak kadar fazla.
Soru: Bu şampiyonluk hissi gerçekten o kadar etkili bir duygu mu?
Cevap: Trabzonun avantajı var burada biraz da. Yani size bu şehirde futbolun ne kadar önemli, değerli ve sosyal hayatın en büyük parçası olduğunu gösteriyorlar.
O nedenle kendimizi daha fazla sorumlu hissediyoruz, kafa olarak daha iyi hazırlanıyoruz. Olumsuz şeyleri öteleyip o şampiyonluk anında yaşanacakları düşünüyoruz.
Soru: Beşiktaş kadrosuna önemli takviyeler yaptı, Fenerbahçe de işin peşini bırakacak gibi değil? Onların bu hali nasıl etkiler yarışı?
Cevap: Bizim için bir sıkıntı olmaz. Tam tersine belki işimize daha da fazla konsantre oluruz. Ancak rakiplerimizin kimleri aldığı, ne kadar iddialı olacağı Trabzonsporun gündemi olmayacak. Çünkü biz zaten hocamızın da defalarca altını çizdiği gibi, işi bitirdik, şampiyonuz havasında değiliz. Maç maç düşünüyoruz, her rakibi ciddiye alıyoruz. Biz kazanmaya devam ettiğimiz sürece de rakiplerimiz tedirgin olacaktır.
Soru: Milli takıma yükselmek nasıl etkiledi seni? Sonuçta artık daha revaçtasın o kadroda?
Cevap: Ben uzun zamandır milli takımlara seçiliyorum aslında. Ancak son zamanlarda durum biraz daha benim lehime gelişti ama yine de kendimi takımın ası olarak görmüyorum. Çünkü bu fikir insanı geriye götürebilir. Trabzonspor benim A Milli Takım kariyerimde, A Milli Takım forması da Trabzonspordaki
yüksek performansımda etkili oldu. Umarım bu denge içinde de sürer.
Soru: Duran top kullanma işinde bize güzel örnekler veriyorsun. Hatta kendi aramızda toplara fısıldayan adam ismi taktık sana. Ne şekilde geliştirdin kendini?
Cevap: (Toplara fısıldayan adam bölümü hayli güldürdükten sonra yanıtlıyor) Altyapıdan beri bu özelliğimi geliştirmek için çalışıyorum. Biraz fark ediliyorsak ne mutlu, teşekkür ederim. Ancak zaman zaman kasık sakatlığı sebebiyle bu konuda ekstra çalışamadığım anlar oldu. Normalde hep özel olarak idman bitimi çalışıyoruz. Zaten takımımız da buna müsait. Hava topu etkinliği fazla arkadaşlarım işimi kolaylaştırıyor. Son 6-7 maçta biraz sorunlu oynadım. O nedenle ikinci yarıda bu özelliğimi daha da öne çıkaracağım.
Ancak dediğim gibi bu artılar özel çalışma olmadan gelişmez.
Soru: Klasiktir ama bir de 2011 için yeni yıl mesajı versen?
Cevap: Yeni yıl mesajı da bundan öncekiler ve sonrakilerle aynı olacaktır; bizi taraftarımız yalnız bırakmasın. Ne olursa olsun... Ne olursa olsun diyorum, çünkü her zaman kazanamayabiliriz. O anlarda açığımızı kapatsınlar. Eleştireceklerse, kötü bir tepki vereceklerse vermesinler, sezon sonuna ötelesinler lütfen.
Soru: Sıkılıyosun bu sorudan ama sormamak olmaz. Ne oldu sözleşme işi?
Cevap: İnan ki gündemim değil, kafamı takmıyorum. Başkanımızla Antalyada bu konuyu görüşeceğiz, ondan sonra konuşmak lazım.