` βэγzα '
Banned
Tahran'da nükleer takas konusunda İran'la yapılan anlaşma öncesinde ve sonrasında Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleriyle konuyu müzakere ettiklerini belirten Erdoğan, "Niye 'Hayır' dediniz? Niye yaptırım diye acele ediyorsunuz? İran şimdiye kadar sözünde durdu. Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın." eleştirisinde bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Four Seasons Otel'de düzenlenen Türk Arap İşbirliği Forumu Dışişleri Bakanları 3. Toplantısı ile 5. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nun açılışında Arap dünyasının lider ve temsilcilerine hitap etti.
Son yıllarda Türk-Arap ilişkilerine dikkat çeken Erdoğan, Araplarla Türkiye'nin sadece aynı coğrafyayı değil aynı tarihi paylaştığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan'ın Mehmet Akif Ersoy'un "Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir. Arap'ın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir." dizelerini dile getirmesi salonda büyük alkış aldı.
Türkiye'nin bölgesinde istikrar ve düzen için gösterdiği çabalar ve Arap dünyasıyla ilişkilerini güçlendirme çalışmalarının ardından bir takım kesimlerin "Türkiye eksen mi değiştiriyor?" propagandaları yapmaya başladığına dikkat çeken Erdoğan, "On yıllardır Türkiye'nin Arap dünyasıyla ilişkilerini perdeleme, örtme engelleme çabası içinde olanlar bu gün bir kez daha bu gayretlerine yoğunluk veriyorlar. Türkiye o zamanki adıyla eski adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye olmak için 1959'da ilk başvuruyu yapmıştı. Yaklaşık 50 yılda hiçbir ciddi somut adım atılamadı. Bütün gayretlerimize rağmen hep engellemeler yapıldı. En son 2005 yılında biz katılım müzakerelerini başlattık. Şu anda bu müzakereler devam ediyor. AB içinde kimi ülkeler müzakereleri yavaşlatmaya çalışıyor. Engel çıkarmak isteyenler oluyor. Türkiye'nin üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler, şevkimizi kırmak isteyenler oluyor." diye konuştu.
Avrupalı ülkelere yönelik "Gizli ajandalarının farkındayız" diyen Başbakan Erdoğan, "Aslında bu bir testtir. AB bir teste tabi olduğunun hala farkında değil. Samimi mi değimli bunu göreceğiz. " ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırın öngören tasarının kabulü konusuna da değinen Erdoğan, Türkiye'nin başından beri meselenin diplomatik yollardan çözümü için çaba harcadığını ve bunun neticesinde dün oylamada olumsuz oy kullandığını ifade etti.
Türkiye'nin Tahran anlaşmasını adımlarını atarken BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin tamamıyla müzakere ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Ve bizim buradaki hedefimiz her şeyi masada çözmek. Silahla, ambargolarla, dışlamayla bir neticeye gidilmiyor. Dünya bunun örneklerini bu güne kadar gördü ve bedelini çok ağır ödedi. İşte bakın Irak'ta hala bedel ödüyoruz. Afganistan'da hala bedel ödüyoruz. Milyonlarca insan öldü. Şu anda Irak'ta yüz binlerce dul kadın var bunların sorumlusu kim. Bu soruya cevap bulmamız lazım. Yetimler öksüzler var, bunların sorumlusu kim? Bunların cevabını bulmak lazım .Bunlara karşı susacak mıyız? Bu coğrafyayı bu hale getirenler tarihe bunun hesabını vermek durumundadır. İşte Filistin'de yılardır beklenti içersindeyiz. Hala Filistin'de barış var mı? 'Yok' Çözüm var mı? 'Yok' Peki çözümsüz mü? İnanmıyorum. Sadece birilerinin orda menfaati korunuyor başka bir şey yok."
Türkiye'nin Tahran'a diplomasiyi ve barışı egemen kılmak için gittiğini belirten Erdoğan, Tahran anlaşmasının yapılmasının hemen ardından ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi ülkelerle görüştüklerini ve bu ülkelerin anlaşmayı 'diplomatik zafer' olarak değerlendirdiğini dile getiren Erdoğan, buna rağmen dün yapılan oylamada tüm bu ülkelerin yaptırımları onayladığını aktardı. Erdoğan, "Niye yaptırım, niye acele ediyorsunuz? Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın. Ama şu ana kadar İran sözünde durdu. Mektubunu gönderdi. Ama Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu'nun gönderdiği cevabi mektup ne yazık ki oradaki mektubun devamı istikametinde olmadı. 'İran takas için Türkiye'yi kabul etmez' dediniz, kabul etti. Böyle bir süreç başlayacakken hemen bu işin önünü yaptırımlarla kesme yolunu gittiniz. 'Biz müzakerelere açığız' dediler biz de bu müzakerelerin sürmesi için elimizden gelen gayreti sürdüreceğiz. Tahran anlaşmasının da masada kalması için gayret edeceğiz. Artık dünya diplomasi ile yürütülmeli. Onun için de diplomasi diplomasi diplomasi. Bunu da başarmalıyız." dedi.
Dün BM Güvenlik Konseyi toplantısında 'Hayır' oyu vermesini "Madem ki bu imzayı koyduk, öyleyse bu imzaların arkasında durmak zorundayız" şeklinde açıklayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz hayır dememiş olsaydık kendimizi inkar etmiş olurduk İmzalarımızı inkar etmiş olurduk. Bu onursuz bir davranış olurdu bu onursuzluğu kabul edemeyiz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Four Seasons Otel'de düzenlenen Türk Arap İşbirliği Forumu Dışişleri Bakanları 3. Toplantısı ile 5. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nun açılışında Arap dünyasının lider ve temsilcilerine hitap etti.
Son yıllarda Türk-Arap ilişkilerine dikkat çeken Erdoğan, Araplarla Türkiye'nin sadece aynı coğrafyayı değil aynı tarihi paylaştığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan'ın Mehmet Akif Ersoy'un "Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir. Arap'ın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir." dizelerini dile getirmesi salonda büyük alkış aldı.
Türkiye'nin bölgesinde istikrar ve düzen için gösterdiği çabalar ve Arap dünyasıyla ilişkilerini güçlendirme çalışmalarının ardından bir takım kesimlerin "Türkiye eksen mi değiştiriyor?" propagandaları yapmaya başladığına dikkat çeken Erdoğan, "On yıllardır Türkiye'nin Arap dünyasıyla ilişkilerini perdeleme, örtme engelleme çabası içinde olanlar bu gün bir kez daha bu gayretlerine yoğunluk veriyorlar. Türkiye o zamanki adıyla eski adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye olmak için 1959'da ilk başvuruyu yapmıştı. Yaklaşık 50 yılda hiçbir ciddi somut adım atılamadı. Bütün gayretlerimize rağmen hep engellemeler yapıldı. En son 2005 yılında biz katılım müzakerelerini başlattık. Şu anda bu müzakereler devam ediyor. AB içinde kimi ülkeler müzakereleri yavaşlatmaya çalışıyor. Engel çıkarmak isteyenler oluyor. Türkiye'nin üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler, şevkimizi kırmak isteyenler oluyor." diye konuştu.
Avrupalı ülkelere yönelik "Gizli ajandalarının farkındayız" diyen Başbakan Erdoğan, "Aslında bu bir testtir. AB bir teste tabi olduğunun hala farkında değil. Samimi mi değimli bunu göreceğiz. " ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırın öngören tasarının kabulü konusuna da değinen Erdoğan, Türkiye'nin başından beri meselenin diplomatik yollardan çözümü için çaba harcadığını ve bunun neticesinde dün oylamada olumsuz oy kullandığını ifade etti.
Türkiye'nin Tahran anlaşmasını adımlarını atarken BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin tamamıyla müzakere ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Ve bizim buradaki hedefimiz her şeyi masada çözmek. Silahla, ambargolarla, dışlamayla bir neticeye gidilmiyor. Dünya bunun örneklerini bu güne kadar gördü ve bedelini çok ağır ödedi. İşte bakın Irak'ta hala bedel ödüyoruz. Afganistan'da hala bedel ödüyoruz. Milyonlarca insan öldü. Şu anda Irak'ta yüz binlerce dul kadın var bunların sorumlusu kim. Bu soruya cevap bulmamız lazım. Yetimler öksüzler var, bunların sorumlusu kim? Bunların cevabını bulmak lazım .Bunlara karşı susacak mıyız? Bu coğrafyayı bu hale getirenler tarihe bunun hesabını vermek durumundadır. İşte Filistin'de yılardır beklenti içersindeyiz. Hala Filistin'de barış var mı? 'Yok' Çözüm var mı? 'Yok' Peki çözümsüz mü? İnanmıyorum. Sadece birilerinin orda menfaati korunuyor başka bir şey yok."
Türkiye'nin Tahran'a diplomasiyi ve barışı egemen kılmak için gittiğini belirten Erdoğan, Tahran anlaşmasının yapılmasının hemen ardından ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi ülkelerle görüştüklerini ve bu ülkelerin anlaşmayı 'diplomatik zafer' olarak değerlendirdiğini dile getiren Erdoğan, buna rağmen dün yapılan oylamada tüm bu ülkelerin yaptırımları onayladığını aktardı. Erdoğan, "Niye yaptırım, niye acele ediyorsunuz? Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın. Ama şu ana kadar İran sözünde durdu. Mektubunu gönderdi. Ama Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu'nun gönderdiği cevabi mektup ne yazık ki oradaki mektubun devamı istikametinde olmadı. 'İran takas için Türkiye'yi kabul etmez' dediniz, kabul etti. Böyle bir süreç başlayacakken hemen bu işin önünü yaptırımlarla kesme yolunu gittiniz. 'Biz müzakerelere açığız' dediler biz de bu müzakerelerin sürmesi için elimizden gelen gayreti sürdüreceğiz. Tahran anlaşmasının da masada kalması için gayret edeceğiz. Artık dünya diplomasi ile yürütülmeli. Onun için de diplomasi diplomasi diplomasi. Bunu da başarmalıyız." dedi.
Dün BM Güvenlik Konseyi toplantısında 'Hayır' oyu vermesini "Madem ki bu imzayı koyduk, öyleyse bu imzaların arkasında durmak zorundayız" şeklinde açıklayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz hayır dememiş olsaydık kendimizi inkar etmiş olurduk İmzalarımızı inkar etmiş olurduk. Bu onursuz bir davranış olurdu bu onursuzluğu kabul edemeyiz."