Eyy çekim yasasııı,geldiysen 3 kere tahtaya vurr..:)

nones

Bayan Üye
Sizler bana ''devam lütfen,durma yaz'' dedikçe,ve ben yazdıkça,bazıları hayrete düşüyor,''bu kadın bu kadar hikayeyi nereden buluyor,acaba popişinden mi uyduruyor'' diye.Yok yok,hepsi bire bir yaşanmış hikayeler,hem daha durun bakalım,siz daha ne okudunuz,ne duydunuz,yeni başlıyoruz5 yıla yakın bir süre,birilerine göre ''kafayı yemiş,tımarhanelik'',birilerine göre ise ''çok zeki ve yılmayan'' kadının yaşanmışlıkları bunlar,e müsade edin de olsun bu kadar...Hele hele hepsi de bir şekilde,kendince acı denizinin dibine kadar çok büyük bir hızla inip,sonra düştüğü hızın gücüyle çıkmışsa o denizden,silkelenip kendine gelmişse,elinde ki mendili atıp,kahkahalarla gülmeye başlamışsa ve bunu da gerçekten becermişse,bu insanlara ''allah akıl fikir versin'' demek yerine,''helal olsun be sana'' demek gerekiyor diye düşünüyorum.Gülmek de,ağlamak kadar hayatın içinde yeri olan bir duygudur,seç beğen,al, çünkü teklif var,ısrar yok diyor birileri...Ayrıca 'ben artık asla negatif düşünmeyecem'' yemini eden biri olarak da,hayatın içinde ki olumsuzlukları olumluya,acıları mutluluğa,gözyaşlarını da kahkaya çevirmem kadar normal birşey yok.Ben artık canımı acıtacak şeyleri görmüyorum,sadece komik olayları görüyorum.Ve en başta kendim ve kendi hayatım olmak üzere de,her insanın ve onların yaşamlarındaki komik olayları gözlemliyor,işitiyor,dillendiriyor ve yaşıyorum.Evet,inansanız da inanmasanız da,ben hep buyum,yani böyle komik,eğlenceli ve her zaman neşeli...
 
Merak edenlere minik bir açıklama yapayım,ne ıq'mda bir sorun var hatta (bir ara modaydı ıq seviyesi ölçtürmek,ben eksik kalır mıyım hiç,ölçtürmüştüm)ortalamanın çok üstünde bir zeka seviyem var,ne algımda bir bozukluk var...Psikiyatrstlik ya da psikologluk bir durumum da yok;şayet olduğunu düşünüyor olsam,inanın hiç çekinmeden gidecek ve gittiğimi söyleyecek kadar da eğitimli ve kendini bilen biriyim.Aslında tepkileri anlıyorum,bazı insanlar ağlamaya sızlanmaya,dertle sıkıntıyla yaşamaya o kadar alışık ve bağımlı ki,güldükleri zaman sanki gözyaşına ihanet etmiş gibi hissediyorlar kendilerini.Ve bu nedenden dolayıda,bir insanın hayatının bu kadar eğlenceli olaylarla dolu olabileceğine ve gülerek yaşabilmesine ihtimal vermiyorlar.Ama çok üzgünüm,(yazamayacağım,başaramayacağım için değil,emin olun acıları kaleme almak,birilerini ağlatmak,kahkahaları kaleme almaktan ve güldürmekten daha kolay)sırf birilerinin ağlama güdüsünü tatmin edeyim diye,oturup dert,sıkıntı,üzüntü,stres dolu bir 10 yıllık zaman sandığımı açıp,ortalığa döküp,onları geri çekemem hayatıma.Yani kendimi düşündüğüm içinŞimdilik elimizde bunlar var,idare ediverin gari''Laf ok gibidir ve gider sahibi bulur'' derler değil mi arkadaşlar?Ay bu arada benim havama bakarmısınız?Atışmalarımı bile buralardan yapıyorum,pek bir sosyete oldum Ehuhehu...Birilerine inceden inceye giydirme operasyonumun başarıyla sonuçlanmıştır,şimdi gelelim konuya...
 
Tabii 2. büyük çekim hikayemizde başarıyla sonuçlanınca,biz ''ben neymişim be abi'' diye kasım kasım kasılmaya başladık ortada....İşlem tamamdı,biz bu işi öğrenmiştik.Birinin kocası eve döndü,biri koca buldu evlendi.Hayır daha ne olsun ki?Yani bu yasayı daha nasıl ispatlayacaz ki birbirimize?Ya bizim hayatlarımız değişti,değişiyor ve bunu isterse herkes yapabilir.Çok sıradan ve çok normal bir durum bu bence,inanın bana bence bir ampul değiştirmek çok daha zor.Tabii bir de çenelerimiz düşük(aslında bu cidden kuru bir iftira işte!),orda burda anlatıp duruyoruz,''çekim yasası şöyle'', ''çekim yasası böyle'' diye...Millet bizi uçmuş,sıyırmış,değişik boyutta yaşayan birileri gibi sansa da,''made in zuzay'' filan dese de,zerre umrumuzda olmuyor,önemli olan tohumu atabilmek...100 tohum ekersin,99 u tutmaz ama 1 tanesi tutar.Nasıl olsa birileri pozitif düşünmenin artılarının farkına varacak ve yavaş yavaş da olsa,biz çevremizdeki felalet tellallarından kurtulacaz. ''Ne kadar az negatif düşünce,o kadar çok mutlu insan'';slogan buLakin nelerle karşılaşmadık ki bu kampanya boyunca?...İşte bu sürüsüne bereket trajikomik hikayeler de o sürelerde çıktı.

İsimlere hiç takılmayan,hatta bir çok tanım ismini(mesela cenaze arabası,ambulans,hastahane,mezarlık,ölüm,hasta lıklar,boşanma,v.s...bunların hiçbiri bu şekilde geçmez benim yaşamımda,hepsinin adını değiştirdim ben ve bu yüzden de çok komik şeyler yaşayabiliyorum) kendince değiştiren biri olarak bu çalışmaların adın madına takılmadık tabii..Ama birilerine anlatırken,bir tanımlama yapmak lazım,e yapılan şey de,''çekim yasasını çağırmak'' olunca,okuma ve anlama özürlüler,bu yasanın cin peri gibi birşeylerle ilgili olduğunu sanıp,çok komik şeyler yaşamamızı da sağlayabiliyordu.Alın size bir hikaye daha...

Bir arkadaşımızın ruh,cin,peri çağırma manyağı(bu işlerle ilgilenen arkadaşlarım bu tabirime bozulmasın,çünkü kadın cinleri,ruhları evde yaşayan bir evcil hayvanmış da,sabah-akşam besleyecekmiş,gel deyince gelecek,git deyince gidecekmiş gibi düşünecek kadar uçuktu ve cahildi.Bu yüzden manyak tabiri cuk oturuyordu üzerine) olan çok yakın bir akrabası varmış.Kadın ''çekim yasası çağırma'' çalışmaları yaptığımızı duyunca,''bende bende bende'' diye,arkadaşın kafasının etini yemiş.Ama bize,kadının kafayı cinlerle perilerle bozduğunu kesinlike söylemiyor.Bir de,kadına bir işi düşmüş,yağ çekecek,biz de kozuz.Neyse,baktık olmuyor,ısrar ısrar,telefon telefon...Kalktık gittik bir sabah kahvesine...

Biz sanıyoruz ki,kadının bir derdi sıkıntısı var.Çekimle bu yüzden bu kadar ilgileniyor,ısrarın nedeni bu.Bizden yol göstermemizi isteyecek.İşte biz bildiklerimizi anlatacaz,kadına kitaplar verecez,elimizde ki dökümanları,bilgileri paylaşacaz v.s.Hatta bu arada da arkadaşın biri söyleniyor;''yahu otursun okusun,şimdi saatlerce kim anlatacak buna,boşverin gitmeyelim'' diye.Bende,''anlattıkça bizim de bilgilerimiz sıcak kalıyor,hem belki bir fikir de ondan kaparız,bir şey öğreniriz,sus,mızmızlanma''diyorum.

Neyse eve gittik.Çok şık ve lüks bir evde yaşıyor.Kapıyı çaldık,bu açtı.Oldukça bakımlı ve şık bir kadın.Hoş geldin beş gittin.İyiyim,siz nasılsınız?Hava çok fena,ne zaman gelecek yaz?Neyse kahveler bitti.''Hadi buyrun isterseniz,içeriye,başlayalım'' dedi.Şimdi ben bi apışıp kaldım;''Neden burada başlamıyoruz'' dedim.''İçeriyi hazırladım,orda daha rahat ederiz'' dedi.

Ne oluyoruz,ne içerisi,kaşlar gözler birbirine bakan gözler...Biz takıldık kadının peşine,gittik ''içeri'' dediği odaya...Yuvarlak bir masa,masanın üzerinde çok düzgün kesilmiş ve dizilmiş kartondan harfler,fincan...Tabii biz hepimiz kapının önünde,zınkk diye kaldık.Kadın niyeti bozmuş,hatta sadece bozmakla filan kalmamış,icraate bile geçmiş; ruh çağıracak!Tam ''ne oluyor,kadın sen kafayı mı yedin'' demeye kalmadı,.pnelik yapacak ya kızlardan biri,''aaa,siz herşeyi hazırlamışsınız,süpersiniz'' dedi,bir güzel oturdu sandalyelerden birine...Tabii bizim kaşımız gözümüz,değme dansözlerden beter,her tarafa kıvrılıyor,takan kim ki!?Arkadaş gayet sakin bize döndü,''oturun kızlar,hadi başlıyoruzz!!!'' dedi.Biz de çaresiz şekilde,kuzu kuzu oturduk sandalyelere.

Şimdi bizim cephe,''bu ne yapacak,ne halt ettirmeye oturttu bizi sandalyelere'' diye korkudan titriyor,kadın da neler olacak acaba diye,meraktan titriyor.Ama bu arada,ortam da dehşet;perdeler kapalı,hava zaten yağmurlu,oda bayağı loş,ışık yok,evde ses seda namına birşey yok...Yani resmen korku filmine ait bir sahne çekecez birazdan..Bir de, bu kız daha önce de bize böyle bir oyun oynadı,hepimiz ördek yavruları gibi kaçıştık ortalıkta,bowling lobutları gibi saçıldık yerlere,sabıkası var,güvenemiyor ki insan..''Koyun fincana parmaklarınızı'' dedi;tabii bizim 4 ümüz yusuf yusuf durumundayız; fincana dokunmuyoruz bile,parmaklar 1 santim yukarda...Bu arada bir taraftan düşünüyorum,şimdi bizimki işin bişeyini çıkartırsa,yani işi abartırsa,kadın ya da bizim kızlardan biri korkudan düşer bayılırsa ya da birimizden biri kalp krizi filan geçirirse,ilk yardım kursunda kalp masajını nasıl öğretmişlerdi,en yakın hastane hangisiydi,telefonu nerden bulurum,kafamdan geçen sadece bu!Bu tarz şeylerden çok korkarım ben ve bu yüzden de hiç ilgilenmedim,hep uzak durdum.İlgilenen insanları da hayatıma almamaya çalıştım.

Bizim ki başladı,''çekim yasasıı,çekim yasasıı,geldiysen 3 kere masaya vurrr'' demeye.Kadın ordan atıldı,''ee dua filan yok mu'' dedi.Bizim ki gayet pişkin,''yok şekerim'' dedi,''bu duasız geliyor,kapris yapmaz,gel dedin mi gelir,hem ben dün söyledim ona,haberi var bugün gelecek!''.''Aaa,süpermiş dedi kadın,sevdim bu işi''...Bizimki resmen dalga geçiyor ama,kadın direk kitlenmiş durumda olaya,ne görüyor,ne duyuyor.Gözlerini kocaman kocaman açmış,anca bakıyor.Bizim kızlardan abuk sabuk sesler çıkıyor;genizden gelen puff,hıkk gibi bastırılmış kahkaha kırıntıları...Bu arada bizim ki hala devam ediyor,''eyy çekim yasası,geldiysen 3 kere masaya vurr'' demeye.Gelmez mii,geldiNasıl mı?Bizimki fincanı kadına çaktırmadan hafifçe kaldırıp indirdi,fincan masa da hafifçe zıplayarak 3 kere tık tık tık vurdu,hatta sadece gelmekle kalmadı,bize ''naber''(ne haber bile değil) bile yazdı.Tabii kadında adrenalin tavan yapmış durumda, kendinden geçti,ses mes titriyor,saçma sapan 1-2 soru sordu,bizim ki yine fincanı sağa götürdü sola götürdü,abuk sabuk cevaplar yazdı.Tamam uzatmayacamTabii sıkıldık biz,''hadi kes artık''bakışları atmaya başladık..Sonra döndü kadına,''bizim kalkmamız lazım,ama bunu göndermeyelim istersen,sende kalsın,sen lazım oldukça seslen,o sana cevap versin'' dedi.Tabii kadın mutluluktan havaya zıpladı.''Tamam,evet,harika olur,bende zaten evimde hep böyle birşey istiyordum'' dedi.Biz de ''ne mutlu sana,al tepe tepe kullan''(aslında içimizden çok başka şeyler dedik ama,bipp olayı var dimi) dedik ve evden resmen fırlarcasına çıkıp,kendimizi arabaya zor attık.Tabii cığlıklarla kahkahalar birbirine girmiş,ve biz 2 büklüm,nefes alamıyoruz.Ne zaman çekim yasası lafı açılsa,birimizden biri o arkadaşı bir anar,''eyy çekimm yasasıı,geldiysen 3 kere tahtaya vurrr'' der,basarız kahkahayı
 
Aa,sonrasında ne mi oldu o kadın?Uzun bir süre,benim çekim yasam var diye gezmiş ortalıkta...Kendi gibi bu işe gönül vermiş,eğitimli,bilgili(!) arkadaşlarıyla,çekim yasasını çağırıp çağırıp sohbetler etmişler.Bunlar sormuş,o da güzel güzel cevap vermişSonra aklı başında ve sabırlı biri çıkmış karşısına,anlatmış buna çekim yasasının ne olduğunu...Ama inanmamış,hatta terslemiş''senin o dediğin başka bir şey,benim çekim yasam evde'' demiş.Tabii evinde birşey olup olmadığı,gelenin gidenin ne olduğunu hiç bilmiyorum.Ama bizim çekim yasası böyle gel deyince gelip,git deyince de gitmiyor;5 senedir işin içindeyim,onu kesinlikle biliyorum,yani vallahi yok böyle birşey...
 
Kadınla alay ettiğimi düşünenleriniz varsa,kusura bakmayın ama,ben böyle düşünmüyorum.Başta bende kızdım lakin,sonradan düşününce bu olayı yapan arkadaşa hak verdim.Allah hepimize bir çift göz vermiş,eğer birileri o gözü sadece ''o ne almış,bu ne giymiş,kim nerde kiminle ne yapmış'' görmek için kullanıyorsa,okumuyorsa,öğrenmiyorsa,sormuyor ve sorgulamıyorsa''armut piş,ağzıma düş diyorsa'',e karşıdakiler de zaten biri ha dese gülmeye bahane arıyorsa,bunu da haketti demektir diye düşünüyorum..Kaldı ki bu olayın yaşandığı dönemlerde yazılı-görsel basında,çekim yasası adı sürekli geçiyordu,bir rujunu eksik sürüp dinleseydi.Hayır bir kere,hiç de bile kötü filan değiliz,''yupppii,yaşasın kötülük'' diye çığlıklar da atmıyoruz.Ama olay kendi kendine yürüyüp önümüze gelmiş ve al beni yaşa diyorsa,işte bu şekilde sağına soluna kahkahalar sıkıştırıp,eğlenceli hale getiriyoruz.Hepsi bu.
 
Sevgiyle,çok ama çok mutlu kalın...

(echo)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst