Efsunkar
Bayan Üye
Bu yazıya bir isim gerekliydi.
Tıpkı dünya defterine düşen her harfe verilen bir isim gibi
Esasen küçük bir esamî defterinden ibaretti dünya denilen de
Ve sen, ey bu yazının isimsiz muhatabı! Dünyaya inen bunca isim arasında kulağına değil kalbine üflenenin talibiydin. Bir ismin peşine düşmüşlüğün, düşkünlüğün hep bundan Kâşifi olma niyetiyle bir isme bağlanmışlığın ve dağlanmışlığın tek bir kelimenin ateşiyle
Hep bundan
Bir isimle başladı her şey
Aşk diye üflenirken ney ve aşk diye içilirken mey Onun adıyla başladı her şey Harfler ki, hücre hücre kanında. Heceler ki, damla damla damarında. Ve işte o kelime, lime lime can veren canında.
Bir kara noktada Kalbin en gizemli çağında
İsim ki Habbetüs-sevdâda
Buldun alfabendekileri: Esmâ
Bildin kalbindekileri: Hüsnâ
Belâ deminde bir rüya misali ruhuna ziyası dolan o muammâ
İsim
Rahman ve Rahim
Onun adıyla İşte öyle mest olmuş bir elest huzurunda, Onun adı üflendi senin kalbine de. Gönlüne bezenen harflerin cismini bulduğun gün, bildin Onun ismini. Sen ki, dünya ve ahiret arasında, benliğinin sınırındaydın. Âşinâ bir isim aradın. Bağlandın belki tek bir kelimeye
Elif, Lam ve Henin hattatları kıskandıran gizemine
Bilmem hilâle mi, yoksa laleye?
Kadim bir alfabeden gelen o sese kulak ver. Harfler ki, Elifbanın dervişâne sesleri
Ve sen, ey bu yazının isimsiz muhatabı!
O sese kulak ver. Elif, Lam ve He Harfler halka halka zincir oldu: Kelime Kelimeler ateşle şerha şerha oyuldu: İki hece Herkesin bildiği fakat hiçkimsenin bilemediği bir bilmece: Elif, Lam ve He
Aşk efsanelerinin merkezinde bir yığın esami duruyorken elinde, bir tek ism-i âzam vardı kalbinde. Kesretin boşluğu vahdetin hoşluğuna yenilmişti. Senin cismin ancak Onun ismiyle bilinmişti.
Vakit geldi. Bütün Leylâlar kaderinden silinmişti.
Zannınca aşkta tevhid gerekliydi.
Ve bu aşka
Bu aşka bir isim gerekliydi.
Zannımca aşklar, eğer gerçekten başlayacaksa bir isim bilgisiyle başlardı. Bir ismi olmalıydı. İsmini bilmezsem, onun varlığına gerçek diyemezdim. En çok duyduğu ona en z söylediği bir isimdi onun kendi ismi. Ve kim bilir kaç kez tekrarlanan bu isim, bir zikir olarak onun varlığını etkilemiş olmalıydı. Çünkü duaydı isim, isimden sahibine hisse vardı. demişti Bekiroğlu.
Evet..
Bu aşka bir isim gerekliydi elbet.
Elif, Lam ve He bu aşkın ismini oluşturmaya namzet Harfler asker gibi dizi dizi Dize oluşturmak, Aşkistanın en güzel şiirini yazıp gönül Kâbesine asmak ister gibi Harfler karşında bir emir bekler gibi
Bilmem hilâl mi, yoksa lale mi?
Yoksa bu harfler herkesten ve her şeyden öncenin ismine işaret mi?
Sen ki, ey isimsiz okuyucu!
Kalbine üflenen ismi bildin. Ben sadece harfleri yan yana getirmekle mükelleftim.
Bu isme ise bir yazı gerekliydi.
Yazmak?
İsimsiz bir okuyucuya bütün isimlerin ve en büyük ismin sahibi olanı hatırlatan yazıcının belki en büyük ibadetiydi.
Çünkü duaydı isim.
SENEM GEZEROĞLU
Tıpkı dünya defterine düşen her harfe verilen bir isim gibi
Esasen küçük bir esamî defterinden ibaretti dünya denilen de
Ve sen, ey bu yazının isimsiz muhatabı! Dünyaya inen bunca isim arasında kulağına değil kalbine üflenenin talibiydin. Bir ismin peşine düşmüşlüğün, düşkünlüğün hep bundan Kâşifi olma niyetiyle bir isme bağlanmışlığın ve dağlanmışlığın tek bir kelimenin ateşiyle
Hep bundan
Bir isimle başladı her şey
Aşk diye üflenirken ney ve aşk diye içilirken mey Onun adıyla başladı her şey Harfler ki, hücre hücre kanında. Heceler ki, damla damla damarında. Ve işte o kelime, lime lime can veren canında.
Bir kara noktada Kalbin en gizemli çağında
İsim ki Habbetüs-sevdâda
Buldun alfabendekileri: Esmâ
Bildin kalbindekileri: Hüsnâ
Belâ deminde bir rüya misali ruhuna ziyası dolan o muammâ
İsim
Rahman ve Rahim
Onun adıyla İşte öyle mest olmuş bir elest huzurunda, Onun adı üflendi senin kalbine de. Gönlüne bezenen harflerin cismini bulduğun gün, bildin Onun ismini. Sen ki, dünya ve ahiret arasında, benliğinin sınırındaydın. Âşinâ bir isim aradın. Bağlandın belki tek bir kelimeye
Elif, Lam ve Henin hattatları kıskandıran gizemine
Bilmem hilâle mi, yoksa laleye?
Kadim bir alfabeden gelen o sese kulak ver. Harfler ki, Elifbanın dervişâne sesleri
Ve sen, ey bu yazının isimsiz muhatabı!
O sese kulak ver. Elif, Lam ve He Harfler halka halka zincir oldu: Kelime Kelimeler ateşle şerha şerha oyuldu: İki hece Herkesin bildiği fakat hiçkimsenin bilemediği bir bilmece: Elif, Lam ve He
Aşk efsanelerinin merkezinde bir yığın esami duruyorken elinde, bir tek ism-i âzam vardı kalbinde. Kesretin boşluğu vahdetin hoşluğuna yenilmişti. Senin cismin ancak Onun ismiyle bilinmişti.
Vakit geldi. Bütün Leylâlar kaderinden silinmişti.
Zannınca aşkta tevhid gerekliydi.
Ve bu aşka
Bu aşka bir isim gerekliydi.
Zannımca aşklar, eğer gerçekten başlayacaksa bir isim bilgisiyle başlardı. Bir ismi olmalıydı. İsmini bilmezsem, onun varlığına gerçek diyemezdim. En çok duyduğu ona en z söylediği bir isimdi onun kendi ismi. Ve kim bilir kaç kez tekrarlanan bu isim, bir zikir olarak onun varlığını etkilemiş olmalıydı. Çünkü duaydı isim, isimden sahibine hisse vardı. demişti Bekiroğlu.
Evet..
Bu aşka bir isim gerekliydi elbet.
Elif, Lam ve He bu aşkın ismini oluşturmaya namzet Harfler asker gibi dizi dizi Dize oluşturmak, Aşkistanın en güzel şiirini yazıp gönül Kâbesine asmak ister gibi Harfler karşında bir emir bekler gibi
Bilmem hilâl mi, yoksa lale mi?
Yoksa bu harfler herkesten ve her şeyden öncenin ismine işaret mi?
Sen ki, ey isimsiz okuyucu!
Kalbine üflenen ismi bildin. Ben sadece harfleri yan yana getirmekle mükelleftim.
Bu isme ise bir yazı gerekliydi.
Yazmak?
İsimsiz bir okuyucuya bütün isimlerin ve en büyük ismin sahibi olanı hatırlatan yazıcının belki en büyük ibadetiydi.
Çünkü duaydı isim.
SENEM GEZEROĞLU