ashli
Bayan Üye
Doğanın bilinen en karmaşık nesnesi ve olayı insan beyni ve insanın bilişsel süreçleridir, daha da karmaşık olanı ise bunların ilişkisi, entegrasyonudur. Asırlar boyunca beden ve dolayısıyla beyin, doğa bilimleri kapsamında ele alınagelmiş; bu iki öge, canlı varlıkların yapı ve süreçleriyle ilgilenen temel biyolojik bilimlerin, madde ve enerji konularıyla ilgilenen fiziksel bilimlerin, tıp gibi uygulamalı bilimlerin araştırma konusu olmuştur. Zihin ise, canlıların davranışlarıyla ilgilenen davranış bilimlerinin, psikolojinin uğraş konusu olagelmiştir. Gelenekler ve alışkanlık, bu dalların her birinin (biyolojik veya fiziksele karşın davranışsal veya psikolojik) kendi içinde kapalı olarak çalışmasına yol açmıştır. Beri yanda çağdaş bilim dünyasının kabul ettiği bir husus, mevcut bilim dallarının, tek başlarına; beyni, bilişsel süreçleri ve özellikle de bu iki ögenin ilişkisini ve entegrasyonunu anlayabilmede yetersiz kaldığıdır. Çağdaş bilimsel veriler, ilk olarak René Descartes tarafından sistematik olarak öne sürülmüş olan psikofiziksel etkileşim modelini desteklemektedir. Elde edilen veriler beyin ve bilişsel süreçler konusunda elde edilen bilgilerin ve kullanılan yaklaşım ve tekniklerin entegre bir şekilde ele alınması gerektiğini açıkça göstermektedir.
Nitekim, çağdaş bilim pekçok alanda multidisipliner olmaya yönelmiştir; problemlerin etkili ve kapsamlı çözümüne ancak ekip çalışması ile varılabileceği gerçeği pek çok bilim çevresinde kabul edilmiştir. Multidisipliner yaklaşım altında, beyin sadece belirli tıp dallarının, bilişsel süreçler ise davranış bilimlerinin tekelinde olmaktan çıkarılmıştır. Beynin sadece belirli tıp dallarının, zihnin de sadece psikolojinin sorumluluk alanı olarak düşünülemeyeceği değişik bilimadamları tarafından vurgulanmaktadır. J.H. Thrall (1998) 2000'li yıllarda tıp bilimlerine üç ayrı etkinin yön vereceğini belirtmiştir: (1) moleküler biyoloji ve genetik; (2) elektronik ve bilgisayar bilimleri; (3) beyin / zihin / davranış ilişkisini inceleyen dallar. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde verilen bu tarihi konferansta, tıp bilimlerinin teknik dallarla ve ayrıca da davranışsal bilimlerle ilişki içinde olmasındaki gereklilik ortaya konmuştur.
Günümüzde multidisipliner yaklaşım "Beyin On Yılı" olarak ilan edilen 1990-2000 yıllarının ve bu on yılın da beyni anlamaya yetmemesi üzerine "Beyin Yüz Yılı"na uzatılan dönemlerin başta gelen bilimsel sloganı olmuştur. Bu slogan "Bilimde II. Rönesans" olarak da adlandırılmakta, ilgili yaklaşım ise çağdaş dünyada bilim ve teknoloji politikalarının mihenk taşını oluşturmaktadır.
Beyin, bilişsel süreçler, bunların ilişkisi ve entegrasyonuna yönelik araştırma ve açıklamalarda, aralarında davranış bilimlerinin de bulunduğu temel bilim dallarının, klinik bilimler ve teknik bilimlerin bilgi birikimi, yaklaşım ve teknikleri birarada kullanılmaktadır. Bilimsel başarıların da, multidisipliner yaklaşımı benimseyen ve uygulayan grup ve kurumlara ait olacağı çağdaş dünyanın artık kabul ettiği bir gerçektir.
Nitekim, çağdaş bilim pekçok alanda multidisipliner olmaya yönelmiştir; problemlerin etkili ve kapsamlı çözümüne ancak ekip çalışması ile varılabileceği gerçeği pek çok bilim çevresinde kabul edilmiştir. Multidisipliner yaklaşım altında, beyin sadece belirli tıp dallarının, bilişsel süreçler ise davranış bilimlerinin tekelinde olmaktan çıkarılmıştır. Beynin sadece belirli tıp dallarının, zihnin de sadece psikolojinin sorumluluk alanı olarak düşünülemeyeceği değişik bilimadamları tarafından vurgulanmaktadır. J.H. Thrall (1998) 2000'li yıllarda tıp bilimlerine üç ayrı etkinin yön vereceğini belirtmiştir: (1) moleküler biyoloji ve genetik; (2) elektronik ve bilgisayar bilimleri; (3) beyin / zihin / davranış ilişkisini inceleyen dallar. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde verilen bu tarihi konferansta, tıp bilimlerinin teknik dallarla ve ayrıca da davranışsal bilimlerle ilişki içinde olmasındaki gereklilik ortaya konmuştur.
Günümüzde multidisipliner yaklaşım "Beyin On Yılı" olarak ilan edilen 1990-2000 yıllarının ve bu on yılın da beyni anlamaya yetmemesi üzerine "Beyin Yüz Yılı"na uzatılan dönemlerin başta gelen bilimsel sloganı olmuştur. Bu slogan "Bilimde II. Rönesans" olarak da adlandırılmakta, ilgili yaklaşım ise çağdaş dünyada bilim ve teknoloji politikalarının mihenk taşını oluşturmaktadır.
Beyin, bilişsel süreçler, bunların ilişkisi ve entegrasyonuna yönelik araştırma ve açıklamalarda, aralarında davranış bilimlerinin de bulunduğu temel bilim dallarının, klinik bilimler ve teknik bilimlerin bilgi birikimi, yaklaşım ve teknikleri birarada kullanılmaktadır. Bilimsel başarıların da, multidisipliner yaklaşımı benimseyen ve uygulayan grup ve kurumlara ait olacağı çağdaş dünyanın artık kabul ettiği bir gerçektir.