Koyu sesli, kalın yapılarının görünümünde aslan kesilen erkekler! Sert bakışlı, çatık kaşlı olsalar da ürkektir, kalpleri.
Annesinin Kuzusu’’ Annesinin bir tanesi’’ sözleriyle büyütülmüş, anne tarafından hep hizmet edilmiş; üstü açılacak diye uykusuz kalma endişesinde; çift battaniyelerde sarmışlar kuzularını ... Büyüdüklerini görmeden, kabullenmeden,’’ Bebeğim, miniğim, aslan oğlum!’’ İşte böyle yetiştirilmişler!
’’Bebeğim, miniğimdir ama aslandır benim oğlum!’’ Komutuyla gelişmiş erkekler.. O nedenle bir kadın karşısında yürekleri çekingen ama cesaretli gövdeleriyle var olan, sorumluluk almaktan kaçan erkekler!
Erkekleri belki de anneler hazırlamış böylesine hazırcılığa, zorda kalınca da; ‘’Aslan kesilip, horozlanmaya’’ Benim aslan oğlum’’ deyişlerinin vurgularıyla; erkekliğin ağırlığını pekiştirmişler! Öylesine bencil, öylesine ukala ve kahraman olduklarının güvenindeki erkekler, aslında oldukça korkaklar!
Sevgi görünce ;’’Meraklanan,merakından aşık olmak için çabalayan erkekler..’’
Ya bir dış görünüşe(sarışın, kumral ,esmere) yada kariyeri etkin, toplumda isim duyuran kadına sevgileri hep merakla başlamıştır.. Meraktan sevgi oluşur mu?
Düşünmek gerek(!)
Oysa kadınlar, hoşnut olduklarında frekanslarında sadece aşk, sevgiyi beslemeye başlarlar. Merak etme,kimlik ,konum soruşturmasını o an da hiç de hesaba katmazlar..
Esprili cümlelere güvenirler; kadınları bir iki sözle güldürünce kendilerine bağlayacaklarına emin olurlar. Her ne kadar dedikodu bayanlara mal edilse de erkeklerin daha çok dedikodu yaptığını
biliyor muydunuz?
İki kadın yan yana gelince hiç olmasa sevilerinden söze başlarlar, erkeklere birazcık dokunup çen çen yapsalar da hemen ardından yemek,pasta tariflerinde son bulurlar..
Erkekler yan yana gelince; başlarından geçenleri abartarak hatta üç dört cümle de kendilerinden katarak anlatırlar.. Göz göze geldikleri bir kadını sanki yıllarca tanıyormuş gibi anlatırlar; tabii ki onlarca ekleri üzerine ekleyerek. İki erKEK yan yana gelince KEK yaparlar(!)
Yaşam bulvarında sanki bir yarışmacı olduklarını sanarak, yanındaki arkadaşlarına; çocukluktan tutun gençliklerine kadar, okul arkadaşlarının bile hep onunla ilgilendiğini hatta tüm kızların ona hayran olduğunu anlatırlar.
Arkadaşı ise, anlatılanlardan eksik kalmasın diye; süsleyip püsleyip komşu kızından başlayıp o an da aklına kim gelirse uydurma aşklar senaryosunu hem yazar hem oynar...
Sonrada erkekler bu kahramanlıklarını futbol maçı ile devam ettirirler.. Dedikodularında futbolcularında hayatları vardır,kaleciyi,orta sahadaki oyuncuyu arkadaşı gibi anlatırlar ,hızlarını alamayınca da basarlar bir iki argo kelimeyi..
Argo sözlerde vazgeçilmezleridir.. Dedikoduyu öyle hareketli yaparlar ki, sağır sultanın bile günahını alırlar..
.....
Bunları yazarken seslerin yükseldiğini duyar gibiyim! Elbette bu yazılanlar genelleme değildir. Bu tanımlarda olmayanlarda vardır. Ama toplumun güçlü yaratıkları olduklarına inan erkekler şöyle bir kendilerine sorsunlar haklılık payı yok mu?
İçsel hesaplaşmalarında; yazılanlara hak vereceklerdir. Gurur meselesi etmeden kadınlardan habersiz sorgulasınlar kendileri!
Hep kendilerini kahraman hissetmezler mi?
Evlilikten korkmazlar mı?
Kadınların onlara hizmet etmelerinden hoşlanmazlar mı?
Kadınların onlara hep aşık olacağını, paranın tek sahibi kendilerini sanmazlar mı?
Üretme, tüketme de onlara özgüymüş gibi kasılmazlar mı?
Espri yaptıkları için kadınların güldüğüne inanmazlar mı?
Kadınların ilgisinden korkup ta kaçmazlar mı?
İlgisizliklerde ise ormanda usta avcı olmazlar mı?
Merakları bitince başka meraklara yönlenmezler mi?
Lütfen ;öfkelenmeyin! Darılmayın!
Sadece şu yazılan soruları yalnız kaldığınız da kendinize sorun!
Feminizm içinde olduğumu sanmayın!! Sadece gerçeklere kulak verin.. Ve hatta kızmaktan da vazgeçin
Sanırım gerçekler çok sıcak acı..!
Annesinin Kuzusu’’ Annesinin bir tanesi’’ sözleriyle büyütülmüş, anne tarafından hep hizmet edilmiş; üstü açılacak diye uykusuz kalma endişesinde; çift battaniyelerde sarmışlar kuzularını ... Büyüdüklerini görmeden, kabullenmeden,’’ Bebeğim, miniğim, aslan oğlum!’’ İşte böyle yetiştirilmişler!
’’Bebeğim, miniğimdir ama aslandır benim oğlum!’’ Komutuyla gelişmiş erkekler.. O nedenle bir kadın karşısında yürekleri çekingen ama cesaretli gövdeleriyle var olan, sorumluluk almaktan kaçan erkekler!
Erkekleri belki de anneler hazırlamış böylesine hazırcılığa, zorda kalınca da; ‘’Aslan kesilip, horozlanmaya’’ Benim aslan oğlum’’ deyişlerinin vurgularıyla; erkekliğin ağırlığını pekiştirmişler! Öylesine bencil, öylesine ukala ve kahraman olduklarının güvenindeki erkekler, aslında oldukça korkaklar!
Sevgi görünce ;’’Meraklanan,merakından aşık olmak için çabalayan erkekler..’’
Ya bir dış görünüşe(sarışın, kumral ,esmere) yada kariyeri etkin, toplumda isim duyuran kadına sevgileri hep merakla başlamıştır.. Meraktan sevgi oluşur mu?
Düşünmek gerek(!)
Oysa kadınlar, hoşnut olduklarında frekanslarında sadece aşk, sevgiyi beslemeye başlarlar. Merak etme,kimlik ,konum soruşturmasını o an da hiç de hesaba katmazlar..
Esprili cümlelere güvenirler; kadınları bir iki sözle güldürünce kendilerine bağlayacaklarına emin olurlar. Her ne kadar dedikodu bayanlara mal edilse de erkeklerin daha çok dedikodu yaptığını
biliyor muydunuz?
İki kadın yan yana gelince hiç olmasa sevilerinden söze başlarlar, erkeklere birazcık dokunup çen çen yapsalar da hemen ardından yemek,pasta tariflerinde son bulurlar..
Erkekler yan yana gelince; başlarından geçenleri abartarak hatta üç dört cümle de kendilerinden katarak anlatırlar.. Göz göze geldikleri bir kadını sanki yıllarca tanıyormuş gibi anlatırlar; tabii ki onlarca ekleri üzerine ekleyerek. İki erKEK yan yana gelince KEK yaparlar(!)
Yaşam bulvarında sanki bir yarışmacı olduklarını sanarak, yanındaki arkadaşlarına; çocukluktan tutun gençliklerine kadar, okul arkadaşlarının bile hep onunla ilgilendiğini hatta tüm kızların ona hayran olduğunu anlatırlar.
Arkadaşı ise, anlatılanlardan eksik kalmasın diye; süsleyip püsleyip komşu kızından başlayıp o an da aklına kim gelirse uydurma aşklar senaryosunu hem yazar hem oynar...
Sonrada erkekler bu kahramanlıklarını futbol maçı ile devam ettirirler.. Dedikodularında futbolcularında hayatları vardır,kaleciyi,orta sahadaki oyuncuyu arkadaşı gibi anlatırlar ,hızlarını alamayınca da basarlar bir iki argo kelimeyi..
Argo sözlerde vazgeçilmezleridir.. Dedikoduyu öyle hareketli yaparlar ki, sağır sultanın bile günahını alırlar..
.....
Bunları yazarken seslerin yükseldiğini duyar gibiyim! Elbette bu yazılanlar genelleme değildir. Bu tanımlarda olmayanlarda vardır. Ama toplumun güçlü yaratıkları olduklarına inan erkekler şöyle bir kendilerine sorsunlar haklılık payı yok mu?
İçsel hesaplaşmalarında; yazılanlara hak vereceklerdir. Gurur meselesi etmeden kadınlardan habersiz sorgulasınlar kendileri!
Hep kendilerini kahraman hissetmezler mi?
Evlilikten korkmazlar mı?
Kadınların onlara hizmet etmelerinden hoşlanmazlar mı?
Kadınların onlara hep aşık olacağını, paranın tek sahibi kendilerini sanmazlar mı?
Üretme, tüketme de onlara özgüymüş gibi kasılmazlar mı?
Espri yaptıkları için kadınların güldüğüne inanmazlar mı?
Kadınların ilgisinden korkup ta kaçmazlar mı?
İlgisizliklerde ise ormanda usta avcı olmazlar mı?
Merakları bitince başka meraklara yönlenmezler mi?
Lütfen ;öfkelenmeyin! Darılmayın!
Sadece şu yazılan soruları yalnız kaldığınız da kendinize sorun!
Feminizm içinde olduğumu sanmayın!! Sadece gerçeklere kulak verin.. Ve hatta kızmaktan da vazgeçin
Sanırım gerçekler çok sıcak acı..!