Doğulu Bir Düsünür Halil Cibran

ashli

Bayan Üye
Ille de “Halil Cibran” diyen Teri Roditi’ye “peki” dedim. Aslinda Halil Cibran, taninmasi gereken bir sahsiyet. Kimbilir belki de biliyorsunuzdur. Ama bilmiyorsaniz, mutlaka okumalisiniz. Anahtar Kitaplar Yayinevi’nden “Halil Cibran”i bulabilirsiniz.

20. yüzyilin ikinci yarisinda Lübnanli Halil Cibran Bati dünyasinin en çok sözünü ettigi Yakin Dogulu bir sair ve düsünür.

Halil Cibran, 1883 yilinda Bechari’de dogdu. 12 yasindayken ailesiyle birlikte Amerika'’a göç etti. Kendi israri üzerine yüksekögrenimini Beyrut’taki El Hikmet Medresesi’nde bitirdi. 1902 yilinda bir daha hiç dönmemecesine Lübnan’dan ayrildi. 1918’de ilk kitabi “Deli” yayinlandi. 1923’de “Ermis” basildi. Bu kitabiyla adi bütün dünyaya yayildi. Cibran’in bütün kitaplarinda bir “ögreten” bir de ondan “ögrenenler” var.

Ermis’te de ögreten Kul El Mustafa, on iki yildir yasadigi Orphalese kentinden ayrilmak üzereyken halkin ondan bir istegi olur; onlara erdigi gerçegi anlatmasini ister. El Mustafa da halkin ögrenmek istedigi çesitli konular hakkinda konusmalar yapar. Iste bu konusmalardan birkaçi;

“… bize Düsünce ve Hirs’tan söz ed, dedi:

Ve El Mustafa yanitladi:

Çogu kez ruhlariniz bir savas alani gibidir ve burada düsünceniz ve yargilamaniz, hirs ve doyumsuz istahinizla mücadele içindedir.

Keske elimden gelse de, içinizdeki unsurlarin ahenksizligini ve rekabetini birlige ve ahenge çevirerek ruhlariniza huzur ve barisi koyabilsem.

Fakat, kendiniz barisi ve içinizdeki unsurlari sevmedikçe benim elimden ne gelir ki? Düsünceniz ve hirsiniz, engin denizlere açilmis olan ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir.

Eger dümeniniz ya da yelkeniniz kirilacak olsa, bocalayip çarpmaktan ya da denizin orta yerinde çakilip kalmaktan öte hiçbir sey yapamazsiniz.

Çünkü düsünce kendi basina buyruk kesilirse, baglayici olur, ve hirs, yönetimsiz kalirsa, kendi sonunu getirinceye dek yanacak bir aleve benzer.

Bu nedenledir ki, birakin ruhunuz düsünceyi hirsin doruklarina dek yüceltsin ki, orada sarkisini söyleyebilsin.

Ve birakiniz ruhunuz düsünceyle hirsinizi yönetsin, ki hirsiniz, kendi küllerinden her gün yeniden dogan Anka Kusu gibi, her gün kendi bozgunundan yeniden dogarak yasayabilsin.

Dikkate almanizi dilerim ki, yargilarinizi ve doyumsuz istahinizi, evinize gelen iki konuk gibi karsilayasiniz. Konuklarinizdan birini ötekinden üstün tutmayacaginiz kuskusuzdur; çünkü birinin öbürüne yeglenmesi halinde her iki konuk da sevgisini ve inancini yitirir.

Tepeler arasinda, beyaz kavak agaçlarinin serin gölgeliginde oturur, uzaklardaki tarlalarla çayirlarin huzur ve sükunetini paylasirken, birakin yüreginiz sessizce, Tanri düsüncenin içinde dinleniyor tesin.

Ve ne zaman ki firtina kopar, sert rüzgarlar ormani sarsar ve yildirim ve simsek gökyüzünün görkemini ilan eder… Iste o zaman birakin yüreginizürpererek “Tanri hirsin içinde deviniyor” desin.

Ve Tanri’nin evreninde bir soluk ve Tanri’nin ormaninda bir yaprak oldugunuz içindir ki, sizler de düsüncenin içinde dinlenip hirsin içinde devinmelisiniz.

… Bize Dostluk’tan söz et, dedi.

Ve El Mustafa yanitladi:

Dostunuz, sizin karsiligini bulmus ihtiyacinizdir.

O, sizin sevgiyle ekip tesekkürle biçtiginiz tarlanizdir.

Sizin sofraniz ve ocakbasinizdir.

Çünkü siz ona aç kosar ve huzura kavusabilmek için onu ararsiniz.

Dostunuz size aklindan geçenleri açiklarken, kendi aklinizdan geçen ne “hayir” ne de “evet”i ona söylemekten korkmayiniz.

Ve o sustugunda yüreginiz onun yüregini dinlemeyi sürdürsün.

Çünkü sözcükler olmasa da dostluklarda tüm düsünceler, tüm istekler, tüm umutlar dogar ve açiklanamayan bir mutlulukla paylasilir.

Dostunuzdan ayri düstügünüzde üzüntüye kapilmayin;

Çünkü dostunuzun en begendiginiz yani yoklugunda daha bir belirginlesir, tipki dagin tirmanana degil, ovadan bakana daha açik göründügü gibi.

Dostlugunuzda, rhsal derinligin artirilmasindan öte bir amaç olmasin.

Çünkü kendi gizemini çözümleyebilmekten öte bir seyler arayan sevgi, sevgi degildir; öne sürülmüs bir agdir ki bununla yalnizca yararsiz olan yakalanir.

Ve birak senin en iyi neyin varsa dostunun olsun.

Eger dostun senin içindeki denizin alçalacagini bilmek zorundaysa, birak yükselecegini de bilsin.

Yalnizca zaman öldürmek için aranilan dost, nedir ki:

Çünkü o, sizin ihtiyacinizi karsilamak içindir, yoksa anlamsiz boslugunuzu degil.

Ve dostlugunuzun uyumunda birakin kahkahalar yükselsin ve zevkler paylasilsin.

Çünkü kalbiniz, küçük seylerin üstüne düsen çig damlalarinda kendi aydinligina erisir ve yeniden hayat bulur.

Ve sehrin yaslilarindan biri, 'Bize iyilik ve kötülükten bahset.' dedi.

Ve o cevap verdi:

'Yalnizca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten degil.
Çünkü kötülük, kendi açlik ve susuzlugu içinde
azap çeken iyilikten baska ne olabilir ki?

Gerçekten de iyilik, aciktiginda en karanlik magaralarda bile
yiyecek arar ve susadiginda kirli, durgun sulardan bile içer.

Siz, kendinizle bir oldugunuzda iyisiniz; bununla birlikte,
kendinizle bir olmadiginizda, kötü degilsiniz.

Çünkü parçalanmis bir aile eskiyalarin ini degildir;
sadece parçalanmis bir ailedir.

Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasinda
amaçsizca dolasir durur, ama dibe batmaz.

Siz, kendinizden bir seyler vermeye çabaladiginizda iyisiniz;
Kendiniz için bir kazanç saglamaya çalistiginizda ise,
kötü degilsiniz.

Çünkü, bir sey kazanmak için ugrastiginizda, topraga tutunan
ve onun gögsünde beslenen bir kök gibisiniz.

Dogaldir ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..' demez.
Çünkü, almak nasil kök için bir ihtiyaçsa,
meyve için de vermek bir gereksinimdir.

Konusurken tamamen uyaniksaniz, iyisiniz.
Ama, diliniz anlamsizca kekelerken uyukluyorsaniz,
kötü degilsiniz;
Ve sürçen bir konusma bile, zayif bir dili güçlendirebilir.

Amaciniza dogru saglam ve cesur adimlarla ilerlediginizde iyisiniz;
Fakat oraya topalliyarak gittiginizde de, kötü degilsiniz.
Çünkü topallayanlariniz bile geri gitmez.

Fakat güçlü ve hizli olanlariniz, incelik gösterin
ve topal birinin yaninda asla topalllamayin.

Siz, sayisiz konuda iyisiniz ve
iyi olmadiginizda ise, kötü degilsiniz.
Sadece oyalaniyor ve tembellik ediyorsunuz.

Ne yazik ki, geyikler kaplumbagalara çevikligi ögretemiyor.

Iyiliginizin, üstün beninize duydugunuz özlemde sakli
ve bu özlem herbirinizde mevcut.

Ancak bazilarinizda bu özlem, yamaçlarin gizemini
ve ormanin ezgilerini tasiyarak, büyük bir güçle
denize dogru akan bir sel gibidir.

Ve digerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden,
kiyiya ulasmadan önce oyalanip duran durgun bir irmaga benzer.

Yine de özlemi fazla olanin, az olana 'Neden bu kadar yavassin,
neden durakliyorsun? ' demesine izin vermeyin.

Çünkü gerçekten iyi olan, ne çiplak birine, `Neden elbisen yok? '
diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.'

Ermis - 1923

Halil Cibran
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst