Evlilik ve cinsellik

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye
Faziletli Hayata İslamı Yaklaşım

(Ruh yüceliği hayatın zevklerinden yararlanmak arasında bir çelişki yoktur; bilakis aralarında etkileşim, tekâmül ve denge vardır).

İSLAM'A GÖRE ruh yüceliği ve ruh düşkünlüğü insanın ruhi ve maddi amelleriyle sıkı sıkıya irtibatlıdır. Bu ameller namaz, oruç, zekât gibi şeairden; ister hasta ziyareti nasihati bezi etmek, sıkıntıları halletmek gibi insanlara yapılan iyilikler cümlesinden olabileceği gibi; yemek, içmek, cin*sel ilişkide bulunmak gibi dünya hayatının zevklerinden yararlanmak da olabilir. O halde İslam, şeairden olan ibadetlerde Allah'a itaat; iyilik ve hayır işlerinde Allah'a itaat ve hayatın zevklerinde helali aramak da Allah'a itaat arasında etkileşim, tekâmülün (biribirini tamamlamanın) ve dengenin sağ*lanmasını emreder. Bütün bu işlerde yücelik, şu iki hususun bulunmasıyla elde edilebilir.

Birincisi: O işe yönelirken salın bir niyet.

İkincisi: O işi yerine getirirken Allah'ın meşru kıldığını arama.

Bu iki hususun bulunmaması düşkünlüğe yol açar; velev ki yapılan amel ruhi olsun... Şunu da belirtmemiz gerekir ki, bu iki husus, herhangi bir ibadetin veya herhangi bir şehvetin meşru olabilmesi için gerekli olan iki şart mesabesindedir. Alîahu Teala, bu iki şart yerine gelmeksizin ne mü'min-lerin yaptıkları ibadetleri kabul eder, ne de sevap verir. Bu iki şart olmaksızın Allahu Teala, mü'minlerin şehvetlerini teskin etmelerinden razı olmadığı gibi onlan mükâfatlandımaz da...

Yani İslam nazarında ameller, dış görü*nüşlerinin ruhi ya da maddi olması sebebiyle birbirine karşı üstünlük kazan*mazlar; ancak salih niyet ve edasında meşru olan biçimi araştırmakla üstün*lük kazanabilirler. Böylece, bu açıdan ruhi ve maddi ameller Sari1 nazarında birbirine eşit olmuş olurlar. Ruhi Ve maddi ameller birbirlerini tamamlarlar ve faziletli hayat her ikisiyle imar olunabilir. Mü'min erkek ve kadınlar tüm -kurbetlere karşılık sevap aldıkları gibi bunlardan da sevap alırlar.

Rasulullah (s.a.v.) doğru söylemiştir: "Sizden birinizin hanımıyla birleşmesi dahi sada*kadır."[718]

İslam, hayatın maddi ve ruhi işleri arasındaki tekamül ve dengeyi sağla*mak hususundaki hırsın yanında; hayatın ruhi olsun, maddi olsun her işinde ruhi ve maddi unsurları bir arada bulundurmayı hedeflemektedir. Bu unsur*ların bir arada bulunmasının bir sonucu olarak ruhi işlerin güzel maddi so*nuçları da olmakta; maddi işlerinse güzel ruhi sonuçlan da olmaktadır. Buna bir iki örnek verelim:

"Namaz" ruhi amellerdendir. Mekanın, bedenin ve elbisenin temizliği, kıbleyi araştırmak; ayrıca bedenin düzenli hareketleri eşliğinde Allah'ı an*mak ve O'na dua etmektir. Cemaatle namaz kılma durumunda bunlara ilave*ten mescide gitmek, Müslümanların bir araya gelerek saf tutmak vardır. Ön*de erkeklerin safı, arkada kadınların safi yer alır. Herkes hareketinde ve dur*masında imamı takip eder. İmamın Önüne geçmez ve ona muhalefette bulunmazlar.

Böylece, namazın ruhi semerelerinin yanında; bedenin temizliği ve dinçliği gibi maddi semereleri de olmuş olur. Cemaatle namaz kılma duru*munda bu semereler daha da artar. Sosyal dayanışma kuvvetlenir, sosyal ilişkiler artar, itaat ve düzene girmeye alıştırma yapılmış olur.

Ruhi amellerden biri de "oruç"tur. Oruç, Allahu Teala 'nın emrine imti-salen yemeyi-içmeyi ve cinsi münasebeti tamamen terk etmektir. İftarda acele edip, sahuru geciktirmek ve teravih namazını eda etmek bu ibadeti ta*mamlar. Şehvetin kırılması ve bedenin sıhhate kavuşması orucun maddi semerelerinden sadece ikisidir.

Sonra "hac" gelir. Hac, bedeni ve maddi amellerle en çok içli-dışlı olan ibadettir. Azık ve binek için mal temin etmekle başlar. Sonra Beytullah'a yolculuk başlar. Ardından menasiki eda etmek için biteviye bir hareket baş*lar: Tavaf, Safa ile Merve arasında sa'y, Arafat'ta vakfe, Müzdelife'de gece*leme, şeytan taşlama, kurban kesme, ifada tavafı, Mina'da geceleme ve niha-yat veda tavafı. Haccın maddi semereleri arasında şunlar sayılabilir: Seya*hat, Allah'ın ülkelerini ve yeryüzünün halklarını tanıma; ayrıca alışveriş ve Allah'ın fazlını arama.

"Yemek ve içmek" maddi işlerdendir. Yenilip içilen şeyin helal olması*na ve yiyip içerken dengeli davranmaya dikkat edilir. Başta besmele çekilir, sonunda hamd edilir. Burada da Allah'ın taatine ve zikrine yardımcı olma, çalışma ve cihad gibi emirlerini kolaylaştırma gibi ruhi semereler vardır. Ayrıca, Allah'ın nimetlerini hissederek onlara şükretmek gibi bir faydası daha vardır.

Maddi işlerden biri de "cinsel ilişki"dir. Eş seçme hususunda helal araş*tırılır. Sonra ilişkinin edeplerine riâyet edilir. Ayrıca, erkeğin arzusunu tat*min etmesine dikkat edildiği gibi kadının da arzusunu tatmin etmesine dik*kat edilir. Cinsel zevkin tatmin edilmesinden de, gözleri haramdan sakınma*yı kolaylaştırma, nefsi koruma ve bir çeşit sükunete erme gibi ruhi semereler husule gelir.

Sonra, "mal kazanmak için çalışma" gelir. Bu, ruhani işlerle en fazla içli dışlı olan iştir. Çünkü bunda helali araştırma, işi iyi yapmak için olanca gücünü sarf etme, doğruluk, emanet ve Müslümanlara nasihat vardır. Sonra, çalışmak birçok ruhi semere verir: İzzet-i nefis sahibi olma ve insanı iste*mekten müstağni kılma, küçük çocuklara bakma ve Allah'ın verdiği rızkı Allah yolunda bezletme bunlardandır.

Böylece, maddi ve ruhi yönlerin karşılıklı veya paralel iki çizgi değil; birbirine girmiş ve bir örgünün iki dalı gibi birbirine sarılmış iki çizgi oldu*ğu ortaya çıkar. Veya bunlar bir zincirin halkaları gibidir. Her halka diğerini kuvvetlendirir ve ona destek verir. Zincir de bütün bu halkalar sayesinde güçlenir. Veya bunlar aynı gerdanlıktaki farklı renklerdeki taşlar gibidir. Hepsi birden, renkleri birbirleriyle uyumlu bir gerdanlığı oluştururlar. Ha*yat bir tek hayattır.

İbadet saatleri iş, hareket ve helal zevk saatlerini destek*lerken; iş hareket ve helal zevk saatleri de ibadet saatlerini destekler. Bura*dan da anlaşılır ki, İslam'a göre ruhi yücelik, sadece ibadete dayanmaz. Ruhi yüceliğin güçlü veya zayıf.olması da hayatın lezzetlerinden mahrum kalmak veya kendi kendine eziyet etmekle alakalı değildir. Bilakis, Allah'ın rızasını ummak ve maddi olsun, ruhi olsun her işte ona itaati gözetmekle alakalıdır.

Rasulullah (s.a.v.) doğru söylemiştir: "Ameller niyetlere göre değer kaza*nır." Yani sevapta ölçü, Allah'ın rızasını kazanmada sadık niyettir. Bazen maddi amel, işlenmesi esnasındaki salih niyetten ve Allah'ın rızası u hedef*lemekten dolayı, ibadet mizanında ruhi amellerden daha ağır gelebilir. Di*ğer bir deyişle, sadece Allah rızası için olan maddi amel, Müslümanı ruhi yü*celik mertebelerine yükseltir ve Allah'a derecelerce yaklaştırır.

Öyle ki bazen, ibadetlerin edasıyla elde edilen dereceler, yanında küçük kalır. Bu, her işte Allah'ın razısını gözetmek ve halis niyetin bir neticesidir.

Durum bu olduğuna göre, Müslümanın saadeti be helal yoldan cinsel zevki yaşaması, mizanda hasenat kefesinin ağır basmasına katkı sağlayabi*lir. Yani bu da, salih ameller de ibadetlerle aynı kefeye konur. Belki ağırlık*ları farklı olabilir. Müslüman, din sahibi bir hanım seçmekle başlayıp, hanımına iltifat etmesine, onunla oynaşmasına ve cinsel ilişkide bulunmasına varıncaya kadar, helalini ve her adımında sünnete uygunluğu gözetir. Müs*lümanın Allah rızası için yaptığı işlerin sevabını takdir eden Allahu Teala'dır ve amellerin ağırlıklarını da yalnızca O bilebilir.

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz ne güzel buyurmuşlardır:

Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.)'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: 'Senin harcadığın her nafaka sadakadır. Hanımının ağzına uzattığın bir lok*ma bile..."[719]

Hafız İbn Hacer şöyle demiştir: "Çünkü mubahta Allah nzası kasdolu-nursa, o da taat olmuş olur.

En basit bir dünyevi işle buna dikkat çekmiştir. Bu da, hanımın ağzına bir lokma uzatmaktır. Bu durum genellikle oynaşma ve şakalaşma esnasında olabilir. Bununla birlikte, eğer bu işte sahih bir kasıt varsa kul bundan dolayı ecir alır. Öyleyse bundan daha üstün işlerin mükafa*tını düşünmek gerekir."[720]

Ebu Zerr (r.a.)'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Sizden birinizin evlenmesi de sadakadır'. Dediler ki: 'Ya Rasulullah (s.a.v.), birimiz şehvetini tatmin ettiğinde bundan da ecir alıyor; nasıl olur?' Buyurdular ki: 'Görmez misiniz, eğer şehvetini haramdan giderseydi günahı olmayacak mıydı? Aynı şekilde, helalden giderince de ecir alır."[721]

Sonra, bir Müslüman cinsel zevkini helal yoldan tatmin eder ve bu ni*metlerden dolayı Allah'a şükrederse; Allahu Teala, nimete şükründen dolayı onu mükâfatlandırır. Bir Müslüman da cinsel zevkten mahrum kalırsa, me*sela evlenmekten aciz kalırsa ve Allah'ın kazasına ve kaderine sabrederse; Allah onu da kaza ve kaderine rıza gösterildiğinden dolayı mükâfatlandırır.

Suheyb (r.a.)'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Mü'mi-nin işi ne lıoştur! Bütün işi hayırdır. Mü'minlerden başkasının durumu böyle

değildir. Bolluk içerisinde bulunursa şükreden; bu kendisi için hayırlıdır. Darlık isabet ederse sabreder; bu da kendisi için hayırlıdır."[722]
 
---> Evlilik ve cinsellik

Evlilik Cinsel Kültüre Giriştir

Evlilik -gayeleri, hükümleri ve adablanyla- İslami cinsel kültüre giriş*tir. Bu sebeple değerli okuyucuyu evlilik meselelerini gözden geçirmek için bu kitabın beşinci bölümüne havale ediyoruz. Sözkonusu bölümde bu mese*leler detaylıca anlatılıyor. Biz burada cinsel kültür konusuna bir giriş olarak evliliğin fazileti ile ilgili değerli alimin sözlerini aktarmakla yetiniyoruz:

İmam Ebu Hamid Gazâlî diyor ki:


"Nikâh, dini korur, şeytanı yener. Allah'ın düşmanı şeytana karşı en sağlam siperdir. Neslin çokluğu, Rasulullah'ın diğer peygamberlere karşı if*tihar vesilesidir. Bunun için onun sebeplerini araştırmaya, sünnet ve adabını korumaya, maksat ve gayelerini açıklamaya uygun daha ne olabilir?"

Allahu Teala şöyle buyuruyor:


"İçinizden bekarları evlendirin." (Nur, 32). Bu, bir emirdir. Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Kocalarına geri dönerlereevlenmeferineengel olmayın." (Bâara, 233.

Bu da, evlenmeye engel olmamak için bir nehiydir. Rasulullah (s.a.v.) şöyle nehyediyor:

Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.[723] "Evlenmek benim sünnetimdir. Beni sevenler sünnetimi yerine getirsinler."[724]

Ömer(r.a.)'dan: "İnsanı nikâhtan ancak, acizlik ve facirlik alıkoyar."

İbn Abbas'tan: "Kişinin ibadeti, ancak evlilikle tamamlanır." Sahabe*den biri, kendisini Rasulullah'ın hizmetine adamıştı. Daima onun yanında bulunurdu. Rasulullah (s.a.v.) bir gün: 'Niçin evlenmiyorsun?' diye sordu. Sahabe: 'Hem hizmetinizden ayrılmak istemem, hem de fakirim; hiç bir şe*yim yok, nasıl evleneyim?' dedi.

Rasulullah sustu. Bir süre sonra aynı soruyu tekrarladı; sahabe aynı şekilde cevap verdi.

Fakat sonra kendi kendine: Ra*sulullah'ın bunu tekrarlamasında bir hikmet var. O dünya ve ahiretim için [725]hayırlı olanı bilir, eğer üçüncü kez bana aynı teklifte bulunursa artık evlene*ceğim' diye düşündü. Yine üçüncü kez Rasulullah: 'Niçin evlenmiyorsun, evlensene?' deyince adam diyor ki: 'Evlendir beni, ya Rasulullah', dedi. Rasulullah: 'Falan kişilere git ve onlara Rasulullah kızlarınızdan biriyle beni evlendirmenizi emrediyor de1, buyurdu.

Bunun üzerine 'Bende bir şey yok nasıl evlenebilirim, ya Rasulullah?1 dedim. Rasulullah (s.a.v.) ashaba: 'Bu kardeşinize bir kaç çekirdek ağırlığında altın toplayın' dedi.

Sahabe hemen bir miktar altın topladı ve o aileye götürerek onu evlendirdiler. Rasulullah (s.a.v.): 'Haydi bir velime ver bakalım' buyurdu. Yine ashab aralarında bir koyun temin edip kendisine verdiler. Adam da bir velime verdi."

Nikâh, peygamberlerin sünnetlerinden olan eski bir sünnettir, nikâhta beş fayda vardır: 1- Evlat yetiştirmek, 2- Şehveti gidermek. 3- Ev idare etmek. 4- Nesli çoğaltmak. 5- Nefis mücahedesi yapmak.

Birinci Faide: Evlat yetiştirmek. Asıl fayda budur. Evlenmek bunun içindir. Çünkü gaye, nesli yaşatmak ve alemi insanoğlundan boş bırakma*maktır. Şehvet, bunun için yaratılmıştır...

Evlat yetiştirmekte dört yönden Allah'a yakınlık vardır.

Birinci vecih: Bu en hassas yöndür. Allahu Teala'nın hikmetlerini ve sanatının inceliklerini düşünebilen akıl sahipleri için en önemli fayda da bu*dur. Allahu Teala erkek ve dişiyi yarattı. Erkeğin beline meniyi yerleştirdi, bu meninin huselere inip oradan dışarı çıkması içinde yol yarattı. Kadında da meninin yerleşeceği rahmi yarattı; her birine de bir icraat için şehvet ve heve*si verdi. İşte bu alet ve işleri, lisan-ı halleri ile bunları yaratan yaratıcılarının muradını açıkça ifade etmekte ve akıl sahiplerine bunların hikmet ve sebebi*ni haykırmaktadırlar.

İkinci vecih: Evlenmek, Rasulullah'ın sevdiği yolda yürümektir. Bu da Rasulullah'ın açıkça ifade ettikleri: 'Sevimli ve doğurgan kadınlarla evlenin, şüphesiz ben sizin çokluğunuzla öğünürün[726]"b sözlerinden anlaşılır.

