Emily Elizabeth Dickinson

Salvo

Kayıtlı Üye
Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde doğdu. Babası kentin önde gelen avukatlarından ve politikacılarındandı. Dedesi de orada birkaç okul kurmuş biriydi. Kendisi de, kızkardeşi de evlenmediler ve aileleriyle birlikte yaşadılar. Emily, yaşamı boyunca pek seyrek olarak Amherst'ten çıkmıştır. Yakınlardaki bir okula devam etmiş, bir kez Washington'a, ve iki-üç kez de Boston'a gitmiştir. 1862'de tümüyle eve kapanmış, en yakın arkadaşlarıyla bile ölünceye değin bir daha hiç görüşmemiştir. Kapandığı odasında kendisini yazmaya vermiştir. İlk mektupları ve kendisiyle ilgili betimlemeleri, canlı bir ruha sahip çekici bir kızı yansıtmaktadır. Daha sonra dünyadan elini eteğini çekmesinin nedeninin umutsuz bir aşk deneyimine dayanıyor olabileceği eleştirmenlerce düşünülmektedir. Dış dünyayla olan ilişkisi ve deneyimleri sınırlı olsa da, yazılarında yaratıcı ve imge gücü yüksek bir edebiyatçıdır.

Emily Dickinson ilk şiirlerini yazmaya başladığında, neredeyse hiçbir eğitim almamıştı. Henüz Shakespeare'i ve klasik mitolojiyi bilmiyordu. İlk başlarda daha çok Elizabeth Browning ve Bronte Kızkardeşler gibi kadın yazarlarla ilgileniyordu. Bu arada, Ralph Waldo Emerson'ı, Thoreau'yu ve Hawthorne'u da tanıyordu. Geleneksel anlamda dinle bağlantılı birisi olmasa da, İncil'i inceledi ve pek çok şiirinde dinsel formlar kullandı.


Emily Dickinson, 1850 civarı. Bilinen tek ikinci fotoğrafıdır. Emily Dickinson Müzesin'deki uzmanlar resmin otantikliğini red etmişlerdir.Yaşamının değişik dönemlerinde ona esin kaynağı olan ya da öğretmenlik yapan insanlar, özellikle erkekler olmuştur. İlki babasının avukatlık bürosunda çalışan genç bir avukat olan Benjamin Newton'dır. Kendisi Emily Dickinson'ın yazınsal duyarlığının ve kültürünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Dickinson, onunla ilgili olarak daha sonraları, "Bana ölümsüzlüğü öğreten bir dost" diye yazacaktır.

Emily Dickinson'un sonraki öğretmeni, evli bir din adamı olan Charles Wadsworth'tür. Dickinson'un entelektüelliğine katkısı olmuş ve dış dünyayla ilişkisinin artmasını sağlamıştır. Yazdıklarından, ona yönelik karşılık göremediği bazı duygular beslediği anlaşılmaktadır. 1862'de evine geri dönmüş ve Wadsworth'ü tanımadan önceki haline göre daha içine kapalı bir kişiliğe bürünmüştür. Wadsworth'ün, şiirlerinde geçen sevgili olduğuna ilişkin yazın çevrelerinde güçlü bir görüş birliği vardır.

Evine kapandığı için, o sıralarda ABD'de sürmekte olan iç savaş onu pek etkilememiştir. İnzivadayken yazdığı şiirlerin bir bölümünü dönemin önde gelen eleştirmenlerinden ve yazarlarından olan Thomas Higginson'a göndermiştir. Higginson, şiirlerini okuyarak, beğendiğini, ama serbest bir biçem kullanmak yerine daha geleneksel şiir anlayışına yönelmesi gerektiğini belirten bir yanıt yazmış ve şiirlerini bu öneri doğrultusunda düzeltmesini önermiştir. Dickinson, bu önerileri dikkate almayarak, daha da içine kapanmıştır. Yaşarken yalnızca yedi şiiri basılmıştır.

Yaşamının son yıllarında artık eve pek ziyaretçi de kabul etmemiş, ancak arkadaşlarıyla olan ilişkilerini onlara mektuplar ve küçük hediyeler gönderme yoluyla sürdürmüştür.

1886'daki ölümünden sonra odasına giren kızkardeşi, odasında ondan kalan 1.800 kadar şiir bulmuştur. Ölümünden sonraki dört yılda, yani 1890'a değin, şiirlerinin neredeyse tamamı yayımlanmıştır.

1920'lerde ise, ABD'deki en çok sevilen şairlerden biri olmuş ve ünü bugüne değin sürmüştür.


Şiir Anlayışı [değiştir]Şiirlerinde patlamalar halinde duygu akımı görülür. Çoğu tek bir imgeye ya da simgeye dayalı olan kısa şiirler yazmıştır. Ancak kısa şiirlerinde, yaşamındaki en önemli şeyleri en etkili biçimde yansıtmaktadır. Şiirlerinde asla yaşayamadığı aşkı ve kavuşamadığı sevgiliyi anlatır. Doğa hakkında şiirleri de vardır. Ulaşamadığı başarıdan ve hep arkadaşı olarak gördüğü başarısızlıktan söz ettiği şiirleri de vardır. Bu tür öğeleri şiirlerinde o denli etkileyici bir dille yansıtır ki, o nedenle ABD'de tüm zamanların en iyi şairlerinden sayılmaktadır.


EĞER

Eğer Sonbaharda geliyor olsaydın,
Yazı yok ederdim
Yarı tebessüm ve yarı inkarla,
Uçardım ev kadınları gibi.

Eğer seni bir sene sonra görebilseydim,
Ayları yumak gibi sarar,
Değişik çekmecelere koyardım,
Birbirlerine karışmasınlar diye.

Eğer asırlar ertelenseydi,
Onları parmaklarımla sayıp,
Hesaplardım, Van Dieman'ın ülkesine
Parmaklarım düşene kadar

Eğer bu hayatın sonunda
Herşey kesin ve gerektiği gibi bizim olsaydı,
Yaşamı bir kabuk gibi öteye atar
Ölümsüzlüğü seçerdim.

Ama şimdi ne zaman biteceği belirsiz
Bu hatıralar
Beni öldürdüğünü sezdirmeden
Bal arısı gibi dürtüyor.

Emily Dickinson
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst