ashli
Bayan Üye
..Dişi Aslan ile Çakal..
İki yavru sahibi dişi bir aslan bir in de yaşıyor ve yavrularını in de bırakarak ava çıkıyordu.Bir gün yine bu şekilde hareket etmiş, fakat bu sırada buradan bir avcı geçerek yavruları vurmuş, öldürmüş, derilerini yüzmüş, derileri derleyip toplayarak evine götürmüştü.
Ana aslan geri dönerek bu manzara ile karşılaşınca yıldırımla vurulmuşa dönmüş, yerlere yatarak sırtüstü yüzüstü kıvranmış, ağlamış ve sızlanmıştı.
Ana aslanı yakınında yaşayan bir çakal, onun ağlamasını, sızlanmasını işiterek koşup gelmiş ve sormuştu:
“Ne yapıyorsun?Başına ne geldi?”
Ana aslan anlattı:
“Buradan bir avcı geçerek yavrularımı öldürdü, derilerini yüzdü ve onları böyle çıplak ve ölü bıraktı.”
Çakal:
“Ağlama” dedi.”Biraz insaflı hareket etmek gerekir.Çünkü avcının sana yaptığı, senin başkalarına yaptığından farksızdır.Sende aynı şekilde hareket ediyor, birbirinden ayrılmak istemeyenleri ayırıyor, senin yavrularını sevdiğin derecede sevilen yavruları analarından koparıyorsun.Onlar nasıl sabrettilerse senin de sabretmen gerekir.Çünkü her ne edersen onu bulursun ve her hareketin cezası ve mükafatı vardır.Ceza ile mükafat, işe göre azalır veya çoğalır.Nasıl ki her mahsul de ekilen tohuma göre olur.”
Ana aslan:
“Bana dedi bunu izah et.”
Çakal sordu:
“Kaç yaşındasın?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yüz yaşındayım.”
Çakal sordu:
“Bütün bu zaman zarfında ne ile beslendin?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yabani hayvanların eti ile.”
Çakal sordu:
“Bu etleri nasıl buluyordun?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yabani hayvanları avlıyor ve yiyordum.”
Çakal sordu:
“Bu senin avladığın hayvanların ana babaları yok muydu?”
Ana aslan cevap verdi:
“Elbette vardı.”
Çakal anlattı:
“O halde ne diye bu ana babalar senin gibi çığlık koparmıyorlar, ne diye ağlayıp sızlamıyorlar?Bil ki senin başına gelenlerin sebebi, senin akıbeti düşünmemendir ve sana gelecek zararı önceden kavrayamamandır.”
Ana aslan bu sözleri dinledikten sonra başına gelen felaketin kendi eseri olduğunu, kendisinin zulümden başka bir şey yapmadığını anlayarak avcılıktan vazgeçti, yalnız meyve yemekle kalarak dünyayı basit ve değersiz gördü, kendini ibadete verdi.Onun bu halini gören ve meyve yemekle geçinen bir kuş ona dedi ki:
“Ben ağaçların bu sene kuraklık yüzünden meyve vermediğini sanıyordum.Meğer öyle değilmiş.Senin et yiyici bir hayvana olduğun halde, kendi rızkın ve gıdan olan eti bırakıp başkasını rızkına musallat olman yüzündenmiş.Onun için ağaçlar her yıl gibi meyve verdiği halde meyveler az göründü.
Meyve yemeye ve meyve ile geçinenlerin başlarına kim bilir daha neler gelecek.”
Ana aslan bu sözleri işittikten sonra meyveleri yemekten de vazgeçti ve ot yiyerek ibadete devam etti.
Size bu öyküyü anlatmaktan kastım, ana aslan bir cahilin de başına gelen felaketten ibret alarak başkalarına zarar vermekten çekinebileceğini göstermektir.
Derler ki: Kendi nefsin için dilemediğin bir şeyi başkalarına yapmaktan sakın.Adalet budur.Adalet Allah’ı da insanları da hoşnut eder.
İki yavru sahibi dişi bir aslan bir in de yaşıyor ve yavrularını in de bırakarak ava çıkıyordu.Bir gün yine bu şekilde hareket etmiş, fakat bu sırada buradan bir avcı geçerek yavruları vurmuş, öldürmüş, derilerini yüzmüş, derileri derleyip toplayarak evine götürmüştü.
Ana aslan geri dönerek bu manzara ile karşılaşınca yıldırımla vurulmuşa dönmüş, yerlere yatarak sırtüstü yüzüstü kıvranmış, ağlamış ve sızlanmıştı.
Ana aslanı yakınında yaşayan bir çakal, onun ağlamasını, sızlanmasını işiterek koşup gelmiş ve sormuştu:
“Ne yapıyorsun?Başına ne geldi?”
Ana aslan anlattı:
“Buradan bir avcı geçerek yavrularımı öldürdü, derilerini yüzdü ve onları böyle çıplak ve ölü bıraktı.”
Çakal:
“Ağlama” dedi.”Biraz insaflı hareket etmek gerekir.Çünkü avcının sana yaptığı, senin başkalarına yaptığından farksızdır.Sende aynı şekilde hareket ediyor, birbirinden ayrılmak istemeyenleri ayırıyor, senin yavrularını sevdiğin derecede sevilen yavruları analarından koparıyorsun.Onlar nasıl sabrettilerse senin de sabretmen gerekir.Çünkü her ne edersen onu bulursun ve her hareketin cezası ve mükafatı vardır.Ceza ile mükafat, işe göre azalır veya çoğalır.Nasıl ki her mahsul de ekilen tohuma göre olur.”
Ana aslan:
“Bana dedi bunu izah et.”
Çakal sordu:
“Kaç yaşındasın?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yüz yaşındayım.”
Çakal sordu:
“Bütün bu zaman zarfında ne ile beslendin?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yabani hayvanların eti ile.”
Çakal sordu:
“Bu etleri nasıl buluyordun?”
Ana aslan cevap verdi:
“Yabani hayvanları avlıyor ve yiyordum.”
Çakal sordu:
“Bu senin avladığın hayvanların ana babaları yok muydu?”
Ana aslan cevap verdi:
“Elbette vardı.”
Çakal anlattı:
“O halde ne diye bu ana babalar senin gibi çığlık koparmıyorlar, ne diye ağlayıp sızlamıyorlar?Bil ki senin başına gelenlerin sebebi, senin akıbeti düşünmemendir ve sana gelecek zararı önceden kavrayamamandır.”
Ana aslan bu sözleri dinledikten sonra başına gelen felaketin kendi eseri olduğunu, kendisinin zulümden başka bir şey yapmadığını anlayarak avcılıktan vazgeçti, yalnız meyve yemekle kalarak dünyayı basit ve değersiz gördü, kendini ibadete verdi.Onun bu halini gören ve meyve yemekle geçinen bir kuş ona dedi ki:
“Ben ağaçların bu sene kuraklık yüzünden meyve vermediğini sanıyordum.Meğer öyle değilmiş.Senin et yiyici bir hayvana olduğun halde, kendi rızkın ve gıdan olan eti bırakıp başkasını rızkına musallat olman yüzündenmiş.Onun için ağaçlar her yıl gibi meyve verdiği halde meyveler az göründü.
Meyve yemeye ve meyve ile geçinenlerin başlarına kim bilir daha neler gelecek.”
Ana aslan bu sözleri işittikten sonra meyveleri yemekten de vazgeçti ve ot yiyerek ibadete devam etti.
Size bu öyküyü anlatmaktan kastım, ana aslan bir cahilin de başına gelen felaketten ibret alarak başkalarına zarar vermekten çekinebileceğini göstermektir.
Derler ki: Kendi nefsin için dilemediğin bir şeyi başkalarına yapmaktan sakın.Adalet budur.Adalet Allah’ı da insanları da hoşnut eder.