meridyen2
Kayıtlı Üye
Güncel: İlmi Araştırma Sayı 88
Dünyadaki Canlı Türlerinin Sadece Dörtte Biri Biliniyor
Dinozorların yok olduğu Tebeşir (Kretase) Dönemi'nin sonu olan 65 milyon yıl öncesinden beri dünyada en kötü iklim değişimi meydana gelirken, bundan büyük zarar gören bitki ve hayvan türlerinin de aslında ne kadar az tanındığı kaydediliyor.
Hawaii Üniversitesi ile Kanada-Halifax'daki Dalhousie Üniversitesi ve Massachusets-Harvard Üniversitesi'nin yaptıkları araştırmaya göre, bitki örtüsü ve bireyde (fauna) toplam tür sayısının 8,8 milyonu biliniyor. Bu muazzam sayının ancak dörtte birindeki türler tasnif edilerek bilimsel ad verilmiş durumda.
Dalhouise'dan biyoloji uzmanı Prof. Dr. Boris Worm ile Harvard'ın kıdemli biyoloji uzmanı Edward O. Wilson'a göre, sadece mantar alanında 611 bin tür olduğu düşünüldüğünde, 8,8 milyon bitki-hayvan türü az kalıyor. Hawaii'den biyoloji ve matematik uzmanı Camilo Mora'nın "Kamu Kütüphane Bilimi (PLoS)" kanalında yayınladığı araştırmaya göre, 6,5 milyon kıtalarda yaşayan tür bulunurken; 2,2 milyon tür de okyanus, denizler, akarsular ve göllerde yaşıyor olmalı.
250 yıldır süren canlı türleri tasnifi üzerinde çok uzun yıllarca çalışılması gerektiği belirtiliyor.
Encyclopedia of Life (Yaşam Ansiklopedisi) Müdürü Erick Mata'ya göre, "gelecek yılları türlerin saptanması ve tasnifi için harcayacağız." Tahminlerin çok kaba olduğunu belirten Mata, "Dünyada 8,8 milyon canlı türü olduğunu doğru kabul edersek bu son derece kaba olacak" diyor.
Biyologlar, "Dünyadaki canlı türleri sayısının ne olduğu en çarpıcı hususlardan biri. Bunun yanıtı halen yok" diyor.
İnsan Dili "Yağlı"yı da Ayırt Edebiliyor
Bilim adamları insan dilinde yağ reseptörü buldu. Araştırmaya göre, insan dili tatlı, tuzlu, ekşi ve acılının yanı sıra "yağlı"yı da ayırt edebiliyor.
Alman Gıda Araştırmaları Enstitüsünden bilim adamları, insan dilinin üzerinde yer alan tat alıcılar arasında, özellikle uzun zincirli yağ asitlerine tepki veren reseptör keşfetti.
Bilim adamları, GPR120 reseptörünün yağı algıladığında beyne sinyal gönderip göndermediğini de araştıracaklarını belirtti.
Daha önce kemirgenler üzerinde yapılan deneylerde, tat alıcıların yağın algılanmasında rol oynadığı görülmüştü.
Ebola ile Mücadelede Dev Adım
Bilim dergisi Nature'da sonuçları yayımlanan iki araştırmayı yürüten bilim adamları, Ebola virüsünün, enfeksiyona yol açabilmek için NPC1 hücre proteinine ihtiyaç duyduğunu buldu.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, bu proteinin bloke edilmesiyle veya şeklinin değiştirilmesiyle virüsün ölümcül faaliyetine başlayamadığı görüldü.
Harvard ve New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi bilim adamları ile Boston'daki Brigham and Women's Hastanesi bilim adamları, yaptıkları araştırmalarda, aynı sonuca ulaştı.
Bilim adamları, insan metabolizmasında yer alan, kolesterolün hücre zarından geçişini sağlayan NPC1 proteininin çalışmaması halinde, Ebola virüsünün de enfeksiyona yol açamadığını tespit etti.
Virüsün, hücrenin içine girebilmek için vücuttaki bu mevcut ulaşım sistemini kullandığını tahmin eden bilim adamları, bu ulaşım aracının çalışmaması halinde virüslerin de enfeksiyona neden olamadığını kaydetti.
NPC1 proteinini bir süreliğine değişikliğe uğratma veya bloke etmenin yollarını arayan uzmanlar, bunun, kolesterol değerleriyle ilgili soruna yol açabileceğinin farkında olduklarını, ancak ölümcül Ebola virüsünün etkisiz hale getirilmesi için kısa süre için bu durumun tolere edilebileceğini düşünüyor.
Ebola virüsü, Marburg virüsü ile birlikte filovirüsler grubunda yer alıyor. Virüs, 1976'da Kongo'da Ebola nehri kıyısındaki salgında tespit edildi. Hemorajik ateş ve yoğun kanamaya neden olan virüs çoklu organ yetmezliğiyle hastayı öldürüyor. Ebolaya karşı aşı veya antiviral bir ilaç bulunmuyor. Hatta virüsün yayılma şekliyle ilgili tartışmalar bile sürüyor.
Örümcek Ağından Kurşungeçirmez Deri
Örümcek ağı ve insan derisi hücreleri kullanılarak elde edilen kumaş parçası kurşungeçirmezlik özelliği taşıyor.
Hollandalı sanatçı Jalila Essaidinin yeni projesi 2.6g 329m/s için hazırladığı kurşungeçirmez kumaş parçası örümcek ağı ve insan derisi hücreleri kullanılarak yapıldı.
Discovery News'un haberine göre, yapılan araştırmalar sonucunda, alt deri (dermis) ile üst deri (epidermis) arasına enjekte edilen örümcek ağının, hızı kısmen azaltılmış kurşuna dayanabildiği anlaşıldı.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 88. sayı (Ekim 2011) 2. sayfada yayınlanmıştır.
Dünyadaki Canlı Türlerinin Sadece Dörtte Biri Biliniyor
Dinozorların yok olduğu Tebeşir (Kretase) Dönemi'nin sonu olan 65 milyon yıl öncesinden beri dünyada en kötü iklim değişimi meydana gelirken, bundan büyük zarar gören bitki ve hayvan türlerinin de aslında ne kadar az tanındığı kaydediliyor.
Hawaii Üniversitesi ile Kanada-Halifax'daki Dalhousie Üniversitesi ve Massachusets-Harvard Üniversitesi'nin yaptıkları araştırmaya göre, bitki örtüsü ve bireyde (fauna) toplam tür sayısının 8,8 milyonu biliniyor. Bu muazzam sayının ancak dörtte birindeki türler tasnif edilerek bilimsel ad verilmiş durumda.
Dalhouise'dan biyoloji uzmanı Prof. Dr. Boris Worm ile Harvard'ın kıdemli biyoloji uzmanı Edward O. Wilson'a göre, sadece mantar alanında 611 bin tür olduğu düşünüldüğünde, 8,8 milyon bitki-hayvan türü az kalıyor. Hawaii'den biyoloji ve matematik uzmanı Camilo Mora'nın "Kamu Kütüphane Bilimi (PLoS)" kanalında yayınladığı araştırmaya göre, 6,5 milyon kıtalarda yaşayan tür bulunurken; 2,2 milyon tür de okyanus, denizler, akarsular ve göllerde yaşıyor olmalı.
250 yıldır süren canlı türleri tasnifi üzerinde çok uzun yıllarca çalışılması gerektiği belirtiliyor.
Encyclopedia of Life (Yaşam Ansiklopedisi) Müdürü Erick Mata'ya göre, "gelecek yılları türlerin saptanması ve tasnifi için harcayacağız." Tahminlerin çok kaba olduğunu belirten Mata, "Dünyada 8,8 milyon canlı türü olduğunu doğru kabul edersek bu son derece kaba olacak" diyor.
Biyologlar, "Dünyadaki canlı türleri sayısının ne olduğu en çarpıcı hususlardan biri. Bunun yanıtı halen yok" diyor.
İnsan Dili "Yağlı"yı da Ayırt Edebiliyor
Bilim adamları insan dilinde yağ reseptörü buldu. Araştırmaya göre, insan dili tatlı, tuzlu, ekşi ve acılının yanı sıra "yağlı"yı da ayırt edebiliyor.
Alman Gıda Araştırmaları Enstitüsünden bilim adamları, insan dilinin üzerinde yer alan tat alıcılar arasında, özellikle uzun zincirli yağ asitlerine tepki veren reseptör keşfetti.
Bilim adamları, GPR120 reseptörünün yağı algıladığında beyne sinyal gönderip göndermediğini de araştıracaklarını belirtti.
Daha önce kemirgenler üzerinde yapılan deneylerde, tat alıcıların yağın algılanmasında rol oynadığı görülmüştü.
Ebola ile Mücadelede Dev Adım
Bilim dergisi Nature'da sonuçları yayımlanan iki araştırmayı yürüten bilim adamları, Ebola virüsünün, enfeksiyona yol açabilmek için NPC1 hücre proteinine ihtiyaç duyduğunu buldu.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, bu proteinin bloke edilmesiyle veya şeklinin değiştirilmesiyle virüsün ölümcül faaliyetine başlayamadığı görüldü.
Harvard ve New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi bilim adamları ile Boston'daki Brigham and Women's Hastanesi bilim adamları, yaptıkları araştırmalarda, aynı sonuca ulaştı.
Bilim adamları, insan metabolizmasında yer alan, kolesterolün hücre zarından geçişini sağlayan NPC1 proteininin çalışmaması halinde, Ebola virüsünün de enfeksiyona yol açamadığını tespit etti.
Virüsün, hücrenin içine girebilmek için vücuttaki bu mevcut ulaşım sistemini kullandığını tahmin eden bilim adamları, bu ulaşım aracının çalışmaması halinde virüslerin de enfeksiyona neden olamadığını kaydetti.
NPC1 proteinini bir süreliğine değişikliğe uğratma veya bloke etmenin yollarını arayan uzmanlar, bunun, kolesterol değerleriyle ilgili soruna yol açabileceğinin farkında olduklarını, ancak ölümcül Ebola virüsünün etkisiz hale getirilmesi için kısa süre için bu durumun tolere edilebileceğini düşünüyor.
Ebola virüsü, Marburg virüsü ile birlikte filovirüsler grubunda yer alıyor. Virüs, 1976'da Kongo'da Ebola nehri kıyısındaki salgında tespit edildi. Hemorajik ateş ve yoğun kanamaya neden olan virüs çoklu organ yetmezliğiyle hastayı öldürüyor. Ebolaya karşı aşı veya antiviral bir ilaç bulunmuyor. Hatta virüsün yayılma şekliyle ilgili tartışmalar bile sürüyor.
Örümcek Ağından Kurşungeçirmez Deri
Örümcek ağı ve insan derisi hücreleri kullanılarak elde edilen kumaş parçası kurşungeçirmezlik özelliği taşıyor.
Hollandalı sanatçı Jalila Essaidinin yeni projesi 2.6g 329m/s için hazırladığı kurşungeçirmez kumaş parçası örümcek ağı ve insan derisi hücreleri kullanılarak yapıldı.
Discovery News'un haberine göre, yapılan araştırmalar sonucunda, alt deri (dermis) ile üst deri (epidermis) arasına enjekte edilen örümcek ağının, hızı kısmen azaltılmış kurşuna dayanabildiği anlaşıldı.
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 88. sayı (Ekim 2011) 2. sayfada yayınlanmıştır.