Estetikte Vampir Trendi

ashli

Bayan Üye
20101113_aysegul_aldinc_d.jpg


Ayşegül Aldinç, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında “botoks ya da estetik yaptırıp yaptırmadığı” sorularına botoks yaptırmadığını, yeni bir tedavi yöntemini kullandığını söyleyerek yanıt verdi. Aldinç’in uygulattırdığı PRP (Platelet Rich Plasma) yöntemi özel bir işlemden geçirilmiş, insanın kendi kanının yüze enjekte edilmesiyle yapılan bir gençleştirme operasyonu. Kendi kanınla güzelleşme ve gençleşme ilk bakışta biraz ürkütücü de olsa aynı zamanda çok doğal geliyor insana. Ne de olsa bedene yabancı bir madde değil, kendi kanınız giriyor.
PRP sadece estetik amaçlı uygulanmıyor; yaraların, kırıkların, dokuların onarılmasında iyileşmeyi hızlandırdığı için uzun zamandır ortopedi ve travmatoloji alanında da kullanılıyor. Örneğin dünyaca ünlü golfçü Tiger Woods’un bir kaza sonrası, yaralarının çabuk iyileşmesi için PRP uygulaması yaptırdığı, bu yüzden “doping” aldığı savıyla mahkemeye çıktığı biliniyor.

Vampir dolgucusu:

Daha doğal görünmek isteyen Hollywood yıldızlarının da bir kısmının botoks’tan vazgeçip PRP yaptırdığı biliniyor. Madonna en başta PRP yaptıran ünlülerden. Aslında incinme, yaralanma ve doku kayıplarını onarmada kullanılan bu tedavi yönteminin estetik alanına girmesi yeni, ancak hızla yayılıyor. Özellikle Hollywood’da PRP Hollywood Clinic diye bir yer bile var. Yine Hollywood’da sıkı bir PRP uygulayıcısı olan Dr Julio F. Gallo’ya “Vampire Filler” yani “Vampir Dolgucusu” deniyor. Kuşkusuz dünyada vampir trendinin revaçta olduğu bir dönemde insan kanıyla güzelleşme tekniği, ister istemez akla insan kanı içerek ebedi gençliğe ve “ölümsüzlük”e sahip olan vampirleri getiriyor. Bu işin şakası tabii ki. Türkiye’de bu uygulamayı yaptıran birçok ünlü olduğu biliniyor. Üstelik onların herhangi bir estetik müdahaleden geçtiği anlaşılmıyor bile. Nedeni de PRP’nin son derece doğal bir görünüm vermesi...

PRP nasıl uygulanıyor?

Peki nedir bu PRP? Bu soruyu Ayşegül Aldinç’in doktoru Ali Kerim Diler’e yönelttik. 35-36 yaşlarında gösteren Diler’in, aslında 42 yaşında olduğu ve kısmen kendisine de PRP uyguladığını öğreniyoruz. “Trombositler yani platelet dediğimiz madde kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreler aslında. Bir yerimiz kesildiğinde, trombositler biraraya gelip oradaki kan akışını durdurur. Ancak araştırmalar trombositlerin içinde onlarca ‘growth factor’ yani ‘büyüme faktörleri’ olduğunu ortaya çıkardı. Bir kısmı bugün bile keşfedilmemiş vaziyette” diyen Diler, bunların bir kısmının hormon benzeri etkiler gösterdiğini ve vücudun onarım mekanizmalarında görevli olduğunun keşfedildiğini anlatıyor. Uygulama çok basit, zahmetsiz ve masrafsız. Ne de olsa malzeme vücuttan çıkıyor.

Diler şu bilgileri veriyor:
“Büyüme faktörlerimiz vücudun kendi onarımını sağlarken, o bölgeyi çok ciddi bir şekilde kanlandırıyor. O bölgede kan dolaşımının artması bölgenin canlılığını, diriliğini artırıyor.” PRP’yi cerrahi müdahaleden hoşlanmayan, mümkün olduğunca doğal görünümünü korumak isteyen ve bu uygulamayı orta vadeli bir yatırım olarak gören insanlar tercih ediyormuş. Büyüme faktörleri sayesinde ciltteki renk farklılıklarının giderilmesinden kırışıkların önlenmesine, saç dökülmesinin durdurulmasına kadar pek çok tedavide yararlanılıyor. Örneğin saçları henüz dökülmeye başlayan kişiler bu uygulamayı yaptırdığında saç derisindeki damarlanma artıyor, dökülme önlendiği gibi yeni saçlar da çıkabiliyor. Ciltte ise lekelerin, çizgilenmelerin tamirinde, cilt gevşemelerinde ve selülit tedavisinde etkili. Daha çok dekolte, boyun ve yüzde kullanılıyor ama el üzerinde, kollarda ve hatta genital bölgelere bile yaptıranlar var.

Uygulama gerçekten prosedürsüz gözüküyor. Hastanın kanı, içinde önceden ayrıştırıcı bulunan kit’lere alınıyor, bu kan santrifüj ediliyor yani çökertiliyor. Bu işlem sonucunda elde trombositten oluşmuş bir plazma kalıyor ve o plazma cildin yüzeyine enjekte ediliyor. Kimi zaman iğneyle kimi zaman da “derma-roller” denen üzerinde 1.5 milim uzunluğunda minik iğnelerin bulunduğu bir aletle. Bu alet yüzde gezdirildiğinde minik delikler oluşuyor ve kan o deliklerden yavaş yavaş emiliyor. Aslında ciltte bir yaralanma meydana getiriyorsunuz. Sırf bu mikro travmalar bile tamir fabrikalarımız olan “fibroglast” dediğimiz kök hücrelerimizi harekete geçirip, ciltteki elastikiyeti sağlayan lif kolajen üretimini artırıyor.

İşlemin tamamı bir saat içinde bitiyor. Kan almadan sonra 10 dakika santrifüj işlemi var. Yarım saat kadar da uygulama sürüyor. Hastalar genelde işlem yapılan bölgenin zonkladığı hissine kapılıyor, çünkü o bölgeye kan hücum ediyor ve tıpkı yaralarda olduğu gibi gelen kan miktarı arttığından mekanizma da harekete geçiyor.

Vücut Kendi Sıvısıyla Kendini Yeniliyor...

PRP uygulaması yaptırdığını söyleyen ve klişe tabirle hakikaten “yıllara meydan okuyan” Ayşegül Aldinç PRP ve güzellik üzerine sorularımızı yanıtladı...

Sophia Loren, “seksapelin yüzde 50’si sahip olduğunuz, yüzde 50’si de insanların sahip olduğunuzu düşündüğü şeydir” demiş. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Çekiciliğinizi nasıl açıklıyorsunuz? Sophia Loren’in bu sözünü bilirim ve kullanırım. Sharon Stone’un “Hayatınızın yarısında Tanrı’nın size verdiği, diğer yarısında da hak ettiğiniz fiziğe sahip olursunuz” günlerindeyim.

Kadınlarda belli bir yaşı geçtiğinde güzelliğini kaybetme endişesi başlar, siz bu süreci nasıl yürütüyorsunuz?
Ya kendine bakabildiğin kadar bakarsın ya da “aman bir kere geliyoruz dünyaya der” yer içer keyfine bakarsın. Seçim elinde. Ama sonra aynaya bakıp ağlamak yok. Tamamen bu kafadayım.

Yeni yazdığınız kitabınızın adı gibi “hâlâ güzel” olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Beslenme alışkanlıkları başlığımda “çok” kelimesi yer almıyor misal. Yağlı ballı olarak, aklınıza ilk gelen, hani bizi bolca yediğimizde şişmanlatan yiyeceklerden de yiyorum ama küpüne düşmüyorum. Düzenli olarak yüzüyorum. Yüzemediğimde spor salonuna gidiyorum, kardiyo, ağırlık çalışmaları, karın kaslarına yönelik egzersizler yapıyorum. Su içmeyi yıllardır çok sevmedim ama sonunda bunu da pratik bir hale getirdim. Küçük pet şişelerden evin her yanına koyuyorum. Görmek içmeyi hatırlatıyor. Sıkılmış meyve suyu yerine meyve yiyorum. Çünkü meyve suyunu özellikle de çok miktarda içersen fazla kalori alırsın. Porsiyon olarak yemek hem posası açısından yararlı hem de yeme duygunu tatmin edip metabolizmanı çalıştırır. Buna benzer ufak tefek bilgi kırıntıları pratikte bayağı işe yarıyor.

Ali Kerim Diler’in bu tedavi yöntemini neden seçtiniz? Ne zamandan beri, hangi sıklıkla yaptırıyorsunuz?
Yüze ve dekolteye uygulanan bu yöntem cilde esneklik ve ışıltı veriyor. Doktorumun belirlediği aralıklarla bu uygulamadan yararlanıyorum.

Estetik ve genç görünme meselesi üzerindeki sınırlarınız neler? Yani neler yaptırır, neler yaptırmazsınız?
Gerekli olduğunda plastik bir görünüme bürünmeden irili ufaklı dokunuşlar keyfe keder. Ben neler yaptırmayacağıma, estetiğin her olanağından gerekli gereksiz yararlanmayı iş edinmiş hanım ve beylere bakarak karar veriyorum. Bu yöntemi kesinlikle tavsiye ediyorum.

NE KADAR ERKEN O KADAR İYİ
Anatomi uzmanı ve Medikal estetik hekimi Nurcan Taşkara da PRP’yi kendisine ve hastalarına uygulayan hekimlerden.

“PRP yönteminin 25- 55 yaşları arasında yapılmasında fayda var, ne kadar erken yapılırsa o kadar iyi sonuç alınıyor. PRP’nin diğer yöntemlere göre en önemli avantajı derinin daha büyük bir bölümüne yayılması ve daha kalıcı olması. Kadın hastalar daha çok cilt gençleştirme amaçlı tercih ederken, erkek hastalarımız ise saç dökülme problemi açısından PRP yaptırıyor. Hastalarımın çoğu ikinci seanstan sonra bile ne kadar parlak ve canlı bir cilde sahip olduklarını söyler. 35 yaşında bir kadın hastam yine ikinci seanstan sonra sabahları kalktığında artık eskisi gibi kuru ve gergin bir ciltle kalkmadığını söyledi.”

Aktuel
kaynak : CafeRuj
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst