Elektif mutizm yani seçici konuşmama; çocuğun tanıdığı ev gibi ortamlarda akıcı ve normal konuşmasına rağmen, konuşmasının beklendiği, okul gibi başka sosyal ortamlarda konuşmama durumudur. Suskunluğun şiddeti, yabancılarla konuşmamaktan, toplum içinde hemen her yerde sessiz kalmaya kadar değişebilir. Bu çocukların çoğu yabancı ortamlarda sessiz-sakindirler, ancak bazıları fısıldar veya tek heceli kelimeler kullanabilir.
Bazı ortamlarda konuşmanın yokluğuna rağmen, çocuklar ev ve alışık olduğu ortamlarda akıcı konuşurlar. Sorunun düzeyi eğitimsel başarı ya da sosyal iletişimi engelliyorsa ve bir aydan uzun süredir devam ediyorsa bu tanı konulmalıdır. Yoksa çocukların hemen tümünde yeni girdikleri ortamı yabancılama ve evde olduğu kadar konuşmalara katılmama görülebilir. Ancak normalde ortama alışınca çocuk konuşup yaşıtlarıyla veya büyüklerle ilişki kurmaya sorulanlara yanıt vermeye başlarken, seçici suskunluğu olan çocuklar sessiz kalmaya devam ederler. Eşlik eden diğer belirtiler aşırı utangaçlık, içe çekilme, anne babaya aşırı bağımlılık olabilir.
Çocuğun konuşmayı anlama, anlamlandırma sorunu varsa bu tanı düşünülmemelidir. Ayrıca bu durum kekeleme gibi bir iletişim bozukluğu ya da uygun dil becerileri bilgisinde eksiklik ile daha iyi açıklanıyorsa da seçici konuşmazlık düşünülmez. Başlangıç yaşı genellikle 2-4 yaş olarak belirtilmekte ancak klinik ortamda sıklıkla okul başlangıcından sonraki 2 yıl içerisinde görülmektedir. Kızlarda erkeklerden daha sıktır.
Seçici konuşmamanın nedeni kesin olarak belli değildir. Doğuştan getirilen utangaç mizaçla birlikte çevresel etkilerin ortaya çıkarttığı bir kaygı bozukluğu olarak düşünülebilir. Kaygı bozukluklarına ailesel bir yatkınlık söz konusu olabilir.
Seçici konuşmazlığı olan bazı çocuklar tedavi almadan da ilerleme gösterebilir. Çocuk ne kadar küçükse, konuşmadığı süre ne kadar azsa çocuğun kendiliğinden konuşmaya başlama olasılığı o kadar yüksektir.
Anne baba ya da öğretmen böyle bir durumunun farkına vardığında çocuğu konuşmadığı için cezalandırmamalı, konuşmaya zorlamamalı, kandırmamalı veya konuşması için rüşvet önermemelidir. Yapılması gereken çocuk psikiyatrisi polikliniklerine başvurup destek almaktır. Çocuk için güvenilir ve destekleyici bir ortam oluşturulup, aşamalı olarak, çocuğun hızına uygun beklentiler oluşturulur. Tedavi bir ekip çalışmasını gerektirir. Çocuk psikiyatrisi uzmanları yanında, öğretmenler, okul danışmanları ve aile tedavide önemlidir. Gerekli durumlarda kaygıyı azaltmaya yönelik ilaç tedavisi de kullanılır.
Bazı ortamlarda konuşmanın yokluğuna rağmen, çocuklar ev ve alışık olduğu ortamlarda akıcı konuşurlar. Sorunun düzeyi eğitimsel başarı ya da sosyal iletişimi engelliyorsa ve bir aydan uzun süredir devam ediyorsa bu tanı konulmalıdır. Yoksa çocukların hemen tümünde yeni girdikleri ortamı yabancılama ve evde olduğu kadar konuşmalara katılmama görülebilir. Ancak normalde ortama alışınca çocuk konuşup yaşıtlarıyla veya büyüklerle ilişki kurmaya sorulanlara yanıt vermeye başlarken, seçici suskunluğu olan çocuklar sessiz kalmaya devam ederler. Eşlik eden diğer belirtiler aşırı utangaçlık, içe çekilme, anne babaya aşırı bağımlılık olabilir.
Çocuğun konuşmayı anlama, anlamlandırma sorunu varsa bu tanı düşünülmemelidir. Ayrıca bu durum kekeleme gibi bir iletişim bozukluğu ya da uygun dil becerileri bilgisinde eksiklik ile daha iyi açıklanıyorsa da seçici konuşmazlık düşünülmez. Başlangıç yaşı genellikle 2-4 yaş olarak belirtilmekte ancak klinik ortamda sıklıkla okul başlangıcından sonraki 2 yıl içerisinde görülmektedir. Kızlarda erkeklerden daha sıktır.
Seçici konuşmamanın nedeni kesin olarak belli değildir. Doğuştan getirilen utangaç mizaçla birlikte çevresel etkilerin ortaya çıkarttığı bir kaygı bozukluğu olarak düşünülebilir. Kaygı bozukluklarına ailesel bir yatkınlık söz konusu olabilir.
Seçici konuşmazlığı olan bazı çocuklar tedavi almadan da ilerleme gösterebilir. Çocuk ne kadar küçükse, konuşmadığı süre ne kadar azsa çocuğun kendiliğinden konuşmaya başlama olasılığı o kadar yüksektir.
Anne baba ya da öğretmen böyle bir durumunun farkına vardığında çocuğu konuşmadığı için cezalandırmamalı, konuşmaya zorlamamalı, kandırmamalı veya konuşması için rüşvet önermemelidir. Yapılması gereken çocuk psikiyatrisi polikliniklerine başvurup destek almaktır. Çocuk için güvenilir ve destekleyici bir ortam oluşturulup, aşamalı olarak, çocuğun hızına uygun beklentiler oluşturulur. Tedavi bir ekip çalışmasını gerektirir. Çocuk psikiyatrisi uzmanları yanında, öğretmenler, okul danışmanları ve aile tedavide önemlidir. Gerekli durumlarda kaygıyı azaltmaya yönelik ilaç tedavisi de kullanılır.