Mideye kramplar girebilir koltuktaki yastık gözleri kapamak için birebir salonu terk etme olasılığını hesap etmekte de fayda var.
Tüm zamanların en seksi en duygusal en komik en heyecan verici en vurdulu kırdılı filmlerini bırakın şimdi bir kenara. Gece gece rüyalarınıza girip size rahat vermeyecek filmlere göz atmak istedik. Beyazperdenin cinayet işlemekten çekinmeyip sado mazoşist yaklaşımlarıyla şiddete sarıldığı filmler bu filmler. Hem de "Sıkıyorsa izleyin" dedirten cinsten.
Sinema tarihinde diğer türlere göre izlemesi en zor en sert en vahşi filmlerin derlemesini yapacak olsanız en rahatsız edici filmler listesinde hangilerini başa koyardınız? Genel bir seyirci profili var ki 'Reguiem For A Dream' onlar için ilk sıralara kadar çıkıyor. Ama biz kendinizi biraz daha zorlamanızı ve gerçek anlamda sinemayı terk edecek duruma geldiğiniz sahnelerden oluşan filmleri hafızanıza getirmenizi istiyoruz.
Arıza tiplerin nüfuz ettiği şiddetin göz çıkardığı cinselliğini haddini aştığı yönetmenin seyircisine adeta tokat attığı bir sinemadan söz ediyoruz. Şimdi o yüzden tüm zamanların en seksi en duygusal en komik en heyecan verici en vurdulu kırdılı filmlerini bırakın bir kenara. Gece gece rüyalarınıza girip size rahat vermeyecek filmlere göz atmak istedik bu defa. Beyazperdenin cinayet işlemekten çekinmeyip sado mazoşist yaklaşımlarıyla şiddete sarıldığı filmler bu filmler.
En ARIZA filmler
A Clockwork Orange (İngiltere 1971)
Tüm zamanların tartışma yaratan 10 filmi içinde başı çeken bir başyapıt. Anthony Burgess'in aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan bu bir hayli rahatsız edici filmin yönetmen koltuğunda usta Stanley Kubrick var.
Last Tango In Paris (1972)
Yönetmen Bernardo Bertolucci 'Paris'te Son Tango' filmi yüzünden dört ay hapiste yatmak zorunda kalmıştır. Sadomazoşist sahneleriyle dönemin en çok konuşulan filmlerinden biri olan 72 yılı imzalı yapımda başrolde de dev bir isim vardır. Marlon Brando'nun anal yoldan tecavüze yeltendiği 'tereyağ sahnesi' beyazperdenin en akılda kalıcı ve seyirciyi rahatsız edici karelerin başında gelir. İtalya Portekiz Şil gibi pek çok ülkede 30 yıldan fazla bir süre yasaklılar listesinde yerini aldı.
The Exorcist (ABD 1973)
Genç bir kızın şeytanların elinde 'oyuncak' olmasıdır aslında mevzu. Eleştirmenler film için ciddi yorumlar yapmış ve 'dini *****' 'şimdiye kadar çekilen en korkunç film" gibi nitelendirmeleriyle seyirciyi sinema salonlarına doldurmuştur. 'Şeytan'ın pek çok tekrarı olsa da hiçbiri ilki kadar cesur ve din sorgulayıcı olmamıştır.
Salo /The 120 days of Sodom (İtalya 1975)
Bir grup çocuğun faşist İtalyanlar tarafından kaçırılmasını ve Nazi'lerin zevkine göre korkunç şeylere maruz kalmasının anlatıldığı filmde şiddet sonuna kadar ve hiç üstü örtülmeden verilmiştir. Bunun içinde tecavüz de vardır intihar da. Ensest ilişki de vardır cinayet de. Hatta daha da ileri gidilerek dil koparma göz çıkarma kaprofaji (dışkı yeme) genital bölgeyi yırtma kafa derisini yüzme gibi işi oldukça korkunç boyutlara götüren sahneler seyircinin sinemayı terk etmesine neden olmuştur. Film 1993 yılında Avustralya'da yasaklanmış daha sonra da 1998 yılında yeniden yasaklılar listesine girmiştir. Yapımcı Pier Pasolini bu kadar büyük yankı ıuyandıran film hakkında konuşmaya fırsat bulamamış öldürülmüştür.
I spit on your grave/ Day of the Woman (ABD 1978)
Film bir yüzücünün grafiksel yoldan anlatılan tecavüzlerini ilginç bir şekilde ele alır. Adam asmak hadım etmek baltalamak bağırsak çıkarmak gibi vahşice sahnelerinden dolayı vizyona girmeden önce ABD'de sansürlenen film aralarında İrlanda ve Batı Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde yasaklanmıştır. Sinema eleştirmeni Roger Ebert film için sert eleştirilerde bulunur ve "Bu film aşağılık çöplükten başka bir şey değil" der.
Life of Brian (İngiltere 1979)
Hz. İsa'nın hayatıyla Brian isimli eponim bir karakterin hayatı arasında paralellik gösteren film kilise ve dini grupların tepkilerine neden olmuştur. Tanrı'ya ve kutsal varlıklara küfür edildiği gerekçesiyle yasaklanması istenen 'Biran'ın Hayatı' özellikle ülkesi İngiltere'nin 'tukaka' yaptığı bir film olarak sinema tarihne geçer
Kids (ABD 1995)
Genç kızlara kendi grubuyla birlikte HIV virüsü yayan 17 yaşında bir anti kahramanın hikayesini konu alan film 'korunmadan ilişkiye girmeye' dikkat çekiyor. Uyuşturucu müptelalığı şiddet dozunun bir hayli yüksek volttan verilmesi başta eleştirmenleri ve kamuoyunu oldukça rahatsız etmiştir. Küçük yaşta seks yapmak ve uyuşturucu kullanmak filmin ana konusu olduğu için kimilerince film 'kışkırtma aracı' olarak lanse edilir.
Baise-moi (Fransa 2000)
Hikayeleri aynı noktada birleşen ikisi de şiddet görmüş Nadine ve Manu isimli kadınların yolculuğunun anlatıldığı film seks ve cinayetle harmanlanan bir konuya sahiptir. Filmin neticesinde her iki kadının da adı kötüye çıkar. Son acıklıdır trajiktir. Manu çalıştığı dükkanın sahibi tarafından tanınır ve vurularak öldürülür. Nadine'se kendini öldürmeye girişmeden önce polis tarafından tutuklanır. Başrolünde iki ***** yıldızının oynadığı 'Öp Beni' ülkesi Fransa'yı karıştırır. 16 yaş sınırı getirilen film İngiltere'de de de bazı sahnelerinin kesilmesiyle birlikte '18 yaş üstüne' hitap etmesi gerekliliğiyle vizyona konur. Filmin afişleri Londra metrosunda yasaklanır.
Antichrist (Danimarka 2009)
Ve yeni dönem bir 'Anti' film. Bir çiftin seks yaparken oğullarının pencereden düşmesiyle travmatik bir hikayenin işlendiği Antichrist ormanlık bir arazide yaşama tutunmayan çabalayan iki insanın hikayesini ele alıyor. Terapist kocasına saldıran bacağını bir ağaç parçasıyla delmeye çalışan vajinasını makasla yırtmaya kalkan mazoşist kadın rolünde Charlotte Gainsbourg var. Willem Defoe ise tüm bunlara dayanamayıp sonunda karısını ateşlere atan adam rolünde
Last House on the Left (1972)
Çocuk kaçırmaktan suçlanan iki genç arkadaşın birbirleriyle seksüel münasebetlere girişmesi filmin tartışma yaratmasında belirleyici olmuştur. Tecavüz bağırsak çıkarma ve adam boğazlama gibi eylemler filmin en çarpıcı sahneleri. Tecavüz sahnelerinden birinde aktris Sandra Peabody'nin travma geçirip seti terkettiği konuşulmuştur günlerce.