*ibrahiMeltem*
Bayan Üye
...Dilimde Unuttuğum Terim...
hecelerde kaldı gitme deyişlerim
kalemim artık ayrılığa endeksli
tutmuyor yüreğim hiçbir sitemi
zaman yaşlanıyor
bedenimde ıslaklık kaygısı
gidişine değil ahlarım,
korkularım yarınsız kalmaya
şimdi ufuksuz hücremde hasretinle yanıyor çocukluğum
adını unuttuğum yanlarım geliyor aklıma
örneğin sevmişliğim,
örneğin sevilmişliğim
kendime inanmışlığım vardı
şimdi kendimde değilim
hatırıma düşüyor bazen ismini unuttuğum hallerim
ben, senden önceleri güçlüydüm, yürekli
kaç gecede sabaha vardı gözlerim bilemezsin
uykularımda bulanıklık
gözlerimde savaş hali
ne zaman özlesem seni
bu ev yeniden cehenneme dönüyor
evi sel basıyor, üzerime depremler çöküyor..
dilimde savaşlardan arta kalan bir terim
adı “tebessüm”
biliyor musun bu senden kalan tek hatıram
tebessüm,
seni unutturan ..
bilmediğim bir tat gülebilmek
o nasıl bir duyguydu öyle?
iç ferahlatırdı
gözleri parlatır
yüzlerde güller açtırırdı
nasıl bir şeydi öyle unuttuğum
sayıkladığım ismiyle bir tebessüm ..
şimdi neleri özlüyorum bir bilsen
her şey özlenebilir aslında hayatta
örneğin bir anne bir baba veya vatan
veya toprak altında yatan
özlemek ne garip şey tebessüm etmeyi
özlemek ne acı şey öyle gülebilmeyi
biliyor musun çok acıdı canım
ağır gelen unutmuş olman
hak etmedim bu yaşananları
seni suçlamıyorum
suçu olan aramızdaki zaman
yetmedi zaman yeşermemize
sen hep bana erken geldin
bense hep sana geç kaldım ..
hiç aklıma gelmezdi
bir zaman gelecek ve ben yıkıntılar arasında yok olacağım
mide sancılarıyla sabahlara uyanacağım
kahrolacağım bir göz uğruna
hatta gülmeyi unutacağım ..
bugün yeni bir şey öğrendim
her şey olabiliyormuş demek
demek sende gidebiliyormuşsun
demek bende yarım kalabiliyormuşum..
özledim
sevmelerden arta kalan hasret tadı beklentileri
özlüyorum ölesiye
ve bu özlem öyle ağır geldi ki
adam gibi hasretleri arar oldum..
alıştım artık
nefes nefes tükenmelere
sağanak sağanak yağmalara..
alıştım artık kalıntılarda izlerini aramaya
yıkılmış şehir yollarında gidenleri beklemeye
gittin
ardına bakmadan
aldırmadan ağrılarıma
gitme deyişlerime aldanmadan gittin
senden ayrı çok acılar çektim
nice otellerde konakladım
adı hasret olan, olağanca acıtan ağrılarım oldu benim
her gün sonunda ayrı bir hikayeye gömüldüm
takvim yapraklarını koparmayı kestim
zaman kendi kendine akıyor
ben artık kendimden geçtim ..
şimdi seni yazıyorum bir şiire
bilmediğim ifadelerle
tanımlanmamış kelimelerle
seni yazıyorum bir şiire
tarihe, beyaz sayfalara kara darbelerle
seni yazıyorum sonsuzluğa, yarınsızlığa, bitirimsizliğe
.. yettiremiyorum ..
hecelerde kaldı gitme deyişlerim
kalemim artık ayrılığa endeksli
tutmuyor yüreğim hiçbir sitemi
zaman yaşlanıyor
bedenimde ıslaklık kaygısı
gidişine değil ahlarım,
korkularım yarınsız kalmaya
şimdi ufuksuz hücremde hasretinle yanıyor çocukluğum
adını unuttuğum yanlarım geliyor aklıma
örneğin sevmişliğim,
örneğin sevilmişliğim
kendime inanmışlığım vardı
şimdi kendimde değilim
hatırıma düşüyor bazen ismini unuttuğum hallerim
ben, senden önceleri güçlüydüm, yürekli
kaç gecede sabaha vardı gözlerim bilemezsin
uykularımda bulanıklık
gözlerimde savaş hali
ne zaman özlesem seni
bu ev yeniden cehenneme dönüyor
evi sel basıyor, üzerime depremler çöküyor..
dilimde savaşlardan arta kalan bir terim
adı “tebessüm”
biliyor musun bu senden kalan tek hatıram
tebessüm,
seni unutturan ..
bilmediğim bir tat gülebilmek
o nasıl bir duyguydu öyle?
iç ferahlatırdı
gözleri parlatır
yüzlerde güller açtırırdı
nasıl bir şeydi öyle unuttuğum
sayıkladığım ismiyle bir tebessüm ..
şimdi neleri özlüyorum bir bilsen
her şey özlenebilir aslında hayatta
örneğin bir anne bir baba veya vatan
veya toprak altında yatan
özlemek ne garip şey tebessüm etmeyi
özlemek ne acı şey öyle gülebilmeyi
biliyor musun çok acıdı canım
ağır gelen unutmuş olman
hak etmedim bu yaşananları
seni suçlamıyorum
suçu olan aramızdaki zaman
yetmedi zaman yeşermemize
sen hep bana erken geldin
bense hep sana geç kaldım ..
hiç aklıma gelmezdi
bir zaman gelecek ve ben yıkıntılar arasında yok olacağım
mide sancılarıyla sabahlara uyanacağım
kahrolacağım bir göz uğruna
hatta gülmeyi unutacağım ..
bugün yeni bir şey öğrendim
her şey olabiliyormuş demek
demek sende gidebiliyormuşsun
demek bende yarım kalabiliyormuşum..
özledim
sevmelerden arta kalan hasret tadı beklentileri
özlüyorum ölesiye
ve bu özlem öyle ağır geldi ki
adam gibi hasretleri arar oldum..
alıştım artık
nefes nefes tükenmelere
sağanak sağanak yağmalara..
alıştım artık kalıntılarda izlerini aramaya
yıkılmış şehir yollarında gidenleri beklemeye
gittin
ardına bakmadan
aldırmadan ağrılarıma
gitme deyişlerime aldanmadan gittin
senden ayrı çok acılar çektim
nice otellerde konakladım
adı hasret olan, olağanca acıtan ağrılarım oldu benim
her gün sonunda ayrı bir hikayeye gömüldüm
takvim yapraklarını koparmayı kestim
zaman kendi kendine akıyor
ben artık kendimden geçtim ..
şimdi seni yazıyorum bir şiire
bilmediğim ifadelerle
tanımlanmamış kelimelerle
seni yazıyorum bir şiire
tarihe, beyaz sayfalara kara darbelerle
seni yazıyorum sonsuzluğa, yarınsızlığa, bitirimsizliğe
.. yettiremiyorum ..