Devam filmi çılgınlığı neye alamet?

LoKuMuM<3

Bayan Üye
532476_detay.jpg



Hollywood’un 2000’li yıllarında özellikle bir fikir ve senaryo kıtlığı yaşandı. Bunu bir çöküş olarak nitelemek mümkün aslında. Sektörde blockbuster dönemi olan 2011 yazında da üç boyutlu devam filmlerinin iyi iş yapması sebebiyle yükselişe geçen bu eğilimin daha çok örneğini göreceğiz belki. Ancak bu durumun New Line, Fox Searchlight, Lions Gate, Summit gibi şirketlerin sektör paylarını yükselterek ‘Alacakaranlık’ serisi gibi gişe bombaları ve “Milyoner” gibi Oscar sahibi filmleri daha çok çıkartmasına yol açacağı söylenebilir. Anlayacağınız çatırdayan Hollywood’un beş demirbaş şirketi olacak. Kendisi değil. Zira bağımsız şirketlerin yolunun açılmasıyla ve artmasıyla birlikte ABD’nin özellikle uluslararası alandaki pazar payı değişmeyecektir. Aksine kaliteli film oranı fazlalaşırken, bağımsız şirketlerin sektöre yatırdığı para da katlanacaktır. Bu doğrultuda küçük şirketler, zamanla büyük şirketleri tehdit eder hale gelebilir.

Sinema endüstrisinin esas gelirini elde ettiği tarihler her ülkede değişkenlik gösterir. Geri kalan periyodlar ise ulusal piyasanın ölü sezonu olarak adlandırılır. Bizde bu durum, sinema sezonu eylül-mayıs arasındaki periyoda sıkışmıştır. Çünkü yazın kimsenin sinemaya gitmediği gibi bir öngörü hakimdir piyasada. Sadece birazcık son dönemde ABD ile aynı tarihte vizyona giren blockbusterlarla birlikte bir rakam yükselmesi yaşandığı görülebiliyor.

Hollywood, yeniden çevrimlere ve devam filmlerine takıldı kaldı

Amerikan sinema endüstirisinde, yani nam-ı diğer Hollywood’da ise nisanın ortalarından başlayıp eylülün ortalarına kadar süren bir blockbuster dönemi vardır. Kasım ve aralık ayları ise Oscar için vizyona giren filmlerin yükseldiği zaman dilimini işaret eder. Bu doğrultuda da şirketlerin geride kalan aylara iyi iş yapmayacaklarını düşündükleri eserleri attıkları görülebilir. Yani büyük şirketlerin mantığı ‘Para mı kazandıracak?’ yoksa ‘Oscar mı getirecek?’ sorularına odaklı işler.

Ancak ilginçtir bu blockbuster adını verdiğimiz filmler genelde ya bir yeniden çevrimi, ya da bir devam filmi olmaya başladı son yıllarda. Şimdilerde ise yavaş yavaş ‘reboot’ (yeniden başlangıç) ile ‘prequel’ (önbölüm) gelenekleri aktif olmaya başladı. Aslında bu ikisi farklı yorumlarla mitlere yeni şeyler katabilirler. Bu sebeple de yeniden çevrim ve devam filmine göre daha özgünler.

Devam filmi oranı her geçen gün artıyor

Hadi yeniden çevrimi de bir kenara koyarsak devam filminin esas sebebi bir şirketin ürününden daha fazla kar etme mantığıyla alakalıdır tamamen. Yani sinemasal değil ticari bir tercihtir. Tamam iyi devam filmleri de vardır. Ancak genel anlamda baktığımızda bir ‘product’ yani ürün görürüz karşımızda. Oyuncaklar, DVD’ler, hediyelik eşyalar ve daha niceleriyle bu ticari ürünün pazarlandığı ve daha çok geri dönüş aldığı görülür devam filmleri arttıkça.

İlginçtir yıllar geçtikçe de devam filmi oranı fazlalaşıyor. 2008 yazında 7, 2009 yazında 10, 2010 yazında ise 8 devam filmi izledik (ya da izleyeceğiz). 2011 programına baktığımızda da şu an açıklandığı kadarıyla tam 12 devam filmi var, mart ayından başlayarak. Üstelik bunlar ikinci değil, dördüncü ve beşincisine dayanan bir film listesine de sahipler işin daha da ilginci.

Üç boyut aşkı dinince devam filmi oranı da azalacaktır

Aslında seri üretimdeki bu artış, tamamen devam filmlerini üç boyutlu teknoloji ile pazarlayıp eldeki ürünü bir de o açıdan çalıştırmakla alakalı. Örneğin geçen yaz vizyona giren “Son Durak 4” (“The Final Destination”, 2009), “Buz Devri 3” (“Ice Age 3: Dawn of the Dinosaurs”, 2009), “Müzede Bir Gece 2” (“Night at the Museum 2: Battle of the Smithsonians”, 2009), serilerin ilk üç boyutlu ayakları idiler ve ilk filmlerine göre daha yüksek gelir getirdiler.

Önümüzdeki sezon ise bu geleneğe “Transformers 3”, “Karayip Korsanları 4” (“Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides”), “Arabalar 2” (“Cars 2”) ve “Son Durak 5”in (“Final Destination 5”) ayak uydurduğunu görebileceğiz.

‘Yeniden başlangıç’lar yasaklanmalı, ‘önbölüm’lerin önü açılmalı

Tabii olay sadece üç boyutlu meselesinden ziyade biraz da Hollywood’un artık özgünlük sıkıntısı yaşamasında. Öyle ki “Köstebek” (“The Departed”, 2006) gibi bir Hong Kong filminin yeniden çevriminin Oscar aldığı bir ortam var şu sıralar. Bu sebeple de bağımsız filmler de Oscar’larda öne çıkmaya başladı. Bir bakıma büyük şirketlerin Oscar’lık kaliteli projeleri birkaç yönetmenin ürünleri haricinde çıkarmasının zorlaştığı bir dönem yaşıyoruz.

Oscar yarışında, ödül töreninin öne çekilen tarihiyle birlikte bağımsızların daha öne çıkarılması bu durumun ana sebebi. Bu konuda da “Çarpışma”yı (“Crash”, 2004) bir milat olarak görebiliriz. Onun sonrasında tamamen bağımsız şirketlerin öne çıktığı görülüyor. Zaten şirketler de bu doğrultuda filmler üretiyorlar.

“Kara Şövalye”nin etkisinin bu kadar negatif olacağını kim bilebilirdi ki?

Bu nedenle de artık devam filmine para ödeyip gelir elde etmek ana araç haline geldi Universal, Warner, Fox, Paramount, Sony Pictures gibi büyük stüdyolar için. Bu durumun sonucunda ‘reboot’ ve ‘prequel’ kavramları da yavaş yavaş devreye girmeye başladı.

Aslında ‘yeniden başlangıç’, belki de Warner’ın projesi “Kara Şövalye”nin (“The Dark Knight”, 2008) çok önemsenmesi sayesinde Batman serisinin patlamasıyla sinema literatürüne giren bir kavram. Bu sebeple ‘Daha neler üretecekler bakalım!’ endişesiyle beklemekteyiz şu sıralar, ki Sony Pictures bu mantığa uygun bir “Örümcek Adam” serisi için anlaşmaları dahi yaptı. Ancak bir şeyin aynısını, birkaç sene sonra farklı kadroyla yapmak cidden çok anormal bir fikir tıkanıklığı belirtisi!

Devam filmi fazlalığı bağımsız şirketlerin yükselmesine yol açacaktır

Ancak Hollywood devam filmi de, yeniden çevrim de, reboot da, önbölüm de çekse sektör payını kaybetmeyecektir. Sadece aşırı ‘ticari’ ruhunu daha da uçlara taşıyabilir tek tehlike bu. Ancak sözünü ettiğimiz bağımsızların da bu durum karşısında yolu açık olması şirketlerin şu an var olan bağımsız kollarına yenilerini eklemelerine yol açabilir. Bu da yine Amerikan bağımsız sinemasının lehine bir hareket.

Yani bu ‘devam filmi yazları’nın sürmesinin Amerikan sinemasına herhangi bir zararı yok. Evet görünüşte bir fikir ve senaryo kıtlığı var gibi gözüküyor. Ancak esas olarak sistemin içindeki hareketlenme daha farklı işliyor. Zira zamanında New Line’ın ‘Yüzüklerin Efendisi’ (‘Lord of the Rings’) serisinde olduğu gibi Summit de ‘Alacakaranlık’ (‘Twilight’) serisi ile voliyi vurabiliyor fark yaratıp... Bağımsız şirketler ile büyük şirketler yer değiştirebilir mi peki? Bunu zaman gösterecek...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst