Heulwen
Kayıtlı Üye
Evolüsyonun Kanıtları
Evolüsyonun kanıtı olarak jeolojik çağlarda yaşayan canlıların fosilleri 1800'lü yıllardan beri gösterilmektedir.Radyoaktif Karbon-14 metodunun bilimsel olarak kullanılmasıyla yer kabuğunu oluşturan kayaçların yaşları hesaplanarak bu kütleler içindeki canlı kalıntısı ve izlerinin hangi döneme ait olduğu saptanmaktadır.Buna göre yer küremizdeki yaşamın başlangıcının yaklaşık 2 milyar yıl öncesine dayandığı söylenmektedir.
Evolüsyonun Morfolojik Kanıtları
Bütün organizmaları hücre yapıları aynıdır.Molekül yaıları fiziksel ve kimyasal yönden aynı olan hücreler ancak organizmanın veya dokunun özelliğine göre organellerinde bazı farklılıklar veya miktar ve yapı değişiklikleri gösterirler.Örneğin bazı hücreler sillialı,flagellumlu veya bazı bitki hücrelerinde özel fonksiyonlu pigmentler,kas hücrelerinde miyofibriller çoğunlukla bulunurlar.Bütün canlılarda hücrenin moleküler yapısının aynı olması aynı kökenden geldiklerinin kanıtıdır.
Görünüşleri birbirinden oldukça farklı olan büyük hayvan gruplarında sindirimisolunum,boşaltım ve diğer fonksiyonları yapan organ sistemleri benzer yapıdadır.Bu sistemlerin fonksiyonları aynı ilkelerle yapılır.
Karşılaştırmalı anatomi açısından omurgalı ve omurgasız hayvanlarda kendi aralarında benzer yanların benzemeyenlerden fazla olduğu görülür.Omurgalıların beş sınıfının(Balık,Kurbağa,Kuş,Sürüngen,Memeli) iskelet yapıları temelde tam bir benzerlik halindedir.Omurgalıların ön kolları da,çevre koşulları ve yaşamlarına uyum sağlamak için belirli ölçüde değişimler gösterir.
Bu tip organlar homolog organlardır.Homolog organlar aynı orijinden oluştukları halde farklı işlevi görecek şekilde farklılaşmışlardır.Homolog organlara omurgasızlarda da rastlanmaktadır.Örneğin,böceklerde bacaklar aynı isim ve yapıdaki beş parçadan oluştuğu halde biçimlerine göre farklılaşmıştır.Çekirgede sıçrayıcı,balarısında toplayıcı,dana burnunda kazıcı şekildedir.
Homolog organlara karşıt farklı orijinlerden gelen sırf adaptasyon nedeniyle aynı görevi yapan organlar da mevcuttur.Bunlar analog organlardır.Örneğin böceklerin kanadı ile kuşların kanatları arasında hiçbir ilişki yoktur.Ancak işlevsel olarak birbirlerinin yerini alır ve aynı işi yapar.
Ayrıca canlılarda kullanılmayan ufalıp işe yaramaz duruma gelen organlara da rastlanır.Bunlar rudimenter organlardır.Bu organlar bir zamanlar gerekli ve işlev yapar durumda iken sonradan ufalmış,işlevini yitirmiş ve işe yaramaz duruma gelmişlerdir.Örneğin, bazı sürüngen türlerinde gözler,bazılarında ön ve arka üyeler,insanda kör barsak,üçüncü göz kapağı rudimenter organlardır.Yüksek omurgalıların(insan dahil) embriyolarında bulunan solungaç yarıklarından yalnız bir çift farinksi(Yutak) orta kulağa bağlayan östaki kanalı halinde kalıp diğerleri larinks(Gırtlak) kıkırdakları ile yer değiştirmiştir.Bu örnekleri çoaltmak mümkündür.
Evolüsyonun Biyokimyasal ve Genetik Kanıtları
Hücrenin çekirdeğinde bulunan ve tüm yaşamsal faaliyetler için genetik şifre olan DNA'nın yapısının canlı türleri arasında benzerlik gösterdiği son yıllarda yapılan deneylerle gösterilmiştir.Herhangi bir organizmanın hücrelerinden DNA molekülü ekstrakte edilip,bu DNA molekülü 100 C derecede ısıtılırsa bazları birbirine bağlayan hidrojen köprüleri çözülür ve DNA sarmalı açılır(Denatürasyon).Bu solüsyon yavaş yavaş tekrar soğutulursa ayrılan iplikler yeniden karşılıklı bağlanarak sarmal oluşturma özelliğindedir(Renatürasyon).DNA'nın bu özeliğinden yararlanılarak iki ayrı türün denatüre olmuş DNA iplikçikleri bir arada renatüre edilirse sarmalın molekülleri arasındaki benzerlikler incelenebilir.Yapılan deneylerde insan DNA'sı ile fare DNA'sı karışım halinde iken renatüre edildiğinde,her iki türün DNA kollarınınyaklaşık %25'lik kısmınınbrbiriyle sarmal oluşturdukları gösterilmiştir.Bu iki ayrı türün DNA sarmallarının bu yöntemle yeni çift sarmal oluşturmasına ''Hibridizasyon'' denir.İnsan ve fare DNA'sının hibrid oluşturması DNA üzerindeki bazı nükleotid bölümlerinin identik(aynı) olduğunu gösterir.Hibridizasyon oranının yüksekliği iki ayrı türün akrabalık derecesine bağlı olarak artmaktadır.
Ayrıca omurgalı ve omurgasız türlerin çoğunda solunum enzimi olarak bilinen cytokrom-C'lerin amino asit bölümlerinin aynı olduğu saptanmıştır.Proteinlerin yapıtaşı olan amino asitlerin yapılarının yakın akraba olan türlerde aynı oldukları saptanmış bulunmaktadır.
Evolüsyonun kanıtı olarak jeolojik çağlarda yaşayan canlıların fosilleri 1800'lü yıllardan beri gösterilmektedir.Radyoaktif Karbon-14 metodunun bilimsel olarak kullanılmasıyla yer kabuğunu oluşturan kayaçların yaşları hesaplanarak bu kütleler içindeki canlı kalıntısı ve izlerinin hangi döneme ait olduğu saptanmaktadır.Buna göre yer küremizdeki yaşamın başlangıcının yaklaşık 2 milyar yıl öncesine dayandığı söylenmektedir.
Evolüsyonun Morfolojik Kanıtları
Bütün organizmaları hücre yapıları aynıdır.Molekül yaıları fiziksel ve kimyasal yönden aynı olan hücreler ancak organizmanın veya dokunun özelliğine göre organellerinde bazı farklılıklar veya miktar ve yapı değişiklikleri gösterirler.Örneğin bazı hücreler sillialı,flagellumlu veya bazı bitki hücrelerinde özel fonksiyonlu pigmentler,kas hücrelerinde miyofibriller çoğunlukla bulunurlar.Bütün canlılarda hücrenin moleküler yapısının aynı olması aynı kökenden geldiklerinin kanıtıdır.
Görünüşleri birbirinden oldukça farklı olan büyük hayvan gruplarında sindirimisolunum,boşaltım ve diğer fonksiyonları yapan organ sistemleri benzer yapıdadır.Bu sistemlerin fonksiyonları aynı ilkelerle yapılır.
Karşılaştırmalı anatomi açısından omurgalı ve omurgasız hayvanlarda kendi aralarında benzer yanların benzemeyenlerden fazla olduğu görülür.Omurgalıların beş sınıfının(Balık,Kurbağa,Kuş,Sürüngen,Memeli) iskelet yapıları temelde tam bir benzerlik halindedir.Omurgalıların ön kolları da,çevre koşulları ve yaşamlarına uyum sağlamak için belirli ölçüde değişimler gösterir.
Bu tip organlar homolog organlardır.Homolog organlar aynı orijinden oluştukları halde farklı işlevi görecek şekilde farklılaşmışlardır.Homolog organlara omurgasızlarda da rastlanmaktadır.Örneğin,böceklerde bacaklar aynı isim ve yapıdaki beş parçadan oluştuğu halde biçimlerine göre farklılaşmıştır.Çekirgede sıçrayıcı,balarısında toplayıcı,dana burnunda kazıcı şekildedir.
Homolog organlara karşıt farklı orijinlerden gelen sırf adaptasyon nedeniyle aynı görevi yapan organlar da mevcuttur.Bunlar analog organlardır.Örneğin böceklerin kanadı ile kuşların kanatları arasında hiçbir ilişki yoktur.Ancak işlevsel olarak birbirlerinin yerini alır ve aynı işi yapar.
Ayrıca canlılarda kullanılmayan ufalıp işe yaramaz duruma gelen organlara da rastlanır.Bunlar rudimenter organlardır.Bu organlar bir zamanlar gerekli ve işlev yapar durumda iken sonradan ufalmış,işlevini yitirmiş ve işe yaramaz duruma gelmişlerdir.Örneğin, bazı sürüngen türlerinde gözler,bazılarında ön ve arka üyeler,insanda kör barsak,üçüncü göz kapağı rudimenter organlardır.Yüksek omurgalıların(insan dahil) embriyolarında bulunan solungaç yarıklarından yalnız bir çift farinksi(Yutak) orta kulağa bağlayan östaki kanalı halinde kalıp diğerleri larinks(Gırtlak) kıkırdakları ile yer değiştirmiştir.Bu örnekleri çoaltmak mümkündür.
Evolüsyonun Biyokimyasal ve Genetik Kanıtları
Hücrenin çekirdeğinde bulunan ve tüm yaşamsal faaliyetler için genetik şifre olan DNA'nın yapısının canlı türleri arasında benzerlik gösterdiği son yıllarda yapılan deneylerle gösterilmiştir.Herhangi bir organizmanın hücrelerinden DNA molekülü ekstrakte edilip,bu DNA molekülü 100 C derecede ısıtılırsa bazları birbirine bağlayan hidrojen köprüleri çözülür ve DNA sarmalı açılır(Denatürasyon).Bu solüsyon yavaş yavaş tekrar soğutulursa ayrılan iplikler yeniden karşılıklı bağlanarak sarmal oluşturma özelliğindedir(Renatürasyon).DNA'nın bu özeliğinden yararlanılarak iki ayrı türün denatüre olmuş DNA iplikçikleri bir arada renatüre edilirse sarmalın molekülleri arasındaki benzerlikler incelenebilir.Yapılan deneylerde insan DNA'sı ile fare DNA'sı karışım halinde iken renatüre edildiğinde,her iki türün DNA kollarınınyaklaşık %25'lik kısmınınbrbiriyle sarmal oluşturdukları gösterilmiştir.Bu iki ayrı türün DNA sarmallarının bu yöntemle yeni çift sarmal oluşturmasına ''Hibridizasyon'' denir.İnsan ve fare DNA'sının hibrid oluşturması DNA üzerindeki bazı nükleotid bölümlerinin identik(aynı) olduğunu gösterir.Hibridizasyon oranının yüksekliği iki ayrı türün akrabalık derecesine bağlı olarak artmaktadır.
Ayrıca omurgalı ve omurgasız türlerin çoğunda solunum enzimi olarak bilinen cytokrom-C'lerin amino asit bölümlerinin aynı olduğu saptanmıştır.Proteinlerin yapıtaşı olan amino asitlerin yapılarının yakın akraba olan türlerde aynı oldukları saptanmış bulunmaktadır.