Wu-Tang
Kayıtlı Üye
Codemasters’ın yarış serilerine, Colin McRae ralli serisiyle başladım. Açıkçası bugüne kadar gördüğüm en iyi ve gerçekçi ralli oyun serisi ünvanını verebilirim bu seriye. Ancak görünüşe göre “Popüler olan satar” mantığı, Codemasters’ın da aklına yatmış olacak ki, seriye ekledikleri “DiRT” takısıyla seriyi biraz daha herkese hitap eder duruma getirdiler. Seriye sadık olan oyuncuları bilmem ama, ben bu durumdan açıkçası memnunum. İlk başta yadırgasam da, Codemasters bu işi elini yüzüne bulaştırmadan başarmıştı.
Saatlerce DiRT 3 oynayan bir oyuncu olarak, farklı modlar ve türde yarışlarla oyundaki sezonu sıkılmadan bitirdiğimi söyleyebilirim. “Peki daha ne olabilir ki?” diye sormaya başladığım zaman ise, Codemasters’ın DiRT serisine farklı bir anlayış getireceğini tahmin edemezdim.
DiRT Showdown, adından da anlaşılabileceği gibi serinin 4. oyunu olmak yerine, kendisini DiRT 3 ve muhtemel olarak yapıldığını düşündüğüm DiRT 4 arasında bir yere oturtuyor. İçerisinden “ciddi” nitelikteki ralli gibi yarışları çıkarıp, işin biraz daha eğlenceli tarafı olan “yıkım” kısmına dönüyor. Yıkım dediğime bakmayın. Karşınızda bir Split/Second veya Burnout yok. Ancak daha çok bir Destruction Derby hissini alabileceğinizi belirtelim.
Gösteri başlasın!
DiRT Showdown’ı ilk açtığımda, karşıma DiRT 3 benzeri menüler çıktı. Menü yapısı neredeyse aynı. Küçük değişiklikler yapılmış ancak bunlar o kadar da farklılık yaratan şeyler değil. Oyunun ön inceleme versiyonunda farklı yarış modlarını deneme şansı bulduk.
İlk oynadığım yarış, tipik bir 3-4 turluk yarış parkuruydu. Fark olarak, bu turlarda yaptığınız drift’ler, araçlara verdiğiniz hasarlar, rampalardan atlamalarınız gibi hareketler, size “Boost” olarak geri dönüyor. Böylece ön sıraları zorlamanız kolaylaşıyor.
Bir sonrakinde “Destruction Derby”den hatırlayabileceğimiz gibi, araçların başlangıçta bir dairenin merkezinde birbirlerine çarpması ve sonrasında çarparak olabildiğince puan toplamasına dayalı bir sistemde birinci olmaya çalışıyordum. Aynı mantıkla, yerden yukarda bir platformda bulunan ve “Knockout” adı verilen farklı bir yarışı deneme fırsatım oldu. Platformun üzerinde başlayan yarışta, platformdan aşağı iterek düşürdüğünüz araç başına 2000 puan alıyorsunuz ve bunu seri halinde yaparsanız daha fazla çarpanla bu puanı kazanmanız mümkün oluyordu.
Head2Head yarışlarının da unutulmadığını gördüm, ancak bu sefer işin içine DiRT 3’teki Gymhakana yarışları da katılmıştı. Yine kendinize özel parkurunuz bulunuyor ve bu tamamen rakibinizin parkuruyla aynı. Ancak işin içinde yıkılması gereken engeller, drift yapılması gereken virajlar, etrafında 360 derece drift yaparak geçmeniz gereken konileri, atlayıp havada belli bir süre geçirmeniz gereken rampalar bulunuyor. Yani “Trick Event”lerle Head2Head modu biraz birleştirilmiş.
Bunun dışında ise klasik yarışın içine, 8 şeklindeki bir parkurun katılmasının yaratacağı etkileri görebildiğimiz farklı bir yarış daha eklenmiş. Yani 1. sırada ve arkanızdakilerle arayı açmanız her zaman işe yaramıyor.
Peki ya hasar?
DiRT Showdown’ın en önemli yanı tabi ki araçların aldığı hasar. Açıkçası oynanışa etki eden bir hasar modellemesiyle karşılaşmadım. Ancak belki de bu durum oyun piyasaya çıktığında farklı olabilir. DiRT 3’te karşılaştığımız modelleme, Showdown için biraz daha geliştirilmiş. Ancak bu sefer oyunun ruhuna uygun olarak, basit çarpışmalar bile büyük hasarlara neden olabiliyor. Ne de olsa eğlence faktörünün ön planda olduğu bir oyun için doğru bir yöntem olmuş. Zaten çoğu çarpışma, R1 tuşuna basılarak anlık olarak tekrar ve sinematik bir şekilde izlenebiliyor. Bu da hem sizin, hem de yanınızda sizi izleyenleri oldukça eğlendiriyor.
Oyun teknik açıdan DiRT 3’ten farklı görünmüyor. Grafiklerde büyük bir gelişme yok. Yine güzel ve detaylı gözüken araçlar, renkli ve başarılı parkurlar karşımızda. Müzik konusunda ise biraz dahah Rock/Metal tarzına kayıldığını söyleyebiliriz.
Mayıs’ta neler yapacağız?
Oyunun demo versiyonu, 1 Mayıs günü PSN, Xbox Live Marketplace ve Steam üzerinden oyunculara sunulacak. Böyle bir yarış oyununun PC oyuncularına da sunulması güzel bir haber. Codemasters’ı diğer birçok firmanın yaptığı gibi, PC’den vazgeçmediği için tebrik etmek lazım. DiRT Showdown’ın tam sürümüne ise 24 Mayıs’ta kavuşacağız. Xbox 360 ve PS3 dışında, Steam üzerinden de PC oyuncularına sunulacağını belirtmekte fayda var.
Saatlerce DiRT 3 oynayan bir oyuncu olarak, farklı modlar ve türde yarışlarla oyundaki sezonu sıkılmadan bitirdiğimi söyleyebilirim. “Peki daha ne olabilir ki?” diye sormaya başladığım zaman ise, Codemasters’ın DiRT serisine farklı bir anlayış getireceğini tahmin edemezdim.
DiRT Showdown, adından da anlaşılabileceği gibi serinin 4. oyunu olmak yerine, kendisini DiRT 3 ve muhtemel olarak yapıldığını düşündüğüm DiRT 4 arasında bir yere oturtuyor. İçerisinden “ciddi” nitelikteki ralli gibi yarışları çıkarıp, işin biraz daha eğlenceli tarafı olan “yıkım” kısmına dönüyor. Yıkım dediğime bakmayın. Karşınızda bir Split/Second veya Burnout yok. Ancak daha çok bir Destruction Derby hissini alabileceğinizi belirtelim.
Gösteri başlasın!
DiRT Showdown’ı ilk açtığımda, karşıma DiRT 3 benzeri menüler çıktı. Menü yapısı neredeyse aynı. Küçük değişiklikler yapılmış ancak bunlar o kadar da farklılık yaratan şeyler değil. Oyunun ön inceleme versiyonunda farklı yarış modlarını deneme şansı bulduk.
İlk oynadığım yarış, tipik bir 3-4 turluk yarış parkuruydu. Fark olarak, bu turlarda yaptığınız drift’ler, araçlara verdiğiniz hasarlar, rampalardan atlamalarınız gibi hareketler, size “Boost” olarak geri dönüyor. Böylece ön sıraları zorlamanız kolaylaşıyor.
Bir sonrakinde “Destruction Derby”den hatırlayabileceğimiz gibi, araçların başlangıçta bir dairenin merkezinde birbirlerine çarpması ve sonrasında çarparak olabildiğince puan toplamasına dayalı bir sistemde birinci olmaya çalışıyordum. Aynı mantıkla, yerden yukarda bir platformda bulunan ve “Knockout” adı verilen farklı bir yarışı deneme fırsatım oldu. Platformun üzerinde başlayan yarışta, platformdan aşağı iterek düşürdüğünüz araç başına 2000 puan alıyorsunuz ve bunu seri halinde yaparsanız daha fazla çarpanla bu puanı kazanmanız mümkün oluyordu.
Head2Head yarışlarının da unutulmadığını gördüm, ancak bu sefer işin içine DiRT 3’teki Gymhakana yarışları da katılmıştı. Yine kendinize özel parkurunuz bulunuyor ve bu tamamen rakibinizin parkuruyla aynı. Ancak işin içinde yıkılması gereken engeller, drift yapılması gereken virajlar, etrafında 360 derece drift yaparak geçmeniz gereken konileri, atlayıp havada belli bir süre geçirmeniz gereken rampalar bulunuyor. Yani “Trick Event”lerle Head2Head modu biraz birleştirilmiş.
Bunun dışında ise klasik yarışın içine, 8 şeklindeki bir parkurun katılmasının yaratacağı etkileri görebildiğimiz farklı bir yarış daha eklenmiş. Yani 1. sırada ve arkanızdakilerle arayı açmanız her zaman işe yaramıyor.
Peki ya hasar?
DiRT Showdown’ın en önemli yanı tabi ki araçların aldığı hasar. Açıkçası oynanışa etki eden bir hasar modellemesiyle karşılaşmadım. Ancak belki de bu durum oyun piyasaya çıktığında farklı olabilir. DiRT 3’te karşılaştığımız modelleme, Showdown için biraz daha geliştirilmiş. Ancak bu sefer oyunun ruhuna uygun olarak, basit çarpışmalar bile büyük hasarlara neden olabiliyor. Ne de olsa eğlence faktörünün ön planda olduğu bir oyun için doğru bir yöntem olmuş. Zaten çoğu çarpışma, R1 tuşuna basılarak anlık olarak tekrar ve sinematik bir şekilde izlenebiliyor. Bu da hem sizin, hem de yanınızda sizi izleyenleri oldukça eğlendiriyor.
Oyun teknik açıdan DiRT 3’ten farklı görünmüyor. Grafiklerde büyük bir gelişme yok. Yine güzel ve detaylı gözüken araçlar, renkli ve başarılı parkurlar karşımızda. Müzik konusunda ise biraz dahah Rock/Metal tarzına kayıldığını söyleyebiliriz.
Mayıs’ta neler yapacağız?
Oyunun demo versiyonu, 1 Mayıs günü PSN, Xbox Live Marketplace ve Steam üzerinden oyunculara sunulacak. Böyle bir yarış oyununun PC oyuncularına da sunulması güzel bir haber. Codemasters’ı diğer birçok firmanın yaptığı gibi, PC’den vazgeçmediği için tebrik etmek lazım. DiRT Showdown’ın tam sürümüne ise 24 Mayıs’ta kavuşacağız. Xbox 360 ve PS3 dışında, Steam üzerinden de PC oyuncularına sunulacağını belirtmekte fayda var.