DEPRESYON nedir, nasıl olusur, belirtileri, tedavisi, testi

-oZKan-

Ceo
Admin
En az iki haftalık süre içerisinde aşağıdaki belirtilerden en az beşi sizde varsa DEPRESYON sorgulanmalıdır.

*Çökkün bir ruh hali, ilgi kaybı ya da yaptıklarından zevk alamama,
*Günlük iş ve gücünü yapamama,günlük işlere karşı isteksizlik,
*Perhiz yapmadığı halde aşırı kilo kaybetme ya da kilo alma (Bir ayda vücut ağırlığının %5 inden fazlasını alma ya da verme) İştah kaybı ya da aşırı iştah.
*Hemen her gün aşırı uyma ya da uykusuzluk,
*Sıkıntı huzursuzluk yerinde duramama,
*Kendini yorgun bitkin halsiz hissetme (enerjisi çekilmiş gibi hissetme)
*Kendini değersiz aşağılık ya da suçlu gibi hissetme
*Dikkatini bir noktaya toplayamama
*Cinsel istekte aşırı azalma ya da istek kaybı.

Halk arasında sıkıntı ile giden bütün hastalıklar depresyon olarak adlandırılmaktadır. Ancak depresyon bunların hepsinin ötesinde özel bir durumdur. Yukarıda saydığımız belirtilerin hepsinin herkeste görülmesi beklenmez. Önemli olan bu belirtilerin kişinin sosyal mesleki ve insani ilişkilerinin ne kadar etkilendiğidir. İş güç yapamayan insani ilişkilerini sürdürmekte zorlanmaya başlayan bir kişi hastalık sınırlarını zorlamaya başlamış birisi demektir. Çünkü depresyonun da kendi içerisinde basamakları vardır. En ağırından Majör depresyonla depressif yakınmaları olan bir kişi arasında dağlar kadar fark vardır. Ancak her ikisi de sonuçta birbirine dönüşebilir.

Sayılan belirtiler içerisinde birbirine zıt görünen belirtiler olmakla birlikte depresyonun farklı alt tiplerinin ayrımı ancak uzman bir gözle ve belirtilerin tümü birlikte değerlendirildiğinde olacak bir iştir. Etrafınızdaki herhangi birinde bu belirtiler varsa ve günlük hayatını etkiliyorsa bu kişi depresyonda olabilir dikkatli olun. Bu belirtiler herkeste zaman zaman olabilir. Dikkat etmek gereken en önemli iki noktayı tekrar hatırlatalım.

1-Belirtilerin süresi
2-Günlük yaşamı ne kadar etkiledikleri.

Tedavide iki ana prensip vardır.

1-İlaç tedavisi
2-Psikoterapi metotları.

Bu iki yöntem birlikte uygulandıklarında eni iyi cevaplar alınır. Bütün hastalık belirtileri geçtikten sonra yapılması gereken şey en az 6 ay daha ilaç kullanımı ve belirli aralarla psikiyatristinizle görüşmektir. Unutmayın bir kez depresyon geçirmek ikincisinin daha kolay gelmesine işarettir.

Depresyonun Tekrarı

Psikiyatrik hastalıklar doğaları gereği zaman zaman tekrarlama riskleri olan hastalıklardır. Ve daha önce depresyon gibi bir hastalık geçirmişseniz tekrarlar mı diye endişenizde haksız sayılmazsınız. Hiç hasta olmayan birinin hastalanması riski nasıl varsa daha önceden hastalanmış biri de hastalanabilir. Ancak risk biraz daha fazladır.

Bunu depresyon için değerlendirelim. Geçirilmiş bir atak varsa ve bu ilk ataksa, ailede hasta kimse yoksa bir daha hiç hastalanmama şansı % 50'dir. Eğer daha önce geçirilmiş hastalık 2 yıldan uzun sürmüşse daha sonra hastalanma riskimiz yüksek demektir. Tekrarlayan her hastalık atağı riskimizi artıracaktır. 1.derece akrabalarda (anne,baba,kardeşler gibi) hastalık varsa daha fazla risk altındasınız demektir.

Psikiyatrik rahatsızlıklar artık eskiye oranla çok daha iyi tedavi edilmektedir. Bu gerek ilaçların gelişmesi gerekse hastalıkların daha iyi öğrenilmesi ile alakalıdır. Yani artık hekimler bazı hastalıkları daha iyi öğrendiler ve daha iyi tedavi etmeyi başarabiliyorlar. Hastalıklar tedavi edilebilir risk altında olanlar daha dikkatli olursa tablo tam oluşmadan başvurduklarında daha kolay tedavi olurlar. Hastalık tekrarı için risk faktörleri:

Ailede başka bireylerde hastalık varlığı
Daha önceki hastalığın uzun sürmesi (2 yıl ve üzeri) ve zor tedavi edilmiş olması.
Daha önce birden fazla kez hastalık geçirmiş olmak.
Hastalık tekrarlamasını önlemenin en iyi yolu önceki atağı iyi tedavi etmektir. Bu yüzden tedavinizi kesmeden önce mutlaka hekiminize danışın.

Hazan Mevsimi

Yaklaşan sonbahar hangimizi hüzünlendirmez ki? Düşen sarı yapraklar çoğunlukla insanın içindeki hüzün duygusunun harekete geçirir . İnsanlar hayatlarında da benzer Sonbaharları yaşarlar. Şarkı sözlerinde de sonbaharın hüzün verici özelliği hep dile getirilmiştir.

Yalnız şarkı sözlerinde değil bilimsel araştırmalarda sonbahar ve ilk baharda Depresyon ve Mani gibi ruhsal rahatsızlıkların arttığını ortaya koymuştur. Özellikle çökkün duygulanım(Yani mutsuz ümitsiz ve halsiz hissetme), iş güç yapma isteğimizde azalma sabahları yataktan kalkmak istememe, iştahsızlık, keyifsizlik, yorgunluk hissi, cinsel isteksizlik, bazen hayatı yaşamaya değmez bulma hemen herkesin az çok hissettiği şeylerdir.
Bu duygular hazan mevsiminde (Sonbaharda) kabarır.

Bir çok insan bunu hisseder ama az bir kısmımızın günlük yaşamını etkiler. Eğer günlük yaşantımızı bu duygular etkilemeye başlamışsa, işimizi yapamıyorsak her zamankinden çabuk sinirlenip etrafımızı kırıyorsak ve 2 haftadır bu durum değişmemişse giderek de artıyorsa hazan mevsimi hüzne gebedir denebilir. Bu durum önceki yıllarda da olmuşsa bu yıl daha dikkatli olmalısınız.

Bu sonbahar umarım 1999 yılı sonbaharında milletçe yaşadığımız felaketleri unutturur. Sonbaharla birlikte eskiden psikiyatrik sorunu olanlar biraz daha gerildiler. Bazılarınınsa eski rahatsızlıkları nüksetti. Yapılması gereken tedavisi devam eden hastaların kesinlikle aksatmamaları. Belirtileri nüksedenlerin de doktorları ile bir an önce irtibata geçmeleri gerekir.

Mani

Depresyon en çok bilinen duygudurum bozukluğudur. Ancak yaşanılan çökkünlüğün zıttı bir şekilde duygulanımın taşkın bir hal aldığı bir psikiyatrik rahatsızlık vardır ki ona da mani diyoruz. Mani halk arasında pek bilinmeyen bir hastalıktır. Yaşam boyu görülme sıklığı % 1'dir. Yani 100 kişide bir kişide görülür. Oysa bu oran depresyon için %3-5 tir.

Çok iyi bilinmediği içinde bu sorun bazen kişinin kendisine ve bazen de çevresine zarar vermesine yol açabilir. Bu nedenle iyi tanınmalı ve tedavisi ihmal edilmemelidir. Genel özelliği hastanın günlük işlevselliğinde belirgin bozulmaya sebep olan ve hastanın muhakeme yetisini bozan inatçı biçimde yükselmiş, kabarmış veya aşırı uyarılmışlık hali ile giden bir duygudurum bozukluğudur. Bu aşırı uyarılmış ve taşkın halin en az bir hafta sürmesi bu hastalığın tanısını koymak için gereklidir. Ancak bazen mizaç o kadar yükselmiş olur ki 1-2 günlük bir süre bile hastalığın tanısını koymak için yeterli olabilir.

Bu duygudurum bozukluğu sırasında aşağıdakilerden en az 3 ünün varlığı gereklidir.

1. Kendine güvende abartılı ve aşırı bir artma olması. En güçlü benim benim her şeye gücüm yeter. (Bazen peygamber ya da tanrı olduğunu bile iddia edenler olabilir.)

2. Uyku gereksiniminde azalma ( Mesela sadece 2-3 saatlik bir uyku ile günlerce idare etme ve dinlenmiş hissetme halinin varlığı)

3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da etrafındakileri konuşmaya tutma hali.

4. Fikirle öylesine hızlı değişir ki zihnindeki u uçuşmayı konuşma hızı yakalayamaz ve daldan dala atlama olur.

5. Dikkatte aşırı bir dağınıklık olur ve basit ayrıntılar bile dikkatini dağıtabilir.

6. Motor faaliyetlerde aşırı bir artma vardır. Yaptığı işin amacına yönelik davranışlar ve hareketler artar.

7. Kötü sonuç verme ihtimali, yüksek zevk veren etkinliklere aşırı katılma (sonucunu hesap etmeden ani kararlar verip uygulamaya koyma gibi).

Bu rahatsızlık uzun süre psikiyatrik tedavi gerektiren ve tekrarlama ihtimali olan bir rahatsızlıktır. Ve zaman zaman depresyonla seyreden dönmeler de görülebilir. İlaç tedavisine iyi cevap veren bir rahatsızlıktır.

Sıkıntı Hissi

Sıkıntı insanlık tarih kadar eski bir histir. Bu his, hissedeni tarafından çoğunlukla iç sıkıntısı huzursuzluk, gerginlik, daralma şeklinde ifade edilir. Bu hisle hepimiz günlük hayatımızda tanışırız. Ancak gelip geçici olduğunda pek etkilenmeyi. Bazen sıkıntılarımız öylesine yoğunlaşır ki işimizi gücümüzü yapmamıza mani olacak bir hal bile alabilir. Sürekli gergin ve tedirgin olduğunuzu düşünün; Hayattan zevk almanız azalır, dikkatinizi toparlayamazsınız, işe gitmeyi canınız istemez eskiden zevk alarak yaptığınız bir çok işi artık boş ve anlamsız bulursunuz.

Sıkıntının bariz ve yaşadığınız durumla uyumlu bir nedeni varsa bu doğal bir duygu yansıması olarak değerlendirilebilir. Ancak eğer bu anlamda bir sebep yokken siz kendinizi sıkıntılı ve gergin hissediyorsanız bunu biraz incelemek gerekir.

Burada hemen şu soru akla geliyor sıkıntının normali var mıdır? Evet her insanın hayatında hastalık olmadan yaşadığı normal bir sıkıntı vardır. Ciddi kayıplar (para, sevilen birinin kaybı vs gibi) bir süre için kaybın kişi için anlamı oranında sıkıntıya sebep olabilirler. Ancak bu süre işimizi gücümüzü engelleyecek boyuta ulaşmışsa, sosyal ilişkilerimizi bozuyorsa artık eskiye kıyasla asabi olmaya başlamışsak sınırlar aşılmış normalin ötesine geçilmiş olur.

En çok da depresyonda bu durumu yaşarız. Depresyonun en önde gelen belirtisi zaten duygu duruma hakim ola sıkıntı ve isteksizlik halidir. Sözün özü sıkıntınız 2 haftadan daha uzun bir süredir devam ediyorsa; sosyal mesleki ve aile yaşantınıza negatif yansımaları varsa sıkıntının normal sınırı aşılmaya başlanıyor emektir. Dikkatli olmalısınız.

Işık Tedavisi

Depresyon çağımızın ruh hastalıklarının vebası gibi değerlendirilmektedir. Yaygınlığı ve tedavisinin başka psikiyatrik rahatsızlıklara oranla yüz güldürücü olması dikkatlerin hep üzerinde toplamasına neden olmuştur. Ve bu arada hekimler tedavi için hep yeni arayışlar içerisinde bulunmuşlardır.

Tedavi için yapılan araştırmalar öncelikle depresyonun nedenine yönelik araştırmaların artmasına neden olmuştur. Yapılan beyin araştırmaları rahatsızlığın kaynağına yönelik bir çok farklı durumu tespit etmiş olmakla birlikte beyinde bulunan bir merkezin (corpus pineale) güneş ışığıyla uyarılması neticesinde beynin daha aktif ve canlı uyarı olduğu keşfedilmiş. Bu buluş özellikle kuzey ülkelerinde kış aylarında havanın kapalı olduğu zamanların çok fazla olması nedeniyle gün ışığından oldukça az faydalandığı tespit edilmiştir.

Bu durum güneş ışığının suni olarak verilmesi ile tedavide fayda sağlanabileceği tezinin öne sürülmesine neden olmuş ve denemişlerdir. Bir süre sonra hakikaten faydalı neticeler alınmış insanlar daha az depresif bulunmuştur. Ancak yinede bu tedavi yeterince faydalı bulunmamıştır. Başka tedavi yöntemleri araştırılmaya devam edilmiştir.

Bir süre önce gazetelerde gördükleri bir haber neticesinde depresyonlarını bu ampullerden çıkan ışıkla tedavi ettirmek istediğini söyleyen bir grup hastam oldu. Şunu hatırlatmakta fayda var. Bu ışık ne kadar iyi taklit edilirse edilsin güneş ışığının kalitesini asla yakalayamaz. Ve kaldı ki Türkiye en az güneş alan bölgesi olan Doğu Karadeniz bölgesi dikkate alındığında bile böyle bir tedaviye ihtiyaç göstermemektedir. Çünkü Türk insanı güneşten faydalanmak adına coğrafi olarak çok şanslı bir noktada yaşamaktadır. Bu anlamda ışık tedavisini dışlarken hatırlatma fayda var şu an depresyon için en etkili tedavi metodu ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulanmasıdır.
 
---> DEPRESYON nedir, nasıl olusur, belirtileri, tedavisi, testi

Din Ahlakından Uzak Yaşamanın Sonuçları: Stres ve Depresyon

Din ahlakını yaşamayan insanların Allah'a güvenip teslim olmamaları hayatlarını sürekli üzüntü, sıkıntı ve stres içinde geçirmelerine sebep olur. Bu yüzden psikolojik kökenli pek çok hastalığa yakalanırlar, vücutları çok hızlı yıpranır, kısa sürede yaşlanıp çökerler. Yaşadıkları ruhsal sıkıntının etkisi bedenlerinin her noktasında kendisini gösterir.

Müminler ise psikolojik yönden sağlıklı oldukları, strese, üzüntüye, ümitsizliğe kapılmadıkları için bedenen de daha sağlıklı ve dinç kalırlar. Allah'a tevekkül etmelerinin, güvenip dayanmalarının, herşeye hayır gözüyle bakmalarının, Allah'ın kendilerine olan güzel vaat ve müjdelerinin sevincini sürekli içlerinde taşımanın olumlu etkisi, fiziksel özelliklerine de yansır. Tabii ki bu durum, din ahlakını tam anlamıyla kavrayan ve vicdanını tam kullanarak, Kuran ahlakını hakkıyla yaşayan kimseler için geçerlidir. Elbette ki onlar da hastalıklara yakalanır ve doğal olarak yaşlanırlar, ancak bu durum diğerleri gibi psikolojik kaynaklı bir çöküntü şeklinde değildir.

Günümüzde çağın hastalıkları olarak isimlendirilen "stres ve depresyon", kişiye yalnızca psikolojik olarak zarar vermekle kalmayıp, bedeninde de fiziksel olarak çeşitli etkilerle kendisini göstermektedir. Stres ve depresyona bağlı olarak meydana gelen rahatsızlıkların başlıcaları, bazı akıl hastalıkları, uyuşturucu madde bağımlılıkları, uykusuzluk, deri, mide, tansiyon hastalıkları, nezle, migren, kemiklerle ilgili birtakım hastalıklar, böbrek dengesizliği, solunum bozuklukları, alerjiler, kalp krizi, beyinde büyüme meydana gelmesi gibi sorunlardır. Tabii ki tüm bu hastalıkların oluşma sebebi, her zaman stres veya depresyon olmayabilir. Fakat bilimsel olarak da ispatlandığı gibi bunların çıkış noktası çoğu kez psikolojik kaynaklıdır.

İnsanlar arasında çok yaygın olarak görülen "stres", korku, güvensizlik, umutsuzluk, aşırı heyecan, endişe, baskı gibi duyguların, vücuttaki dengeyi bozarak bedende oluşturduğu genel bir gerilim durumudur. İnsanlar strese girdikleri zaman, vücutları buna tepki gösterir ve alarma geçer. Vücutta çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar başlar: Kandaki adrenalin seviyesi yükselir; enerji tüketimi ve vücut reaksiyonları maksimum seviyeye çıkar; şeker, kolesterol ve yağ asitleri kana bırakılır; kan basıncı artar ve kalp atışı hızlanır. Glikoz (şeker) beyne yönlendirildiğinde kolesterol miktarı yükselir, bu da vücut için tehlike anlamına gelir.

Özellikle kronik stres, vücut fonksiyonlarını değiştirdiğinden, çok büyük zararlara sebep olabilir. Stres nedeniyle vücuttaki adrenalin ve kortizol miktarı normal olmayan bir şekilde yükselir. Uzun süreli streste, kortizol hormonunun yükselmesi, bazı hastalıkların -örneğin şeker hastalığı, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kanser, ülser, solunum hastalıkları, egzama ve sedef gibi deri hastalıkları, bağışıklık sistemine bağlı rahatsızlıklar- erken yaşta ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kortizol yüksekliğinin beyindeki hücreleri öldürmeye kadar varan etkileri bulunmaktadır. Stresin sebep olduğu rahatsızlıklar bir kaynakta şöyle ifade edilmektedir:

Stres ve stresin doğurduğu gerginlik ve ağrı arasında önemli bir ilişki vardır. Stresin sebep olduğu gerginlik, damarların daralmasına, kafanın belirli bölgelerine giden kan akımının bozulmasına ve o bölgeye giden kanın bir hayli azalmasına yol açar. Diğer taraftan bir dokunun kansız kalması doğrudan ağrıya sebep olur. Çünkü muhtemelen bir taraftan gergin dokunun daha çok oksijene ihtiyaç göstermesi, diğer taraftan dokunun zaten yetersiz kanla beslenmesi özel ağrı alıcılarını uyarır. Bu arada adrenalin ve noradrenalin gibi stres sırasında sinir sistemini etkileyen maddeler de salgılanmış olur. Bunlar da doğrudan veya dolaylı olarak kasların gerginliğini artırır ve hızlandırır. Böylece ağrı gerginliğe, gerginlik kaygıya, kaygı da ağrının şiddetlenmesine yol açar. (Acar Baltaş, Zuhal Baltaş, Stres ve Başa Çıkma Yolları, Remzi Kitabevi, 15. basım, s. 162)

Ancak stresin yol açtığı en ciddi hastalıklardan birisi kalp krizidir. Araştırmalar, agresif, telaşlı, endişeli, sabırsız, rekabetçi, kindar, asabi insanların kalp krizi oranlarının, bu davranışları az gösteren insanlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Bilim adamları, stres derecesi ne kadar yüksekse, kandaki akyuvarların tepkisinin o kadar zayıfladığını ifade etmektedirler. Oxford Üniversitesi Teknoloji Transferi Bölümü'nde görevli Linda Naylor başkanlığındaki ekibin geliştirdiği test sayesinde, stres derecesinin bağışıklık sistemi üzerindeki bu olumsuz etkisi ölçülebilmektedir. Stres insanın doğal dengesini bozan bir durumdur. Bu olağanüstü durumun süreklilik göstermesi vücut sağlığını bozarak, çok çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Uzmanların, stresin insan vücudu üzerindeki olumsuz etkisi olarak gösterdikleri bazı maddeler şunlardır:
Kaygı ve Panik: İşlerin kontrolden çıktığı hissine kapılma, sürekli artan terleme, ses değişmesi: Kekeleme, titreyerek konuşma, hiperaktiflik: Ani enerji patlamaları, zayıf diabet kontrolü, uyumada zorluk çekmek, kabus görme, deri hastalıkları: Sivilce, akne, ateş, sedef hastalığı ve egzama, gastrointestinal belirtiler: Hazımsızlık, mide bulantısı, ülser, kas tansiyonları: Gıcırdayan veya kenetlenen dişler, çenede ağrı, sırt, boyun ve omuzlarda ağrı. Düşük dereceli enfeksiyonlar: Nezle vb. Migren. Alerjiler, eklem yerleri ağrısı, ağız ve boğaz kuruluğu. Kalp krizi…

Bu sıkıntılı -günümüz ifadesiyle stresli- yaşam, iman etmeyenlerin, imanın kazandırdığı güzel ahlaktan uzak yaşamalarının sonucudur. Bugün doktorlar, stresin etkilerinden korunmak için huzurlu ve sakin bir yapıya, rahat, güvenli ve endişelerden uzak bir psikolojiye sahip olunması gerektiğini ifade etmektedirler.
 
---> DEPRESYON nedir, nasıl olusur, belirtileri, tedavisi, testi

Arkadaşlar..Bu Hastalığı ALLAH kimseye weRmesin..Amin..
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst