yokluğun koca bir gölge.
üşüyorum EyLüL
her an düşüyorum düşlerimden
çünkü yoksun.
simsiyah giydim şiirleri
kaşlarımı çattım
ceplerimde çocuksu umutlarla düştüm yollara.
şehrin zemheri dehlizlerinde gözlerini aradım.
ayak izinin izini sürdüm
yüzümü yerlere sürüdüm.
bir rüzgâr gibi dallarıma
dokunduğun yerde attı nabzım
yenik gözlerimden binlerce sır düştü yerlere
EyLüL
duymadı kimse çığlıklarımı
sırlarımın hıçkırıklarını duyan olmadı.
sen duymayınca duymuyordu hiç kimse.
sağır ve dilsiz kesiliyordu koca şehir.
Susuyordu içimdeki coşkun nehir.
ateş yeleli atlar yürüdü ülkemin başkentine
avuçlarımda terledi münzevi çığlıklarım
atlar toynaklarıyla ezdiler bildiklerimi
kanadı güz yorgunu dudaklarım.
yoktun.
EyLüL
siluetinden bir resimdi bütün umduğum
varlığından parlak bir nişane.
içim olsundu ona pervane.
EyLüL ,
bir an
dokun içimdeki kelebeğe.
yoktun.
erguvan şiirler geldi dilimin ucuna
ateş kanatlı dizeler.
rengini bilmediğim saçlarına
söylenmiş kasideler,
gözlerinin sarhoş ellerine
sunulmuş mor mersiyeler.
sonra iliklerimde raksetmeye başladı baykuşlar
ıslak düşler ayaklandı bilincimde
senden bir iz
bir işaret arıyordum eylül.
çok şey değildi istediğim.
yoktun.
oturduğum hastane bankının
labirentlerinde okudum seni
gizil gerçekliğin aktı içimde.
EyLüLe dokunmuştum
EyLüL olmuştum.
sen yoktun.
üşüyorum EyLüL
her an düşüyorum düşlerimden
çünkü yoksun.
simsiyah giydim şiirleri
kaşlarımı çattım
ceplerimde çocuksu umutlarla düştüm yollara.
şehrin zemheri dehlizlerinde gözlerini aradım.
ayak izinin izini sürdüm
yüzümü yerlere sürüdüm.
bir rüzgâr gibi dallarıma
dokunduğun yerde attı nabzım
yenik gözlerimden binlerce sır düştü yerlere
EyLüL
duymadı kimse çığlıklarımı
sırlarımın hıçkırıklarını duyan olmadı.
sen duymayınca duymuyordu hiç kimse.
sağır ve dilsiz kesiliyordu koca şehir.
Susuyordu içimdeki coşkun nehir.
ateş yeleli atlar yürüdü ülkemin başkentine
avuçlarımda terledi münzevi çığlıklarım
atlar toynaklarıyla ezdiler bildiklerimi
kanadı güz yorgunu dudaklarım.
yoktun.
EyLüL
siluetinden bir resimdi bütün umduğum
varlığından parlak bir nişane.
içim olsundu ona pervane.
EyLüL ,
bir an
dokun içimdeki kelebeğe.
yoktun.
erguvan şiirler geldi dilimin ucuna
ateş kanatlı dizeler.
rengini bilmediğim saçlarına
söylenmiş kasideler,
gözlerinin sarhoş ellerine
sunulmuş mor mersiyeler.
sonra iliklerimde raksetmeye başladı baykuşlar
ıslak düşler ayaklandı bilincimde
senden bir iz
bir işaret arıyordum eylül.
çok şey değildi istediğim.
yoktun.
oturduğum hastane bankının
labirentlerinde okudum seni
gizil gerçekliğin aktı içimde.
EyLüLe dokunmuştum
EyLüL olmuştum.
sen yoktun.