Üçüncü vecih: Ölümünden sonra kendisi için dua edecek hayırlı bir ev*lat bırakmaktır. Nitekim hadiste: "Ademoğlu Öldüğü zaman amel defteri dü-rülür. Ancak üç şeyden dolayı ona sevap yazılır. Onlardan birisi de salih evlattır."[727]... İyi olsun, kötü olsun müslüman bir çocuğun, mü'min olan anne ve babasına duası makbuldür. Anne-baba, evladının duasından ve diğer iyi*liklerinden faydalanır. Çünkü evlat, kendi kazancıdır. Fakat isyanından so*rulmaz. Çünkü "kimse kimsenin günahını yüklenemez" buyurulmuştur.

Dördüncü vecih: Çocuğun ondan önce ölüp ona şefaatçi olması. Rasu*lullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Müslümanlardan birinin üç çocuğu ölsün de cehenneme girsin olamaz. Yalnız yemini bozmayacak kadarı müstesna."[728]

Cabir'den Mahmud bin Esed yoluyla Ahmed'in rivayetinde "Biz: Ya Rasulullah iki çocuğu ölürse? dedik. O da: 'İki çocuğu da ölse' buyurdu. Mahmud diyor ki: Cabir'e: 'Şayet biri ölürse deseydiniz Rasulullah da 'biri de ölse' buyurdu. O da: 'Allah'a yemin olsun ki ben de öyle zannediyorum' dedi."[729]

"Onların (ölen) küçükleri cennetin kurtlandır. Birisi babasına -yahut anne babasına rastlar da, benim şu senin elbisenin kenarından tuttuğum gibi elbisesinden tutar- yahut elinden bir daha kendisini Allah babasıyla birlikte cennete koyuncaya kadar bırakmaz, buyurdu."[730]

İkinci faide: Şehveti kırarak şeytandan korunmak, gözünü ve kendini haramdan sakınmadır. Rasulullah (s.a.v.)'in şu hadisi buna işaret ediyor: "Evlenen dininin yarısını muhafaza altına almıştır. Diğer yarısı için de Al*lah'tan korksun."[731]Yine "Evlenin! Evlenmeyenler oruç tutsun. Çünkü oruç*ta şehveti kıran bir his vardır" hadisi de buna işarettir.[732]

Ömrüme yemin ederim ki, şehvette başka hikmet de vardır... O hikmet, Cennetin zevkini hatırlatmaktır. Çünkü bilinmeyen ve zevkine varılmayan bir lezzeti teşvikte bir fayda yoktur. Dünya zevklerinin faydalarından biri de bu zevklerin daha üstününün cennette devamlı şekilde verileceğini bildirmekle insanı, Cennete girmek istemesi için gerekli taat ve ibadete teşviktir. Erkeklerin şehvet sıkıntılarını gidermesi bakımından evlenmenin dindeki yeri önemlidir. Çünkü, takva kuvvetiyle gemlenemiyen galeyana gelmiş bir şehvet, insanı fuhşa sürükler... Kendini tamamen takvaya bağlayan kimseler ise, takva sayesinde gözünü haramdan çekip, edep yerini fuhuştan korur.

Kalbini vesvese ve bu husustaki düşüncelerden korumak ise, kendi iradesin*de değildir... Bu, umumi bir ibtila ve imtihandır. Bundan az kimseler kurtulabilir... Hakikate kadınlar hem nafaka ve hem de kalp temizliğine vesiledir.

Bunun için Rasulullah (s.a.v.): " Kadın görmekle şehveti uyanan bir kimse, hemen ailesiyle münasebette bulunsun" buyurdu. Çünkü böyle yapmak nefsin vesvesesini giderir.

Üçüncü faide: Bakmak, oturmak, oynamak ve şakalaşmak eğlenmek, kalb huzurunu sağlamak ve ibadeti onunla kuvvetlendirmektir. İnsanın pek çok sıkıntıları olduğu için, daima huzur ve zevkle ibadete devam edemez. Yaradılış itibariyle böyledir. Eğer arzularının zıddına olarak ibadete devama zorlanırsa da yapmamakta ısrar eder. Ancak arasıra zevkini okşayan şeylerle dinlendiği zaman yeniden kuvvetlenir ve hevesle ibadete yönelir.

İşte kadınla ilgilenmek, sıkıntıyı giderir kalbi rahatlatır. Müttakilerin de bazı mubah olan şeylerle rahatlamaları gerekir. Bunun için Allahu Teala:

"Onunla sükûn bulması için" buyuruyor. (Araf, 189).

Ali (r.a.) da: "Zaman zaman gönlünüzü dinlendirin. Çünkü, yorulduğu zaman körleşir" buyurmuştur.

Dördüncü faide: Kalbi ev düzenleme işlerinden boşaltmaktır... Saliha bir kadın bu bakımdan ev işlerinde dine yardımcıdır. Bu işlerin bozulup, muntazam bir şekilde yürümemesi insanın huzurunu kaçırır ve geçimi zorlaştırır. Bunun için Ebu Süleyman Daranı: "İyi bir kadın, dünya metaı değil, ahiret saadetidir. Çünkü erkeğin, şehevi hissini tatmin etmek ve ev işlerini düzenlemekle, onun huzur içinde hem diğer işlerini, hem de Allah'a karşı kulluk ve ibadetini yapabilmesini te'min eder" demiştir.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Sizler şükreden kalbe, zikreden lisana ve ahiret hususunda sizlere yardımcı olacak saliha mü'min bir kadına sahip olmağa çalışın."[733]'[734] Saliha kadın ile zikri ve şükrü nasıl birleştirdiğine dikkat et.

Beşinci faide: Nefis mücahedesi yapmak. Velilik vazifesini yerine ge*tirmek, aile hakkına riayet etmek... Dini konularda onları eğitmek, helalin*den geçimlerini temin için çalışmak ve evlat terbiyesine dikkat etmek sure*tiyle nefis mücahedesi ve terbiyesidir. Bütün bunlar büyük fazileti olan işler*dir. Aile ve evlad kişinin haklarına riâyet edeceği kimselerdir. Hakka riaye*tin fazileti büyüktür. Hem kendisini düzeltmekle uğraşandan daha hayırlıdır.

Aile ve çocukları uğruna zahmet çeken, Allah rızası için cihad eden gibi*dir... Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Kişinin aile fertlerine infak ettiği, sadakadır. Kişi ailesinin ağzına koyduğu lokmadan ecir alır."[735] İbn Mübarek bir savaşta arkadaşlarına: 'Bundan daha faziletli bir amel bilir misiniz?' diye sordu. Onlar:

'Bilmeyiz', dediler. Mübarek: 'Ben bilirim', dedi. Onlar: 'Ne*dir?' dediler. O: 'Ailesi kalabalık olan fakir bir kimse gece uyanır ve açılmış olan çocuklarını örter. Onun bu hareketi bizim bu gazamızdan daha faziletlidir[736]

 
---> Evlilik ve cinsellik

]
Evlilik Cinsel Zevk İçin Sosyal Çerçevedir

Evlilik fıtrat sünnetidir: Allahu Teala şöyle buyuruyor:


"Allah, size kendi nefislerinizden eşler yaram ve eşlerinizden de size oğullar ve torunlar yarattı..." {\ahl. 72).

Evlilik, Nebiler ve Rasıdlerin sünnetidir:

Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"'Andnlsun. biz senden tince de elciler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik...' (Rad. 38).

Kitab'm âyetlerini aktardığımızda. Ne'ni ve Rasullerin birçok kıssasın*da bu sünneti görürüz. Fakat Nebi ve Rasulîerin hayatındaki bu mazi sünnete rağmen -ki onlar insanların en tahir olanlarıdır- yahudılcr evlilik meseleleri ve cinsel zevk konusunda aşın gitmeye jönelmişlerdir. Ruhbanlığı ortaya atarak bunu Allah'ın rızasına erişmek için en yüce yolda şu âyeti indirmiştir:

Si'un; bunluım peşinden arû ardd elçilerimi/, grnderdik. Meryem Oî.riü hâ\\ da onların ardına kattık; ona" İııeil t \eruik \e una uyaniann kalble-rinc jerkjî \e nıeihuiîieî kouLik. İcadı.ilikleri runbatilığs. bi/ onlara yazma-iTü^iık, yalnız Allııh'm ;ı;:aM,ıt k.t/ıınma/ için kendiliklerinden uyguladılar ama.ma gereği gibi de onlarda?, ijran edenleıe nıüküfaîlanni verdik. Fakat onlardan birçoğu yoldan çıkmıştır.' (Hadid, 27).

Evlılik, Peygamberimiz Muhammed {s.a.v.)'in sünnetidir:


Muhammed (s.a.v.) bütün nebi ve rasullerin şeriatlarını sona erdirmek, güzel ahlâkı tamamlamak, fıtrat sünnetini ve rasullerin sünnetini sağlam bir bağla kuşatmak için gelmiştir. Böylece bu mesele, evliliğe çağrı ve teşvikle başlamıştır:

Allahu Teala şöyle buyuruyor:


"Şayet öksüz (kızlarla evlendiğiniz takdirde on)lar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helal olan (başka) kadınlar*dan, ikişer, üçer, dörder alın. O kadınlar arasında da adalet yapamayacağınız*dan korkarsanız bir tane alın." ( Nisa, 3).

Abdullah b. Mes'ud'dan: "Rasulullah (s.a.v.) bize şöyle buyurdu: 'Ey gençler topluluğu! Evliliğe kim güç yetirebiliyorsa evlensin. Çünkü evlilik gözü çevirici, ferci koruyucudur. Kim de buna güç yetiremezse oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti gidericidir."[737]

Rasulullah (s.a.v.) ashabından bazılarının aşırı gittiklerini görünce onları uyardı ve korkuttu.

Enes b. Malik (r.a.)'dan rivayetle: "Üç kişi Rasulullah (s.a.v.)'m ibade*tini sormak üzere Peygamber'in kadınlarının evlerine gelmişlerdi.

Bunlara Peygamber'in ibadeti haber verilince güya azımsayarak: 'Biz nerede, Rasu*lullah nerede? Muhakkak ki Allah, Peygamber'inin geçmiş ve gelecek gü*nahlarını atfetmiştir,11 dediler.

Bunun üzerine onlardan birisi: 'Ben geceleri daima namaz kılacağım' dedi. Bir diğeri: 'Ben her zaman oruç tutacağım1, dedi. Diğeri de: 'Ben de kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyece*ğim', dedi. Nihayet Rasulullah (s.a.v.) onların yanına gelerek: 'Siz, şöyle şöyle söyleyen kimselersiniz değil mi?' Şunu biliniz ki: 'Ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve korun anın izim. Bununla beraber bazen oruç tutarım bazen iftar ederim, (gecenin bir kısmında) namaz kılarım uyurum da. Kadın*larla da evlenirim. Her kim benim bu yolumdan yüz çevirirse, benden değildir', buyurdu."[738]

Hafız İbn Hacer diyor ki: "Hadiste geçen sünnetten maksat yoldur. Yani kim benim yolumu bırakır da başka yol edinirse benden değildir. Bununla yol edinirse benden değildir. Bununla ruhbanlık yoluna işaret etmiştir. 'Benden değildir1 sözünden maksat, benim yolum üzere değildir."[739]

Sa'd b. Ebi Vakkas'dan: "Rasulullah (s.a.v.) Osman b. Mez'un kadınlar*dan uzletini (evlenmekten çekinmesini) nehyetti. Eğer Peygamber, onun uz*letine izin verseydi biz hadımlaşırdık."[740]

Hadiste geçen "tebettül" evlilikten koparak ibadete kendisini verme an*lamına gelir.

Rasulullah (s.a.v.) gençleri evlilik sünnetini yerine getirmeleri için çaba sarfetmeye teşvik etmek istemiştir. Ve bu çabalarının boşa gitme*yeceğini müjdelemiştir.

Ebu Hureyre'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Üç kim*seye yardım etmek Allah üzerine bir haktır: Allah yolunda cihad edene, ser*best bırakılması için efendisiyle yazışman bulunan köleye ve korunmak için evlenene."[741]

Hadisi şerif üzerinde durup düşündüğümüz zaman zikredilen üç kişi-ninde eşit mertebede olduğunu görürüz. Hepsine de yardım etmesi Allah üzerine bir haktır. Birincisi, Allah'ın dininin yücelmesi yolunda çalışıyor. İkincisi, özgürlüğüne kavuşmak için üçüncüsü de, helal yoldan zevk almak yolunda çalışıyor. Birincisi nass gereği Allah yolunda olduğu gibi ikinci ve üçüncü de şeriatın gayesi gereğince Allah yolundadır. Birincisi şahsiyetinin kemâlini, diğerleri de ahlâkının kemalini düşünüyor.

Bu metod üzere İslam, evlilik dayanaklarını tesbit edegelmiştir. Evlilik sayesinde kadınla erkek arasındaki fıtri meyil, sağlam toplumsal bağla kuşa*tılır. Evliliğin insanlar arasında saygı ve değeri vardır. Hatta insanlar onunla mesrur ve hoşnut olurlar. Onu ender törenlerle kutlarlar, onunla eşler, eşlerle beraber yakınlar ve arkadaşlar mutlu olurlar.

Bu da evlilik akdine çeşitli kutlama ve ikramda bulunma adı altında önem veren Allah'ın şeriatına bo*yun eğmekledir. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Nikâhı şenlendirin ve duyurun."[742] Başka bir hadiste: "Helal ile haram arasım def ve sesle de olsa ayırın. "[743] Evlilik akdi namusların kutsallığını lüzumsuzluk ve aşırılıklara karşı koruma ve gözetme sorumluluğunu getirir. Sonra evlilik akdini, kadın ve erkek tarafından uyulması zorunlu olan şeyleri takib eder. Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Onlar sizden sağlam söz almışlardır." (Nisa, 21).

Sonra bu toplumsal bağ eşler arasında hayat boyunca devam edecek bağı gerçekleştirir. Bu sadece bir saat ya da birkaç saatlik zevk değildir. Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Ohlar sizin için bir elbisedir, siz de onlar için bir ebiseniz." (Bakara, \%}.

"Huzur bulsun diye ondan eşini var etti." (Araf, 189). "Aranızda sevgi ve şefkat kıldı." (Rum, 21).

İşte böylece evlilik fıtrat sünneti. Rasullerin sünneti, Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'ın sünneti ve toplumsal çerçevedir... [744]

 
---> Evlilik ve cinsellik

]
Evlilik Dünya Hayatının Güzelliklerindendir

(Bu kıyamet gününde de mü'minlere hastır)


Cinsel zevki meşru kılan ve onu dünya hayatının zineti ve güzelliğin*den biri yapan îslam, salih mü'minlere bu güzelliklerin hepisinin kıyamet gününde kendilerine ait olacağını vadetmişttr. Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"De ki: Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıklan kim haram etti?" De ki: "O, dünya hayatında inananlarındır, kıyamet günü de yalnız onlarındır." İşte biz, bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz. (Araf, 32)

"Canlarının çektiği (nimetler) içinde sürekli kalırlar." (Enbiya, 102).

"Orada size canlarınızın çektiği her şey var. Orada size istediğiniz her şey var."

"Oradacanların çektği, gözlerin hoşlandığı herşeyvar!..."(Zuhruf,71) Allahu Teala şöyle buyuruyor;

"Ey kullarım, bugün size korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz. Onlar, âyetlerimize inanmış ve müslüman olmuş (kullarım) idiler. Haydi siz cennete girin. Siz ve eşleriniz ağırlanıp sevindirileceksiniz." (Zuhruf, 68-69-70).

"O gün cennet halkı, bir iş İçinde eğlenirler. Kendileri ve eşleri, gölge*lerde koltuklara yaslanmışlardır."(Yasin, 55-56).

"İnanıp yararlı iş yapanlarla, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir bir meyveden rıziklandınldıkça: 'Bu, daha öncede rızıklandırıldığımız şeydir, derler. Onlara, o (dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır." (Bakara, 25).

"De ki: 'Bunlardan daha iyisini size söyleyeyim mi? Korunanlar için Rableri katında altlarından ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları cennet*ler, tertemiz eşler ve Allah'ın nzası vardır.' Allah, kullan görür." (Aİ-u İmran, 15).

"İnanıp iyi şeyler yapanları da altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada sürekli kalacaklardır. Orada kendilerine tertemiz eşler de vardır ve onları eşsiz bir gölgeye sokacağız." (Nisa, 57).

"Korunanlar (ise) güvenli bir makamdadır. Bahçelerde ve çeşme başlarında. İnce ipekten ve parlak atlastan giysiler giyerek karşılıklı otururlar. Aynca onları, iri gözlü hurilerle de evlendirmişizdir." (Duhan, 51-54).

"Korunanlar da cennetlerde, nimet içindedirler. Rablerinin kendileri*ne verdikleriyle sefa sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuş*tur. Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyen, için; sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak. Onları, İri gözlü hurilerle evlendirmişizdir." (Tur, 17-20).

"Onlar için bilinen bir nzık vardır: (Türlü türlü) meyveler. Ve onlar ağırlanırlar. Nimet cennetlerinde. Tahtlar üzerinde, karşılıklı otururlar, ön*lerinde akan kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. Berrak, içenlere lezzet veren bir içki. Onda ne sersemletme var, ne onunla sarhoş olurlar. Yanlarında da, yalnız kendilerine göz dikmiş iri gözlü eşler vardır. Saklı yumurta gibi bembeyaz eşler." (Saffat, 41-49).

"Bu bir hatırlatmadır. Korunanlar için güzel bir gelecek vardır: Kapıları kendilerine açılmış Adn cennetleri. Orada (koltuklara) yaslanarak birçok meyva ve içki isterler. Yanlarında da bakışlarını yalnız (kocalarına) diken (kendileriyle) yaşıt dilberler vardır." (Sad, 49-52)

"(Orada) astarlan kalın atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetinde devşirmesi yakındır. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Onlarda bakışları kısa (yalnız kocalarına bakan) öyle dilberler de var ki, bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Sanki onlara, yakut ve mercandırlar!" (Rahman, 54-58)

"Onlarda da iyi huylu, güzel kadınlar var. Şimdi Rabbinizin hangi ni*metlerini yalanlıyorsunuz? Çadırlara kapanmış (gün yüzü görmemiş) huri*ler. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Bunlardan önce onları ne İnsan, ne de cin kanatlamamıştır." (Rahman, 70-74)

"İri gözlü huriler, saklı inciler gibi; yaptıklarına karşılık olarak (o mü'minlere bahşedilmiştir.)" (Vakıa, 22-23-24)

"Biz (oradaki) kadınları da yeniden bir güzel inşa etmişiz. Onları bakireler yapmışızdır. Hep yaştsevgililer. Sağın adamları için."(Vakıa, 35- 38)

"Takva sahipleri için de mükâfat vardır. Bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar." (Nebe, 31-32-33)

Aralarında cinsel zevk nimetininde bulunduğu üstün cennet nimetleri ni mü'minlere müjdeleyen nice hadisi şerifler vardır. Biz bunlardan bir kaçı*nı zikretmekle yetineceğiz:

Ebu Hureyre'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Cennete girecek ilk zümrenin suretleri Bedir gecesindeki ay gibi olacaktır. Orada tü-kürmeyecekler, burun atmayacaklar ve abdest bozmayacaklardır. Kapları ve tarakları altınla gümüşten, buhurdanlıkları öd ağacından olacaktır. Terle*ri misktir. Her birine iki zevce verilecektir ki, güzellikten baldırlarının iliği etin arkasından görülecektir. Aralarında anlaşmamazlık ve küsüşme olma*yacaktır. Kalbleri bir kalb olacak, sabah-akşam Allah'a tesbihde bulunacak*lardır.[745]

Ebu Hureyre'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Allahu Teala: Ben salih kullanma -size Allah'ın bildirdikleri bir tarafa- zahru ahiret olmak üzere hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği ve insan kalbinden geçmeyen şeyler hazırladım', buyuruyor. Sonra 'Hiçbir nefis onlar için sak*lanan sürür veren şeyleri bilmez' âyetini okudu."[746]

Abdullah b. Kass'dan, o da babaandan rivayetle Rasulullah şöyle buyur*muşlardır: Çadır bir incidir. Uzunluğu semaya doğru atılmış mildir. Onun her köşesinde mü'minler için bir aile vardır. Onları başkaları göremezler"[747]

Enes b. Malik'ten: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Hakika*ten cennete bir çarşı vardır ki, ona her hafta gelirler. Derken şimal rüzgarı eserek yüzlerine ve elbiselerine vurur. Bu suretle güzellik ve cemalleri artar da, ailelerinin yanına güzellik ve cemalleri artmış olarak dönerler. Aileleri kendilerine: 'Vallahi bizden artmış', derler. Onlar da: 'Vallahi sizin dahi bi*zim arkamıdan güzellik ve cemaliniz artmış', derler."[748]

Enes (r.a.)'dan: "Harise'nin annesi Rasulullah'a geldi. Harise Bedir gü*nü kemden geldiği belli olmayan bir okla ölmüştür. Harise'nin annesi: 'Ey Allah'ın Rasulü, Harise'nin kalbimdeki yerini biliyorsun. Eğer o cenneteyse ağlamayayım. Yoksa ne yapacağımı göreceksin, dedi. Bunun üzerine Rasulullah ona: 'Çok iyi söyledin. O sadece bir cennette midir? Onun için birçok cennet vardır. O, Firdevsu'l-a'la'dadır', dedi. Sonra Rasulullah şöyle buyurdu: 'Allah yolunda her gidiş-geliş dünya ve dünya içinde bulunanlardan daha hayırlıdır. Eğer cennet kadınlarından biri dünyaya çıksaydı dünya ve onun arasında bulunanlar parlatır ve kokuyla doldururdu. O kadının örtüsü dünya ve onun içinde bulunanlardan daha hayırlıdır."[749]

 
---> Evlilik ve cinsellik

Anne Babalara Bazı Tavsiyeler

(Çocuklarını cinsel işlerde yönlendirmek)


Doğru kültürle kültürlenmelerine yardımca olması için cinsel terbiye alanında bazı ilmi kitapları gözden geçirmeye Önem vermenin gerekliliği. Tıp, psikoloji ve toplum bilimle ilgili verileri toplayan bazı sempozyumlara katınılması iyi olur.

Kapalı bırakma ve ağzı kapama doğruyu bulmayı sağlamaz. Aksine bu kapıyı güvenilmeyen kaynaklardan yanlış ve maksatlı bilgilere sonuna kadar açmaktır.

Cinsellikle ilgisi olan zaruri bilgileri sunma. Fakat bu uygun miktarda ve uygun zamanda sunulmalı.

Çocuğun avret mahallini açması ya da çocuğun cinsel uzuvlarına dokunması ve oynaması durumunda anne-babanın tutumu. -Gerek erkek ge*rekse kız olsun- birbirlerine karşılıklı dokunabilirler:

Çocuk bunu ya gelişi güzel yapar ya da bedeninin tamamını veya bir kısmını açarak yapar. Burada yemek adabı ya da konuşma adabının tevcih edildiği gibi yumuşak bir şekilde aşın gidilmeksizin uyarılır. Bu durumda çocuk, kötü bir iş yaptığını hisseder. En iyi olan ise çocuğu güzel bir biçimde başka bir işe yöneltme (daha hafif bir iş ya da güzel bir oyun).

Buluğ merhalesinde bazı zaruri bilgilerin verilmesi gerekir. Bu bilgileri açıklamak için uygun fırsatları yakalamak güzel olur...

Buluğdan sonraki merhalede (ki bunun bazılan murahaka dönemi diye isimlendiriyor) olan ve güzel bir biçimde yetişmeleri ve buluğdan sonraki merhalede rahatlıkla kendilerini ifade etmeleri için anne-babanm uygun ortamı hazırlamalan gerekir.

Edepli aile ortamı içerisinde, karşı cinsle ciddi ve sınırlı karşılaşma fır*satı tanıma. Böylece gerek genç kız, gerekse genç erkek bir ihtiyaç duru*munda birbirleriyle karşılaşmalannda herhangi bir etkileşim olmadan bu alışılan bir durum olur.

Spor, sanat, kültür ve sosyal faaliyetler fırsatı tanıma. Bu çoğu zaman cinsel etkinin baskısını giderir.

Anne-babanın -ya da birinin- nafile oruç tutmalarıyla birlikte ergenlik çağına giren çocuğun oruca teşvik edilmesi. Şüphesiz ki bu cinsel etkinin baskısını hafifletir.

Çocuğun kendi yaşında ya da kendisinden ne çok büyük, ne de çok küçük olmayan kız arkadaşıyla oynama fırsatını kolaylaştırma. Burada cin*selliğin kendisini göstermemesi için oldukça dikkat etmek gerekir.

İhtilam olma çağına geldiğinde "yataklarını ayırın" hadisi şerifini tatbik etme:

Kızlara bir yatak odası, oğlanlara bir yatak odası. Bu olmazsa her birine ayrı ayrı bir yatak verme.

Oğlan çocuğuyla kız çocuğunun arasını bir örtüyle ayırma. (Tabii, ikisinin de bir yatakta yatmaları halinde.)

Çocukların hizmetçilerle gizli konuşmamaları ve onlarla başbaşa kal*mamaları için güveni sağlama. Yine çocukların gerek kendilerinden çok bü*yük gerekse çok küçük olan akraba ve komşularla başbaşa kalmamaları için güveni sağlama.

Erkek çocukların babayla, kız çocuklarının anneyle aralarında güveni*lir bağın olması... Bu bağ sürekli karşılıklı anlayışa, görüş alış-verişinde bu*lunmaya, karşılaştıkları toplumsal ve cinsel sorunlara, sorularına yardımcı olan fikri ve piskolojik bağdır.

Baba, çocuğuna okuduğu ya da dinlettiği hikâyeler esnasında zati lez*zet (yani elle istimna yapma ya da gizli sırlar diye isimlendirilen şeyler) konusuna değinmeli. Şeriat ve tıp bilginleri itidalli olmak şartıyla bunun an*cak zaruri durumlarda yapılabileceği görüşündedirler. Aksi takdirde zihin*sel, piskolojik ve fiziki hastalıklara neden olacağını belirtmişlerdir. [750]

 
---> Evlilik ve cinsellik

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

[716] Fethul-Bari: 11/242.

Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/214-215.

[717]Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/215-216.

[718] Müslim, 3/82.

[719] Buhari, 6/296. Müslim, 5/71.

[720] Müslim, 3/82.

[721] Fethu'l-Bari: 6/29.

[722] Müslim, 8/227.

Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/219-223.

[723] İmam Gazali, İhya-ı Ulumi'd Din, 2/290,

[724] Ebu Ya'la Müsned, 2/289.

[725] Müsned-i Ahmed, 2/291.

[726] a,b-Sünenü"n Nesai, Hadis No: 3026, 2/39.

[727] c-Müslim, 5/73.

[728] Buhari, 3/364. Müslim, 8/39.

[729] Fethu'l-Bari: 14/18.

[730] Müslim, 8/40.

[731] Beyhaki, Bkz. Camiu's Sağir, Hadis No: 443.

[732] Buhari, 11/12.

[733] Müsned-i Ahmed: 2/702.

[734] Bkz. Sünenü İbni Mace, Hadis No: 1505.

[735] Buhaıi, 2/707.

[736] a-İmam Gazâîî, îhya-ı Uhımi'd Din, 2/68S, 709.

Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/223-227.

[737] Buhari, 11/13. Müslim, 4/12.

[738] Buhari, 11/4. Müslim, 4/129.

[739] Fethu'l-Bari: 11/5.

[740] Buhari, 11/19. Müslim, 4/129.

[741] Sünenü't-Tirmizi, Hadis No:1352.

[742] a-Bkz. Camiu's Sağir, Hadis No: 1022.

[743] b-Bkz. Sünenü1 t-Tirmizi, Hadis No: 869.

[744]Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/227-230.

[745] Buhari, 7/131. Müslim, 8/143.

[746] Buhari, 7/132. Müslim, 8/146.

[747] Buhari, 7/131. Müslim, 8/149.

[748] Müslim, 8/145.

[749] Buhari, 14/236.

Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/230-233.

[750]Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 4/233-234.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst