ashli
Bayan Üye
Dünya da kedi başına bir canlıdır ve Dünya’nın da ruhu vardır; alem de bir can içindedir ve alemin de ruhu vardır. Tanrı, alemin ruhudur.
Biz insanlar, çevreyi tahrip etmekle, dünyanın bedenini tahrip etmiş oluyoruz. Nehirlerine, denizlerne, ormanlarına, toprak altına ve üstüne, atmosferine kendi ellerimizle yaptığımız zararlar bilinmektedir. Ancak, Mekanik İdare Sistemi’ne bağlı olmak üzere esnek olmayan, gayet zararlı işler yapmaya devam edersek, kuşkusuz bunun tepkisiyle karşılaşacağız. Her ne olursa olsun dünya küresi bir siklusu tamamlamak üzeredir. Bir devreden bir devreye geçiş genellikle kuyruğunu ısırmakta olan bir yılan sembolüyle anlatılmıştır. Devamlı bir şekilde dünyanın devreler içerisinde olduğunu, daima devrenin kendi üzerine kapandığını göstermektedir. Bundan önce bir Nuh Tufanı varsa, bundan sonra da yine başka bir Nuh’un Tufan’ı mümkündür ve olacaktır da! Bundan kuşku duyulmasın. Ancak zamanını biz bilemeyiz ve tayin edemeyiz. Bu, dünyanın kendi bünyesine ait bir değişikliktir. Belki de insanlar bu değişikliği ivedi hale getiriyorlar ya da başka türlü hareket ediyorlar. Yani, daha vahim bir durum da olabilir, biraz daha hafif bir durum da olabilir. Ama unutmayalım ki, dünya da kendi hayatını yaşamaktadır.
Özellikle insanlık, dünya üzerinde bir çeşit parazit gibi yaşamaktadır. Onu tahrip etmekle, belli bir tekamül seviyesinin icabı olmak üzere çeşitli tecrübeler yapmak, çeşitli şeyler sınamak ve tabiatı öğrenmek ihtiyacında olduğundan ve kullanacağı araçların da ancak üzerinde yaşadığımız dünyada bulunmasından dolayı sonradan ona katılmıştır. Onun maddesiyle uğraşırken bu arada maddenin üzerimize yıktığı bir yığın stres ve ihtirasla; örneğin, zengin olmak, daha üstün olmak gibi birtakım kavramlarla meydana gelen tahribatlara kılıf bularak yürütmeye çalışıyoruz. Kuşkusuz, dünya da kainatta tıpkı sebep-netice prensibine bağlı olarak bir değişim, bir başkalaşım geçirebilir. Bu durum tarihsel adıyla bir kıyamettir. Ama bu fiziksel bir kıyamettir ve o devirde üzerinde bulunan insanlar tarafından yaşanacak olan bir durumdur.
Ergün Arıkdal
Biz insanlar, çevreyi tahrip etmekle, dünyanın bedenini tahrip etmiş oluyoruz. Nehirlerine, denizlerne, ormanlarına, toprak altına ve üstüne, atmosferine kendi ellerimizle yaptığımız zararlar bilinmektedir. Ancak, Mekanik İdare Sistemi’ne bağlı olmak üzere esnek olmayan, gayet zararlı işler yapmaya devam edersek, kuşkusuz bunun tepkisiyle karşılaşacağız. Her ne olursa olsun dünya küresi bir siklusu tamamlamak üzeredir. Bir devreden bir devreye geçiş genellikle kuyruğunu ısırmakta olan bir yılan sembolüyle anlatılmıştır. Devamlı bir şekilde dünyanın devreler içerisinde olduğunu, daima devrenin kendi üzerine kapandığını göstermektedir. Bundan önce bir Nuh Tufanı varsa, bundan sonra da yine başka bir Nuh’un Tufan’ı mümkündür ve olacaktır da! Bundan kuşku duyulmasın. Ancak zamanını biz bilemeyiz ve tayin edemeyiz. Bu, dünyanın kendi bünyesine ait bir değişikliktir. Belki de insanlar bu değişikliği ivedi hale getiriyorlar ya da başka türlü hareket ediyorlar. Yani, daha vahim bir durum da olabilir, biraz daha hafif bir durum da olabilir. Ama unutmayalım ki, dünya da kendi hayatını yaşamaktadır.
Özellikle insanlık, dünya üzerinde bir çeşit parazit gibi yaşamaktadır. Onu tahrip etmekle, belli bir tekamül seviyesinin icabı olmak üzere çeşitli tecrübeler yapmak, çeşitli şeyler sınamak ve tabiatı öğrenmek ihtiyacında olduğundan ve kullanacağı araçların da ancak üzerinde yaşadığımız dünyada bulunmasından dolayı sonradan ona katılmıştır. Onun maddesiyle uğraşırken bu arada maddenin üzerimize yıktığı bir yığın stres ve ihtirasla; örneğin, zengin olmak, daha üstün olmak gibi birtakım kavramlarla meydana gelen tahribatlara kılıf bularak yürütmeye çalışıyoruz. Kuşkusuz, dünya da kainatta tıpkı sebep-netice prensibine bağlı olarak bir değişim, bir başkalaşım geçirebilir. Bu durum tarihsel adıyla bir kıyamettir. Ama bu fiziksel bir kıyamettir ve o devirde üzerinde bulunan insanlar tarafından yaşanacak olan bir durumdur.
Ergün Arıkdal