Eğitim Fakülteleri Tarihçesi
Öğretmenin üniversitede yetişmesi fikri yeni değildir.Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında öğretmenin üniversitede yetişmesine ilişkin görüşler ortaya atılmıştır. ( Duman;1991 : s.190 )
Tanınmış eğitimcilerimizden ismail Hakkı Baltacıoğlu , daha 1930�lu yılların başlarında yazdığı bir makalesinde bu konudaki görüşlerini şöyle açıklamaktadır :
�Hocalık,mesleklerin en incelerinden biridir.Bu genç yolcunun yüksek tahsili ve felsefe kültürü yoksa ne yapsın ? ilkokul öğretmenini de bir üniversiteli olarak yetiştirmek lazımdır.�
Daha sonraları 1946�da toplanan 3.Milli Eğitim Şurasında �Öğretmen Üniversitesi� kurulmasının önerildiğini;1949�da toplanan Dördüncü Milli Eğitim Şurasında ortaokul ve lise öğretmenliğinin kariyer haline getirilmesinin istendiğini;1950�li yılların sonları ile 1960�lı yılların başlarında yapılan Milli Eğitim Komisyonu, Milli Eğitim Planlama Kurulu ve Yedinci Milli Eğitim Şurası çalışmalarında, Yüksek Öğretmen Okullarının Eğitim Fakültesi;Eğitim Enstitülerinin de Eğitim Akademileri adlarıyla akademik bir yapı ve işleyişe kavuşturulmak istendiğini görmekteyiz.
Yine o yıllarda eğitimci Hıfzırahman Raşit Öymen de bir yazısında öğretmen yetiştirmek üzere Eğitim Fakültelerinin kurulmasını isteyerek; bunun gereğini ve sağlayacağı yararları şöyle açıklamaktadır.
Öğretmenliği şimdiki seviyesinin üstüne çıkarmak gerekir.Bunun sağlanması ile öğretmenlerin hem ilmin seviyesi yükselmiş olacak, hem de ekonomik gücü artacaktır.
Öğretmenler tek kaynakta ve aynı ortamda yetişeceklerdir.
Üniversiteler hayata ve meslek eğitimine daha faal katılacaklardır.
Sadece pratik bir bilgi gibi görünen pedogojiye ilmi bir istikamet verilmiş olacaktır.
Türk milli eğitiminin şimdiye kadar gereği gibi aydınlatılamamış olan amaç, ilke, sistem ve metod gibi meseleleri ilmin ışığı altında ele alınacaktır.ilgili makamlar bu yoldan daha iyi aydınlatılacak ve ilgililerce Üniversitenin sesi beklenir olacaktır.
Görüldüğü gibi, bu gün üniversitelerden beklenenler, Öymen�in yukarıda belirttiklerinden pek de farklı görülmemektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi 1960�lı yılların başlarında özellikle öğretmenlik formasyonu verilmesi, eğitim ile ilgili bilimsel inceleme ve araştırma yapılması, bu alana uzman ve öğretim üyesi yetiştirilmesi gibi amaçlarla bir �Eğitim Fakültesi� kurulması düşüncesi oldukça yaygındır.Hatta Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda üniversitelerden yardım bile talep etmişti.
Böyle bir talep karşısında A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 13.11.1963 tarihli Profesörler Kurulu kararında, bu fakülteye bağlı tüzel kişiliğe haiz bir �Öğretim ve Eğitim Yüksekokulu� kurulması istenirken; Ankara ve istanbul Üniversiteleri, karma komisyonun 23.10.1963 tarihli kararında da, Ankara Üniversitesine bağlı tüzel kişiliğe haiz bir Araştırma Merkezi kurulması önerilmişti.
Üniversite ile Milli Eğitim Bakanlığı ortak tasarısında ise eğitim fakültesi kurulması benimsenmiş, amaçları da şu şekilde belirlenmişti.
Her çeşit eğitim bilimlerinde lisans ve doktora seviyesinde öğretim yapmak.
Her dereceden eğitim ve öğretim kurumlarına öğretmen ve öğretim üyesi yetiştirmek
iş başında yetiştirme ve idareci yetiştirme faaliyetlerinde bulunmak.
Yurdun eğitim ihtiyaçlarıyla, Türk Milli Eğitiminin amaç, ilke, sistem, metod ve her çeşit meseleleri hakkında araştırmalar yapmak ve sonuçlarını ilgililere duyurmak.
Yapılmakta olan eğitim faaliyetlerini izlemek ve değerlendirmek.
Nitekim bu düşüncülerin ürünü olarak, 1965�te ilk Eğitim Fakültesi kuruldu.T.B.M.M�de 09.08.1966 tarihinde kabul edilen A.Ü.Eğitim Fakültesi kadro kanunun gerekçesinde bu kurumun amaçları şöyle belirlenmiştir.
Memleketimizde eğitim ile çeşitli problemlerin, bilimsel metodla akademik seviyede araştırılmasını ve toplumumuz için en isabetli hal ve suretlerinin bulunmasını sağlayacak bilim adamları yetiştirmek;
Orta dereceli okulların rehberlik, okul psikologluğu, idarecilik alanlarında eleman hazırlamak;
Üniversite öğrencilerinden, ileride öğretmen olmak isteyenlere öğretmenlik formasyonu vermek;
Mezuniyet sonrası eğitimin memleketimizde sağlanmasına çalışarak eğitimde doktora payesini bahşedecek ihtisas öğreniminde bulunmak.
Türk üniversiteleri bünyesinde bir eğitim fakültesinin kurulması önemli bir gelişmeydi.Fakat bu girişim, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretmen yetiştiren kurumların dışında olan bir gelişmeydi.Amaçlarından biri de, o kurumları, özellikle öğretim kadrosu ve araştırmalarla desteklemekti.
Yukarıda belirtilen görüşler ve uygulamalar dışında, 1970�li yıllarda,
aralarında öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının da bulunduğu tüm üniversite, Akademi, Enstitü ve Yüksekokulları kapsayan bir kanun çıkartma girişiminde bulunulduğu ve öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının üniversite çatısı altında toplanmak istendiği görülürse de; kökü Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bütün bu düşünceler ancak eğitim enstitüleri 1982-1983 öğretim yılından başlayarak yükseköğretim kanunu kapsamına alınarak eğitim yüksekokulu ve eğitim fakültesi adını almışlardır.
Eğitim fakülteleri Türk eğitim tarihinde yepyeni bir olgudur ( Yılman,1999 : S.76 ) .20.07.1982 tarihinde 41 sayılı kanun hükmünde kararname ve bunu değiştirerek kabul eden 28.03.1983 tarih ve 2809 sayılı yasa ile hukuki varlık kazanan eğitim fakülteleri Türk Eğitim sistemi içinde yeni bir öğretmen yetiştirme yaklaşımı olup, 15 yıllık süre içinde çok değişik eleştiriler almışlardır.
Bu eleştirilerin genel olarak öğretmenlik formasyon derslerinin sayısı ve nitelikleriyle mesleki ruh ve heyecanın yeterince verilemediği noktasında toplandığı görülür.
Nitekim eğitim fakülteleri öğretmenlik için gerekli kişilik ve meslek özelliklerini ciddi şekilde göz ardı eden bir yaklaşım içinde olmuşlardır.Üniversiteye giriş sınav sonuçlarına göre ön araştırma yapmadan öğrenciler eğitim fakültelerine alınmaya başlamıştır.Ayrıca öğretim elemanlarının meslekten olmaması, öğretmen eğitimi ile ilgili yeter ve gerekli bilgi ve deneyime sahip olmaması, öğretmen adaylarında mesleki durum ve davranışların kazandırılmasında ciddi engeller oluşturmuştur.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNiN AMACI
Öğretmem yetiştirmekte olan eğitim fakültelerinin yönetmeliklerinin hukuki kaynağını oluşturan 2547 sayılı yasada öğretmen yetiştirme konusunda herhangi bir amaca rastlanılmamaktadır.Bundan dolayı genelde öğretmen yetiştirme işi dalgalanmaya bırakılmış bir görünüm sergilemektedir.
Onuncu Milli Eğitim Şurası 23-26 Haziran 1981 yılında toplanmış ve yeni bir Türk Milli Eğitim Sistemi oluşturulmaya çaba harcanmıştır.Öğretmen yetiştirme komisyonunun hazırladığı raporda öğretmen yetiştiren bir kurumu bitiren bir öğrenci;
Eğitim ve Öğretim çalışmalarının temel amacının Türkiye Cumhuriyetini yükseltecek ve yaşatacak kuşaklar yetiştirmek olduğunu bilir.
Eğitim ve kalkınma arasındaki bağı kavramıştır.
inceleme ve araştırmaya önem verir.
Çalışacağı öğretim basamağındaki öğrencilerin gelişimine etki eden çeşitli etkenleri ve bunların yarattığı sorunları, bunların çözümünde eğitimin görevini bilir.
Öğretim süreçleri hakkında bilinçlidir.
Bireysel faklılıkları tanır, bunları geliştirmeye çalışır.
Kazandığı bilgi ve becerileri kullanarak öğrenci davranışlarını değiştirmede başarılıdır.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünü, ahlak kurallarını, başlıca sorunlarını ve mesleğin getirdiği olanak ve fırsatları öğrenmiştir.
Ortaöğretime öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının belirlenen ilkelere uyup uymama zorunluluğu bulunmadığı gibi bunların denetiminden sorumlu yasal bir kurum da mevcut değildir.Bu ilkelere uyup uymamakta serbesttir.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE YÖNETiM
Senato
Üniversite Yönetim Kurulu
Fakülte Kurulu
Yönetim Kurulu Fakülte Organları ( Akyüz, 2001,s : 331 )
Dekan ve Yardımcıları
Kürsü ve Bölüm Başkanları
Senato : Öğretim üyelerinin katıldığı seçimlerde belirlenir.
Fakülte Kurulu : Profesör ve Doçentlerden oluşur.
Yönetim Kurulu ve Dekan-Dekan Yardımcılarını Fakülte Kurulu seçer.Öğretim kadroları : Profesörler, Doçentler, Doktorlar ve Araştırma Görevlilerinden oluşur.
Emeklilik zorunlu değildir.Bu yüzden terfi şansı azdır.Terfi ancak yeni bir kürsüyle olabilir.Doktorasını yapan bir kişi Doçent olmadan önce derslere giremez ( Kaya, 1981, S : 271-272,283-284 )
Ayrıca Öğretim Üyeleri arasındaki işbirliği, bilgi ve kaynak alışverişi de yeterli değildir.
ÖĞRENCi KABULÜ
Eğitim Fakülteleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Yüksek Öğretmen Okulları ile eğitim enstitülerinin YÖK kapsamına alınması ile oluşturulmuşlardır.Bunlardan 10�nu yüksek öğretmen okullarından ve 3�ü eğitim enstitüsünden fakülteye dönüştürülmüştür.Bunların dışında değişik üniversitelere bağlı 5 eğitim fakültesi daha bulunmaktadır.Böylece hala ülkemizde toplam 17 eğitim fakültesi vardır.
Eğitim Fakültelerinin isimleri dışında bütün yapı ve işleyişleri diğer fakülteler gibi olup, herhangi bir fark söz konusu değildir.Gerek 2547 ve gerekse 2809 sayılı yasalarda eğitim fakültelerine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığından devredilenlerle diğerleri arasındaki en belirgin ve gözlenebilir fark, Milli Eğitim Bakanlığından devredilen eğitim fakültelerinde mesleği öğretmen yetiştirmek olan uzman eğitimci öğretim elemanlarının çoğunlukta olmasına karşın, ötekilerin de bunların yok denecek kadar az bulunmasıdır.
2547 Sayılı kanun uyarınca çıkarılan eğitim fakülteleri yönetmelikleri yasal açıdan ana hatlarıyla benzer göründükleri halde programlar sosyal yapı ve uygulama bakımından önemli ayrılıklar göstermektedirler.
Eğitim fakültelerine öğrenciler ÖSYM sınavı ile alınmaktadır.Bu nedenle ilgili fakülte için kabul edilen türde ve miktarda puanı sağlayanlar okula kaydedilmektedir.Kayıt için eğitim fakültelerine özgü şartlar yoktur.
T.C uyruklu, Lise ve dengi okul mezunu, puanı ve kimliği gösteren ÖSYM kartı, askerlikle ilişiksizlik kağıdı, yeni çekilmiş vesikalık fotoğraf, medikodan alınacak sağlık raporu, onaylı nüfus cüzdanı örneği, ikametgah ve iyi hal belgesi bu fakültelere girmek için yeterlidir.Bunlar Türkiye�deki bütün fakülteler için geçerli şartlardır.
Eğitim fakülteleri herhangi bir fakülte olarak görüldüklerinden öğrencilerin seçiminde öğretmenlik mesleğine uygunluk aranmamakta ve eğitim enstitüleriyle yüksek öğretmen okullarınca istenilen meslek yönünden son derece gerekli şartlar terk edilmiş bulunmaktadır.
Başka bir deyişle kişilik ve karakter durumu, zeka ve kabiliyeti, orta öğrenim sırasındaki davranışları, öğretmenlik mesleğine karşı ilgi derecesi, konuşma yeteneği, ahlaki durumu, milli duygusu, beden ve ruh sağlığı ne olursa olsun, yeter puanı alan herkes öğretmenlik hakkını elde etmek için eğitim fakültelerine girmekte serbest bırakılmıştır. ( Yılman,1999.s : 76-77 )
EĞiTiM FAKÜLTESiNiN ÖĞRETMEN YETiŞTiRME PROGRAMLARI
Türk eğitim sisteminde orta öğretime öğretmen yetiştirilmesi amacıyla yeni bir uygulamaya geçilmiştir.Böylece 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 20.07.1982 tarihinde Eğitim Fakülteleri doğmuştur.Bunlar önceki yüksek öğretmen okullarının üniversite kapsamına alınmasıyla meydana getirilmişlerdir.Halen sayıları 17 adet olup, öteki eğitim fakültelerinden, özellikle öğretim elemanları bakımından ayrılmaktadırlar.
Eğitim Fakültelerinde dersler yüksek öğretmen okulunda olduğu gibi yarı yıl esasına göre yapılmakta olup, bir yarı yıl 14 haftalık bir eğitim zamanını kapsamaktadır.Bu nedenle eğitim fakültelerinde öğretmen adayları 4 yıllık bir lisans öğretimi içinde toplam 209 ders/saat öğrenim görmektedirler.Dağılımı ise; alan bilgisi %65.6 ders/saat, meslek dersleri %7.6 ders/saat ve genel kültür &.8 ders/saat şeklinde düzenlenmiştir.
Pedagojik formasyon derslerinin sayısı 6 ve yıllık öğretim ders saat toplamları 14 haftalık eğitim zamanından hareket ederek her ders için asgari 28 ve azami 42 ders/saat olarak uygun görülmüştür ve bu programlar o şekilde yapılmıştır.Eğitim fakültelerinde öğretmenlik bilgisi derslerinin alan bilgisi derslerine oranı %11.6 dır.Meslek derslerinin dağılımı bakımından bölümler arasında önemsiz sayılabilecek farklılıklar gözlenmektedir.
Eğitim fakültesi öğrencileri mevcut duruma göre 4 eğitim yılı baz alındığında 16x14 hesabıyla 224 ders/saat formasyon eğitimi almaktadırlar.Ders başına ortalama 37.3 saatlik bir eğitim zamanı gelmektedir.Bu rakam eğitim fakültelerinde 70.4; Yüksek öğretmen okulunda 41.6 olarak verilmektedir.Eğitim fakültelerinde meslek derslerinin oranı başka bir değişle pedagojik formasyon eğitimine verilen değer, eğitim enstitüleri ölçü alındığında yaklaşık %47.0 : Yüksek öğretmen okullarına kıyasla %10.3 bir azalma kaydetmiştir.
Ayrıca eğitim fakültelerinde uygulama çalışmaları süresi 21 gün gibi çok kısa bir zamana indirilmiş ve ders kredisiz duruma getirilerek mezuniyete de etkisi ortadan kaldırılmıştır.
Her üç öğretmen yetiştirme modelinde pedagojik formasyon derslerinin konumunu daha yakından görmek amacıyla bunları topluca vermekte yarar vardır.
Tablo-3 de anlaşılacağı üzere zamanla orta öğretime öğretmen yetiştiren kurumlarda toplam ders saatlerinde bir artma olurken öğretmenlik meslek bilgisi derslerinde, özellikle eğitim fakültelerinde bir gerileme söz konusudur.Nitekim, eğitim enstitülerinde adaylar 352 saat, yüksek öğretmen okulunda 416 saat meslek dersi alırken, eğitim fakültelerinde 224 saat formasyon eğitimi görmektedirler.
Bu duruma göre eğitim enstitülerinde öğretmen adayları sayıca az fakat yoğunluk bakımından oldukça güçlü bir mesleki formasyon eğitimi almaktadırlar.Nitekim eğitim enstitüsünde bir aday, toplam 32 hafta üzerinden haftada 3 saat olmak kaydıyla 96 saat eğitim psikolojisi dersi alırken bu rakam, yüksek öğretmen okulunda yarı yarıya inerek 48 saat ve eğitim fakültesinde daha da azalarak 42 saate düşmektedir.
Böylece öğretmen adayları mesleki formasyon eğitimi yönünden daha yüzeysel bir öğrenimle karşı karşıya kalmaktadırlar.Böylesi bir durum gelecekte öğretmenlerin eksik bilgilerinden dolayı daha fazla yanlış yapmalarına neden olabilmektedir.Oysa eğitimde esas olan öğrendiğini tam öğrenmek olmalıdır.
Yüksek öğretmen okulu ve eğitim fakültelerinden ruh sağlığı bilgisinin kaldırılması, eğitim sosyolojisi dersinin haftada 3 saatten 2 saate ve krediye indirilmesi, eğitim enstitülerinde eğitime giriş dersinin bulunmaması, eğitim yönetimi gibi bir dersin olmayışı, eğitim fakültelerinde zorunlu ders olan rehberliğin seçmeli ders olması, öğretmen
yetiştiren kurumlar için büyük bir eksikliktir.Öğretmenin uyumu, çocukları anlaması, eğitim tarihini bilmesi yönetici olunabilmesi, eğitimin toplumla bütünleştirebilmek için gerekli bu derslerin olmayışı düşündürücüdür.
Genel duruma bakıldığında yükseköğretmen okulunun bilgisi eğitiminde ileri bir düzeyde bulunduğu öne sürülebilir.Özellikle kendisinden önceki ve sonraki öğretmen yetiştiren kurumların öğretim programları ölçü olarak alındığında böyle bir yargının doğruluğu hemen anlaşılmaktadır.
Gerçekten yüksek öğretmen okulları ders çeşidi yönünden eğitim enstitülerine kıyasla %100, eğitim fakültelerine göre ise %67 oranında daha ileri bir mesleki eğitim programına sahip bulunmaktadır.Çünkü eğitim fakültelerinde sadece 6 çeşit formasyon dersi okutulmaktadır.Eğitim yönetimi,eğitim teknolojisi ve rehberlik derslerinin mesleki eğitim programlarından çıkarılması cidden eğitim fakültelerinin öğretmen eğitimine verdikleri değeri yansıtması yönünden son derece ilginçtir.Bir bakıma da ortaöğretimin gerektiğince bilinmediğinin ve burada görev alacak öğretmenlerin işlevlerinin sadece bilgi aktarmaktan ibaret bir eylem olarak algılandığını doğruladığından anlamlıdır.Buna karşılık
2 kredi/saatlik de olsa seçmeli derslerin konulması yerinde bir karar sayılabilir.
Anabilim dalları, öğretmenlik esasına göre düzenlenen eğitim fakülteleri programlarının, aşağıda bölüm ve anabilim dallarından oluştuğu görülmektedir.
Eğitim Fakülteleri :
_Fen Bilimleri Eğitim Bölümü : Fizik, Kimya, Matematik, Biyoloji
Öğretmenliği Anabilim dalları,
_Sosyal Bilimler Bölümü : Tarih, Coğrafya Anabilim dalları,
_Eğitim Bilimleri Bölümü : Eğitimde Ölçme Değerlendirme,
Rehberlik ve Psikolojik Danışma, Eğitim
Programları ve Öğretim Eğitim Yöneticiliği ve Deneticiliği Programları
_Yabancı Diller Eğt.Bölümü : ingilizce,Almanca,Fransızca Öğretmenliği
Anabilim dalları
_Sanat Eğitimi Bölümü : Müzik,Uygulama Resim ve Resim iş
Öğretmenliği Anabilim dalları
_Beden Eğt.ve Spor Bölümü : Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Öğretmenliği Anabilim dallarında eğitim Vermektedir.
1983�ten itibaren yükseköğretmen okullarından devralınan bölümlerin sayıları ve yapıları da değiştirilmiştir.Bu değişim daha ziyade anabilim dallarının bağımsız bölümlere dönüşmesi şeklinde olmuştur.Böylece eğitim fakültelerindeki eğitim ve bilim etkinliklerinin eğitim ve öğretimden çok, alan bilgisi üzerine yoğunlaşması sonucunu doğurmuştur.
Eğitim fakülteleri her geçen gün biraz daha fen, edebiyat ve fen-edebiyat fakültelerine dönüşmüştür.Doğal olarak bunun en önemli sonucu, iyi alan eğitimi gören, fakat öğretmenlik bilgi ve becerisi bakımından yetersiz öğretmenler yetiştirmek olmuştur.Ayrıca eğitim fakülteleri, söz konusu ihtisaslaşmaya paralel olarak, kendilerini lise öğretmeni olarak yetiştiren birer kurum olarak görmeye başlamış, böylece de özellikle ilköğretimin ikinci kademesine öğretmen yetiştirme misyonunu kaybetmiştir.
Eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirmede nitelik yönünden olduğu kadar, nicelik bakımından arzu edilen düzeye ulaşamamıştır.Öyle ki, ülkede öğretmen ihtiyacının bulunmadığı ortaöğretime ait branşlarda her yıl yüzlerce fazla öğretmen mezun edilirken, ilköğretimin çeşitli branşlarındaki binlerce öğretmen açığına cevap verilememiştir.Fakat bunun tek sorumlusu bu kurumlar değil; yıllarca bu fakültelerle Milli Eğitim Bakanlığınca gerekli koordinasyonu sağlayıp ihtiyaç planlaması yapmayan yetkililerdir.
1997 yılında kurulan Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi, iki kesim arasındaki bu diyolog kopukluğunu giderme yolunda atılmış çok önemli bir adımdır.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE YENi YAPILANMA
4 Kasım 1997 tarihli kararıyla YÖK, Eğitim Fakültelerinde �yeniden yapılanmaya� gitmiştir. Bunun temel özelliklerinden bazıları;
Eğitim fakültelerinde her okul düzeyine uygun bölüm ve programlar açılması. ( 1-8.Sınıfların öğretmen yetiştiren programların bir bölüm çatısı altında toplanması v.s. )
Ortaöğretimde sosyal, fen ve matematik alanları öğretmenlerinin tezsiz yüksek lisans düzeyinde yetiştirilmesi.
Türkçe öğretmenliğine önem verilmesi.
Özel öğretim yöntemlerinin öğretimine önem verilmesi.Bunlar çok önemli gelişmelerdir.
Ancak, Eğitim Fakülteleri programlarından önemli bazı dersler ( bu arada Türk Eğitim Tarihi dersi ) çıkarılmıştır.Ayrıca, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinin lisans düzeyinde �Eğitim Bilimleri� öğretimi yapmasına son verilmiştir.ilgili Fakültelerin öğretmen yetiştiren öğretim elemanlarının yeterince görüşleri alınmamış ve ciddi eleştirilere uğramıştır.
Ülkemizde 1848�lerden beri eğitim bir bilim alanı olması için bir çok eğitimci çaba harcamış ve nihayet 1965�te Eğitim Bilimleri Fakültesi kurularak �eğitim bilimleri� Üniversite düzeyinde bir araştırma ve öğretim alanı haline getirilmiştir.
Programlar YÖK tarafından belirlenmiştir.Türk Eğitim Tarihi dersinin kaldırılmasıyla öğretmenlerimiz ve eğitimcilerimiz Üniversite öğrenimleri sırasında eğitimimizi tarihi derinliği içinde öğrenmeyeceklerdir.Türk Eğitim tarihi okumayan öğretmen ve eğitimcilerde �Meslek Bilinci� yeterli ölçüde gelişemez.Türk eğitim tarihini bilmeyen yöneticiler ve karar organları ülkemiz için yararlı, uygun eğitim politikaları geliştiremezler.Oysa tüm başka fakültelerin ( Hukuk, Siyasal, iktisat, Tıp, Veteriner, Eczacılık, v.s ) kendi anlarında çok eskiden beri, mutlaka bir ya da daha fazla tarih dersi vardır.
Harp okullarında harp tarihi dersi vardır.Kimse bunları programdan çıkarmayı düşünmez.Çünkü müsbet ya da sosyal bilimler olsun, her bilim alanında eskiden beri değerli bir bilgi ve deneyim birikimi oluşmuştur.Bu Türk Eğitim Tarihi için de böyledir.Bu bilgilerin ilgili fakültelerde araştırılıp okutulması bilimin gereğidir.
Yapılan bu değişikliklerin öğretmen eğitimiyle özellikle kaliteli bir öğretmen eğitimiyle ne derece bağdaştığı zaman bağlı olarak ortaya çakacaktır.
Eğitim Fakültelerinde Yeni Düzenleme ile ilgili Uygulama ilkeleri :
1998-1999 Öğretim yılından itibaren yeni düzenleme çerçevesinde Eğitim Fakültelerimizde kurulacak yeni bölümler, anabilim dalları, uygulanacak lisans programları ve öğretmen yetiştirme tezsiz yüksek lisans programları ( 3.5+1.5 ve 4+1.5 ) belirlenmiştir.
Bu çerçevede, Eğitim Fakültenizde açılacak lisans programları, tezli yüksek lisans ve doktora programları ile her bir lisans programı için öngörülen 1998-1999 öğrenci kontenjanları belirlenmiştir.
Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanları tarafından yürütülecek olan öğretmen yetiştirme Tezsiz Yüksek Lisans programları ile eğitimin çeşitli alanlarındaki Tezsiz Yüksek Lisans, Tezli Yüksek Lisans ve doktora programları bünyesinde Eğitim Bilimleri Enstitüsü bulunan Üniversitelerimizde bu enstitü altında yürütülecektir.Bünyesinde Eğitim Bilimleri Enstitüsü bulunmayan Üniversitelerimizde ise yukarıda adı geçen lisansüstü programlar şimdilik mevcut Fen Bilimleri Enstitüsü veya Sosyal Bilimler Enstitüsü altında sürdürülecektir.
Ancak Yükseköğretim Kurulu tarafından devam eden hazırlık çalışmaları tamamlanıp yeni yasa yürürlüğe girdikten sonra sözkonusu lisansüstü programları, Eğitim Fakültesi bulunan her Üniversitede kurulacak olan Eğitim Bilimleri Enstitüsü altında yürütülmeye devam edecektir.
Eğitim Fakültelerinde uygulanacak öğretmenlik programlarında yer alacak dersleri, bu derslerin tanımlarını, kredilerini ve okutulacağı dönemleri belirten doküman Ocak 1998 ayı içerisinde Fakültelerimize gönderilecektir.Bu dökümanda öğretmenlik formasyonu dersleri yeniden düzenlenecek ve uygun dönemlere yerleştirilecektir.Ortaöğretim tezsiz yüksek lisans programlarında yer alan dersleri, bu derslerin tanımlarını, kredilerini ve okutulacağı dönemleri belirten doküman belirlenmiştir.
Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı 3 yarı yıl süreyi kapsayan bir programdır.Yaz okulu uygulaması bulunan Üniversitelerimizde bu programın yaz döneminde başlatılması öngörülmektedir.Gerek lisans gerekse tezsiz yüksek lisans programlarında yer alan derslerde kullanılmak üzere YÖK/Dünya Bankası Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi Projesi çerçevesinde geliştirilen kaynak materyaller Fakültelerimize gönderilmiştir.Yine aynı proje çerçevesinde, sözkonusu derslerde kullanılması öngörülen ek kitap ve diğer materyaller en kısa zamanda temin edilerek Fakültelerimize gönderilecektir.
Mevcut kadroların yeni bölüm ve anabilim dallarına dağılımını Dekanlıklar, açılacak programların gerektirdiği ihtiyaçları göz önüne alarak yapacaklar ve Rektörlükler kanalıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına göndereceklerdir.
Yeni düzenleme yürürlüğe girdiğinde öğrenimlerine devam eden öğrenciler takip ettikleri mevcut programı tamamlayacaklar ve bu programların öngördüğü ünvanları alarak mezun olacaklardır.
Mevcut programlara kayıtlı öğrencilerin statüleri korunacak, onlarla ilgili idari ve akademik işler yeni yapılanmada önerilen ilgili bölümler tarafından yürütülecektir.Örnek : Mevcut Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü altında Fizik Öğretmenliği programındaki öğrencilerden Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Öğretmenliği Bölümü sorumlu olacaktır.
Mevcut programlara kayıtlı öğrenciler, takip ettikleri programın gerekliliklerini yerine getirerek mezun olmaya hak kazanacaklardır.
Programlara öğrenci kabulü :
Öğretmen yetiştiren Lisans Programlarına öğrenci kabulü merkezi yerleştirme sınavı ÖYS ile yapılacaktır.
Ortaöğretime öğretmen yetiştirmek üzere 3.5+1.5 bütünleştirilmiş tezsiz Yüksek Lisans programları Eğitim Fakültesi altında yer alacak ve bu programlara öğrenci kabulü yine merkezi yerleştirme sınavı ÖYS ile yapılacaktır.
Ortaöğretime öğretmen yetiştirmek üzere ilgili enstitünün anabilim dallarında yürütülen 4+1.5 tezsiz Yüksek Lisans programlarına öğrenci kabulü ilgili alan fakülte mezunları arasında LES sınavı sonucu ve mezuniyet ortalaması göz önüne alınarak yapılacaktır.Bununla ilgili asgari başvuru şartları ile 4+1.5 tezsiz Yüksek Lisans programına hangi alan mezunlarının başvurabileceğine dair bilgiler kamuoyuna ve ilgili Fakültelere daha sonra duyurulacaktır.
Öğretmenlik formasyonu dersleri arasında yer alan Okul Deneyimi ve Öğretmenlik Uygulaması gibi dersler için her Fakültemizin öğrenci sayısına göre tespit edeceği ilk ve ortaöğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulama okulu olarak belirlenecektir.Bu okullarla Fakülteler arasında güçlü bir işbirliği kurulması esastır.Bu işbirliği çerçevesinde, Fakültelerimize uygulama ve araştırma okulu olarak hizmet veren bu okullarımızdaki öğretmenlerin ve yöneticilerin hizmet içi eğitim ihtiyacı ve diğer akademik hizmetler Fakültelerimiz tarafından karşılanacaktır.
Bu kapsamda, öğretmen adaylarının uygulama etkinlikleri sırasında, okullarda kendilerine rehberlik yapacak olan uygulama öğretmenlerinin Fakültelerimizde açılacak özel öğretim yöntemleri ve diğer ilgili derslerde ek görevli olarak görevlendirilmeleri öngörülmektedir.Uygulama öğretmenleri arasında Fakültelerde lisansüstü çalışma yapmak isteyenler için Üniversiteler tarafından harç muafiyeti gibi teşvik tedbirleri alınması gerekli görülmektedir.
Doçentlik bilim dalları yeni yapılanma çerçevesinde program adları olarak yeniden düzenlenecek ve Üniversiteler arası Kurula önerilecektir.
Yeni düzenleme 1998-1999 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başladıktan sonra mevcut Öğretmenlik Sertifikası programları uygulamasına tedrici olarak son verilecektir ve ihtiyaç duyulan alanlar dışında bu programlar açılmayacaktır.Bu alanlar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenecektir.
Yeni düzenleme Eğitim Fakültelerinin işlevlerinden biri olan öğretmen yetiştirme ile ilgilidir.Eğitim Fakültelerindeki mevcut lisansüstü programlar devam edecek ve Öğretim Elemanları lisansüstü etkinliklerde bulunmayı sürdüreceklerdir.
Eğitim Fakültelerindeki Öğretim Elemanları yeni düzenlemeden etkilenmeyeceklerdir.Esas olarak Eğitim Fakültesi öğretmen yetiştirme programlarında yer alan alan derslerinin Fen-Edebiyat Fakültesi kodu ile verilmesi öngörülmektedir.Ancak Fen-Edebiyat Fakültelerinin bulunmadığı veya yeterli olmadığı durumlarda alan dersleri Eğitim Fakülteleri Öğretim Elemanları tarafından da verilebilecektir.
Tezsiz Yüksek Lisans Programı diplomasına sahip olanlar ilgili alandaki doktora programına başvurabilirler.
Akreditasyon, öğretmen eğitimi programının denetlenmesi ve değerlendirilmesi, yeni öğretmen yetiştirme programlarının açılması, öğretmen eğitiminde kısa ve uzun vadeli planlama, öğretmen ihtiyacının belirlenmesi ve buna göre kontenjanların belirlenmesi konularında Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına önerilerde bulunmak üzere bir Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi kurulmuştur.
YENi YAPILANMAYA iLiŞKiN ÖNERiLER
Bölümler hakkında bilgi sahibi olmayan gençler rastgele seçim yapmakta, öğretmenlik mesleğine uygun olmamasına rağmen bu eğitimi almaktadır.
Öğretmenlik mesleği için mevcut yetiştirme programlarının öğretmende bulunması gereken özellikleri desteklemesi.
Öğretmenlik için kuramsal bilgilerin yanı sıra uygulama yapmanın önemini ön plana çıkarma
Eğitim ve öğretimin bilimsel ve teknik alan olarak algılanmaması. Halbuki en önemli sonuçların alındığı bu bölümlerde araştırmacı ve yenilikçi bir tutum sergilemelidir.
Eğitim fakülteleri yaşa ve programa yönelimli öğretmen eğitimi temeli üzerine oturtulmalıdır.
Eğitim fakültesi içinde yer alan bölümler ve anabilim dalları arasında işbirliği olmalı.
Öğrencilerin alanlarında uzmanlaşması yönüne gidilmelidir.Mastır yapmaya yönlendirilmelidir.
Öğretmen eğitimde biçimsel değil özde değişiklik yapılmalıdır.Öğretim elemanlarının nitelikleri yükseltilmelidir.
Ortaöğretim alan öğretmeni olabilmek için mezun olduktan sonra zihinsel, kişilik, genel kültür ölçümlü bir sınavdan geçebilir, tezsiz yüksek lisans yapabilir.2 yarı yıl kuramsal, 1 yarı yıl uygulamalı olacaktır.Daha sonra sonucu en az 3 olan öğretmenlik yapabilecektir.
Öğretmenlerin niteliklerinin artması için mastırdan sonra iki yılda bir yapılacak hizmet içi eğitimden sonraki sınavla derece ilerlemesi olabilecektir.Terfiler kaldırılacaktır.
Öğrencilerin %70�i öğretmen liselerinden, %20�si genel ve %10�u mesleki ve teknik okullardan olmalıdır.
Aynı bölümün anabilim dalları arasında yatay geçiş olmalıdır.ilk 4 yarı yıl ortak dersler alıp 5.yarı yıldan itibaren farklı bölümlere geçiş olmalıdır.
Eğitim fakültelerindeki öğretim elemanlarının hizmet içi eğitimle bilgilendirilmeli, yurtdışı araştırmaları yapmaları gereklidir.
Kaynakların, araştırmaların, çalışmaların değerlendirilmesi ve yeniden hizmete girmelidir.
Meslek havasını oluşturmak için sosyal etkinlikler düzenlenmelidir.
Eğitim fakülteleri özde yeniden yapılanma, meslek ruhu aşılayıcı ve yükseltici, belli amaçlarla geliştirilmelidir.
Öğretmenlerin öğrencinin hayatında önemli bir yer tuttuğu, model aldığı, kendini onunla birleştirdiği unutulmamalıdır.Kişisel ve mesleki özellikleri çok önemlidir.Öğretmenlik uzunca bir süre yaşanarak kazanılabilcek stratejik bir meslektir.
S O N U Ç
Bir ülkenin, bir ulusun, bir halkın, bir ailenin ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik gelişimi ve insanca yaşayabilmesi için eğitim tek yoldur.Eğitimin tarihi ve son gelişmelerini gözden geçirdiğimiz zaman kalıcı ve süregelen oturmuş bir sistem göremiyoruz.Her seçim sonrası dönemlerde bir çok farklılıklar yapmaya çalışılmış, fakat bir sonraki seçimle yapılan değişikliklere ya bir yenisi eklenmiş ya da başka çalışmalar yapılmıştır.
Eğitim fakültesinin tarihine baktığımız zaman da bir dengesizlik durağanlık ve oturmamış bir düzen olduğunu gördük.Özellikle yeni yapılanmayla yaşanan olumsuzluklar gelişme yerine bir belirsizlik oluşturmuştur.Halbuki eğitim fakültelerinin diğer fakültelerden ayrı bir yeri vardır.Çünkü bir ülkenin kaderini belirleyecek öğretmenler burada yetişecektir.Eğer öğretmen yetiştirecek kurumun işleyişi, programlar, öğrenci alınış şekli, uygulamaları ve kullandıkları malzemeler, kaynakları yeterli değilse ülkenin gelişmesi ve geleceği için yanlış yapılıyor demektir.Özellikle fakülteler arası işbirliğinin olmaması, fakültenin içeriğini bilmeyen öğrenciler ve yanlış seçimler çalkantıyı arttırmaktadır.
Ulus için, insanlık için; kişilikli, sağlıklı, bilgili, uzak görüşlü, saygılı, barışçı, sevgiye önem veren, yeniliğe ve gelişmeye açık, araştıran, sorumluluk sahibi, rehber olabilecek, adil, sadece öğretim yapmayan, aileyi de eğitime katan öğretmenler ve onları yetiştirecek kurumların yeterli öğretim üyesine, tekniğe, kaynağa, yayına, programa sahip olması, ümidimiz, hayalimiz, beklediğimiz en önemli şeydir.
Öğretmenin üniversitede yetişmesi fikri yeni değildir.Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında öğretmenin üniversitede yetişmesine ilişkin görüşler ortaya atılmıştır. ( Duman;1991 : s.190 )
Tanınmış eğitimcilerimizden ismail Hakkı Baltacıoğlu , daha 1930�lu yılların başlarında yazdığı bir makalesinde bu konudaki görüşlerini şöyle açıklamaktadır :
�Hocalık,mesleklerin en incelerinden biridir.Bu genç yolcunun yüksek tahsili ve felsefe kültürü yoksa ne yapsın ? ilkokul öğretmenini de bir üniversiteli olarak yetiştirmek lazımdır.�
Daha sonraları 1946�da toplanan 3.Milli Eğitim Şurasında �Öğretmen Üniversitesi� kurulmasının önerildiğini;1949�da toplanan Dördüncü Milli Eğitim Şurasında ortaokul ve lise öğretmenliğinin kariyer haline getirilmesinin istendiğini;1950�li yılların sonları ile 1960�lı yılların başlarında yapılan Milli Eğitim Komisyonu, Milli Eğitim Planlama Kurulu ve Yedinci Milli Eğitim Şurası çalışmalarında, Yüksek Öğretmen Okullarının Eğitim Fakültesi;Eğitim Enstitülerinin de Eğitim Akademileri adlarıyla akademik bir yapı ve işleyişe kavuşturulmak istendiğini görmekteyiz.
Yine o yıllarda eğitimci Hıfzırahman Raşit Öymen de bir yazısında öğretmen yetiştirmek üzere Eğitim Fakültelerinin kurulmasını isteyerek; bunun gereğini ve sağlayacağı yararları şöyle açıklamaktadır.
Öğretmenliği şimdiki seviyesinin üstüne çıkarmak gerekir.Bunun sağlanması ile öğretmenlerin hem ilmin seviyesi yükselmiş olacak, hem de ekonomik gücü artacaktır.
Öğretmenler tek kaynakta ve aynı ortamda yetişeceklerdir.
Üniversiteler hayata ve meslek eğitimine daha faal katılacaklardır.
Sadece pratik bir bilgi gibi görünen pedogojiye ilmi bir istikamet verilmiş olacaktır.
Türk milli eğitiminin şimdiye kadar gereği gibi aydınlatılamamış olan amaç, ilke, sistem ve metod gibi meseleleri ilmin ışığı altında ele alınacaktır.ilgili makamlar bu yoldan daha iyi aydınlatılacak ve ilgililerce Üniversitenin sesi beklenir olacaktır.
Görüldüğü gibi, bu gün üniversitelerden beklenenler, Öymen�in yukarıda belirttiklerinden pek de farklı görülmemektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi 1960�lı yılların başlarında özellikle öğretmenlik formasyonu verilmesi, eğitim ile ilgili bilimsel inceleme ve araştırma yapılması, bu alana uzman ve öğretim üyesi yetiştirilmesi gibi amaçlarla bir �Eğitim Fakültesi� kurulması düşüncesi oldukça yaygındır.Hatta Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda üniversitelerden yardım bile talep etmişti.
Böyle bir talep karşısında A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 13.11.1963 tarihli Profesörler Kurulu kararında, bu fakülteye bağlı tüzel kişiliğe haiz bir �Öğretim ve Eğitim Yüksekokulu� kurulması istenirken; Ankara ve istanbul Üniversiteleri, karma komisyonun 23.10.1963 tarihli kararında da, Ankara Üniversitesine bağlı tüzel kişiliğe haiz bir Araştırma Merkezi kurulması önerilmişti.
Üniversite ile Milli Eğitim Bakanlığı ortak tasarısında ise eğitim fakültesi kurulması benimsenmiş, amaçları da şu şekilde belirlenmişti.
Her çeşit eğitim bilimlerinde lisans ve doktora seviyesinde öğretim yapmak.
Her dereceden eğitim ve öğretim kurumlarına öğretmen ve öğretim üyesi yetiştirmek
iş başında yetiştirme ve idareci yetiştirme faaliyetlerinde bulunmak.
Yurdun eğitim ihtiyaçlarıyla, Türk Milli Eğitiminin amaç, ilke, sistem, metod ve her çeşit meseleleri hakkında araştırmalar yapmak ve sonuçlarını ilgililere duyurmak.
Yapılmakta olan eğitim faaliyetlerini izlemek ve değerlendirmek.
Nitekim bu düşüncülerin ürünü olarak, 1965�te ilk Eğitim Fakültesi kuruldu.T.B.M.M�de 09.08.1966 tarihinde kabul edilen A.Ü.Eğitim Fakültesi kadro kanunun gerekçesinde bu kurumun amaçları şöyle belirlenmiştir.
Memleketimizde eğitim ile çeşitli problemlerin, bilimsel metodla akademik seviyede araştırılmasını ve toplumumuz için en isabetli hal ve suretlerinin bulunmasını sağlayacak bilim adamları yetiştirmek;
Orta dereceli okulların rehberlik, okul psikologluğu, idarecilik alanlarında eleman hazırlamak;
Üniversite öğrencilerinden, ileride öğretmen olmak isteyenlere öğretmenlik formasyonu vermek;
Mezuniyet sonrası eğitimin memleketimizde sağlanmasına çalışarak eğitimde doktora payesini bahşedecek ihtisas öğreniminde bulunmak.
Türk üniversiteleri bünyesinde bir eğitim fakültesinin kurulması önemli bir gelişmeydi.Fakat bu girişim, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretmen yetiştiren kurumların dışında olan bir gelişmeydi.Amaçlarından biri de, o kurumları, özellikle öğretim kadrosu ve araştırmalarla desteklemekti.
Yukarıda belirtilen görüşler ve uygulamalar dışında, 1970�li yıllarda,
aralarında öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının da bulunduğu tüm üniversite, Akademi, Enstitü ve Yüksekokulları kapsayan bir kanun çıkartma girişiminde bulunulduğu ve öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının üniversite çatısı altında toplanmak istendiği görülürse de; kökü Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bütün bu düşünceler ancak eğitim enstitüleri 1982-1983 öğretim yılından başlayarak yükseköğretim kanunu kapsamına alınarak eğitim yüksekokulu ve eğitim fakültesi adını almışlardır.
Eğitim fakülteleri Türk eğitim tarihinde yepyeni bir olgudur ( Yılman,1999 : S.76 ) .20.07.1982 tarihinde 41 sayılı kanun hükmünde kararname ve bunu değiştirerek kabul eden 28.03.1983 tarih ve 2809 sayılı yasa ile hukuki varlık kazanan eğitim fakülteleri Türk Eğitim sistemi içinde yeni bir öğretmen yetiştirme yaklaşımı olup, 15 yıllık süre içinde çok değişik eleştiriler almışlardır.
Bu eleştirilerin genel olarak öğretmenlik formasyon derslerinin sayısı ve nitelikleriyle mesleki ruh ve heyecanın yeterince verilemediği noktasında toplandığı görülür.
Nitekim eğitim fakülteleri öğretmenlik için gerekli kişilik ve meslek özelliklerini ciddi şekilde göz ardı eden bir yaklaşım içinde olmuşlardır.Üniversiteye giriş sınav sonuçlarına göre ön araştırma yapmadan öğrenciler eğitim fakültelerine alınmaya başlamıştır.Ayrıca öğretim elemanlarının meslekten olmaması, öğretmen eğitimi ile ilgili yeter ve gerekli bilgi ve deneyime sahip olmaması, öğretmen adaylarında mesleki durum ve davranışların kazandırılmasında ciddi engeller oluşturmuştur.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNiN AMACI
Öğretmem yetiştirmekte olan eğitim fakültelerinin yönetmeliklerinin hukuki kaynağını oluşturan 2547 sayılı yasada öğretmen yetiştirme konusunda herhangi bir amaca rastlanılmamaktadır.Bundan dolayı genelde öğretmen yetiştirme işi dalgalanmaya bırakılmış bir görünüm sergilemektedir.
Onuncu Milli Eğitim Şurası 23-26 Haziran 1981 yılında toplanmış ve yeni bir Türk Milli Eğitim Sistemi oluşturulmaya çaba harcanmıştır.Öğretmen yetiştirme komisyonunun hazırladığı raporda öğretmen yetiştiren bir kurumu bitiren bir öğrenci;
Eğitim ve Öğretim çalışmalarının temel amacının Türkiye Cumhuriyetini yükseltecek ve yaşatacak kuşaklar yetiştirmek olduğunu bilir.
Eğitim ve kalkınma arasındaki bağı kavramıştır.
inceleme ve araştırmaya önem verir.
Çalışacağı öğretim basamağındaki öğrencilerin gelişimine etki eden çeşitli etkenleri ve bunların yarattığı sorunları, bunların çözümünde eğitimin görevini bilir.
Öğretim süreçleri hakkında bilinçlidir.
Bireysel faklılıkları tanır, bunları geliştirmeye çalışır.
Kazandığı bilgi ve becerileri kullanarak öğrenci davranışlarını değiştirmede başarılıdır.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünü, ahlak kurallarını, başlıca sorunlarını ve mesleğin getirdiği olanak ve fırsatları öğrenmiştir.
Ortaöğretime öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının belirlenen ilkelere uyup uymama zorunluluğu bulunmadığı gibi bunların denetiminden sorumlu yasal bir kurum da mevcut değildir.Bu ilkelere uyup uymamakta serbesttir.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE YÖNETiM
Senato
Üniversite Yönetim Kurulu
Fakülte Kurulu
Yönetim Kurulu Fakülte Organları ( Akyüz, 2001,s : 331 )
Dekan ve Yardımcıları
Kürsü ve Bölüm Başkanları
Senato : Öğretim üyelerinin katıldığı seçimlerde belirlenir.
Fakülte Kurulu : Profesör ve Doçentlerden oluşur.
Yönetim Kurulu ve Dekan-Dekan Yardımcılarını Fakülte Kurulu seçer.Öğretim kadroları : Profesörler, Doçentler, Doktorlar ve Araştırma Görevlilerinden oluşur.
Emeklilik zorunlu değildir.Bu yüzden terfi şansı azdır.Terfi ancak yeni bir kürsüyle olabilir.Doktorasını yapan bir kişi Doçent olmadan önce derslere giremez ( Kaya, 1981, S : 271-272,283-284 )
Ayrıca Öğretim Üyeleri arasındaki işbirliği, bilgi ve kaynak alışverişi de yeterli değildir.
ÖĞRENCi KABULÜ
Eğitim Fakülteleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Yüksek Öğretmen Okulları ile eğitim enstitülerinin YÖK kapsamına alınması ile oluşturulmuşlardır.Bunlardan 10�nu yüksek öğretmen okullarından ve 3�ü eğitim enstitüsünden fakülteye dönüştürülmüştür.Bunların dışında değişik üniversitelere bağlı 5 eğitim fakültesi daha bulunmaktadır.Böylece hala ülkemizde toplam 17 eğitim fakültesi vardır.
Eğitim Fakültelerinin isimleri dışında bütün yapı ve işleyişleri diğer fakülteler gibi olup, herhangi bir fark söz konusu değildir.Gerek 2547 ve gerekse 2809 sayılı yasalarda eğitim fakültelerine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığından devredilenlerle diğerleri arasındaki en belirgin ve gözlenebilir fark, Milli Eğitim Bakanlığından devredilen eğitim fakültelerinde mesleği öğretmen yetiştirmek olan uzman eğitimci öğretim elemanlarının çoğunlukta olmasına karşın, ötekilerin de bunların yok denecek kadar az bulunmasıdır.
2547 Sayılı kanun uyarınca çıkarılan eğitim fakülteleri yönetmelikleri yasal açıdan ana hatlarıyla benzer göründükleri halde programlar sosyal yapı ve uygulama bakımından önemli ayrılıklar göstermektedirler.
Eğitim fakültelerine öğrenciler ÖSYM sınavı ile alınmaktadır.Bu nedenle ilgili fakülte için kabul edilen türde ve miktarda puanı sağlayanlar okula kaydedilmektedir.Kayıt için eğitim fakültelerine özgü şartlar yoktur.
T.C uyruklu, Lise ve dengi okul mezunu, puanı ve kimliği gösteren ÖSYM kartı, askerlikle ilişiksizlik kağıdı, yeni çekilmiş vesikalık fotoğraf, medikodan alınacak sağlık raporu, onaylı nüfus cüzdanı örneği, ikametgah ve iyi hal belgesi bu fakültelere girmek için yeterlidir.Bunlar Türkiye�deki bütün fakülteler için geçerli şartlardır.
Eğitim fakülteleri herhangi bir fakülte olarak görüldüklerinden öğrencilerin seçiminde öğretmenlik mesleğine uygunluk aranmamakta ve eğitim enstitüleriyle yüksek öğretmen okullarınca istenilen meslek yönünden son derece gerekli şartlar terk edilmiş bulunmaktadır.
Başka bir deyişle kişilik ve karakter durumu, zeka ve kabiliyeti, orta öğrenim sırasındaki davranışları, öğretmenlik mesleğine karşı ilgi derecesi, konuşma yeteneği, ahlaki durumu, milli duygusu, beden ve ruh sağlığı ne olursa olsun, yeter puanı alan herkes öğretmenlik hakkını elde etmek için eğitim fakültelerine girmekte serbest bırakılmıştır. ( Yılman,1999.s : 76-77 )
EĞiTiM FAKÜLTESiNiN ÖĞRETMEN YETiŞTiRME PROGRAMLARI
Türk eğitim sisteminde orta öğretime öğretmen yetiştirilmesi amacıyla yeni bir uygulamaya geçilmiştir.Böylece 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 20.07.1982 tarihinde Eğitim Fakülteleri doğmuştur.Bunlar önceki yüksek öğretmen okullarının üniversite kapsamına alınmasıyla meydana getirilmişlerdir.Halen sayıları 17 adet olup, öteki eğitim fakültelerinden, özellikle öğretim elemanları bakımından ayrılmaktadırlar.
Eğitim Fakültelerinde dersler yüksek öğretmen okulunda olduğu gibi yarı yıl esasına göre yapılmakta olup, bir yarı yıl 14 haftalık bir eğitim zamanını kapsamaktadır.Bu nedenle eğitim fakültelerinde öğretmen adayları 4 yıllık bir lisans öğretimi içinde toplam 209 ders/saat öğrenim görmektedirler.Dağılımı ise; alan bilgisi %65.6 ders/saat, meslek dersleri %7.6 ders/saat ve genel kültür &.8 ders/saat şeklinde düzenlenmiştir.
Pedagojik formasyon derslerinin sayısı 6 ve yıllık öğretim ders saat toplamları 14 haftalık eğitim zamanından hareket ederek her ders için asgari 28 ve azami 42 ders/saat olarak uygun görülmüştür ve bu programlar o şekilde yapılmıştır.Eğitim fakültelerinde öğretmenlik bilgisi derslerinin alan bilgisi derslerine oranı %11.6 dır.Meslek derslerinin dağılımı bakımından bölümler arasında önemsiz sayılabilecek farklılıklar gözlenmektedir.
Eğitim fakültesi öğrencileri mevcut duruma göre 4 eğitim yılı baz alındığında 16x14 hesabıyla 224 ders/saat formasyon eğitimi almaktadırlar.Ders başına ortalama 37.3 saatlik bir eğitim zamanı gelmektedir.Bu rakam eğitim fakültelerinde 70.4; Yüksek öğretmen okulunda 41.6 olarak verilmektedir.Eğitim fakültelerinde meslek derslerinin oranı başka bir değişle pedagojik formasyon eğitimine verilen değer, eğitim enstitüleri ölçü alındığında yaklaşık %47.0 : Yüksek öğretmen okullarına kıyasla %10.3 bir azalma kaydetmiştir.
Ayrıca eğitim fakültelerinde uygulama çalışmaları süresi 21 gün gibi çok kısa bir zamana indirilmiş ve ders kredisiz duruma getirilerek mezuniyete de etkisi ortadan kaldırılmıştır.
Her üç öğretmen yetiştirme modelinde pedagojik formasyon derslerinin konumunu daha yakından görmek amacıyla bunları topluca vermekte yarar vardır.
Tablo-3 de anlaşılacağı üzere zamanla orta öğretime öğretmen yetiştiren kurumlarda toplam ders saatlerinde bir artma olurken öğretmenlik meslek bilgisi derslerinde, özellikle eğitim fakültelerinde bir gerileme söz konusudur.Nitekim, eğitim enstitülerinde adaylar 352 saat, yüksek öğretmen okulunda 416 saat meslek dersi alırken, eğitim fakültelerinde 224 saat formasyon eğitimi görmektedirler.
Bu duruma göre eğitim enstitülerinde öğretmen adayları sayıca az fakat yoğunluk bakımından oldukça güçlü bir mesleki formasyon eğitimi almaktadırlar.Nitekim eğitim enstitüsünde bir aday, toplam 32 hafta üzerinden haftada 3 saat olmak kaydıyla 96 saat eğitim psikolojisi dersi alırken bu rakam, yüksek öğretmen okulunda yarı yarıya inerek 48 saat ve eğitim fakültesinde daha da azalarak 42 saate düşmektedir.
Böylece öğretmen adayları mesleki formasyon eğitimi yönünden daha yüzeysel bir öğrenimle karşı karşıya kalmaktadırlar.Böylesi bir durum gelecekte öğretmenlerin eksik bilgilerinden dolayı daha fazla yanlış yapmalarına neden olabilmektedir.Oysa eğitimde esas olan öğrendiğini tam öğrenmek olmalıdır.
Yüksek öğretmen okulu ve eğitim fakültelerinden ruh sağlığı bilgisinin kaldırılması, eğitim sosyolojisi dersinin haftada 3 saatten 2 saate ve krediye indirilmesi, eğitim enstitülerinde eğitime giriş dersinin bulunmaması, eğitim yönetimi gibi bir dersin olmayışı, eğitim fakültelerinde zorunlu ders olan rehberliğin seçmeli ders olması, öğretmen
yetiştiren kurumlar için büyük bir eksikliktir.Öğretmenin uyumu, çocukları anlaması, eğitim tarihini bilmesi yönetici olunabilmesi, eğitimin toplumla bütünleştirebilmek için gerekli bu derslerin olmayışı düşündürücüdür.
Genel duruma bakıldığında yükseköğretmen okulunun bilgisi eğitiminde ileri bir düzeyde bulunduğu öne sürülebilir.Özellikle kendisinden önceki ve sonraki öğretmen yetiştiren kurumların öğretim programları ölçü olarak alındığında böyle bir yargının doğruluğu hemen anlaşılmaktadır.
Gerçekten yüksek öğretmen okulları ders çeşidi yönünden eğitim enstitülerine kıyasla %100, eğitim fakültelerine göre ise %67 oranında daha ileri bir mesleki eğitim programına sahip bulunmaktadır.Çünkü eğitim fakültelerinde sadece 6 çeşit formasyon dersi okutulmaktadır.Eğitim yönetimi,eğitim teknolojisi ve rehberlik derslerinin mesleki eğitim programlarından çıkarılması cidden eğitim fakültelerinin öğretmen eğitimine verdikleri değeri yansıtması yönünden son derece ilginçtir.Bir bakıma da ortaöğretimin gerektiğince bilinmediğinin ve burada görev alacak öğretmenlerin işlevlerinin sadece bilgi aktarmaktan ibaret bir eylem olarak algılandığını doğruladığından anlamlıdır.Buna karşılık
2 kredi/saatlik de olsa seçmeli derslerin konulması yerinde bir karar sayılabilir.
Anabilim dalları, öğretmenlik esasına göre düzenlenen eğitim fakülteleri programlarının, aşağıda bölüm ve anabilim dallarından oluştuğu görülmektedir.
Eğitim Fakülteleri :
_Fen Bilimleri Eğitim Bölümü : Fizik, Kimya, Matematik, Biyoloji
Öğretmenliği Anabilim dalları,
_Sosyal Bilimler Bölümü : Tarih, Coğrafya Anabilim dalları,
_Eğitim Bilimleri Bölümü : Eğitimde Ölçme Değerlendirme,
Rehberlik ve Psikolojik Danışma, Eğitim
Programları ve Öğretim Eğitim Yöneticiliği ve Deneticiliği Programları
_Yabancı Diller Eğt.Bölümü : ingilizce,Almanca,Fransızca Öğretmenliği
Anabilim dalları
_Sanat Eğitimi Bölümü : Müzik,Uygulama Resim ve Resim iş
Öğretmenliği Anabilim dalları
_Beden Eğt.ve Spor Bölümü : Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Öğretmenliği Anabilim dallarında eğitim Vermektedir.
1983�ten itibaren yükseköğretmen okullarından devralınan bölümlerin sayıları ve yapıları da değiştirilmiştir.Bu değişim daha ziyade anabilim dallarının bağımsız bölümlere dönüşmesi şeklinde olmuştur.Böylece eğitim fakültelerindeki eğitim ve bilim etkinliklerinin eğitim ve öğretimden çok, alan bilgisi üzerine yoğunlaşması sonucunu doğurmuştur.
Eğitim fakülteleri her geçen gün biraz daha fen, edebiyat ve fen-edebiyat fakültelerine dönüşmüştür.Doğal olarak bunun en önemli sonucu, iyi alan eğitimi gören, fakat öğretmenlik bilgi ve becerisi bakımından yetersiz öğretmenler yetiştirmek olmuştur.Ayrıca eğitim fakülteleri, söz konusu ihtisaslaşmaya paralel olarak, kendilerini lise öğretmeni olarak yetiştiren birer kurum olarak görmeye başlamış, böylece de özellikle ilköğretimin ikinci kademesine öğretmen yetiştirme misyonunu kaybetmiştir.
Eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirmede nitelik yönünden olduğu kadar, nicelik bakımından arzu edilen düzeye ulaşamamıştır.Öyle ki, ülkede öğretmen ihtiyacının bulunmadığı ortaöğretime ait branşlarda her yıl yüzlerce fazla öğretmen mezun edilirken, ilköğretimin çeşitli branşlarındaki binlerce öğretmen açığına cevap verilememiştir.Fakat bunun tek sorumlusu bu kurumlar değil; yıllarca bu fakültelerle Milli Eğitim Bakanlığınca gerekli koordinasyonu sağlayıp ihtiyaç planlaması yapmayan yetkililerdir.
1997 yılında kurulan Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi, iki kesim arasındaki bu diyolog kopukluğunu giderme yolunda atılmış çok önemli bir adımdır.
EĞiTiM FAKÜLTELERiNDE YENi YAPILANMA
4 Kasım 1997 tarihli kararıyla YÖK, Eğitim Fakültelerinde �yeniden yapılanmaya� gitmiştir. Bunun temel özelliklerinden bazıları;
Eğitim fakültelerinde her okul düzeyine uygun bölüm ve programlar açılması. ( 1-8.Sınıfların öğretmen yetiştiren programların bir bölüm çatısı altında toplanması v.s. )
Ortaöğretimde sosyal, fen ve matematik alanları öğretmenlerinin tezsiz yüksek lisans düzeyinde yetiştirilmesi.
Türkçe öğretmenliğine önem verilmesi.
Özel öğretim yöntemlerinin öğretimine önem verilmesi.Bunlar çok önemli gelişmelerdir.
Ancak, Eğitim Fakülteleri programlarından önemli bazı dersler ( bu arada Türk Eğitim Tarihi dersi ) çıkarılmıştır.Ayrıca, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinin lisans düzeyinde �Eğitim Bilimleri� öğretimi yapmasına son verilmiştir.ilgili Fakültelerin öğretmen yetiştiren öğretim elemanlarının yeterince görüşleri alınmamış ve ciddi eleştirilere uğramıştır.
Ülkemizde 1848�lerden beri eğitim bir bilim alanı olması için bir çok eğitimci çaba harcamış ve nihayet 1965�te Eğitim Bilimleri Fakültesi kurularak �eğitim bilimleri� Üniversite düzeyinde bir araştırma ve öğretim alanı haline getirilmiştir.
Programlar YÖK tarafından belirlenmiştir.Türk Eğitim Tarihi dersinin kaldırılmasıyla öğretmenlerimiz ve eğitimcilerimiz Üniversite öğrenimleri sırasında eğitimimizi tarihi derinliği içinde öğrenmeyeceklerdir.Türk Eğitim tarihi okumayan öğretmen ve eğitimcilerde �Meslek Bilinci� yeterli ölçüde gelişemez.Türk eğitim tarihini bilmeyen yöneticiler ve karar organları ülkemiz için yararlı, uygun eğitim politikaları geliştiremezler.Oysa tüm başka fakültelerin ( Hukuk, Siyasal, iktisat, Tıp, Veteriner, Eczacılık, v.s ) kendi anlarında çok eskiden beri, mutlaka bir ya da daha fazla tarih dersi vardır.
Harp okullarında harp tarihi dersi vardır.Kimse bunları programdan çıkarmayı düşünmez.Çünkü müsbet ya da sosyal bilimler olsun, her bilim alanında eskiden beri değerli bir bilgi ve deneyim birikimi oluşmuştur.Bu Türk Eğitim Tarihi için de böyledir.Bu bilgilerin ilgili fakültelerde araştırılıp okutulması bilimin gereğidir.
Yapılan bu değişikliklerin öğretmen eğitimiyle özellikle kaliteli bir öğretmen eğitimiyle ne derece bağdaştığı zaman bağlı olarak ortaya çakacaktır.
Eğitim Fakültelerinde Yeni Düzenleme ile ilgili Uygulama ilkeleri :
1998-1999 Öğretim yılından itibaren yeni düzenleme çerçevesinde Eğitim Fakültelerimizde kurulacak yeni bölümler, anabilim dalları, uygulanacak lisans programları ve öğretmen yetiştirme tezsiz yüksek lisans programları ( 3.5+1.5 ve 4+1.5 ) belirlenmiştir.
Bu çerçevede, Eğitim Fakültenizde açılacak lisans programları, tezli yüksek lisans ve doktora programları ile her bir lisans programı için öngörülen 1998-1999 öğrenci kontenjanları belirlenmiştir.
Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanları tarafından yürütülecek olan öğretmen yetiştirme Tezsiz Yüksek Lisans programları ile eğitimin çeşitli alanlarındaki Tezsiz Yüksek Lisans, Tezli Yüksek Lisans ve doktora programları bünyesinde Eğitim Bilimleri Enstitüsü bulunan Üniversitelerimizde bu enstitü altında yürütülecektir.Bünyesinde Eğitim Bilimleri Enstitüsü bulunmayan Üniversitelerimizde ise yukarıda adı geçen lisansüstü programlar şimdilik mevcut Fen Bilimleri Enstitüsü veya Sosyal Bilimler Enstitüsü altında sürdürülecektir.
Ancak Yükseköğretim Kurulu tarafından devam eden hazırlık çalışmaları tamamlanıp yeni yasa yürürlüğe girdikten sonra sözkonusu lisansüstü programları, Eğitim Fakültesi bulunan her Üniversitede kurulacak olan Eğitim Bilimleri Enstitüsü altında yürütülmeye devam edecektir.
Eğitim Fakültelerinde uygulanacak öğretmenlik programlarında yer alacak dersleri, bu derslerin tanımlarını, kredilerini ve okutulacağı dönemleri belirten doküman Ocak 1998 ayı içerisinde Fakültelerimize gönderilecektir.Bu dökümanda öğretmenlik formasyonu dersleri yeniden düzenlenecek ve uygun dönemlere yerleştirilecektir.Ortaöğretim tezsiz yüksek lisans programlarında yer alan dersleri, bu derslerin tanımlarını, kredilerini ve okutulacağı dönemleri belirten doküman belirlenmiştir.
Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı 3 yarı yıl süreyi kapsayan bir programdır.Yaz okulu uygulaması bulunan Üniversitelerimizde bu programın yaz döneminde başlatılması öngörülmektedir.Gerek lisans gerekse tezsiz yüksek lisans programlarında yer alan derslerde kullanılmak üzere YÖK/Dünya Bankası Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi Projesi çerçevesinde geliştirilen kaynak materyaller Fakültelerimize gönderilmiştir.Yine aynı proje çerçevesinde, sözkonusu derslerde kullanılması öngörülen ek kitap ve diğer materyaller en kısa zamanda temin edilerek Fakültelerimize gönderilecektir.
Mevcut kadroların yeni bölüm ve anabilim dallarına dağılımını Dekanlıklar, açılacak programların gerektirdiği ihtiyaçları göz önüne alarak yapacaklar ve Rektörlükler kanalıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına göndereceklerdir.
Yeni düzenleme yürürlüğe girdiğinde öğrenimlerine devam eden öğrenciler takip ettikleri mevcut programı tamamlayacaklar ve bu programların öngördüğü ünvanları alarak mezun olacaklardır.
Mevcut programlara kayıtlı öğrencilerin statüleri korunacak, onlarla ilgili idari ve akademik işler yeni yapılanmada önerilen ilgili bölümler tarafından yürütülecektir.Örnek : Mevcut Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü altında Fizik Öğretmenliği programındaki öğrencilerden Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Öğretmenliği Bölümü sorumlu olacaktır.
Mevcut programlara kayıtlı öğrenciler, takip ettikleri programın gerekliliklerini yerine getirerek mezun olmaya hak kazanacaklardır.
Programlara öğrenci kabulü :
Öğretmen yetiştiren Lisans Programlarına öğrenci kabulü merkezi yerleştirme sınavı ÖYS ile yapılacaktır.
Ortaöğretime öğretmen yetiştirmek üzere 3.5+1.5 bütünleştirilmiş tezsiz Yüksek Lisans programları Eğitim Fakültesi altında yer alacak ve bu programlara öğrenci kabulü yine merkezi yerleştirme sınavı ÖYS ile yapılacaktır.
Ortaöğretime öğretmen yetiştirmek üzere ilgili enstitünün anabilim dallarında yürütülen 4+1.5 tezsiz Yüksek Lisans programlarına öğrenci kabulü ilgili alan fakülte mezunları arasında LES sınavı sonucu ve mezuniyet ortalaması göz önüne alınarak yapılacaktır.Bununla ilgili asgari başvuru şartları ile 4+1.5 tezsiz Yüksek Lisans programına hangi alan mezunlarının başvurabileceğine dair bilgiler kamuoyuna ve ilgili Fakültelere daha sonra duyurulacaktır.
Öğretmenlik formasyonu dersleri arasında yer alan Okul Deneyimi ve Öğretmenlik Uygulaması gibi dersler için her Fakültemizin öğrenci sayısına göre tespit edeceği ilk ve ortaöğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulama okulu olarak belirlenecektir.Bu okullarla Fakülteler arasında güçlü bir işbirliği kurulması esastır.Bu işbirliği çerçevesinde, Fakültelerimize uygulama ve araştırma okulu olarak hizmet veren bu okullarımızdaki öğretmenlerin ve yöneticilerin hizmet içi eğitim ihtiyacı ve diğer akademik hizmetler Fakültelerimiz tarafından karşılanacaktır.
Bu kapsamda, öğretmen adaylarının uygulama etkinlikleri sırasında, okullarda kendilerine rehberlik yapacak olan uygulama öğretmenlerinin Fakültelerimizde açılacak özel öğretim yöntemleri ve diğer ilgili derslerde ek görevli olarak görevlendirilmeleri öngörülmektedir.Uygulama öğretmenleri arasında Fakültelerde lisansüstü çalışma yapmak isteyenler için Üniversiteler tarafından harç muafiyeti gibi teşvik tedbirleri alınması gerekli görülmektedir.
Doçentlik bilim dalları yeni yapılanma çerçevesinde program adları olarak yeniden düzenlenecek ve Üniversiteler arası Kurula önerilecektir.
Yeni düzenleme 1998-1999 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başladıktan sonra mevcut Öğretmenlik Sertifikası programları uygulamasına tedrici olarak son verilecektir ve ihtiyaç duyulan alanlar dışında bu programlar açılmayacaktır.Bu alanlar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenecektir.
Yeni düzenleme Eğitim Fakültelerinin işlevlerinden biri olan öğretmen yetiştirme ile ilgilidir.Eğitim Fakültelerindeki mevcut lisansüstü programlar devam edecek ve Öğretim Elemanları lisansüstü etkinliklerde bulunmayı sürdüreceklerdir.
Eğitim Fakültelerindeki Öğretim Elemanları yeni düzenlemeden etkilenmeyeceklerdir.Esas olarak Eğitim Fakültesi öğretmen yetiştirme programlarında yer alan alan derslerinin Fen-Edebiyat Fakültesi kodu ile verilmesi öngörülmektedir.Ancak Fen-Edebiyat Fakültelerinin bulunmadığı veya yeterli olmadığı durumlarda alan dersleri Eğitim Fakülteleri Öğretim Elemanları tarafından da verilebilecektir.
Tezsiz Yüksek Lisans Programı diplomasına sahip olanlar ilgili alandaki doktora programına başvurabilirler.
Akreditasyon, öğretmen eğitimi programının denetlenmesi ve değerlendirilmesi, yeni öğretmen yetiştirme programlarının açılması, öğretmen eğitiminde kısa ve uzun vadeli planlama, öğretmen ihtiyacının belirlenmesi ve buna göre kontenjanların belirlenmesi konularında Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına önerilerde bulunmak üzere bir Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi kurulmuştur.
YENi YAPILANMAYA iLiŞKiN ÖNERiLER
Bölümler hakkında bilgi sahibi olmayan gençler rastgele seçim yapmakta, öğretmenlik mesleğine uygun olmamasına rağmen bu eğitimi almaktadır.
Öğretmenlik mesleği için mevcut yetiştirme programlarının öğretmende bulunması gereken özellikleri desteklemesi.
Öğretmenlik için kuramsal bilgilerin yanı sıra uygulama yapmanın önemini ön plana çıkarma
Eğitim ve öğretimin bilimsel ve teknik alan olarak algılanmaması. Halbuki en önemli sonuçların alındığı bu bölümlerde araştırmacı ve yenilikçi bir tutum sergilemelidir.
Eğitim fakülteleri yaşa ve programa yönelimli öğretmen eğitimi temeli üzerine oturtulmalıdır.
Eğitim fakültesi içinde yer alan bölümler ve anabilim dalları arasında işbirliği olmalı.
Öğrencilerin alanlarında uzmanlaşması yönüne gidilmelidir.Mastır yapmaya yönlendirilmelidir.
Öğretmen eğitimde biçimsel değil özde değişiklik yapılmalıdır.Öğretim elemanlarının nitelikleri yükseltilmelidir.
Ortaöğretim alan öğretmeni olabilmek için mezun olduktan sonra zihinsel, kişilik, genel kültür ölçümlü bir sınavdan geçebilir, tezsiz yüksek lisans yapabilir.2 yarı yıl kuramsal, 1 yarı yıl uygulamalı olacaktır.Daha sonra sonucu en az 3 olan öğretmenlik yapabilecektir.
Öğretmenlerin niteliklerinin artması için mastırdan sonra iki yılda bir yapılacak hizmet içi eğitimden sonraki sınavla derece ilerlemesi olabilecektir.Terfiler kaldırılacaktır.
Öğrencilerin %70�i öğretmen liselerinden, %20�si genel ve %10�u mesleki ve teknik okullardan olmalıdır.
Aynı bölümün anabilim dalları arasında yatay geçiş olmalıdır.ilk 4 yarı yıl ortak dersler alıp 5.yarı yıldan itibaren farklı bölümlere geçiş olmalıdır.
Eğitim fakültelerindeki öğretim elemanlarının hizmet içi eğitimle bilgilendirilmeli, yurtdışı araştırmaları yapmaları gereklidir.
Kaynakların, araştırmaların, çalışmaların değerlendirilmesi ve yeniden hizmete girmelidir.
Meslek havasını oluşturmak için sosyal etkinlikler düzenlenmelidir.
Eğitim fakülteleri özde yeniden yapılanma, meslek ruhu aşılayıcı ve yükseltici, belli amaçlarla geliştirilmelidir.
Öğretmenlerin öğrencinin hayatında önemli bir yer tuttuğu, model aldığı, kendini onunla birleştirdiği unutulmamalıdır.Kişisel ve mesleki özellikleri çok önemlidir.Öğretmenlik uzunca bir süre yaşanarak kazanılabilcek stratejik bir meslektir.
S O N U Ç
Bir ülkenin, bir ulusun, bir halkın, bir ailenin ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik gelişimi ve insanca yaşayabilmesi için eğitim tek yoldur.Eğitimin tarihi ve son gelişmelerini gözden geçirdiğimiz zaman kalıcı ve süregelen oturmuş bir sistem göremiyoruz.Her seçim sonrası dönemlerde bir çok farklılıklar yapmaya çalışılmış, fakat bir sonraki seçimle yapılan değişikliklere ya bir yenisi eklenmiş ya da başka çalışmalar yapılmıştır.
Eğitim fakültesinin tarihine baktığımız zaman da bir dengesizlik durağanlık ve oturmamış bir düzen olduğunu gördük.Özellikle yeni yapılanmayla yaşanan olumsuzluklar gelişme yerine bir belirsizlik oluşturmuştur.Halbuki eğitim fakültelerinin diğer fakültelerden ayrı bir yeri vardır.Çünkü bir ülkenin kaderini belirleyecek öğretmenler burada yetişecektir.Eğer öğretmen yetiştirecek kurumun işleyişi, programlar, öğrenci alınış şekli, uygulamaları ve kullandıkları malzemeler, kaynakları yeterli değilse ülkenin gelişmesi ve geleceği için yanlış yapılıyor demektir.Özellikle fakülteler arası işbirliğinin olmaması, fakültenin içeriğini bilmeyen öğrenciler ve yanlış seçimler çalkantıyı arttırmaktadır.
Ulus için, insanlık için; kişilikli, sağlıklı, bilgili, uzak görüşlü, saygılı, barışçı, sevgiye önem veren, yeniliğe ve gelişmeye açık, araştıran, sorumluluk sahibi, rehber olabilecek, adil, sadece öğretim yapmayan, aileyi de eğitime katan öğretmenler ve onları yetiştirecek kurumların yeterli öğretim üyesine, tekniğe, kaynağa, yayına, programa sahip olması, ümidimiz, hayalimiz, beklediğimiz en önemli şeydir.