'hayaL
Bayan Üye
Bir çingene atasözü, "eğri yolda düz yürünmez" der. Maalesef engelliler adına konuşan STK'lar, kanaat önderleri yıllardır "eğri yolda düz" yürümeye çalışıyor. Engellilerin yaşadığı sorunlar ve çözüm yolları belli. Bu sorun ve çözüm yollarını bulmak için, ne dünyayı yeniden keşfetmemiz gerekir, nede bu sorunların neler olduğunu uzun uzadıya araştırmamız.
Yapılacak tek ve yegane şey, dünyanın uygar ülkelerinde engelliler adına yapılan, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel iyleştirmelerin neler olduğuna bakıp, gerek görülürse bazı uygulamaları Türkiye'ye özgü revize ederek uygulamak. Hal böyle iken, bizdeki STK'lar kanaat önderleri devlete bunların neden yapılmadığını sormak yerine detaylara takılıp en son konuşulması gereken şeyleri sanki engellilerin tüm dertleri bitmişte o kalmış gibi konuşur tartışır hale geldiler.
Üzülerek görüyorumki, benim ve pek çok engelli için sadece bir detay olan, engellilere "engelli mi, özürlü mü yoksa sakat mı" diye hitap edilmesi gerektiğini, hangisinin doğru olup olmadığını heraretli şekilde tartışır oldular. Kerameti kendinden menkul bu zevatlar kendi kısır zekalarınca "dil bilimciliğe" soyunmuşlar. Elbetteki bu konuya dair söylenecek bir söz varsa o sözü ilk söylemesi gereken grup bizleri temsil eden STK ve kanaat önderleridir. Ancak Türkiye'nin şu anki durumunda bu tartışmayı yapacak en son kişiler yine o STK ve kanaat önderleri olmalıdır. Herşeyin bir yeri, bir zamanı vardır. Moda deyimiyle "konjonktür*" uygun olmalı. Bu aşamada bu tartışmalara girmek "evde yangın varken, bahcede piknik yapmaya" benzer.
Sadece bir detay olan bu ve benzeri tartışmalar "suni gündemlerle" engellilere olan farkındalığın saptırılmasını, olması gereken mecradan çıkarak, çözüme giden yolun iyice eğrilmesine neden olmaktan başka bir şeye yaramaz. Unutmayın detaylara takılan insanlar bütünü göremez. Bütünü göremeyen insanlar asla doğru tesbitlerde bulunup, izlenmesi gereken yolun rotasını çizemez.
*konjonktür; ekonomik, sosyal, politik alanlarda istatistiklerden, olgulardan, nesnel durumlardan yararlanarak olayların gelecekteki gelişimiyle ilgili tahmin.
Bir ülkenin ekonomik durumunu belirleyen öğelerin tümü.
Yapılacak tek ve yegane şey, dünyanın uygar ülkelerinde engelliler adına yapılan, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel iyleştirmelerin neler olduğuna bakıp, gerek görülürse bazı uygulamaları Türkiye'ye özgü revize ederek uygulamak. Hal böyle iken, bizdeki STK'lar kanaat önderleri devlete bunların neden yapılmadığını sormak yerine detaylara takılıp en son konuşulması gereken şeyleri sanki engellilerin tüm dertleri bitmişte o kalmış gibi konuşur tartışır hale geldiler.
Üzülerek görüyorumki, benim ve pek çok engelli için sadece bir detay olan, engellilere "engelli mi, özürlü mü yoksa sakat mı" diye hitap edilmesi gerektiğini, hangisinin doğru olup olmadığını heraretli şekilde tartışır oldular. Kerameti kendinden menkul bu zevatlar kendi kısır zekalarınca "dil bilimciliğe" soyunmuşlar. Elbetteki bu konuya dair söylenecek bir söz varsa o sözü ilk söylemesi gereken grup bizleri temsil eden STK ve kanaat önderleridir. Ancak Türkiye'nin şu anki durumunda bu tartışmayı yapacak en son kişiler yine o STK ve kanaat önderleri olmalıdır. Herşeyin bir yeri, bir zamanı vardır. Moda deyimiyle "konjonktür*" uygun olmalı. Bu aşamada bu tartışmalara girmek "evde yangın varken, bahcede piknik yapmaya" benzer.
Sadece bir detay olan bu ve benzeri tartışmalar "suni gündemlerle" engellilere olan farkındalığın saptırılmasını, olması gereken mecradan çıkarak, çözüme giden yolun iyice eğrilmesine neden olmaktan başka bir şeye yaramaz. Unutmayın detaylara takılan insanlar bütünü göremez. Bütünü göremeyen insanlar asla doğru tesbitlerde bulunup, izlenmesi gereken yolun rotasını çizemez.
*konjonktür; ekonomik, sosyal, politik alanlarda istatistiklerden, olgulardan, nesnel durumlardan yararlanarak olayların gelecekteki gelişimiyle ilgili tahmin.
Bir ülkenin ekonomik durumunu belirleyen öğelerin tümü.