sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
Allah ü teâlâ, dünyâya gönderdiği ilk insan Âdem aleyhisselâmdan başlayarak, Sevgili Peygamberimize gelinceye kadar her asırda, dünyânın her tarafındaki insanlar arasından en iyi, en üstün olarak seçtiği bir zâta (Peygambere), melekle [Cebrâîl ile] haber göndererek, kendi varlığını, isimlerini ve sıfatlarını bildirmiştir.
Bu Peygamberlerle, insanların dünyâda ve âhirette râhat etmeleri, huzûr içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emirlerini ve yasaklarını, yanî ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu açıklamıştır.
Peygamberler, ümmetlerini, Cenâb-ı Hakka çağırmak, sapık, yanlış yoldan, doğru yola, saâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemişler, inanmayanları Cehennem azâbı ile korkutmuşlardır. Onların Allâhü teâlâdan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık ihtimâli yoktur.
Peygamberler hakkında, Kurân-ı kerîmde bir âyet-i kerîmede meâlen buyuruluyor ki: (Îmân edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri de Cehennemle) korkutucu olarak peygamberler gönderdik ki, bu peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın) kıyâmette: (Bizi îmâna çağıran olmadı) diye Allâha bir huccet ve özürleri olmasın. Allah azîzdir, hükmünde hikmet sâhibidir. (Nisâ sûresi, 165)
İNSANLAR?ÇİFT?YARATILMIŞLARDIR
Sözümüzün burasında belirtelim ki, Allah ü teâlâ, bütün mahlûkâtı olduğu gibi, insanları da çift yaratmıştır; eşler birçok bakımdan birbirlerine muhtaçtırlar.
Bilindiği gibi ilk insan olan Hazret-i Âdem babamızın, Havvâ annemizle birlikte Cennetten dünyâya gönderilmeleri, üzerinde yaşadığımız gezegene indirilmeleri, şu uçsuz-bucaksız olarak gördüğümüz koca kâinâtta, sâdece dünyânın insanlarla meskûn kılınması demektir. Yanî diğer gezegenlerde insanlık hayâtı yoktur. İşte bu, beşeriyet târihinin 1. kilometre taşıdır.
Cenâb-ı Hak, şöyle buyurmaktadır:
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten (kişiden) yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar meydana getiren (üretip yayan) Rabbinizden (Rabbinize hürmetsizlikten, karşı gelmekten) sakının..... [Nisâ, 1]
Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri, bir erkekle bir dişiden yarattık.....Muhakkak ki Allah yanında, en şerefliniz [en üstününüz, en değerliniz], Ondan en çok korkanınızdır [günâhlardan en çok korunanınızdır, Ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır]..... [Hucurât, 13] Bu konuda, [Nahil, 72; Arâf, 189; Rûm, 21; Zâriyât, 49 v.b. âyet-i kerîmelere de bakılabilir.]
Bilindiği üzere, dünyâya gelen her yavru, kendi cinsinden meydana gelmekte, kendi annesinden doğmaktadır: Yanî insan insandan, kuş kuştan, balık balıktan, sürüngen sürüngenden, vahşî hayvan vahşî hayvandan, ehlî hayvan ise ehlî hayvandan doğmaktadır.
Bunun hiçbir istisnâsı yoktur. Binâenaleyh insan; maymundan veya başka herhangi bir hayvandan dünyâya gelmemiştir.
İslâmiyet; medenî insan ve medeniyyet sâhibi toplum meydâna gelmesi için, insanlara lâzım olan îmân ve ibâdetleri; iş, ahlâk ve cemiyet hayâtında uyulması gereken her şeyi bildirmiştir.
Bunlar; Allah ü teâlânın bildirdiği, Hz. Peygamber Muhammed aleyhisselâmın öğrettiği, Eshâb-ı kirâmın naklettikleri ve İslâm âlimlerinin de açıkladıkları husûslardır.
İnsanlığın bugün bunaldığı, çözmekte sıkıntıya düştüğü her şeyin çözüm ve çâresi bunların içinde vardır. Bugün çok perişan hâlde olan insanlığın kurtuluşu için, bunlardan istifâde etmelidir.
Güzel ahlâk, İlâhî vahye dayanan dînden neşet eder. Ancak dîne dayanan ahlâk müessesesi insanların rûhlarını tatmîn eder, huzûra kavuşturur ve maddî-manevî yükselmelerini sağlar.
İnsanların doğru yolu bulmaları, ahlâken yükselmeleri, dünyâda ve âhirette huzûra kavuşmaları için, son Peygamber olarak Muhammed aleyhisselâm gönderilmiştir. O, İyi huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim buyurmuştur. Böylece İslâmiyet, insanlığa, temelinde Allah sevgisi, Allah korkusu ve her yaptığını, kimseden dünyevî bir menfaat beklemeden ihlâs ile, yalnız Allah için yapma, nefsi kontrol etme ve ona hâkim olma esâsları bulunan en yüksek ahlâk kâidelerini sundu. Et-tazîmü li-emrillah veş-şefekatü li (veya alâ) halkıllah, yani Allah ü teâlânın emrine hürmet, saygı ve yarattıklarına şefkat, merhamet bu kâidelerin en önemlilerinden biridir.
İşte çocuklarımıza ve gençlerimize bu husûsların öğretilmesi ve yaşatılması son derece önemlidir.