Fatsa'da toplu açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna değinerek, "Şu an sergilenen oyun adeta bir intikam çabasıdır. Bu işin hesabını verecekler. Bu işin de inine gireceğiz" dedi.Devle içine sızmış kişilerin paralel devlet oluşturarak itibar suikastı yapmaya çalıştığını kaydeden Erdoğan, "Kula kulluk olmaz sadece Allah'a kulluk olur. Kula kul olanlara prim vermeyin" ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Fatsa'da toplu açılış töreninde konuşuyor.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İnşallah Ordu şimdi bir de şehir hastanesine kavuşacak.
Biz sadece 3 ay içinde 20,5 milyar liralık yatırımı milletimizle buluşturduk. Kardeşlerim, ben bugün buraya Karadenizli kardeşlerimle kucaklaşmaya, milletimle dertleşmeye geldim.
Bundan 19 yıl önce bu kardeşiniz İstanbul Büyükşehir Başkanlığı'na seçildi. Aziz İstanbullular dışında hiç kimse bizim kazanacağımızı beklemiyordu. Niye? Benim başkanlığımdan önce CHP vardı. Daha önce ANAP vardı. Tabi bunları çok büyütüyorlardı ama bilmiyorlardı ki en büyük güç haktır, en büyük güç halktır.
Bunu bilmedikleri için zannediyorlardı ki belirleyici olan medyadır, sermayedir.
O zaman en çok satan ikinci gazete partimize geldi. "Nasıl görüyorsun? dedi. "Bu soruyu bana niye soruyorsun, tebrik etmen lazım" dedim. "Şu anda ANAP'ta şampanya patlatıyorlar" dedi. "Yarın ne patlatırlar bilmem ama biz seçildik" dedim.
O dönemlerde şunu söylediler: Bunlar yapamazlar ki. Devlet tecrübeleri yok. Ama biz CHP'nin susuz bıraktığı İstanbul'u, çöp dağlarına mahkum ettiği İstanbul'u bir yıl içinde, iki yıl içinde çöpten kurtardık, hava kirliliğinden kurtardık. Evet, susuzluktan İstanbul'u kurtardık.
CHP susuzluk demektir. CHP kirlilik demektir. CHP çöp dağları demektir. Ve biz İstanbul'u tertemiz yaptık.
Şimdi ne yapacaklarını şaşırdılar. İlk günden itibaren bize saldırdılar. Çirkin iddialar attılar. Bu kardeşini yıpratmak istediler. Attıkları çamur üzerimize yapışmadı. Yıpratmak için ellerinden geleni yaptılar. Allah'ın izniyle sizin dualarınızla alnımız açık olarak, ak şekilde görevimizi bıraktık.
Yasalar neyi nasıl tayin etmişse herkes onu yapmalıdır. Yasama millet demektir. Çünkü yasama organı milletin vekillerinden oluşmuştur.
Güç millette. Milletin vekillerinde. Ama şimdi onu tanımamaya gayret edenler de var. Birileri geliyor, ben yürütmeyi tanımam diyor. Kim o? Yargı.
Birileri kalkıp 'intikam alacağım' hırsıyla beraber yürütmeye bir şeyler dikta etmeye kalkarsa, bunun bedelini er veya geç öder. Onun için de ben buradan yargıya sesleniyorum: Yargı olarak siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de pırlanta gibi temiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var.
Dediler ki çamur at tutmasa iz bırakır. Son günlerde yaptıkları da bu. Bunlarla AK Parti'yi karalamak isteyenler, karalayamazsınız. Ak ve tahir olarak yürüyoruz biz bu yolda.
Boşuna oynuyorsunuz. Siz kaybedersiniz. Medyaya sesleniyorum: Siz kaybedersiniz. Yalan yanlış iftiralarla iktidarımızı yıpratmaya çalışıyorsunuz. Bununla bizim değil milletime savaş açıyorsunuz farkında değilsiniz.
30 Mart geliyor. Orada her şey belli olacak. Ben buradan Fatsa'ya sesleniyorum: 30 Mart'ta AK Parti'ye vereceğiniz gücü bekliyorum.
Biz bu millete hizmetkar olmaya geldik. Çalışmaya devam edeceğiz, çünkü bizim efendimiz millettir.
Şunu iyi bilin: Kardeşlerim kula kulluk olmaz. Sadece Allah'a kulluk olur. Kula kulluk olanlarla yürümeyin. Hakk'a kul olanlarla yürüyün.
İradesini bir yerlere teslim edenlerle olmayın. Şaşmaz bir doğrumuz var bizim. Bizim o doğrumuzun ne olduğunu zaten aklı selim olan benim halkım bilir. Kardeşlerim, son günlerde son derece çirkin, alçakça bir kampanya yürütülüyor. Buradan yine açık açık söylüyorum: Medya bu karalama kampanyasını sadece AK Parti'ye karşı değil, büyük Türkiye idealine karşı yapılmış aleni bir suikast olarak yürütüyor.
Bu tezgahın içi, dışı karıştı birbirine. Kökü dışarıda. Ama bu tezgahta maşa olarak kullanılanlar var. Devlet içine sızmış, devlete paralel bir devlet üretmeye çalışanlar var. Türkiye böyle ahlaksızca, böyle hukuk dışı bir saldırıya bugüne kadar hiç maruz kalmamıştı.
Bunu Gezi eylemlerinde denediler. Şimdi bu şekilde denemeye çalışıyorlar. Bu tezgahta ahlak yok. Bu girişimde kural hiç yok. Şunu bilmenizi istiyorum: Bu tezgahın içinde çok kirli bir ittifak var. Bu tezgahın içinde yeni Türkiye'yi hazmedemeyen karanlık ittifaklar var. Bu kirli oyunun içinde çözüm sürecini istemeyen kan lobisi var. Kendi ikballeri için ülkeye ihanet edebilecek kadar bilincini kaybetmiş bir örgüt var. Milletten aradığını bulamayan siyasi partiler var. Medya var. Faizden, medyadan rant etmeye alışmış faiz lobisine dönüşmüş belli sermaye çevreleri var.
Siz bu ittifakı yakından tanıyorsunuz. Bu ittifakı 27 Mayıs'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan tanıyorsunuz.
Aynı ittifak Türkiye'yi eski karanlık günlerine götürmeye çalışıyor.
Kimin kimle ittifak kurduğuna dikkat edin.
Bakın 11 yılda Türkiye faizleri düşürdüğü için 642 milyar lira kazandı.
Biz halka hizmet ediyoruz. Onlar, efendilere hizmet ettiler. Farkımız bu.
Bizden önce iktidarda DSP vardı. MHP ve ANAP. IMF'ye 23,5 milyar dolar borç vardı. Şu anda IMF'ye biz borç vereceğiz.
Çıkmış bir kendini bilmez: "Devamlı Başbakan bankanın döviz rezervinden bahsediyor" diyor. "Ayakkabı kutularındaki dövizlerden bahset" diyor. Aynaya bak orada görürsün. Haddini bil. Ben Merkez Bankası'nın döviz rezervinden bahsediyorum.
Gelmişler Halk Bankasıyla uğraşıyorlar. Biz gelmeden Halk Bankası görev zararıyla uğraşıyordu. Şimdi kazancıyla övünülen bir banka. Şimdi onu yıpratmaya çalışıyorlar. Fırsat vermeyeceğiz. Bu işi de çözeceğiz. Hiç merak etmeyin. Milletçe biz yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Hiç endişe etmeyin.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Fatsa'da toplu açılış töreninde konuşuyor.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İnşallah Ordu şimdi bir de şehir hastanesine kavuşacak.
Biz sadece 3 ay içinde 20,5 milyar liralık yatırımı milletimizle buluşturduk. Kardeşlerim, ben bugün buraya Karadenizli kardeşlerimle kucaklaşmaya, milletimle dertleşmeye geldim.
Bundan 19 yıl önce bu kardeşiniz İstanbul Büyükşehir Başkanlığı'na seçildi. Aziz İstanbullular dışında hiç kimse bizim kazanacağımızı beklemiyordu. Niye? Benim başkanlığımdan önce CHP vardı. Daha önce ANAP vardı. Tabi bunları çok büyütüyorlardı ama bilmiyorlardı ki en büyük güç haktır, en büyük güç halktır.
Bunu bilmedikleri için zannediyorlardı ki belirleyici olan medyadır, sermayedir.
O zaman en çok satan ikinci gazete partimize geldi. "Nasıl görüyorsun? dedi. "Bu soruyu bana niye soruyorsun, tebrik etmen lazım" dedim. "Şu anda ANAP'ta şampanya patlatıyorlar" dedi. "Yarın ne patlatırlar bilmem ama biz seçildik" dedim.
O dönemlerde şunu söylediler: Bunlar yapamazlar ki. Devlet tecrübeleri yok. Ama biz CHP'nin susuz bıraktığı İstanbul'u, çöp dağlarına mahkum ettiği İstanbul'u bir yıl içinde, iki yıl içinde çöpten kurtardık, hava kirliliğinden kurtardık. Evet, susuzluktan İstanbul'u kurtardık.
CHP susuzluk demektir. CHP kirlilik demektir. CHP çöp dağları demektir. Ve biz İstanbul'u tertemiz yaptık.
Şimdi ne yapacaklarını şaşırdılar. İlk günden itibaren bize saldırdılar. Çirkin iddialar attılar. Bu kardeşini yıpratmak istediler. Attıkları çamur üzerimize yapışmadı. Yıpratmak için ellerinden geleni yaptılar. Allah'ın izniyle sizin dualarınızla alnımız açık olarak, ak şekilde görevimizi bıraktık.
Yasalar neyi nasıl tayin etmişse herkes onu yapmalıdır. Yasama millet demektir. Çünkü yasama organı milletin vekillerinden oluşmuştur.
Güç millette. Milletin vekillerinde. Ama şimdi onu tanımamaya gayret edenler de var. Birileri geliyor, ben yürütmeyi tanımam diyor. Kim o? Yargı.
Birileri kalkıp 'intikam alacağım' hırsıyla beraber yürütmeye bir şeyler dikta etmeye kalkarsa, bunun bedelini er veya geç öder. Onun için de ben buradan yargıya sesleniyorum: Yargı olarak siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de pırlanta gibi temiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var.
Dediler ki çamur at tutmasa iz bırakır. Son günlerde yaptıkları da bu. Bunlarla AK Parti'yi karalamak isteyenler, karalayamazsınız. Ak ve tahir olarak yürüyoruz biz bu yolda.
Boşuna oynuyorsunuz. Siz kaybedersiniz. Medyaya sesleniyorum: Siz kaybedersiniz. Yalan yanlış iftiralarla iktidarımızı yıpratmaya çalışıyorsunuz. Bununla bizim değil milletime savaş açıyorsunuz farkında değilsiniz.
30 Mart geliyor. Orada her şey belli olacak. Ben buradan Fatsa'ya sesleniyorum: 30 Mart'ta AK Parti'ye vereceğiniz gücü bekliyorum.
Biz bu millete hizmetkar olmaya geldik. Çalışmaya devam edeceğiz, çünkü bizim efendimiz millettir.
Şunu iyi bilin: Kardeşlerim kula kulluk olmaz. Sadece Allah'a kulluk olur. Kula kulluk olanlarla yürümeyin. Hakk'a kul olanlarla yürüyün.
İradesini bir yerlere teslim edenlerle olmayın. Şaşmaz bir doğrumuz var bizim. Bizim o doğrumuzun ne olduğunu zaten aklı selim olan benim halkım bilir. Kardeşlerim, son günlerde son derece çirkin, alçakça bir kampanya yürütülüyor. Buradan yine açık açık söylüyorum: Medya bu karalama kampanyasını sadece AK Parti'ye karşı değil, büyük Türkiye idealine karşı yapılmış aleni bir suikast olarak yürütüyor.
Bu tezgahın içi, dışı karıştı birbirine. Kökü dışarıda. Ama bu tezgahta maşa olarak kullanılanlar var. Devlet içine sızmış, devlete paralel bir devlet üretmeye çalışanlar var. Türkiye böyle ahlaksızca, böyle hukuk dışı bir saldırıya bugüne kadar hiç maruz kalmamıştı.
Bunu Gezi eylemlerinde denediler. Şimdi bu şekilde denemeye çalışıyorlar. Bu tezgahta ahlak yok. Bu girişimde kural hiç yok. Şunu bilmenizi istiyorum: Bu tezgahın içinde çok kirli bir ittifak var. Bu tezgahın içinde yeni Türkiye'yi hazmedemeyen karanlık ittifaklar var. Bu kirli oyunun içinde çözüm sürecini istemeyen kan lobisi var. Kendi ikballeri için ülkeye ihanet edebilecek kadar bilincini kaybetmiş bir örgüt var. Milletten aradığını bulamayan siyasi partiler var. Medya var. Faizden, medyadan rant etmeye alışmış faiz lobisine dönüşmüş belli sermaye çevreleri var.
Siz bu ittifakı yakından tanıyorsunuz. Bu ittifakı 27 Mayıs'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan tanıyorsunuz.
Aynı ittifak Türkiye'yi eski karanlık günlerine götürmeye çalışıyor.
Kimin kimle ittifak kurduğuna dikkat edin.
Bakın 11 yılda Türkiye faizleri düşürdüğü için 642 milyar lira kazandı.
Biz halka hizmet ediyoruz. Onlar, efendilere hizmet ettiler. Farkımız bu.
Bizden önce iktidarda DSP vardı. MHP ve ANAP. IMF'ye 23,5 milyar dolar borç vardı. Şu anda IMF'ye biz borç vereceğiz.
Çıkmış bir kendini bilmez: "Devamlı Başbakan bankanın döviz rezervinden bahsediyor" diyor. "Ayakkabı kutularındaki dövizlerden bahset" diyor. Aynaya bak orada görürsün. Haddini bil. Ben Merkez Bankası'nın döviz rezervinden bahsediyorum.
Gelmişler Halk Bankasıyla uğraşıyorlar. Biz gelmeden Halk Bankası görev zararıyla uğraşıyordu. Şimdi kazancıyla övünülen bir banka. Şimdi onu yıpratmaya çalışıyorlar. Fırsat vermeyeceğiz. Bu işi de çözeceğiz. Hiç merak etmeyin. Milletçe biz yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Hiç endişe etmeyin.