'hayaL
Bayan Üye
ATIF HOCA
Örf ve Adet ölçüleri dururkrn kılığı kanunla biçilmişhangi millet var bu dünyada? Şeyh Sait ten 5 ay sonra ‘ŞAPKA İKTİSADI’ adı altında şapka giymeyi mecburi kılan yasa çıkarılıyor.
Erzurum,giresun,Maraş,Kayseri,Konya vedaha bazı memleketlerde mazlum müslümanların acıklı direnmeleri başlıyor.
Erzurmda şapkayı istemeyiz,gevur kılığına girmeyiz diyenler vilayet binasına yürür.İstiklal mahkemesi kurulur ve 33 ceset sehbada.Rize de şapka istemeyiz diye vilayete yürüyenler ve istikla mahkemesi ve 8 şehit.sait hoca o gece mahkumları uyandırıp kalkın namaza duralım birkaç saat sonra Hakka kavuşacağız diyor.Asılanlar deniz kenarında bir çukura rastgele atılıyor ve üstleri kumlanıyor.cenazeler taşınmasın diyede askerler nöbetçi konuluyor.3-4 ay sonra cesetlerin gece taşınması şartı ile ailelere müsade ediliyor.ve müthiş manzara hiçbirinin cesedi çürümemiş ve hepsinin gözü kıbleye doğru.
Sivasta 32 İstiklal mahkemesi mahkumu.Maraştakilerin hepside ‘’Allah’a hamt olsun şapka giymeden ölüyoruz diyerek başlarını ipe uzatıyor.Memlekette bu sebeble tutuklanan 63 kişi Adanada köhne bir maraşlı mahkumun tabiri ile köpek bile barınmaz bir yere hapsedilmişler.
Şapka kurbanları,mazlumluğun ve şehitliğin en üst mertebesindedir.Şimdi sıra bu mertebenin fert planında en üst örneğine gelmiştir.İskilipli Atıf Hoca.
Atıf hoca Şeyh sait ten sonra yüz bulan recim tarafından kavun koklar gibi din koklayıp din kokusu aldığı adamların başında gelir.Hocanın hayatı baştan başa macera ve çile doludur.Temsil ettiği parlak dini şahsiyet Her devrin ‘’din allerjisi’’ belirten hareketlerini Atıf hoca ya yönelttiği için ilk tutuklanışı meşrutiyetin başında ve Mahmut Şevket Paşa suikastı şüpheliler kadrosu içindedir.Donanma cemiyetine yardım eden İttihatçıları öven Atıf Hoca ‘’Zalime yardım edene Allah aynı zalimi musallat eder.’’mealindeki hadis gereğince İttihatcıların zulmüne uğramış ve sinop kalesine sürgüne gönderilmiştir.Oradan Çorum,Boğazlıyan ve Sungurluya sürgün edilen Atıf Hoca Afedersiniz,bir yanlışlık oldu hitabı ile serbest burakılmıştır.
Birde mükafaat olarak İptidai Dahil Medresesi Umum müdiri olarak atanıyor.Medrese öyle ünlenir ki yabancılar dahi medresenin manevi manzarasına hayran kalır.Amerikan elçiliğinden bir gurup Hoca yı ziyaret eder.İslam hakkında sorular sorar ve sohbet ederler.Gruptan yaşlı bir amerikalı
- Keşke genç olsaydım da talebeniz sıfatı ile yanınızda kalsaydım.Sizden feyz alsaydım.
- Meşhur bir italyan müşteşriki şeyhulislamlık ta n bazı suallere cevap ister.Onu Atıf hocaya yollarlar.sohbet sonunda italyan:
Ben Arap ve Hint memleketlerini gezdim ve birçok din alimi ile görüştüm.Hiçbiri beni sizin kadar doyuramadı.
Birçok memleketten gelip Hoca yı ziyaret ederlerdi müslümanlar ve hatta kırım müslümanları reisi istanbul agelmiş.Kırımdaki dini müesseselerin ıslahı işini sunmuş Atıf Hocada cevap her zamanki gibi:
- Vatanımdan ayrılmam.İslami kalkınma davasının ilk merkezi Türkiye dir.Başka bir yerde olamaz.
Teali-i İslam(İslamın yükselişi) cemiyetini Atıf Hoca kurmuş ve izmirin işgaline ilk tepkiyi bu cemiyet vermiştir.Atıf Hoca ve gurubu İstanbuldaki İtilaf devletleri mümessilliğine giderek,
-Kötü politika yüzünden zebun düşmüş bir milletin zaafını bu dereceye kadar istismar etmek, hiçbir din ve insaf ölçüsüne sığdırılamaz!Gayeniz,Türk milletinin şahsında İslam’a darbe vurmaksa bunu açıkça bildiriniz ki,biz de ona göre başımızın çaresine bakalım.
Japonya büyükelçisi Baron Uşida İstanbula ayak basar basmaz resmi ziyaretlerin ardından ünü japonyaya varan Hoca yı ziyaret eder ve çıkarken;
-Sizin gibi birkaç hoca daha olsa idi, İslamiyet bütün doğu’yu bu arada Japonyayıda fetheder di.
ESERLERİ
Mir’at-ül-İslam(İslam aynası),İslam yolu,İslam çağırı,Din-i İslamda Müskirat,Frenk Mukallitliği(asılmasına sebeb olan eser)Atıf hoca herhangi ezberci bir şeriat adamı değil,din öfke ve hamlesine sahip,som bir şahsiyettir ve böylelerinin yaşatılması,girişilecek bazı işler bakımından çok korkulu.N.F.K. sayfa 92
Atıf Hoca Giresunda İstiklal Mahkemesi Önüne çıkarıldı.İsnat edilecek hiçbir suç bulunamadı.Mahkeme üyelerinden birisi şu beyanda bulundu.
-Alim ve fazıl bir din adamını türlü eziyetlere sokup boş yere buraya göndermişler.!.Ortada itham sebebi sayılabilecek hiçbir şey yok.
Hoca mahkeme üyeleri ile aynı vapurda istanbula gönderildi.Ama evine değil Polis müdürlüğüne teslim edilmek şartı ile.Sonra Hoca yı İstiklal mahkemelerinin en zalim i olan kel ali namı ile maruf Ali Çetinkayanın başkanlık ettiği mahkemeye sevkedilir.
Reis sorar.Eseri bastırmadan evvel kimseden izin istedin mi?
-Bu suale bilhassa evet demek isterim.Hem de şuna buna değil,resmi makamlara gösterdim.Eserden 8 nüsha kopya ettim.2 nüshasını İstanbul Maarif Müdürlüğü ile Matbuat Umum Müdürlüğüne gönderdim.Okudular tetkik ettiler.ve sonunda beni tebrike karar verdiler.’’Hoca efendi, çok nazik ve mühüm bir mevzuata el atmışsınız,emekleriniz kutlu olsun,seni takdir ve tebrik ederiz’’ dediler.Üsul olarak ra eserin resmi neşir müsaadesini verdiler.
.
Hoca devam eder.
Bu eser intişar ettiği zaman bir gazete aleyhimde bazı yazılar yazmış,bana hakaret etmiş.Ben de bu gazateyi mahkemeye verdim.Aleyhimdeki yazıların hedefi,eserimin zararlı ve zehirleyici olduğudur.Mahkeme heyeti kitabın zararlı olmadığını,hakaretin ise vaki olduğunu kabul ederek gazeteyi nakdi cezaya çarptırdı.Karar dosyamdadır.Lüzüm var ise mahkemeden sorulabilir.
Şapka kanunundan önce yazılmış bu eser,yayınına hükümetten izin almış ve zararsızlığı mahkeme kararı ile ayan beyan ortadadır.Bu durum mahkeme heyetini böyle bir eseri nasıl suçlayacağız suali üstünde uzun uzun düşündürür.Mutlak beraati gereken Atıf Hoca nın mutlak surette nasıl alınacağı düşünülmektedir.
Hocanın müdafaası o kadar kesin,mantıklı ve resmi delillere bağlıdır ki.Beraat ettirmeyip asmak için
-Halis dindar olmak kabahati yüzünden asılacaksın.
Demekten başka çare yok gibidir.
Ve buzağı ararcasına memleketten kaçar kitapçı varsa toplanır mahkemeye.hepsinede standart soru.
Atıf hoca yı tanırmısın?bu kitaptan kaç tane sattın?şapka kanunundan sonramı sattın öncemi sattın?
Hoca artık sürüp giden celselerden sıkılmış olsaki söz ister.
-Reis bey Müsaade buyurursanız mahkemenin işini kolaylaştıracak ve bir itiraf halinde cürmümü tesbit edeyim.
Kel Ali hiçbir delil bulamamaktan kıvranırken itiraf deyince gözleri açılır ve atılır.
-Söyleyiniz.
-Ben hamdolsun müslümanım.Biricik gayem de İslam hakikatlerini yaymak.Bu eğer bir suçsa,sabittir.Eser bu gayeyi güder,Buda sabittir.Fakat şapka kanunundan önce yazılmış ve kanundan sonra asla ortada görünmez.Buda sabittir.Şapka isyanını körükleyenlerle alakam olmadığıda sabittir.Eğer bu kadar sabit içinde beni mahkum edecek bir nokta var ise mahkeme hüküm vermekte serbesttir.Fakat illaki suçlu aramaya kalkışmak,tecelli eden bedehatlere göre boşuna zahmettir.
Mahkeme bu tarzda epey sürdü.
Sonra ara karar.-Müddei-yi Umumunin esas hakkında iddaasını okuması için mahkeme 2 şubat 1926 Salı gününe burakılmıştır.
Ve sanıklara hitap:
Siz de o güne kadar müdafaalarınızı hazırlarsınız.
Mahkemelerde hep genel usul savcı nın talep ettiği cezadan daha azı yada en fazla istediği cezanın aynısı verilirdi.Hele böyle yüksek bir mahkemede bu usul hep böyle sürmüştür.
-2 şubat Salı günü Müddei-yi Umumi(savcı)Necip Ali ayağa kalktı ve son iddaasını okudu.
-Şapka ve bu yüzden meydana gelen hadiselerin amirleri olmakla maznun bulunan eşhastan (şahıslardan)Babaeski sabık müftüsü Ali Rıza Hacanın idamına,İskilipli Atıf,Süleyman,Fettah,Tahir,Mesut,Saatçi Süleymen,Erzurumlulardan Osman,Mehmet,Telgraf Müdürü Halit,Yusuf Kenan hocanın üçer seneden az olmamak sureti ile hapsine.Tahir-ül Mevlevi ile ile 3 kişinin daha yurt içi sürgüne,Ömer Rızanın hudud dışına sürülmesine ve 6 kişiyede beraat.
Mahkeme Reis i sanıklara hitaben.
-Yarın müdafaalarınızı ve son sözleriniz dinlenecektir.
Atıf hoca Tahir-il Mevlevi ile aynı koğuşta kalıyor ve konuşuyorlardı.Melevi Haca ya idamdan kurtulduğunu tutuklu günleride göz önüne alınarak yakında serbest burakılacağını söylüyor;kendisi içinde memleketin her yeri bize sürgün zaten çok şükür diyor.
Hoca:henüz kararlar çıkmadı Allah bilir dedi ve yatsı namazından sonra müdafaa yazmaya koyuldular
Örf ve Adet ölçüleri dururkrn kılığı kanunla biçilmişhangi millet var bu dünyada? Şeyh Sait ten 5 ay sonra ‘ŞAPKA İKTİSADI’ adı altında şapka giymeyi mecburi kılan yasa çıkarılıyor.
Erzurum,giresun,Maraş,Kayseri,Konya vedaha bazı memleketlerde mazlum müslümanların acıklı direnmeleri başlıyor.
Erzurmda şapkayı istemeyiz,gevur kılığına girmeyiz diyenler vilayet binasına yürür.İstiklal mahkemesi kurulur ve 33 ceset sehbada.Rize de şapka istemeyiz diye vilayete yürüyenler ve istikla mahkemesi ve 8 şehit.sait hoca o gece mahkumları uyandırıp kalkın namaza duralım birkaç saat sonra Hakka kavuşacağız diyor.Asılanlar deniz kenarında bir çukura rastgele atılıyor ve üstleri kumlanıyor.cenazeler taşınmasın diyede askerler nöbetçi konuluyor.3-4 ay sonra cesetlerin gece taşınması şartı ile ailelere müsade ediliyor.ve müthiş manzara hiçbirinin cesedi çürümemiş ve hepsinin gözü kıbleye doğru.
Sivasta 32 İstiklal mahkemesi mahkumu.Maraştakilerin hepside ‘’Allah’a hamt olsun şapka giymeden ölüyoruz diyerek başlarını ipe uzatıyor.Memlekette bu sebeble tutuklanan 63 kişi Adanada köhne bir maraşlı mahkumun tabiri ile köpek bile barınmaz bir yere hapsedilmişler.
Şapka kurbanları,mazlumluğun ve şehitliğin en üst mertebesindedir.Şimdi sıra bu mertebenin fert planında en üst örneğine gelmiştir.İskilipli Atıf Hoca.
Atıf hoca Şeyh sait ten sonra yüz bulan recim tarafından kavun koklar gibi din koklayıp din kokusu aldığı adamların başında gelir.Hocanın hayatı baştan başa macera ve çile doludur.Temsil ettiği parlak dini şahsiyet Her devrin ‘’din allerjisi’’ belirten hareketlerini Atıf hoca ya yönelttiği için ilk tutuklanışı meşrutiyetin başında ve Mahmut Şevket Paşa suikastı şüpheliler kadrosu içindedir.Donanma cemiyetine yardım eden İttihatçıları öven Atıf Hoca ‘’Zalime yardım edene Allah aynı zalimi musallat eder.’’mealindeki hadis gereğince İttihatcıların zulmüne uğramış ve sinop kalesine sürgüne gönderilmiştir.Oradan Çorum,Boğazlıyan ve Sungurluya sürgün edilen Atıf Hoca Afedersiniz,bir yanlışlık oldu hitabı ile serbest burakılmıştır.
Birde mükafaat olarak İptidai Dahil Medresesi Umum müdiri olarak atanıyor.Medrese öyle ünlenir ki yabancılar dahi medresenin manevi manzarasına hayran kalır.Amerikan elçiliğinden bir gurup Hoca yı ziyaret eder.İslam hakkında sorular sorar ve sohbet ederler.Gruptan yaşlı bir amerikalı
- Keşke genç olsaydım da talebeniz sıfatı ile yanınızda kalsaydım.Sizden feyz alsaydım.
- Meşhur bir italyan müşteşriki şeyhulislamlık ta n bazı suallere cevap ister.Onu Atıf hocaya yollarlar.sohbet sonunda italyan:
Ben Arap ve Hint memleketlerini gezdim ve birçok din alimi ile görüştüm.Hiçbiri beni sizin kadar doyuramadı.
Birçok memleketten gelip Hoca yı ziyaret ederlerdi müslümanlar ve hatta kırım müslümanları reisi istanbul agelmiş.Kırımdaki dini müesseselerin ıslahı işini sunmuş Atıf Hocada cevap her zamanki gibi:
- Vatanımdan ayrılmam.İslami kalkınma davasının ilk merkezi Türkiye dir.Başka bir yerde olamaz.
Teali-i İslam(İslamın yükselişi) cemiyetini Atıf Hoca kurmuş ve izmirin işgaline ilk tepkiyi bu cemiyet vermiştir.Atıf Hoca ve gurubu İstanbuldaki İtilaf devletleri mümessilliğine giderek,
-Kötü politika yüzünden zebun düşmüş bir milletin zaafını bu dereceye kadar istismar etmek, hiçbir din ve insaf ölçüsüne sığdırılamaz!Gayeniz,Türk milletinin şahsında İslam’a darbe vurmaksa bunu açıkça bildiriniz ki,biz de ona göre başımızın çaresine bakalım.
Japonya büyükelçisi Baron Uşida İstanbula ayak basar basmaz resmi ziyaretlerin ardından ünü japonyaya varan Hoca yı ziyaret eder ve çıkarken;
-Sizin gibi birkaç hoca daha olsa idi, İslamiyet bütün doğu’yu bu arada Japonyayıda fetheder di.
ESERLERİ
Mir’at-ül-İslam(İslam aynası),İslam yolu,İslam çağırı,Din-i İslamda Müskirat,Frenk Mukallitliği(asılmasına sebeb olan eser)Atıf hoca herhangi ezberci bir şeriat adamı değil,din öfke ve hamlesine sahip,som bir şahsiyettir ve böylelerinin yaşatılması,girişilecek bazı işler bakımından çok korkulu.N.F.K. sayfa 92
Atıf Hoca Giresunda İstiklal Mahkemesi Önüne çıkarıldı.İsnat edilecek hiçbir suç bulunamadı.Mahkeme üyelerinden birisi şu beyanda bulundu.
-Alim ve fazıl bir din adamını türlü eziyetlere sokup boş yere buraya göndermişler.!.Ortada itham sebebi sayılabilecek hiçbir şey yok.
Hoca mahkeme üyeleri ile aynı vapurda istanbula gönderildi.Ama evine değil Polis müdürlüğüne teslim edilmek şartı ile.Sonra Hoca yı İstiklal mahkemelerinin en zalim i olan kel ali namı ile maruf Ali Çetinkayanın başkanlık ettiği mahkemeye sevkedilir.
Reis sorar.Eseri bastırmadan evvel kimseden izin istedin mi?
-Bu suale bilhassa evet demek isterim.Hem de şuna buna değil,resmi makamlara gösterdim.Eserden 8 nüsha kopya ettim.2 nüshasını İstanbul Maarif Müdürlüğü ile Matbuat Umum Müdürlüğüne gönderdim.Okudular tetkik ettiler.ve sonunda beni tebrike karar verdiler.’’Hoca efendi, çok nazik ve mühüm bir mevzuata el atmışsınız,emekleriniz kutlu olsun,seni takdir ve tebrik ederiz’’ dediler.Üsul olarak ra eserin resmi neşir müsaadesini verdiler.
.
Hoca devam eder.
Bu eser intişar ettiği zaman bir gazete aleyhimde bazı yazılar yazmış,bana hakaret etmiş.Ben de bu gazateyi mahkemeye verdim.Aleyhimdeki yazıların hedefi,eserimin zararlı ve zehirleyici olduğudur.Mahkeme heyeti kitabın zararlı olmadığını,hakaretin ise vaki olduğunu kabul ederek gazeteyi nakdi cezaya çarptırdı.Karar dosyamdadır.Lüzüm var ise mahkemeden sorulabilir.
Şapka kanunundan önce yazılmış bu eser,yayınına hükümetten izin almış ve zararsızlığı mahkeme kararı ile ayan beyan ortadadır.Bu durum mahkeme heyetini böyle bir eseri nasıl suçlayacağız suali üstünde uzun uzun düşündürür.Mutlak beraati gereken Atıf Hoca nın mutlak surette nasıl alınacağı düşünülmektedir.
Hocanın müdafaası o kadar kesin,mantıklı ve resmi delillere bağlıdır ki.Beraat ettirmeyip asmak için
-Halis dindar olmak kabahati yüzünden asılacaksın.
Demekten başka çare yok gibidir.
Ve buzağı ararcasına memleketten kaçar kitapçı varsa toplanır mahkemeye.hepsinede standart soru.
Atıf hoca yı tanırmısın?bu kitaptan kaç tane sattın?şapka kanunundan sonramı sattın öncemi sattın?
Hoca artık sürüp giden celselerden sıkılmış olsaki söz ister.
-Reis bey Müsaade buyurursanız mahkemenin işini kolaylaştıracak ve bir itiraf halinde cürmümü tesbit edeyim.
Kel Ali hiçbir delil bulamamaktan kıvranırken itiraf deyince gözleri açılır ve atılır.
-Söyleyiniz.
-Ben hamdolsun müslümanım.Biricik gayem de İslam hakikatlerini yaymak.Bu eğer bir suçsa,sabittir.Eser bu gayeyi güder,Buda sabittir.Fakat şapka kanunundan önce yazılmış ve kanundan sonra asla ortada görünmez.Buda sabittir.Şapka isyanını körükleyenlerle alakam olmadığıda sabittir.Eğer bu kadar sabit içinde beni mahkum edecek bir nokta var ise mahkeme hüküm vermekte serbesttir.Fakat illaki suçlu aramaya kalkışmak,tecelli eden bedehatlere göre boşuna zahmettir.
Mahkeme bu tarzda epey sürdü.
Sonra ara karar.-Müddei-yi Umumunin esas hakkında iddaasını okuması için mahkeme 2 şubat 1926 Salı gününe burakılmıştır.
Ve sanıklara hitap:
Siz de o güne kadar müdafaalarınızı hazırlarsınız.
Mahkemelerde hep genel usul savcı nın talep ettiği cezadan daha azı yada en fazla istediği cezanın aynısı verilirdi.Hele böyle yüksek bir mahkemede bu usul hep böyle sürmüştür.
-2 şubat Salı günü Müddei-yi Umumi(savcı)Necip Ali ayağa kalktı ve son iddaasını okudu.
-Şapka ve bu yüzden meydana gelen hadiselerin amirleri olmakla maznun bulunan eşhastan (şahıslardan)Babaeski sabık müftüsü Ali Rıza Hacanın idamına,İskilipli Atıf,Süleyman,Fettah,Tahir,Mesut,Saatçi Süleymen,Erzurumlulardan Osman,Mehmet,Telgraf Müdürü Halit,Yusuf Kenan hocanın üçer seneden az olmamak sureti ile hapsine.Tahir-ül Mevlevi ile ile 3 kişinin daha yurt içi sürgüne,Ömer Rızanın hudud dışına sürülmesine ve 6 kişiyede beraat.
Mahkeme Reis i sanıklara hitaben.
-Yarın müdafaalarınızı ve son sözleriniz dinlenecektir.
Atıf hoca Tahir-il Mevlevi ile aynı koğuşta kalıyor ve konuşuyorlardı.Melevi Haca ya idamdan kurtulduğunu tutuklu günleride göz önüne alınarak yakında serbest burakılacağını söylüyor;kendisi içinde memleketin her yeri bize sürgün zaten çok şükür diyor.
Hoca:henüz kararlar çıkmadı Allah bilir dedi ve yatsı namazından sonra müdafaa yazmaya koyuldular