Doyumsuz istekte bulunmak

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye
Müslüman, dünyanın en onurlu, en vicdanlı ve en alçakgönüllü insanıdır. Çünkü Müslüman’ın tek hedefi Allah’ın rızasıdır. Bu da Müslüman’ı en güzel ahlakı yaşamaya teşvik eder. Ancak nefsini yol gösterici edinen insanlar ise sadece dünya menfaatlerinden en yüksek seviyede faydalanmayı amaç edinirler. Bu insanların en belirgin ahlaklarından biri ise tamahkar olmalarıdır.

Tamahkar olmak, kişinin zengin yada fakir, kültürlü yada kültürsüz olması ile alakalı bir ahlak değildir. Bu ahlak, kişinin karakterinin zayıf olmasıyla bağlantılıdır. Kişinin karakterinin zayıf olması ise imani olgunluğunu gösterir.

Tamahkar olan insanların bir yönü, sahip olduklarına şükredememeleri ve daha fazlasını büyük bir hırsla istemeleridir. Örneğin bir otelin açık büfesinden yeterli miktarın üzerinde yiyecek ve içecek almak, basit bir davranış bozukluğudur. Yada bedava verilen bir ürün konusunda tartışma çıkartmak, güya açık gözlülük etmek de bir davranış bozukluğu ve tamahkarlıktır. Bu şekilde akıllılık ettiğini düşünen insanlar, aslında küçük düşürücü davranmaktadırlar.

Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben ona, ‘alabildiğine geniş kapsamlı bir mal’ (servet) verdim. Göz önünde-hazır çocuklar (verdim). Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim. Sonra, daha artırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur). Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı ‘kesin bir inatçıdır. (Müddessir Suresi, 11-16)

Bu insanların diğer bir yönü de, paylaşımcı olmamalarıdır. Sahip olduklarını elinde sımsıkı tutup, ihtiyaç içinde olmasalar dahi fakire vermekten yada yakınlara hediye almaktan son derece çekinirler. Kendilerine ise sürekli birşeyler hediye edilmesini umarlar. Bunun için imalı sözlerde bulunurlar. Yine gittikleri yerde harcamayı çevresine yaptırmak gibi küçük hesaplar içindedirler.

Müslümanlar ise güzel ahlakın bir gereği olarak ve tüm nimetlerin sahibinin Allah olduğunun bilincinde olarak, herşeyi O’ndan beklerler. İhtiyaç içinde olsalar bile bunu belli etmezler. Tam tersine kendilerinde az olsa bile kardeşlerininin rahatı için sürekli verme eğilimdedirler. İşte bu ahlak Müslüman’ı kaliteli, olgun ve asil yapar.

“(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler...” (Bakara Suresi, 273)

Tamahkar olmak beraberinde kişiyi kötü davranışlar içine de iter. Kişi bazen biraz daha fazla yiyecek, biraz daha fazla giyecek yada daha iyi bir konum için tamah ettiğinde var olan güzel ahlakını da tamamen yitirebilir. Sonuçta ulaşmak istediği değer ne kadar büyük olursa olsun hepsi geçicidir. İnsan onlarca çeşit yemek içinden sadece birkaç çeşit yiyebilmekte, onlarca kıyafet içinden günde bir tanesini giyebilmekte, büyük bir evde otursa dahi sadece birkaç yerini kullanabilmektedir.

Dünyayı hedef edinen insanların bir sınırı yoktur. Dolayısıyla tamahkarlığın da bir sınırı yoktur. İnsan ne kadar çok iyisine sahip olursa olsun, her zaman daha fazlasını isteyecektir. İnsan dünyaya güzel ahlakı öğrenmek ve yaşamak için gönderilmiştir. Bu ahlakın dışında hareket edenler basit ve küçük düşürücü bir hayat yaşamaktadırlar. Rabbimiz ise Kendi’sine yönelen kullarına hem bu dünyada hem de ahirette güzellikler sunmaktadır. Hedefi sadece bu dünya olan insanlar nimetlerin güzelliklerini dahi fark edemeden, umarsızca tüketmektedirler. Ahirette alacakları karşılık ise acı olacaktır.

İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip- yok ettiniz, onlarla yaşayıp- zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf Suresi, 20)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst