ashli
Bayan Üye
...Elma Dalı...
Zamanın birinde bir bahçe varmış Bahçedeki elma ağaçları be yaz çiçekleri ile doğayı süslüyormuş. Elma ağacının bir dalı en güzel dal benim, diye övünüyormuş. Ülkenin prensesi bahçeye çıkmış.
Beyaz çiçeklerle dolu bu dalı görmüş.
- Ne güzel dal, demiş prenses. Dala elini uzatmış. Dal nazik olduğu için hemen kırılmış. Dalı eline alarak eve gelmiş. Sarayının büyük salonunun ortasındaki vazoya koymuş. Salona gelen kişiler:
- A ne güzel çiçekler! Öyle güzel ve zarifler ki, diyorlarmış. Her gelen elma dalı için güzel sözler söylüyormuş.
Elma dalı halinden çok memnunmuş. Keyfine diyecek yokmuş. Çok güzel bir salonda bir vazonun içinde olmak onu mutlu etmiş.
Etrafına bakıyormuş. Bulunduğu yerden kırları, bahçeleri görü yormuş. Kırlara bakıp çeşit çeşit çiçekleri, ağaçları uzaktan izli yormuş. Kır çiçeklerini çirkin, ağaçları ise kaba ve sevimsiz bulu yormuş.
- En güzel çiçekler bende! Benden güzeli yok, diyormuş.
Uzakta görünen kır çiçeklerine bakıp:
- Adları bile acayip, yüzlerine bakılacak gibi değil! Kim onları sevebilir ki, demiş.
Güneş, elma dalının konuşmalarını dinliyormuş. Onun çiçekleri ve ağaçları küçümsemesini doğru bulmuyormuş. Işıklarını önce kırlara göndermiş. Sonra da aynı ışıklarını elma dalı üzerinde gezdirmiş. Kendisi için doğadaki her şeyin eşit olduğunu göstermiş.
Elma dalı kırları izliyormuş. Çocukları görmüş. Koşa koşa kır çiçeklerinin yanına gitmişler. Hemen kır çiçeklerini toplamışlar. Çiçekleri örerek başlarına birer taç yapmışlar. Bazı çocuklar kır çiçeklerinden demet yapmışlar. Kimileri ise boyunlarına kolye yapmışlar.
Güneş elma dalına bakıp:
- Küçümsediğin kır çiçekleri insanları nasıl mutlu ediyor? Görüyor musun, diye sormuş. Demiş elma dalı. Bu sözleri kır çiçeklerini küçümsemek için söylüyormuş.
Bu sırada kır çiçeklerinin bulunduğu yere bir kadın gelmiş. Kır çiçeklerinin yapraklarını toplamaya başlamış. Topladıklarını kurutup çay yapacakmış.
Birazını da satıp para kazanacakmış. Güneş bunları da elma dalına anlatmış.
Elma dalı:
- İnsanlar gibi bitkiler arasında da güzeller ve çirkinler var. Ben güzelliğim sayesinde bu şatonun salonundaki vazodayım. Kır çiçekleri buraya gelebilir mi, demiş. Güneş:
- Bütün çiçekler güzeldir. Her çiçeğin güzel yönleri vardır. Eksiklikleri de... Önemli olan saygı duymaktır. Küçümsemek iyi bir şey değildir. Çiçeklere böyle davranman doğru değil, demiş.
Elma dalı güneşin sözünü dinlememiş. Elma dalı kırlara bakıp çiçekleri küçümsemeyi sürdürüyormuş. Bu sırada içeriye prenses girmiş. Elinde bir kır çiçeği varmış. Salonun ortasına gelmiş.
Yanındakilere:
- Şu çiçeğin güzelliğine bakın. Güzellikte elma dalından aşağı kalmaz, demiş. Elindeki kır çiçeğini elma dalının bulunduğu vazoya koymuş.
Elma dalı yanındaki kır çiçeğine bakmış. Düşüncelerinden çok utanmış.
Kır çiçeğinin güzelliğini o da görmüş. Utancından başını yukarı kaldıramıyormuş.
Güneş utancından başını kaldıramayan elma dalı ile kır çiçeğini ışıkları ile kucaklamış. İkisini de sevgiyle aydınlatmış.