ashli
Bayan Üye
DEVRİMCİ KİMDİR?
Devrime şuurla katılan insan, devrimcidir. Devrime şuurla katılmak, onun amaçlarını bilmek, benimsemek ve o amaçlarla çelişmeyen biçimde davranmak demektir.
Devrimci rasyonel bir insandır; dolayısıyla mistisizm düşmanıdır: duyu organlarıyla, aklıyla muteber kılamadığı, delilsiz hiç bir iddiaya inanmaz; şuurumuz dışında bir gerçeklik mevcut olduğunu, bunu duyu organları ve akli süreçlerle mükemmelen kavramanın mümkün olduğunu, fakat bunun hiç bir kestirme yolunun (her şeye kadir bir`devrimci teori') olmadığını bilir.
Devrimci; çabasının merkezini, "Toplum", "Sınıf", "Devlet","Sosyalizm" gibi her tarafa çekilebilecek mistik kavramlar değil, fert olarak insan yapar. Rasyonel bir insan olduğu için gerçeği algılamakta kullandığı alet, heyecan değil akıldır. Heyecanlarının, arzularının nesnesinin kimliğini tam tespit etmeden bir şey istemez: "Ben Devrim istiyorum, onun için Devrim lazım!" demez, "Ben şunu istiyorum, onun için Devrim lazım." der.
Devrimci bağımsızdır: aklın süzgeçinden geçmeden, gelenek, moda, usul, slogan olmuş her şeyi reddeder; kendi bağımsız yargısından başka hiç bir ‘usta’, ‘otorite’ tanımaz; uğradığı muhalefetin alabileceği şekiller ne olursa olsun, yaratıcı faaliyetlerinde bir bütünlük sağlamaya çalışır. Sadece hakikate sadıktır: müşahade edilmiş ve kendi kanaatleriyle çelişen olguları görmezden gelmez, kendi inançlarına uydurmak için bükmez, hakikati yeniden yazmaz; olguların talep ettiği doğrultuda düşüncelerinde en radikal değişiklikleri gerçekleştirebilir.
Devrimci asiden farklıdır. Asi, kendi hakkı yenmişlik sanrısına tepki olarak devrime katılıp, yıkmak istediği despotun tahtına geçmekten başka bir arzusu olmayan, otoriteye karşı davranıp, otoritenin tabiatındaki hastalıkları sorgulamayan insandır.
Devrimci fanatik değildir. Fanatik, kendine duyduğu marazi sevgiden (narsisizm) ya da aklını icra etmede gösterdiği isteksizlikten dolayı dış dünyayla irtibatını kaybetmiş olan, bu yüzden duyduğu korku ve yalnızlıktan bir kaçış olarak vücuden yada fikren katıldığı bir tekkenin doğmalarından başka hiç bir ‘hakikat’ tanımayan insandır.
Devrimci, devrimi pratik yaratıcılik alanı olarak değil, satranç, matematik, teorik bilimler gibi teorik hayal gücü alanı zanneden fildişi kule entellektüeli değildir. Politik düşünce, dolayısıyla devrimcilik, var olmayanı görmemek ve gereğinde davranmak üzere var olanı görmek kabiliyetinin öğrenilmesiyle başlar.
Devrimci nihilist değildir. Nihilizm, hiçbir tanımlanmış yenilik önermeden sırf yıkım öneren sorumsuzluktur. Devrim her şeyi yıkmak ve yoktan var etmek değildir; varolan toplumsal malzemenin yeni ve ileri biçimlerde tekrar düzenlenmesi demektir; dolayısıyla yenilik yaratmak yanında, varolanı korumak gibi bir görevi de vardır. Devrimin yıkacağı şey, esasen zihinlerde olacaktır: hurafeler, mitler, köhnemış gelenekler, önyargılar, bilim gibi geçinen ideolojiler. Bu yıkım zorla değil, rasyonel ve insancı bir felsefenin, sahtelerinin yerine, ikna yoluyla geçmesiyle gerçekleşecektir.
Devrime şuurla katılan insan, devrimcidir. Devrime şuurla katılmak, onun amaçlarını bilmek, benimsemek ve o amaçlarla çelişmeyen biçimde davranmak demektir.
Devrimci rasyonel bir insandır; dolayısıyla mistisizm düşmanıdır: duyu organlarıyla, aklıyla muteber kılamadığı, delilsiz hiç bir iddiaya inanmaz; şuurumuz dışında bir gerçeklik mevcut olduğunu, bunu duyu organları ve akli süreçlerle mükemmelen kavramanın mümkün olduğunu, fakat bunun hiç bir kestirme yolunun (her şeye kadir bir`devrimci teori') olmadığını bilir.
Devrimci; çabasının merkezini, "Toplum", "Sınıf", "Devlet","Sosyalizm" gibi her tarafa çekilebilecek mistik kavramlar değil, fert olarak insan yapar. Rasyonel bir insan olduğu için gerçeği algılamakta kullandığı alet, heyecan değil akıldır. Heyecanlarının, arzularının nesnesinin kimliğini tam tespit etmeden bir şey istemez: "Ben Devrim istiyorum, onun için Devrim lazım!" demez, "Ben şunu istiyorum, onun için Devrim lazım." der.
Devrimci bağımsızdır: aklın süzgeçinden geçmeden, gelenek, moda, usul, slogan olmuş her şeyi reddeder; kendi bağımsız yargısından başka hiç bir ‘usta’, ‘otorite’ tanımaz; uğradığı muhalefetin alabileceği şekiller ne olursa olsun, yaratıcı faaliyetlerinde bir bütünlük sağlamaya çalışır. Sadece hakikate sadıktır: müşahade edilmiş ve kendi kanaatleriyle çelişen olguları görmezden gelmez, kendi inançlarına uydurmak için bükmez, hakikati yeniden yazmaz; olguların talep ettiği doğrultuda düşüncelerinde en radikal değişiklikleri gerçekleştirebilir.
Devrimci asiden farklıdır. Asi, kendi hakkı yenmişlik sanrısına tepki olarak devrime katılıp, yıkmak istediği despotun tahtına geçmekten başka bir arzusu olmayan, otoriteye karşı davranıp, otoritenin tabiatındaki hastalıkları sorgulamayan insandır.
Devrimci fanatik değildir. Fanatik, kendine duyduğu marazi sevgiden (narsisizm) ya da aklını icra etmede gösterdiği isteksizlikten dolayı dış dünyayla irtibatını kaybetmiş olan, bu yüzden duyduğu korku ve yalnızlıktan bir kaçış olarak vücuden yada fikren katıldığı bir tekkenin doğmalarından başka hiç bir ‘hakikat’ tanımayan insandır.
Devrimci, devrimi pratik yaratıcılik alanı olarak değil, satranç, matematik, teorik bilimler gibi teorik hayal gücü alanı zanneden fildişi kule entellektüeli değildir. Politik düşünce, dolayısıyla devrimcilik, var olmayanı görmemek ve gereğinde davranmak üzere var olanı görmek kabiliyetinin öğrenilmesiyle başlar.
Devrimci nihilist değildir. Nihilizm, hiçbir tanımlanmış yenilik önermeden sırf yıkım öneren sorumsuzluktur. Devrim her şeyi yıkmak ve yoktan var etmek değildir; varolan toplumsal malzemenin yeni ve ileri biçimlerde tekrar düzenlenmesi demektir; dolayısıyla yenilik yaratmak yanında, varolanı korumak gibi bir görevi de vardır. Devrimin yıkacağı şey, esasen zihinlerde olacaktır: hurafeler, mitler, köhnemış gelenekler, önyargılar, bilim gibi geçinen ideolojiler. Bu yıkım zorla değil, rasyonel ve insancı bir felsefenin, sahtelerinin yerine, ikna yoluyla geçmesiyle gerçekleşecektir.