Dünya Hayatının Geçici ve Sahte Süsü: Övünme Hastalığı

meridyen2

Kayıtlı Üye
Dünya Hayatının Geçici ve Sahte Süsü: Övünme Hastalığı


Müminler için hayatın tek ve en büyük amacı Allah'ın rızasını kazanmak olduğu halde, insanların rızasını kazanmayı amaçlayan, övünme ve gösterişin amaç edinilmesi, dünya hayatına tutkuyla bağlı olan insanlar arasında çok yaygın bir davranış biçimidir.

Yüce Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği güzel ahlakı gerektiği gibi yaşamayan toplumlarda genellikle din ahlakında önemli bir yeri olan samimiyet, doğallık ve içtenlik yerine, samimiyetten uzak, her biri özel olarak ayarlanan ve zaman içinde kişinin karakterinin bir parçası haline gelen suni tavır ve davranışlar hakim olur. Kuran ahlakına uymayan çarpık bir anlayışın sonucu olan bu yapmacık tavırlar, samimiyetsiz üslubu ile daha ilk bakışta kendisini belli eder. Belli bir amaca yönelik olarak sergilenen bu davranışlardan biri de övünme tutkusudur.

Övünmenin Çeşitleri

Kuran ahlakını yaşamayan insanların çeşitli övünme sebepleri vardır. Kimi insanın hiç önemsemediği bir konu, bir diğeri için önemli bir övünme konusu olabilir. Ancak genel olarak övünmeye sebep olan hususlar, kişinin sahip olduğu fiziki veya akli imkan ve vasıflardan kaynaklanır. En sık rastlanan sebepler:
Güç ve zenginlik
Güzellik ve gençlik
Makam-mevki-itibar
Zeka-kültür-eğitim durumudur.

Güç ve Zenginlik

İnsanların en büyük övünme konularının başında güç ve zenginlik gelir. Kullanılan arabalar, oturulan evler, evlerin içindeki eşyalar, giyilen kıyafetler ve çocuklar bazı insanlar arasındaki "övünme hastalığı"nın başlıca kaynaklarıdır.
Örneğin bazı insanlar ev seçerken kendi rahatlıklarından ziyade, çevrelerinin bakış açısına önem verirler. Bu kişilere göre oturacakları evin hangi semtte bulunduğu, nasıl bir manzara gördüğü, kaç metrekare olduğu kendilerine itibar kazandıran önemli konulardır.

Toplumun bir kısmını oluşturan bu insanlar güç, itibar ve onuru, malları ve çocukları ile kazanacaklarına inansalar da, Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği üzere tüm güç ve onur Allah'ındır. Allah elçilerine ve Kendisi'ne güçlü bir imanla bağlı olan müminlere güç ve onur nasip eder. Bu da, her işte Allah'a güvenmekle mümkün olur. Mal ve çocukların kişiye Allah Katında herhangi bir fayda sağlayamayacağı ise Kuran'da şöyle bildirilir:

"Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46)

Güzellik ve Gençlik

Güzellik herşeyden önce kişinin kendi çabası ile elde edemediği, ancak Allah'ın kendisine nasip ettiği ve her an geri alınması da çok kolay olan bir özelliktir. Fakat bu gerçeğe rağmen güzellik de insanların övünmesine yol açan sebeplerden biridir. Pek çok insan dünya hayatının bu geçici ve çabuk bozulan süsüne aldanır. Ancak dünya üzerindeki her şey gibi, bir insanın gençliği ve güzelliği de zamanla bozulmaya uğrar. Bu, dünya hayatının hiç değişmeyen bir gerçeğidir.

Güzellik ve Gençlikleri ile Övünen İnsanların Göz Ardı Ettikleri Gerçekler

Yaşadığı yer ister dünyanın en gelişmiş şehri olsun, ister en yakın yerleşime kilometrelerce uzaklıkta bir dağ köyü olsun; kişi, hayatının hiç beklemediği bir anında büyük bir tehlike ile karşılaşabilir, küçük bir virüs ya da mikrop sonucu ölümcül bir hastalığa yakalanabilir. Ya da bir kaza nedeniyle sakat kalabilir. Bunun sonucunda da hiç kaybetmeyeceğini sandığı beden gücünü, güzelliğini ya da övündüğü fiziksel bir özelliğini bir anda kaybedebilir.

40 yaşında olan bir insan 65 yaşına kadar yaşamayı umuyorsa bilmelidir ki önünde kalan 25 sene, geçirdiği 40 sene kadar çabuk geçecektir. Aynı kişi 90 yaşına kadar da yaşayacak olsa, değişen hiçbir şey yoktur. Çünkü önünde kalan yıllar uzun da olsa, kısa da olsa eninde sonunda tükenip sona erecektir. İşte bu noktada insanın yaşlanması, dünyanın geçici bir mekan olduğunun en keskin hatırlatıcılarındandır. İnsan ne yaparsa yapsın, bu dünyadan bir daha geri dönmemek üzere ayrılacaktır.

Tüm bu gerçekler de göstermektedir ki, bir insanın sahip olduğu fiziksel özelliklerle övünmesi çok büyük bir gaflettir. İnsan, Allah'ın lütfetmesi ile dünyaya gelmekte ve gelişerek belli bir yaşa ulaşmaktadır. Ancak kısa süre sonra gücü ve güzelliği, yaşlanma, hastalık gibi nedenlerle yok olmaya başlamakta ve hayatının üçte ikisinden fazlasını yaşlı olarak geçirmektedir. Çünkü Allah dünya hayatını geçici bir yurt olarak hazırlamıştır ve insanı, gerçek yurt olan ahireti hatırlatacak, ona hazırlık yapmasını sağlayacak farklı acizliklerle birlikte yaratmıştır.

Makam, Mevki ve İtibar

Kuran ahlakından uzak yaşayan toplumlarda insanların birbirlerine değer verme kıstaslarından biri de makam ve mevkidir. Örneğin, mevki sahibi biri son derece basit ve ahlaki değerlerden uzak bir kişiliğe sahip olsa da çıkarları olan bazı insanlar tarafından itibar görebilmektedir. Bu nedenle mevki sahibi olmak ve bunun getirdiği itibar da, bazı insanlar tarafından sık sık kullanılan övünme konularından biridir.

Makam ve İtibar ile Övünmek Neden Boş Bir Çabadır?

Bir tür oyalanma olan makam ve itibar dünyada kazanılan, dünyada kalacak olan ve üstelik de sadece belirli insanlar tarafından takdir gören özelliklerdir. Örneğin, bu özelliklere sahip bir işadamına ancak yanında çalıştırdığı kişiler ve yakın çevresi itibar eder. Sonuçta takdir görebildiği kişiler sınırlıdır.

Ayrıca makam ve mevki dünyada ancak kısa bir fayda ve çıkar sağlayabilir. Dünya hayatındaki herşey gibi makam ve mevki de gelip geçicidir. Allah'ın denemek amacıyla kendilerine verdiği makam ve mevkiyi, kendilerinde olan bir üstünlükten dolayı "hak ettiklerini" sanarak bunu övünme konusu yapan insanlar gözardı etseler de, ahiretteki sonsuz yaşantının yanında dünya hayatında elde edilen makam ve itibarın hiçbir değeri yoktur. Unutulmamalıdır ki tarih, mevki sahibi olup yükselen ve çok büyük bir güce sahip iken bir anda bunların hepsini kaybeden insanların örnekleri ile doludur.

Zeka, Kültür ve Eğitim Durumu

Dünya hayatına tutkuyla bağlı olan insanların övünme konusu yaptıkları başka birçok konu vardır. Örneğin okuduğu okulun paralı veya sınavla girilen bir okul olması bazı kişiler için bir övünme konusudur.

Bazı anne ve babalar içinse çocuklarının iyi bir kolejde okuması, birkaç yabancı dil bilmesi, zeki veya yetenekli olması çevredeki itibarları açısından çok önemlidir. Kuşkusuz tüm bunlar iyi özelliklerdir. Ancak bu noktada vurgulanmak istenen, güzel ahlak yerine bu özelliklerin ön plana çıkarılmasıdır. Nitekim bu konuları övünme konusu yapan anne ve babalar sohbetlerinde çocuklarının ne kadar tevazulu, şefkatli veya vicdanlı olduklarını değil, insanların gıpta edeceklerini düşündükleri bu tip özelliklerini anlatmayı tercih ederler. Bu nedenle de çocuklarının ahlakıyla değil, kendilerince övülebilecek özellikleri ile ilgilenirler.

Aslında övündükleri birçok konu gibi bu da Allah'ın kendileri için çizdiği kader doğrultusunda gelişmektedir. İnsanın kendini geliştirmesi elbette önemlidir, ancak, ahirette hiç kimseye, okuduğu okuldan, ne kadar kültürlü olduğundan, zeka seviyesinden sorulmayacaktır. İnsanlar Rabbimiz'in karşısına çıktıklarında yalnızca O'na karşı olan samimiyetleri, içlerinde taşıdıkları takvaları, gösterdikleri tevazu ve yerine getirdikleri ibadetlerinden sorguya çekileceklerdir. Yüce Allah bir Kuran ayetinde övünme tutkusu olan insanların durumunu şöyle haber vermektedir:

"Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır." (Al-i İmran Suresi, 188)

Müminler Yeryüzündeki En Mütevazı Kişilerdir

İnsanların Allah'ın ve ahiretin varlığını bildikleri halde çevrelerinin itibarına değer vermelerinin ve sahip olduklarıyla övünmelerinin temel sebeplerinden biri, dünya hayatına dair çıkarlarıdır. İnsanların takdirini kazandıklarında çıkarlarını daha kolay elde edebileceklerini düşünürler. Gözünde bir yer edinmeye çalıştıkları her insandan az ya da çok bir beklentileri vardır. Halbuki insanın yaşamı tümüyle Allah'ın elindedir. Bir insan ancak Allah'ın dilediği kadar zengin, rahat, mutlu ve kolay yaşayabilir. İnsanın sahip olduğu herşey Allah'a aittir ve ancak O'ndan istenebilir.

Tüm bu gerçeklerin ve dünyadaki malın, itibarın, güzelliğin yine dünyada kalacağının bilincinde olan müminler, bu nedenle her zaman tevazulu bir ahlak sergilerler. Sahip oldukları bir özellikten dolayı kendileriyle övünmez, aksine bunu kendilerine nasip ettiği için Allah'a olan şükürlerini arttırırlar.

En önemlisi de itibarın ve asıl övgünün Allah Katında olduğunu bilir, bundan dolayı dünyada övgü peşinde koşmayıp kendilerini ahirette asıl övgüye kavuşturacak olan seçkin bir ahlakı hedefler ve onu yaşarlar. Müminlerin bu tevazulu ahlakı bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

"O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler." (Furkan Suresi, 63)

Övünmenin Amacı Nedir?
Övgü ve gösterişe dayalı bir hayat, iman etmemiş bir insan için nefsani bir tutkudur. Allah'ın yarattığı bir kul olduğunun ve O'nun rahmeti ile hayatta kaldığının bilincinde olmayan bazı insanlar, Allah'ın kendilerine nasip ettiği bazı özelliklerle övünerek diğer insanlara gösteriş yapmayı ve nefsani bir üstünlük elde etmeyi amaçlarlar.
Bu davranışlarının bir nedeni de insanların ne düşündüklerini fazlasıyla önemsemeleridir. Övünme tutkusuna sahip insanlar varoluş amaçlarının, insanların birbirleri arasında övünmeleri, gösteriş yapmaları, malca zenginleşmeleri gibi değerler olduğunu düşündükleri için tüm yaşamlarını bu yanlış mantık üzerine şekillendirirler. Dolayısıyla da bulundukları her ortamda üstün olduklarını zannettikleri bir konuda kendilerini ön plana çıkarıp övünerek takdir edilmeyi, insanları bu konuda etkilemeyi, onların övgülerini toplamayı ve itibar kazanmayı amaçlarlar.
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 20. عدد (يناير 2006) 22. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst