Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz,
İnsanlar arasında en cimri o kimsedir ki, bana salâvat getirmez buyurmuştur.
Bir toplulukta hem konuşanın hem de dinleyenlerin, İki Cihan Serveri'nin ismi anıldığı zaman üzerlerine düşen vazife nedir? Onu bir hatırlatalım.
İmam Tahavî Hazretleri: İnsanın, Rasulullah s.a.v. Efendimiz'in mübarek ismini andığında veya başkasından işitip duyduğu zaman her keresinde salâvat-ı şerife okuması vaciptir. buyuruyor.
Vacibin hükmü nedir? Vacibin hükmü, yapıldığında ilâhi mükafat, yapılmadığında ceza vardır.
İki Cihan Serveri s.a.v. buyuruyor
Benim üzerime kim bir salavat getirirse, Allahu Azimüşşan ona on kere rahmetiyle tecelli eder ve ona on sevap yazar, on günahını affeder.
Demek Rasul-i Kibriya aleyhissalâtu vesselam Efendimiz'in üzerine getirilen salavatı şerife, İki Cihan Serveri için bir dua, bir istiğfar, kemalâtına tazim makamında olmasına rağmen, aslında onu söyleyen için rahmettir. Ben bir defa adını anacağım allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve alâ âli muhammed diyeceğim ve on sevap kazanacağım, Allah on günahımı da silecek...
İmam Kerhî Hazretleri ise
Her bir mümin kadın ve erkek için ömründe bir defa salâvat getirmek vaciptir. Eğer kasten ben salâvat-ı şerife getirmem' derse kâfir olur demiştir.
Allahu Azimüşşan, Ahzab Suresi 56. ayette buyurur ki
Şüphesiz Allah ve melekleri o peygambere çok salât ederler. Ey iman edenler siz de ona salât edin, tam bir teslimiyetle selam verin.
Allah'ın salâtı ne demektir? Büyük alimlerimiz ve müfessirlerimiz,
Allah'ın bir kula salât etmesi, inayetinin, rahmet, feyz ve bereketinin o kul üzerine olacağının delilidir demişlerdir.
Meleklerin salâvat getirmesi ne demektir? O peygamber ve onun ümmeti için istiğfar etmelerinin vesilesidir.
Bizlerin salâvat-ı şerife getirmesi ise kendi kemalâtımızın art*masına, Rasulullah s.a.v. Efendimiz'in şefaatini hak kazanmaya, ruz-u cezada, livau'l-hamd sancağı altında kurulacak nurani peygamberler sofrasına, özellikle de İki Cihan Serveri'nin nurani sofrasına oturmaya vesile olur.
Bediüzzaman Hazretleri, Mesnevi-i Nuriye'de buyurmuştur ki:
İki cihanın saadeti Habibullah'ın elindedir. Ruz-u cezada peygamberler dahi aman derken, şefaat makamı Muhammed s.a.v.'in elindedir. Livau'l-hamd sancağı altında bütün Ümmet-i Muhammed toplanır. Muhammed s.a.v. için Rahman tarafından nurani bir sofra kurulur. Bunun içerisinde şefaat var, makamat var, cennet var, fazilet var, iba*detlerin kabulüne delalet var, türlü türlü füyuzat-ı Rabbaniye var. Sen o sofranın kıymettar misafiri olmak istiyorsan, dünyada getirdiğin salâvat-ı şerifenin çokluğu nispetin*de faziletin olacak. Ben o sofranın en başında misafir olmak isterim diyen bir mümin isen, dünyada İki Cihan Serverine çok salâvat-ı şerife getirmen lazım.
Çok lafzı nedir? Çokluk böyle nurani meselelerde ne ifade eder? Herkesin kendisine göre çokluk anlayışı vardır. Ama bir de kitapların tarif ettiği vardır. Bu söyliyeceğim söz evliya-i izamın tarifidir:
Bir kimse 700e kadar zikrederse veya salâvat-ı şerife getirirse az zikretmiş olur, 700'ü geçirirse çok salâvat veya çok zikretmiş olur. 700e kadar ölçü koymuşlar.
Şu halde Rabbülalemin'in huzurunda Habib-i Hüda s.a.v. Efendimizin nimet sofrasında ikram görmek isteyen müminin, çokça salâvat getirmesi gerekir.