Efsunkar
Bayan Üye
Ey seni ben bilip beni sende
seni bende erittiğim! Ayıl da
ayıl da
kaç meşum hergelenin çelmesine takıldığımızı gör.
Aşk da bir çukurmuş aslında
ehil olmayana,
cehennem gibi
Bir velvelenin orta yerinde, sürgünlerin alevlere atıldığı zamanlardan kalma beş bin mısrayı maziye kaptırdık şiraze. Mazide gezinen filozofların kule diplerinde oturan siluetleri fısıldıyor en anlamlı kelimelerini, bir de siyaha çalan cübbeleri oynaşıyor geceyle, gözlerinin gerisinden fışkıran yapmayın, etmeyin, aldanmayın feryatları geziniyor kıyı şeridinde. Mahareti hıza vurduk şiraze. Uyuduk kaldık gecelerin yumuşak yataklarında. İçimizden gelen bir şey yok; yemedik, gezmedik; konuşmaya, yazmaya, yürümeye üşendik; istemek hissi tükendi şiraze. Artık ertelemekten de vazgeçtik. Kıyı şeridi ninni söylüyor, dalgalar salınıyor öne arkaya, taşlardan yükselen şıkırtılar bir dansın giriş bölümünde tekerrüre düşüyor. Ben takılıyorum şiraze. Buhranlara, anaforlara, uzay boşluğunun zamansızlığına... Bir ezan ile doğrulurken efdal olanın güzelliği yansıyor yüzüme. Artık şu nefs denene anlatmalı, dünyanın işveli görünen vechine bir kırıntı gözü ile bakmanın zamanıdır diye şiraze. Zamanıdır yüzmenin tatlı sularda ve zamanıdır uçmanın bulutların yukarısında. Zamanıdır kavuşmanın, zamanıdır kabullenmenin. Ve zamanıdır şiraze aşkı aşk ile öldürmenin.
şitaya girerken çöktü üzerimize ağırlık
neşideler yastadır şimdi
ne melikler ne melîkeler mesud
safabahş sabahlar yastadır şimdi
Varnada hatırladım Sonyayı, bir dağ yamacından Karadenize el ederken şiraze. Sonya bir memeleketin bana yabancı kızı. Gözleri yosun yeşili. Kitabın birinde diyordu Sonya bir yere gitti / Döndüğünde artık eksikti / Ya da eskisinden fazlaydı belki / Eksik ya da fazla / Eskisi gibi değildi yani. Gözleri yosun yeşili şiraze. Denizin toprakların önünü kestiği yerlerden birinde serpildi. Ben de bir deniz kızı, sen o deniz kızının hep hayalinde üzerine titrediği şiraze. Gözleri yosun yeşili. Gözleri yosun yeşili, dilinde anlamını çözemediğim bir heyûla. Baktıkça dalgalanıyor üzerimde, şeffaf zamanlardan kalma hançerlerin derin oyuklarını hatırla dercesine. Gözleri yosun yeşili şiraze.
bimeal...
Kendimi bulmak için çıktım yola, kendimsiz kime olsun faydam şiraze.
Bulayım derken daha çok yittim dehlizlerde, kim duysun bu mağrur sesimi şiraze.
Enelerle kavgam, enelerle mücadelem; eneler eneler eneler şiraze. Var ya; bu kadar mı çok olunur, bu kadar mı çok şiraze.
Bir çıkmazda dalgalanan ak bayrağın altında dökülen kan, kavganın alı şiraze.
Ak ve al sen, al ve ak sen; simsiyah sonunda ben şiraze.
O gün geldiğinde bir ah çekeceğim, diyeceğim eyvah.
Eyvah ki eyvah şiraze.
Ben senden değil, seni zamana sıkıştırıp beklemekten vazgeçtim. Sensizlikten vazgeçtim. Seni mekanda aramaktan vazgeçtim. Benden vazgeçtim. Hayat felsefesinden, sosyal olan her şeyden, toplumsalcılık oynamaktan, kültürel faaliyetlerin her birinden, neyden, Beşevlerden, duvar gazetesinden, pembe boyalı binadaki odalardan, sağa sola çiziktirmekten... Vazgeçtim şiraze kuralları bir bir çiğnemekten. İster yak beni, ister karala. İstersen al da as duvarına. Vazgeçmekten başka işim kalmadı benim.
İyi bilirim şiraze, sen benim ezberimdesin.
Ş İ R A Z E
seni bende erittiğim! Ayıl da
ayıl da
kaç meşum hergelenin çelmesine takıldığımızı gör.
Aşk da bir çukurmuş aslında
ehil olmayana,
cehennem gibi
Bir velvelenin orta yerinde, sürgünlerin alevlere atıldığı zamanlardan kalma beş bin mısrayı maziye kaptırdık şiraze. Mazide gezinen filozofların kule diplerinde oturan siluetleri fısıldıyor en anlamlı kelimelerini, bir de siyaha çalan cübbeleri oynaşıyor geceyle, gözlerinin gerisinden fışkıran yapmayın, etmeyin, aldanmayın feryatları geziniyor kıyı şeridinde. Mahareti hıza vurduk şiraze. Uyuduk kaldık gecelerin yumuşak yataklarında. İçimizden gelen bir şey yok; yemedik, gezmedik; konuşmaya, yazmaya, yürümeye üşendik; istemek hissi tükendi şiraze. Artık ertelemekten de vazgeçtik. Kıyı şeridi ninni söylüyor, dalgalar salınıyor öne arkaya, taşlardan yükselen şıkırtılar bir dansın giriş bölümünde tekerrüre düşüyor. Ben takılıyorum şiraze. Buhranlara, anaforlara, uzay boşluğunun zamansızlığına... Bir ezan ile doğrulurken efdal olanın güzelliği yansıyor yüzüme. Artık şu nefs denene anlatmalı, dünyanın işveli görünen vechine bir kırıntı gözü ile bakmanın zamanıdır diye şiraze. Zamanıdır yüzmenin tatlı sularda ve zamanıdır uçmanın bulutların yukarısında. Zamanıdır kavuşmanın, zamanıdır kabullenmenin. Ve zamanıdır şiraze aşkı aşk ile öldürmenin.
şitaya girerken çöktü üzerimize ağırlık
neşideler yastadır şimdi
ne melikler ne melîkeler mesud
safabahş sabahlar yastadır şimdi
Varnada hatırladım Sonyayı, bir dağ yamacından Karadenize el ederken şiraze. Sonya bir memeleketin bana yabancı kızı. Gözleri yosun yeşili. Kitabın birinde diyordu Sonya bir yere gitti / Döndüğünde artık eksikti / Ya da eskisinden fazlaydı belki / Eksik ya da fazla / Eskisi gibi değildi yani. Gözleri yosun yeşili şiraze. Denizin toprakların önünü kestiği yerlerden birinde serpildi. Ben de bir deniz kızı, sen o deniz kızının hep hayalinde üzerine titrediği şiraze. Gözleri yosun yeşili. Gözleri yosun yeşili, dilinde anlamını çözemediğim bir heyûla. Baktıkça dalgalanıyor üzerimde, şeffaf zamanlardan kalma hançerlerin derin oyuklarını hatırla dercesine. Gözleri yosun yeşili şiraze.
bimeal...
Kendimi bulmak için çıktım yola, kendimsiz kime olsun faydam şiraze.
Bulayım derken daha çok yittim dehlizlerde, kim duysun bu mağrur sesimi şiraze.
Enelerle kavgam, enelerle mücadelem; eneler eneler eneler şiraze. Var ya; bu kadar mı çok olunur, bu kadar mı çok şiraze.
Bir çıkmazda dalgalanan ak bayrağın altında dökülen kan, kavganın alı şiraze.
Ak ve al sen, al ve ak sen; simsiyah sonunda ben şiraze.
O gün geldiğinde bir ah çekeceğim, diyeceğim eyvah.
Eyvah ki eyvah şiraze.
Ben senden değil, seni zamana sıkıştırıp beklemekten vazgeçtim. Sensizlikten vazgeçtim. Seni mekanda aramaktan vazgeçtim. Benden vazgeçtim. Hayat felsefesinden, sosyal olan her şeyden, toplumsalcılık oynamaktan, kültürel faaliyetlerin her birinden, neyden, Beşevlerden, duvar gazetesinden, pembe boyalı binadaki odalardan, sağa sola çiziktirmekten... Vazgeçtim şiraze kuralları bir bir çiğnemekten. İster yak beni, ister karala. İstersen al da as duvarına. Vazgeçmekten başka işim kalmadı benim.
İyi bilirim şiraze, sen benim ezberimdesin.
Ş İ R A Z E