'hayaL
Bayan Üye
DiYARBAKIR'DA BULUNAN TARiHi KALINTILAR
DELiLLER HANI: Hüsrev Paşa Hanı adıyla anılan yapı 1527 yılında aynı şahıs tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında Deliller hanı denilmesinin nedeni her yıl islam ülkelerinden Hicaza gitmek üzere bu handa toplanan hacı adaylarını götürecek delillerin burada kalmalarındandır. Yapı iki katlıdır. Restore edilerek 120 yataklı turistik modern bir otel olarak hizmete açılmıştır.
HASAN PAŞA HANI: Ulu Camii'nin karşısındadır. Osmanlılar dönemi 3. Valilerinden Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1572-1573 yıllarında yaptırılmıştır.
ARKEOLOJİ MÜZESi: DiYARBAKIR ve çevresinden sağlanan çoğunluğu Hitit, Asur, Roma, Bizans, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı'lara ait eserlerin sergilendiği bu müzede neolitik çağa ait eserlerde bulunmaktadır. Bu müzedeki arkeoloji ve etnografik eser sayısı: 10.000 aşmaktadır.
ZiYA GÖKALP MÜZESİ: Ziya Gökalp'in doğdu ev müze haline getirilerek, şahsi eşyaları sergilenmektedir.
CAHİT SITKI TARANCI MÜZESİ: Cumhuriyet devrinin ünlü şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı' nın doğduğu ev 1973 yılında müze haline getirilmiştir. Aynı zamanda DiYARBAKıR mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan müzede ünlü şairin şahsi eşyaları da sergilenmektedir.
KOMUTAN ATATÜRK MÜZESİ: Mustafa Kemal Paşa'nın 1916 yılında DiYARBAKıR da Kolordu Komutanı iken karargah olarak kullandığı iç kaledeki bina, Atatürk'e ait hatıra eşyaların ve resimlerin sergilendiği bir müze haline getirilmiştir.
ATATÜRK KÖŞKÜ : Gazi veya Seman Köşkü de denilmektedir. Şehrin güneyindeki Dicle vadisinin hakim bir noktasında bulunmaktadır. Köşkün içinde Atatürk'ün kullandığı eşyalar bulunmaktadır. 1937 yılında DiYARBAKıR Belediyesince alınan köşk Atatürk'e armağan edilmiştir. Burası DiYARBAKıR' lıların gezi ve mesire yeridir, nefis bir manzaraya sahiptir.
DİCLE KÖPRÜSÜ: On Gözlü Köprü de denilir. Köprü kesik on kemer üzerine bloklarla karaya birleşir. Üzerindeki kitabesinden Hicri 457 (Miladi 1065) tarihinde Mervaniler zamanında inşaa olunduğu ve mimarının Übeydoğdu Yusuf isimli biri olduğu anlaşılmaktadır.
DiYARBAKIR FOLKLORU : Tarih boyunca oluşan kültür mirasından yararlanan ünlü bilgiye düşünürleri yetiştirmiş olmakla öğünen DiYARBAKıR aynı zamanda folklorik özellikleri ile de zengin bir etnografik kaynaktır. Köyünde, kendinde gelmiş geçmiş uygarlıkların köklü ve tükenmez kültürleri de saklıdır. Karacadağ eteklerinde dokunan kilim ve cicimlerde, heybe, çorap ve keçelerde işlenen renk renk motifler tarihin derinliklerinden gelme çeşitli sembollerin canlı ve sıcak birer örnekleridir.
Davul ve zurna eşliğinde oynanan DiYARBAKıR oyunları yörenin aşk, ızdırap ve bazen de aşiretlerin sosyal durumlarını konu alır. Oyunlardan bazıları; Delilo, Halay, esmer, Çaçan Tekayak, Çiftayak ve Çepiktir. Bu oyunların kendilerine özgü özellikleri, ayrı figür ve hareketleri de vardır.
Günümüzde Büyük ilgi gören DiYARBAKıR folkloruna da giren ipek puşular DiYARBAKıR' da el tezgahlarında dokunur. Ancak günümüzde tezgah sayısı gittikçe azalmaktadır. 1973 yılında Münih El Sanatları Fuarında Altın Madalyayı DiYARBAKıR Puşusu almıştır.
DiYARBAKIR KARPUZU: Bir çocuğun içine rahatlıkla girebildiği 40-60 kiloluk ünlü karpuzları dünyaca bilinir. Özel olarak Koğa denilen güvercin gübresi ile Dicle kenarında yetiştirilen bu karpuzların tadIna doyum olmaz. Karpuz bu gün artık DİYARBAKIR' ın simgesi haline gelmiştir.
PRATiK BiLGiLER ULAŞIM
Geniş bir enterlandı olan il merkezi karayollarının bir kavşak noktasıdır. DiYARBAKıR' a kara, hava ve demiryolu ile ulaşım sağlanabilmektedir. Her gün ANKARA ile iSTANBUL'dan düzenli Uçak seferleri yapılmaktadır. DiYARBAKıR' dan hemen hemen Türkiye'nin her yerine Otobüs ile yolculuk mümkündür. Ayrıca Ortadoğu ülkelerine Taksi ile yolcu taşımacılığı da yapılmaktadır. DiYARBAKıR' dan iSTANBUL 1272, ıZMiR 1460, ANKARA 946, MERSiN 610, KONYA 890, ADANA 542, KAYSERi 620, MALATYA 263, ŞANLIURFA 184, ELAZIĞ 162, VAN 383, MARDiN 94, MUŞ 262 Kilometredir. Demiryolu bulunan tüm hatlarda DİYARBAKIR' dan tren seferleri yapılmaktadır.
KONAKLAMA: DİYARBAKIR da 14 adet turizm belgeli ve çok sayıda Belediye denetiminde otel bulunmaktadır. Otellerin çoğu kentin merkezinde bulunmaktadır. Oteller yerli ve yabancı konukların ihtiyaçlarına ve isteklerine cevap verebilecek niteliktedirler. DiYARBAKıR' da kamping alanı olmamasına karşın Dicle nehrine yakın bir kamu kuruluşuna ait alanda kamp yapma imkanı sağlanmaktadır.
YEME-İÇME VE EĞLENCE YERLERI: Belediye belgeli lokantaların yanı sıra yöreye özgü yemeklerin yenilebileceği turizm belgeli restoranlarda vardır. Diyarbakır'ın en meşhur mahalli yemeği Kaburgadır. Son derece lezzetli olup kaburga etlerinin içine baharatlı pilavın konup, fırında lezzetlendirilmesiyle oluşur. Gece hayatı bakımından bölgenin en hareketli kenti olan DiYARBAKıR' da birçok içkili restoran birahane, gece klüpleri ve lokaller bulunmaktadır.
BELİRLİ GÜNLER: Atatürk'ün DİYARBAKIR' ı Fahri Hemşeriliğini kabul günü olan 5 NisAN DİYARBAKIR' da görkemli bir şekilde kullanmaktadır. Ayrıca Atatürk'ün DiYARBAKıR' a gelişi olan 15 KASIM günü de kutlanmaktadır. Kültür ve Sanat Festivali EKiM ayı içerisinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
EL SANATLARI: 1. Dünya Savaşına kadar çok ileri bir seviyede olan DiYARBAKıR el sanatları arasında kuyumculuk, bakırcılık ve ipekçilik günümüzde de önem ve özelliğini korumaktadır. KONYA'daki Mevlana Türbesi'nin ikinci kapısı, Bağdat'taki imam-ı Azam Türbesi'nin nefis altın ve gümüş işlemeli kapısı ile avize, şamdan ve kandilleri de DiYARBAKIR' da yapılmıştır.
DİYARBAKIR'DA BAZI AYLARIN SICAKLIK ORTALAMASI : NisAN13°, MAYIS 19°, HAZiRAN 26°, TEMMUZ 31 °, AĞUSTOS 30°, EYLÜL 25°
DİYARBAKIR KALESi: Çin Seddinden sonra Dünyada ikinci olan DiYARBAKıR Kalesi surları hiç kuşkusuz görülmeye değer yerlerin başında gelir. Yapısı, sağlamlığı, taşıdığı yazıtlar, kabartmalar ve şekillerle surlarda 12 uygarlığın kitabelerini okumak mümkündür. Büyük yazar A. Gabriel DiYARBAKıR Surları tek başına kitabeler müzesi sayılabilir diyor. Kalenin ik yapılış tarihi bilinmemekte, ancak M.S.349 yılında Roma imparatoru Konstantinus tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılmıştır. Kalede 4 kapı bulunmakta ve bunlar 4 ana yöne açılmaktadırlar. Daha sonra şehrin gelişmesiyle surlarda yeni kapılar açılmıştır. Surlar 5 kilometre uzunluğunda ve şehri bir kalkan balığı gibi kuşatmaktadır. Duvar yüksekliği 12 metre, genişliği 3-5 metre olan surların 82 adet burcu vardır.
EVLi BEDEN BURCU (BEN-U SEN BURCU) : Artuklu hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında mimar ibrahim tarafından yapılmıştır. Bilhassa burcu bir kuşak gibi sarmış olan kitabesi önemli bir sanat eseridir.
YEDİ KARDEŞ BURCU: Artuklu Hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında mimar ibrahim oğlu Yayha tarafından yapılmış olan bu burçta Selçukluların sembolü çift başlı Kartal, Aslan kabart*maları ve meşhur kitabeleri ustaca işlenmiş olup, mimari değeri büyük bir burçtur.
KEÇİ BURCU: Mardin kapısının doğusunda yontulmuş olan kaya kitlesinin üstüne inşa edilmiş olan Keçi Burcu; surlar üze*rinde bulunan burçların en büyüğü ve en eskisidir. inşa tarihi bilinmemekle beraber 1223 yılında Mervan oğulları tarafından onarılmıştır. Bu muhteşem burç içinde 11 kemer bulunmaktadır. Eskiden mabet olarak kullanıldığı sanılan burcun son bölümünde bir kuyu veya yeraltı geçidini andıran dehliz bulunmuşsada beton bir blokla üstü kapatılmıştır.
ULU CAMİ: Çok sağlam, kara taştan yapılmış, Anadolu'nun en eski camiierindendir. M.S.639 yılında islam orduları DiYARBAKıR'ı fethedince Mar-Toma Kilisesi'nin camiiye çevrilmesiyle kurulmuştur. islam aleminde 5. Haremşerif olarak tanınmaktadır. Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır.
SAFA CAMİİ: Palu (Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yılında yapılmış bir Akkoyunlu eseridir. Çini ve motiflerle süslen*miş çok zarif olan minaresinin son zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiği söylenmektedir. Batısında büyük Hekim Muslihiddin-i Lari'nin mezarı vardır.
BEHRAMPAŞA CAMİİ: 1572 yılında DiYARBAKıR Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılmış Osmanlı eseridir. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü inşaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taş inşaatına tatbiki suretiyle yapılması fen adamları*nın dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır.
HAZRETi SÜLEYMAN CAMİİ: Camii'nin diğer adları da Nasıriye Kale Camii'dir. 1155-1169 yılları arasında Nisanoğlu EbulKasım tarafından yaptırılmıştır. Camiinin bitişiğindeki Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman ile DiYARBAKıR'ın Arap'lar tarafından alınması sırasında şehit düşen diğer sahabeler yatmaktadır. Camii Selçuklu tarzında, mimarisi ise Arap usulüdur.
NEBİİ CAMİİ: Akkoyunlu eseri olup, 15. Yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Peygamber Efendimizden (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.
FATİHPAŞA CAMİİ: Kurşunlu Camii'de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı valisi DiYARBAKıR'lı Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseri*dir. Duvarlı çok güzel Osmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve minberi görkemli bir sanat yapıtı olan camii'nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet devrinde onarılan camii'nin yanında birde türbe vardır.
HÜSREVPAŞA CAMİİ: Osmanlı devri DiYARBAKıR Valile*rinin ikincisi olan Hüsrevpaşa tarafından 1512-1528 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Bina önce Üsreviye Medresesi adı ile yaptırılmıştır. Kesme taştan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu tarzında olup, sarkıtlarla süslüdür.
MELEK AHMET CAMİİ: Melek Ahmet Paşa tarafından 16. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdivenle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. Kaidesinin süslemeciliği oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıkiı bir beğeni örneğidir.
İSKENDER PAŞA CAMİİ: Vali iskender Paşa tarafından 1551 yılında yaptırılmıştır. Önünde şadırvanı, doğusunda türbesi vardır. Kara ve beyaz taşlarla süslü olan camii güzel bir Osmanlı eseridir.
DÖRT AYAKLI MİNARE: Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh mutahhar Camii'sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inşaa ettirilmiş ilginç anıtlardandır. Minarenin sütunları altından yedi defa geçenin her dileğinin yerine geldiğine inanılır.
MESUDİYE MEDRESESİ: Ulu Camii'nin kuzeyinde ve camii'ye bitişiktir. 1198 yılında Artuklu Melikül Mesut Kutbudin Ebu Muzaffer Sokman zamanında inşaasına başlandığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Motif ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan medresenin avlusundçıki mihrabın iki yanına ustaca yerleştirilmiş döner taş sutünlar binanın herhangi bir yerinde meydana gelecek çökmeyi veya kaymayı tespit için konulmuştur. Bina kesme taştan iki katlı olarak yapılmştır. Mesudiye medresesi içinde öğrenim yapılan Anadolu'nun ilk üniversitesidir.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ: Sincariye Medresesi'de denilir. Bina 1198 yılında yapılmış olup, mimarının adı isa Ebu Dirhem'dir.
MERYEMANA KİLİSESİ: 3. Yüzyıldan kalmadır. Zamanla birçok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma mihrabı, Roma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Şehrimizin en güzel Süryani Kadim Yakubi mezhebi kilisesidir. Diğer bir kilisede Keldani Kilisesidir.
DELiLLER HANI: Hüsrev Paşa Hanı adıyla anılan yapı 1527 yılında aynı şahıs tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında Deliller hanı denilmesinin nedeni her yıl islam ülkelerinden Hicaza gitmek üzere bu handa toplanan hacı adaylarını götürecek delillerin burada kalmalarındandır. Yapı iki katlıdır. Restore edilerek 120 yataklı turistik modern bir otel olarak hizmete açılmıştır.
HASAN PAŞA HANI: Ulu Camii'nin karşısındadır. Osmanlılar dönemi 3. Valilerinden Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1572-1573 yıllarında yaptırılmıştır.
ARKEOLOJİ MÜZESi: DiYARBAKIR ve çevresinden sağlanan çoğunluğu Hitit, Asur, Roma, Bizans, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı'lara ait eserlerin sergilendiği bu müzede neolitik çağa ait eserlerde bulunmaktadır. Bu müzedeki arkeoloji ve etnografik eser sayısı: 10.000 aşmaktadır.
ZiYA GÖKALP MÜZESİ: Ziya Gökalp'in doğdu ev müze haline getirilerek, şahsi eşyaları sergilenmektedir.
CAHİT SITKI TARANCI MÜZESİ: Cumhuriyet devrinin ünlü şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı' nın doğduğu ev 1973 yılında müze haline getirilmiştir. Aynı zamanda DiYARBAKıR mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan müzede ünlü şairin şahsi eşyaları da sergilenmektedir.
KOMUTAN ATATÜRK MÜZESİ: Mustafa Kemal Paşa'nın 1916 yılında DiYARBAKıR da Kolordu Komutanı iken karargah olarak kullandığı iç kaledeki bina, Atatürk'e ait hatıra eşyaların ve resimlerin sergilendiği bir müze haline getirilmiştir.
ATATÜRK KÖŞKÜ : Gazi veya Seman Köşkü de denilmektedir. Şehrin güneyindeki Dicle vadisinin hakim bir noktasında bulunmaktadır. Köşkün içinde Atatürk'ün kullandığı eşyalar bulunmaktadır. 1937 yılında DiYARBAKıR Belediyesince alınan köşk Atatürk'e armağan edilmiştir. Burası DiYARBAKıR' lıların gezi ve mesire yeridir, nefis bir manzaraya sahiptir.
DİCLE KÖPRÜSÜ: On Gözlü Köprü de denilir. Köprü kesik on kemer üzerine bloklarla karaya birleşir. Üzerindeki kitabesinden Hicri 457 (Miladi 1065) tarihinde Mervaniler zamanında inşaa olunduğu ve mimarının Übeydoğdu Yusuf isimli biri olduğu anlaşılmaktadır.
DiYARBAKIR FOLKLORU : Tarih boyunca oluşan kültür mirasından yararlanan ünlü bilgiye düşünürleri yetiştirmiş olmakla öğünen DiYARBAKıR aynı zamanda folklorik özellikleri ile de zengin bir etnografik kaynaktır. Köyünde, kendinde gelmiş geçmiş uygarlıkların köklü ve tükenmez kültürleri de saklıdır. Karacadağ eteklerinde dokunan kilim ve cicimlerde, heybe, çorap ve keçelerde işlenen renk renk motifler tarihin derinliklerinden gelme çeşitli sembollerin canlı ve sıcak birer örnekleridir.
Davul ve zurna eşliğinde oynanan DiYARBAKıR oyunları yörenin aşk, ızdırap ve bazen de aşiretlerin sosyal durumlarını konu alır. Oyunlardan bazıları; Delilo, Halay, esmer, Çaçan Tekayak, Çiftayak ve Çepiktir. Bu oyunların kendilerine özgü özellikleri, ayrı figür ve hareketleri de vardır.
Günümüzde Büyük ilgi gören DiYARBAKıR folkloruna da giren ipek puşular DiYARBAKıR' da el tezgahlarında dokunur. Ancak günümüzde tezgah sayısı gittikçe azalmaktadır. 1973 yılında Münih El Sanatları Fuarında Altın Madalyayı DiYARBAKıR Puşusu almıştır.
DiYARBAKIR KARPUZU: Bir çocuğun içine rahatlıkla girebildiği 40-60 kiloluk ünlü karpuzları dünyaca bilinir. Özel olarak Koğa denilen güvercin gübresi ile Dicle kenarında yetiştirilen bu karpuzların tadIna doyum olmaz. Karpuz bu gün artık DİYARBAKIR' ın simgesi haline gelmiştir.
PRATiK BiLGiLER ULAŞIM
Geniş bir enterlandı olan il merkezi karayollarının bir kavşak noktasıdır. DiYARBAKıR' a kara, hava ve demiryolu ile ulaşım sağlanabilmektedir. Her gün ANKARA ile iSTANBUL'dan düzenli Uçak seferleri yapılmaktadır. DiYARBAKıR' dan hemen hemen Türkiye'nin her yerine Otobüs ile yolculuk mümkündür. Ayrıca Ortadoğu ülkelerine Taksi ile yolcu taşımacılığı da yapılmaktadır. DiYARBAKıR' dan iSTANBUL 1272, ıZMiR 1460, ANKARA 946, MERSiN 610, KONYA 890, ADANA 542, KAYSERi 620, MALATYA 263, ŞANLIURFA 184, ELAZIĞ 162, VAN 383, MARDiN 94, MUŞ 262 Kilometredir. Demiryolu bulunan tüm hatlarda DİYARBAKIR' dan tren seferleri yapılmaktadır.
KONAKLAMA: DİYARBAKIR da 14 adet turizm belgeli ve çok sayıda Belediye denetiminde otel bulunmaktadır. Otellerin çoğu kentin merkezinde bulunmaktadır. Oteller yerli ve yabancı konukların ihtiyaçlarına ve isteklerine cevap verebilecek niteliktedirler. DiYARBAKıR' da kamping alanı olmamasına karşın Dicle nehrine yakın bir kamu kuruluşuna ait alanda kamp yapma imkanı sağlanmaktadır.
YEME-İÇME VE EĞLENCE YERLERI: Belediye belgeli lokantaların yanı sıra yöreye özgü yemeklerin yenilebileceği turizm belgeli restoranlarda vardır. Diyarbakır'ın en meşhur mahalli yemeği Kaburgadır. Son derece lezzetli olup kaburga etlerinin içine baharatlı pilavın konup, fırında lezzetlendirilmesiyle oluşur. Gece hayatı bakımından bölgenin en hareketli kenti olan DiYARBAKıR' da birçok içkili restoran birahane, gece klüpleri ve lokaller bulunmaktadır.
BELİRLİ GÜNLER: Atatürk'ün DİYARBAKIR' ı Fahri Hemşeriliğini kabul günü olan 5 NisAN DİYARBAKIR' da görkemli bir şekilde kullanmaktadır. Ayrıca Atatürk'ün DiYARBAKıR' a gelişi olan 15 KASIM günü de kutlanmaktadır. Kültür ve Sanat Festivali EKiM ayı içerisinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
EL SANATLARI: 1. Dünya Savaşına kadar çok ileri bir seviyede olan DiYARBAKıR el sanatları arasında kuyumculuk, bakırcılık ve ipekçilik günümüzde de önem ve özelliğini korumaktadır. KONYA'daki Mevlana Türbesi'nin ikinci kapısı, Bağdat'taki imam-ı Azam Türbesi'nin nefis altın ve gümüş işlemeli kapısı ile avize, şamdan ve kandilleri de DiYARBAKIR' da yapılmıştır.
DİYARBAKIR'DA BAZI AYLARIN SICAKLIK ORTALAMASI : NisAN13°, MAYIS 19°, HAZiRAN 26°, TEMMUZ 31 °, AĞUSTOS 30°, EYLÜL 25°
DİYARBAKIR KALESi: Çin Seddinden sonra Dünyada ikinci olan DiYARBAKıR Kalesi surları hiç kuşkusuz görülmeye değer yerlerin başında gelir. Yapısı, sağlamlığı, taşıdığı yazıtlar, kabartmalar ve şekillerle surlarda 12 uygarlığın kitabelerini okumak mümkündür. Büyük yazar A. Gabriel DiYARBAKıR Surları tek başına kitabeler müzesi sayılabilir diyor. Kalenin ik yapılış tarihi bilinmemekte, ancak M.S.349 yılında Roma imparatoru Konstantinus tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılmıştır. Kalede 4 kapı bulunmakta ve bunlar 4 ana yöne açılmaktadırlar. Daha sonra şehrin gelişmesiyle surlarda yeni kapılar açılmıştır. Surlar 5 kilometre uzunluğunda ve şehri bir kalkan balığı gibi kuşatmaktadır. Duvar yüksekliği 12 metre, genişliği 3-5 metre olan surların 82 adet burcu vardır.
EVLi BEDEN BURCU (BEN-U SEN BURCU) : Artuklu hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında mimar ibrahim tarafından yapılmıştır. Bilhassa burcu bir kuşak gibi sarmış olan kitabesi önemli bir sanat eseridir.
YEDİ KARDEŞ BURCU: Artuklu Hükümdarı Melik Salih adına 1208 yılında mimar ibrahim oğlu Yayha tarafından yapılmış olan bu burçta Selçukluların sembolü çift başlı Kartal, Aslan kabart*maları ve meşhur kitabeleri ustaca işlenmiş olup, mimari değeri büyük bir burçtur.
KEÇİ BURCU: Mardin kapısının doğusunda yontulmuş olan kaya kitlesinin üstüne inşa edilmiş olan Keçi Burcu; surlar üze*rinde bulunan burçların en büyüğü ve en eskisidir. inşa tarihi bilinmemekle beraber 1223 yılında Mervan oğulları tarafından onarılmıştır. Bu muhteşem burç içinde 11 kemer bulunmaktadır. Eskiden mabet olarak kullanıldığı sanılan burcun son bölümünde bir kuyu veya yeraltı geçidini andıran dehliz bulunmuşsada beton bir blokla üstü kapatılmıştır.
ULU CAMİ: Çok sağlam, kara taştan yapılmış, Anadolu'nun en eski camiierindendir. M.S.639 yılında islam orduları DiYARBAKıR'ı fethedince Mar-Toma Kilisesi'nin camiiye çevrilmesiyle kurulmuştur. islam aleminde 5. Haremşerif olarak tanınmaktadır. Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır.
SAFA CAMİİ: Palu (Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yılında yapılmış bir Akkoyunlu eseridir. Çini ve motiflerle süslen*miş çok zarif olan minaresinin son zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiği söylenmektedir. Batısında büyük Hekim Muslihiddin-i Lari'nin mezarı vardır.
BEHRAMPAŞA CAMİİ: 1572 yılında DiYARBAKıR Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılmış Osmanlı eseridir. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü inşaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taş inşaatına tatbiki suretiyle yapılması fen adamları*nın dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır.
HAZRETi SÜLEYMAN CAMİİ: Camii'nin diğer adları da Nasıriye Kale Camii'dir. 1155-1169 yılları arasında Nisanoğlu EbulKasım tarafından yaptırılmıştır. Camiinin bitişiğindeki Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman ile DiYARBAKıR'ın Arap'lar tarafından alınması sırasında şehit düşen diğer sahabeler yatmaktadır. Camii Selçuklu tarzında, mimarisi ise Arap usulüdur.
NEBİİ CAMİİ: Akkoyunlu eseri olup, 15. Yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Peygamber Efendimizden (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.
FATİHPAŞA CAMİİ: Kurşunlu Camii'de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı valisi DiYARBAKıR'lı Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseri*dir. Duvarlı çok güzel Osmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve minberi görkemli bir sanat yapıtı olan camii'nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet devrinde onarılan camii'nin yanında birde türbe vardır.
HÜSREVPAŞA CAMİİ: Osmanlı devri DiYARBAKıR Valile*rinin ikincisi olan Hüsrevpaşa tarafından 1512-1528 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Bina önce Üsreviye Medresesi adı ile yaptırılmıştır. Kesme taştan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu tarzında olup, sarkıtlarla süslüdür.
MELEK AHMET CAMİİ: Melek Ahmet Paşa tarafından 16. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdivenle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. Kaidesinin süslemeciliği oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıkiı bir beğeni örneğidir.
İSKENDER PAŞA CAMİİ: Vali iskender Paşa tarafından 1551 yılında yaptırılmıştır. Önünde şadırvanı, doğusunda türbesi vardır. Kara ve beyaz taşlarla süslü olan camii güzel bir Osmanlı eseridir.
DÖRT AYAKLI MİNARE: Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh mutahhar Camii'sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inşaa ettirilmiş ilginç anıtlardandır. Minarenin sütunları altından yedi defa geçenin her dileğinin yerine geldiğine inanılır.
MESUDİYE MEDRESESİ: Ulu Camii'nin kuzeyinde ve camii'ye bitişiktir. 1198 yılında Artuklu Melikül Mesut Kutbudin Ebu Muzaffer Sokman zamanında inşaasına başlandığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Motif ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan medresenin avlusundçıki mihrabın iki yanına ustaca yerleştirilmiş döner taş sutünlar binanın herhangi bir yerinde meydana gelecek çökmeyi veya kaymayı tespit için konulmuştur. Bina kesme taştan iki katlı olarak yapılmştır. Mesudiye medresesi içinde öğrenim yapılan Anadolu'nun ilk üniversitesidir.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ: Sincariye Medresesi'de denilir. Bina 1198 yılında yapılmış olup, mimarının adı isa Ebu Dirhem'dir.
MERYEMANA KİLİSESİ: 3. Yüzyıldan kalmadır. Zamanla birçok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma mihrabı, Roma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Şehrimizin en güzel Süryani Kadim Yakubi mezhebi kilisesidir. Diğer bir kilisede Keldani Kilisesidir.