En Tehlikeli 20 Kadın Karakter

ashli

Bayan Üye
1_10948320035003e1a724a10.jpg


Baby Jane Hudson (Bette Davis) (Küçük bebeğe ne oldu? / What Ever Happened to Baby Jane?) (1962) Yatalak kalan kardeşine yapmadığını bırakmayan Baby Jane Hudson’ın deliliğinin ve nefretinin portresi... Bette Davis’in Hollywood piyasasındaki ‘şöhret olma’ ve ‘kuşak farkı’ gibi kavramları birebir rekabet ve acı çektirmeyle yerine getirdiği eser, bir de tür yaratmıştı. Aynı zamanda burada Joan Crawford ile beraber oluşturduğu ikili, zamanla gerçek bir ‘kült kitle’ eğlencesine dönüştü.

2_18585082305003e1a7a1780.jpg


Lily Powers (Barbara Stanwyck) (Baby Face) (1933) Keskin bir erkek egemenliğinin ortasından yükselen bir bürokrasi eleştirisi sunan yapıt, Lily Powers’ın bedenini ve zekasını kullanarak şirket basamaklarını yavaş yavaş tırmanmasını masaya yatırıyor. Zamanında sansür de yiyen filmin, bu konudaki cüreti ve ‘vamp kadın’ düşüncesinin önünü açmasıyla değeri büyük. Tabi “Çifte Tazminat”taki (“Double Indemnity”, 1944) benzer rolüyle ünlenen Barbara ‘boğuk ses’ Stanwyck’in kimliğini doğurduğunu ve başta bizim ‘Kara Melek’ olmak üzere ‘pembe dizi’lerin esin kaynağına dönüştüğünü de ekleyelim.

4_10057686125003e1a888ffb.jpg


Madeleine Ester / Judy Barton (Kim Novak) (Ölüm Korkusu / Vertigo) (1958) Her açıdan devrim yapan bu Hitchcock eserinde Kim Novak’ın ‘iki karakter’e can verirken oluşturduğu ‘şüphe’ dolu değişim de bir hayli önemlidir. Zira gerçek anlamda ‘suç’ mizansenini gerilimin içinde canlandıran bu durum, damarımıza ‘korku’ doldurma şansına da erişmiştir. Bu da ‘yüz ifadesi’, ‘makyaj derinliği’, ‘giysi detayları’ ve ‘saç rengi’nin oluşturduğu soru işaretleriyle ‘rahatsız edici’ bir figür armağan etmiştir sinemaya...

5_11036142085003e1a8e875b.jpg


Juliette de Merteuil (Jeanne Moreau) (Tehlikeli Aşklar / Les Liaisons Dangereuses) (1959) Juliette ile Valmont, birbirlerine yaşadıkları ‘cinsel ilişkileri’ anlatmayı seven bir çifttir. Bu ‘fantezi’ hayranlığı durumu, bir gün ‘asla aşık olma’ kuralının geçerliliğini yitirmesiyle bir aşk elektriğine dönüşür. Ancak Juliette’in bu konudaki duruşu sert ve tavizsiz olacaktır. Choderlos de Laclos’nun sayısız sinema eserine uyarlanıp Annette Bening, Glenn Close ve Sarah Michelle Gellar görmüş ‘karakter’i burada ‘Jeanne Moreau’ bünyesinde canlanıyor. Elbette yüksek bir aristokrasi eleştirisi ve insanları elinde oynatma güdüsüyle...

6_16928203885003e1a942759.jpg


Renee Madison / Alice Wakefield (Patricia Arquette) (Kayıp Otoban / Lost Highway) (1997) Yüz ifadesiyle her daim tedirgin eden Patricia Arquette, bir ‘David Lynch’ bölünmesinin içinden seslenmiştir burada. “Kayıp Otoban”, onun bir ***** yıldızı ile bir caz müzisyeninin kocasını bir arada canlandırdığı karakterinden güç alır. Sarışın ve esmer Arquette için ayrı ayrı paylar biçer. Lynch’in bellek dehlizlerine girip ‘iki hikaye’yi parça pinçik etmesinden de ‘gizem’ aşılar.

7_5090517365003e1a9beebb.jpg


Lola Lola (Marlene Dietrich) (Mavi Melek / Der Blaue Engel) (1930) Kendisine sakin bir öğretmeni aşık eden Lola, sinemanın en tehlikeli dansçısıdır. Bu ruhuyla da Marlene Dietrich’ten bir ‘vamp kadın’ imajı depolamıştır. Yüksek kara film estetiğiyle ‘melodramatik’ dönüşünü iyi ayarlayan bu ‘gecelik ilişki’ de kadının istediği yöne gidecektir. Elbette Josef Von Sternberg’in döktürdüğü bir eser eşliğinde...

10_9739913095003e1aaecfc7.jpg


Veronica (Winona Ryder) (Heathers) (1988) Okuldaki eğitim sistemine karşı gelen uçarı bir kızın Veronica’nın peşine bir erkek de takılınca cinayetler, kaçış yolu ve tutku devreye girecektir. Winona Ryder’ın buradaki tiplemesi gençlik kara komedisi adı altında anılabilecek özel bir tonlamayla asla sınır tanımaz. Umursamaz bir ‘şiddet dediğin nedir ki?’ anarşizminin adresine dönüşür.

11_13802944235003e1ab5849b.jpg


Laure / Lily (Rebecca Romijn) (Öldüren Kadın / Femme Fatale) (2002) Gelmiş geçmiş bütün ‘femme fatale’ prototiplerini içinde bulunduran çok kimlikli bir karakterin, erkekleri elinde oynatmasından ‘seksi’lik, ‘bayağı’lık ve ‘kopyala-yapıştır’ odaklı bir yapı çıkarır. Brian De Palma’nın katkısıyla fazlaca çok katmanlı şeyin temsiline dönüşmüştür bu eser. Postmodern bir femme fatale prototipiyle de sinemaya Rebecca Romijn’i armağan etmiştir.

12_5261370315003e1aba1844.jpg


Helen (Rachel Weisz) (Seni İstiyorum / I Want You) (1998) Rachel Weisz’ın sahne kimliğini doldurup bir kara film kötüsü oluşturan, eleştirmen çevrelerinde büyük ilgi görmüş bir hazine... Michael Winterbottom ile görüntü yönetmeni Slawomir Idziak’ın çıkışını hızlandıran bu ‘röntgen’ katkılı yapıt, sevgilisini elinde oynatıp cinayet zanlısına çeviren Helen’ın hikayesine odaklanır. Nihayetinde Weisz’ın ‘cinsellik’le yükselen modern ‘femme fatale’ türükleriyle anılır.

14_8219617735003e1ac5ab0d.jpg


Catherine Tramell (Sharon Stone) (Temel İçgüdü / Basic Instinct) (1992) Sharon Stone, seri katil filmleri, Paul Verhoeven ve ‘erotik-gerilim’ düşüncesi adına birçok yere adını yazdıran bir yapıt... Kara filmi dönüştürerek kadın seri katilli bir ‘slasher filmi’ne çeviren “Temel İçgüdü”, o kadının benliğindeki ‘tehlike’ ile de bir cinsel tansiyonun adresine dönüşmüştü. Stone’un bütün o konformizm, seksilik ve çekicilikle oluşturduğu, kadın kitleyi sinirlendiren kimlik de burada doğmuştu. Kuşkusuz Catherine Tramell olmasa onun kariyeri de olmazdı.

16_18293632255003e1ad6ebfa.jpg


Eve White / Eve Black / Jane (Joanne Woodward) (Üç Ruhlu Kadın / The Three Face of Eve) (1957) Joanne Woodward’a üç karakterli performansıyla Oscar getiren film, bizde “Üç Ruhlu Kadın” adıyla bilinir. Bir kadının çoklu kişilik bölünmesi hastalığıyla sarsılıp dağılan yaşamının öyküsüne uzanır. ‘Gerçek mi değil mi?’ ya da ‘sonunda doktora ne yapacak?’ kuşkularıyla izlediğimiz yapıt, oyuncunun ‘dengeli’ performansından güç almıştır fazlasıyla. Böylece sinema tarihine kazınan bir performans armağan etmiştir sinefillere...

17_18743785235003e1adb8094.jpg


Laura Hunt (Gene Tierney) (Laura) (1944) Bir dedektifi ölüyken kendine aşık etmeyi beceren Laura Hunt, muhtemelen ‘cinayet araştırma filmleri’nin damarından yükselen bir kadın figürüdür. Gene Tierney de burada Otto Preminger’in ‘mesafeli’ yaklaşımıyla ‘femme fatale’ temsilinde iz bırakmıştır. ‘Tablodaki kadın’ imgesi adına olmayacak şeylere imza atmıştır.

18_5080973985003e1ae2be8c.jpg


Evelyn Mulwray (Faye Dunaway) (Çin Mahallesi / Chinatown) (1974) Motife kattığı ‘saf’ ruhla sinemanın en etkileyici femme fatale’larından birine dönüşen Evelyn Mulwray, “Çin Mahallesi”nin 1990’daki yeniden çevrimde de karşımıza çıkmıştır. Başlangıçtaki siyah ağı ve şapkasından başlayan süreçte gerçek anlamda Büyük Buhran dönemindeki ensest, aile içi şiddet, tecavüz ve yozlaşmaya odaklanan bir şeylerin kıvılcımını yakar. Ancak her şey kara film dünyasının en çarpıcı komplosuna uzanacaktır.

19_139996335003e1ae9004f.jpg


Gilda (Rita Hayworth) (Gilda) (1947) Tehlikesini daha ziyade entrikalarından ve sahne performanslarından alan Rita Hayworth’ın buradaki yorumu unutulmazdır. Ulaştığı yerin katkısıyla kadın kimliğine getirdiği yenilikle de akıllardan çıkmaz. Suç mizanseninin orta yerinde ayakları üzerinden duran birey olarak kadını tanımlaması “Gilda”nın en önemli özelliğidir.

21_19587494515003e1af56420.jpg


Gelin (Uma Thurman) (Kill Bill) (2003-2004) İntikam alacaklarının listesini hazırladıktan sonra bütün düşmanlarına karşı çıkabilen gerçek bir ‘kadın katil’. Bir tutam Jeanne Moreau, bir tutam Tura Satana, bir tutam Cheng Pei-Pei içerirken, bunların hepsinin özelliklerini, ‘kin’ duygusunu içinde barındıran bir figür... Uma Thurman’ın ‘Gelin’i, ayak fetişizminden tecavüz sahnesine, western düellosundan wuxia şanına kadar gerçek bir anti-kahramandır.

22_18285870975003e1afc6852.jpg


Blanche DuBois (Vivien Leigh) (Arzu Tramvayı / A Streetcar Named Desire) (1951) Nevrotik Blanche DuBois, her şeyini kaybetmiş ve tek çareyi kardeşinin mutlu hayatına sığınmakta bulmuştur. Ancak hamile Stella’nın yardımlarını alan karakterimiz, zamanla Marlon Brando’nun canlandırdığı kayınbiraderi Stanley’nin kafasını karıştırmaya başlayacaktır. Zira gerçek anlamda ‘ataerkil’ düzeni tehdit eden bir kadın vardır burada...

25_11922795615003e1b0e3265.jpg


Dede (Christina Ricci) (The Opposite of Sex) (1998) Christina Ricci’nin ‘feminist’ ve ‘zeki’ kadın kimliğini yüzde yüz oranda aktif hale getiren bir eser... Don Roos’un Amerikan ailesine cinsel tercihleri sınırlamayan ‘absürt’ bakışının açtığı serüvende, sazı eline alan karşı cinse yükledikleri ilginçtir. Kardeşinin eşcinsel sevgilisi ile ilişkiye giren ve ondan hamile kalan bir kızın çapkınlıklarla dolu öyküsüdür bu esasen...

27_18202905365003e1b1ae06e.jpg


Nikita (Anne Parillaud) (Nikita / La Femme Nikita) (1990) Gizemiyle ve entrikalarıyla değil de ‘erkeksi’ kimliğiyle bu listeye girmeyi hak eden bir prototip... Sonradan markaya dönüşen ismiyle de ‘gizli casusluk’ yapmak durumunda bırakılan Nikita, bir kadın kimliği temsilcisidir. Adeta ‘erkek egemen’ erkek filmlerinin bir anti-tezini sunar. Ama kendisini canlandıran Anne Parillaud’nun kariyerine fazla iyi gelmemiştir.

28_445182485003e1b2134ea.jpg


Suzanne Stone Maretto (Nicole Kidman) (Sonsuz İhtiras / To Die For) (1995) TV şöhretinin yaptırabilecekleri üzerine bir deneme sunan eser, en çok da Kidman’ın sunucu karakterinin tekinsizliğiyle dikkat çekmişti. Spotların önünde olmak için cinayet, şiddet ve ikiyüzlülük gibi kelimeleri ‘araç’ haline getiren bir ‘ahlaksızlık abidesi’nden bahsediyoruz.

29_7607744775003e1b284798.jpg


-Mimi (Emmanuelle Seigner) (Acı Ay / Bitter Moon) (1992) Roman Polanski’nin belki de ‘rahatsız’ tarafının kişisel ürünü olarak anılabilecek eser, daha ziyade yönetmenin eşi Emmanuelle Seigner’nin karakteriyle akıllarda kaldı. Uyguladığı seks oyunlarıyla her erkeği cezbedebilecek bu tipleme, Peter Coyote’nin canlandırdığı Oscar’ın peşinden ayrılmadığı gibi ona her dakika acı çektirmeyi de ihmal etmez.


Kaynak: acunn.com
 
---> En Tehlikeli 20 Kadın Karakter

Sadece karakter mi xD
Ozdeslesmis kadinlar ve tehlike
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst